6 Mart 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

6 Mart 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kapıcısından İntikam Almak İstiyen Kiracı Haklımı dır, haksızmı — pek Önüne tesa- ] söylenemez, fakat v ; apartıman kapıtı- Hüfen geçi !ıııı Sından — memnun bir facia olan kiracı İstisna teşkil ec metinin yapılıp yapılmadığından doğan bir ihtilâf vardır, yalbız bu ihtilâfimn facia doğurduğu hemen illmemiş gibidir. Buntun içindir ki, Pariste olan bir hâdiçe hemen göze çarpmıştır. Bu hâdk seyi yapan Puyyo —adında bir bir zattır. Fu zat nedense kapı- bu kızmayı kin derecesine götürmüş ve adamı bütün ailesi efradı —e birlikte öldürmiye karar vermiş. Bunun için bıçağa ve tabancaya müra- caat edecek değildir. Puyvyo beş altı metre uzunlu. ğunda bir lâslik boru bulmuş, bu borünun bir uçunu kendi daire- daimi cızına kızmış, sinin havagarı musluğuna, öteki | | ucunu da - kapıcısımı — dalresine uzatmış ve kapıcısı ile allesi efra- dının zehirlenmelerini beklemeyea koyulmuş! Faclanın önüne geçen, ikinci bir kiracının tesadülen bu mazev- rayı görmüş olmasıdır. x Sou günlerde — basılan bir istatistiğe göre 1934 sene- Si içi nd; Fran- saya gi sey- f"“.n,' yı)hlınıxı ı:;ıııı b:q gitmiyor | yıl evvel — giden seyyahların dörtte birini bile bul- mamıştır. Sayyah akımı Fransaya milyarlarca ocnebi parası getirir, birçok ticaret şubelerini yaşatır, #ransaya içindir ki Fransız gazeteleri telâşa düşmüşler, tetkikata — girişmişler- dir. Elde ettikleri kanaate göre seyyah akınının eksilmesine baş- heca sebep, dünya buhranından ziyade Frensada hayatın pahalı oluşudur. Filhakika “ Turizm ,, cemiyet- lerinin bütün gayretlerine rağmen bügün bile Fransada otel ve ye- mek Beretleri Almanya İle İtal- fazladır. Son Posta Yeymi, siyasi, Havadie ve Halk gatetesi — Eski Zabtiye, Çatalçeşme sokağı, 26 İSTANBUL Gazetemizde — çıkan — yazı ve resimlerin bütün bakları mahfuz ve gezetemize aittir. “ABONE FİATLARI bone bedeli peşindir. Ad P: değiştirmek 26 Yürakdree oarm eai Gelen evrak geri verilmez. Hânlardan mes'uliyet alınmaz. p için mektuplara 10 kuruşluk pol ilâvesi lâzımdır. r, arada ya bahşişin az | veya çokluğundan, yahut ta hiz- | | | | çocukların hepsinin — ça <—— SON POSTA _çğcu_l_ılâr Yıi;-dsı ada — Hiç Yalan Söylemiyenler Arasında Neler Gördüm? Çaldığı Iki Lira İle 40 Pasta Almış, Hepsini De Bir Hamlçde Yemiş £ Yurda girmeden önce: Serserilik Merdivenleri ağır ağır inerken kimsesiz çocuklar yurdu başmuı- allimi Bay Ali Rıza anlalıyordu: — Euraya gelen çocuklarda en çok dikkat ettiğimiz şey zekâ- dir. Aptal, dejenere biz. çocuk arüik bir daha tamir edilmeyecek o'an bir makineye benzer. Hal- buki, zeki çocuk, daha neşvünema bulmamış şuvrile iyiye, güzele ve cemiyetin ruhuna götürülebilir!.. Netekim biz bunu yapmıya çalışı- Ana baba terbiyesinin noksanlığı yahbut ana babaya itaateizlik, fena arkadaşlara uy- yuruz, | mak, serseriliğe sürüklenmek yü- canlı bir irat kaynağıdır. Bunun zünden sokağa düşen, hayırsız, ahlâksız, selil ve eefih 12 - 15 yaşındaki çocukları biz buraya toplamıya, bir çatı altında terbi- yeye, cemiyet ve izsanlık sevgile- rini aşılamıya çalışıyoruz. Şimdi mevcudumuz 87 yi buldu. Yakın- | da şu karşıda gördüğünüz ikinci binaya da kimsesiz kızlar yurdu açmak tasavvuru var. Aşağı taşlığa inince, beton | döşeli avluyu u ile temizley yadan hemen hemen bir misli z A iki çocuk, başlarındaki takkeleri çıkararak gülümsediler. Bay Ali Rıza kulağıma fısıldadı: — Burada göreceğiniz bütün kendilerine göre işleri vardır. Bazıları yuka- rıda çamaşırhanede, lıızılır;.kun- dura ve marangoz atelyesinde çalışırlar. Öğle, akşam ekle- rinden servis yapanlar, süpürenler, temizleyenler, kömür — taşıyanlar da başka,. Bir bu serbest, başı boş, dizginsiz bir hayata alışan, hiçbir sıkıntıya, tazyika rıza gös- termiyen çocukları dalma iyilikle, telkın e idare ederiz. Dayak yok- tur, bir şeyin kötülüğünü anlat- mak için ona kötülüğün sozunu gös'eririz. Nitekim Cuma günü bu çocuklara irin vardır. Elterine 25 kuruş harçlığını alan çocuk © gün gider, gezer, gelr. Fakat can çıkmayınca huy çıkmaz Giye bir söz vardır. İşte bu ço- cuklardan bazıları da ceki alış- kanlıkları yüzünden bir hata ya- parlar, Cumartesi günü hepsi c psi sorguya çekilirler. Doğruyu söylemenin İyi birşey olduğunu onlara telkin et- tik. Ne yapmışlarsa, — söylerler. aB | Çörtü dövmeyeceğimli, sövne- yo:ıtiııiıi temin etmişizdir. Adeta günah çıkarır gibi yaptıklarını birbir anlatırlar. Sonra biz bu yaptıklarının ne kadar kötü oldu- ğunu, ne kadar fena yola sürük- lendiklerini onlara uzun boylu anlatır, nasihat ederiz. Taşlıktan geçtikten sonra kısa | bir merdiven tır- mandık ve ayrı bir binaya gir © dik. Tahta merdi- ğ venleri çıkarken, Bf arkamızdan bir __E;—; ses mırıldandı: — Efendim, muzikayı — bi verir misin?, Ça- lacağım. — Yine getiririm vallahil, Bay Ali Rıza cebinden şu ağza Ürülüp öttürülen mazıkalardan çı- kardı verdi. Çil yüzlü çocuk öttü- re Öttüre merdi- venleri — İnmeğe başladı. Bay Rıza an- latıyordu : Facianın özünü, aslını ara- yan bir romancı için, bu çocuk- ları dialemek bi- tip iükenmiyen bir mevzu sayı- hr. Bu çocuklar insanlar — İçinde, ayrı birer insan nümunesidirler. 12 yaşındaki ço- cuk siga e rakıdan tutun da kokaine, esrara kadar hepsinden birer parça, belki de büyük birer parça tatmıştır. Geceleri saat ikilere kadar kaldırımlarda — dolaşmak, sonra bir teş kenarında, bir ke- vükta, bir dubada uyumak, bunları — yavaş — yavaş söndürür ve nihayetsiz. hapisane- lere düşürür, Bir odaya girerken, kapı bir- denbire açıldı. Iki çocük dışarı fırladı. Bizi görünce ikisi de baş- larındaki takkeleri ellerine a'dılar, Biri mırıldandı: — Efendim, şimdi kundradan çıktık, Bak elterimiz ne halde ?.. Bay Ali Rıza, zayıf, kuru, çil Yüzlü, basık — burunlu çocuğu iki Üç saat | gösterdi : — Bu yurdun Numara bir. Ali.. ilk çocuğu., Babasına, ana- | sına karşı itaatsizlik edip sokak- lara düşmüş, serseri olmuştur. Kaç defa babası evine almış, bu, kaç defa kaçmıştır. Çiül yüzlü, basık burunlu Ali, önüne bakıyordu. Sordum: — Söyle bakayım, neden evin- yapıyordun Ali?, 1 numaralı Ali, burnunu çekti, başını oynatarak anlattı: — Efendim, suç bende amma, ne yapayım. Bir kere oldu. Ba- bamı dinlemiyordum. Hem babam da bana İstediğimi alırdı amma, serserilik ettim. Bana kimsenin ka- rışmasını istemiyordum. Bayramları babam güzel elbiseler alırdı. Ben ertesi gün götürür, elbiseyi satar, on, on beş gün eve gelmezdim, Parayı kumara verirdim, Sonra sonra arlık hiç eve gitmedim, Kaçtım. Sokaklara düştüm. — Peki, ne yiyip içiyordun? — Çöp tenekelerini karıştırır, ekmek - kırınlıları bulur, yerdim. Yorda girdikten sonra | Sonra öteden beriden çalardım | *&mma., efendim, şimdi iyi insan olacağım. Hep çalışacağım. Na- İ muüslü - olacağım. Bay Ali Rıza Böteki “çocuğu gösterdi: — Bu çalışıyor amma, hâlâ sİgara içiyor. Haylâz seni.. ne zaman bırakacaksın — o zehiri?., Çocuğun — birdenbire — gözlerine | yaş dolmüş, yüzü — kızarmıştı. Foynunu çarpıta çarpıta, dudake larını şişire şişire homurdandı: — Ne yapayım efendim be, şona — bak be. — birakamıyorum be.. amma bırakacağım, ben de iyi insan olacağıml.. Ufak bir koridor geçtik, bir oda kapısında durduk. Bay Ali Rıza bana çocukların neler olmak den kaçıyordun?. Dışarıda - ne | Kari Mektubları 'Pendikta Su İhtiyacı Pendikde bir su derdi vardır ve su Pendiğin en büyük ihtiyar cıdir. Dört sene evvel Yaka! suyunun Pendike İndirileceği $öy” | lenmiş, fakat bu tahakkuk et | memiştir. Istanbulun sayılı sayfiye" lerinden biri olan Pendikde halkif susuzlukdan kurtarılınasını dilerldi: Pendik: M. Süreyya Özkül İzmitte Yaban Domuzu Burada yaban domuzu çoktur. Ihsaniye, Değirmenderti Saraylı ve Gölcük cıvarında bü yaban domuzlarının yaptığı tahri* bat zikre değer derecededir. Hef yerde olduğu gibi burada da bun” larla mücadele edilse iyi neticelef alınacağı muhakkaktır. | Gölcük: Mehmet | veneemcecancecAcERELAE DK istediklerini anlatırken, fıldır fıldı gözlü bir çocuğa sordum: — Sen büyüyünce, — buradali çıkıp adam olunca ne olacaksın?: Göğaelinü şisirdi: — Pehlivan!.. dedi.. Başmuallim — çocukları teker gösleriyor: — İşte şu 84 Sauih.. Kuvvetlİ bir zekâsı vardı. 65 Kâzım.. Çol sefalet görmüş, çok serseri hayat! yaşamış bir çocuk.. 65 Kâzıma eskiden nasıl yaşk* dığını sorunca, boynunu çarpıtıpı güldü, utandı, mırıldandı. Sonr söyledi: — Efendim ben mektoeptef kaçardım, sonra da evden kaçtılfr Babam beni dövdü, sövdü, olmü* dı. Sokağa — düştüm. Gecelerl Çeşmemeydanında, Beyazıtta kat Zanlarda yatardım. Hamallık yap” tım, Haliçte karpuz attım. Ari” gra da aşırırdım, dükkânlardâf yemiş çalardım. Amma efenditi çaldım amma, biç yakalanmadılf* Şimdi iyi insan olacağım. Bura hep çalışıyorum. Bay Ali Rıza bana karşidf duran irl yarı bir çocuğu göster! — Robüs, 2 Hüseyin.. Dehi yüzer. Denize fşık. Geceleri bet” den izin ister, ve yukarı terast) çıkıp saatlerce — denize lnk:' bakar. Büyüyünce yegâne ga)" gemlci olmaktır. Yelkenliye 5'5 hr. Onun sik sik tekrar eti elimle şudur: Marifet Trınıal:’u; tiği idare değil, bir yelke Idaredir der. Bir balık onun yet dar yüzemez. Şu vücuda şu © şu kafaya, şu omuzlara bakın l.’ Hakikaten, Robüs Ismini £ tekef tıktıkları bu çocuk - bir :5 balığına benziyor. Ynıld)' yumru,. Eller, tıbkı bir elden misli büyük. omuz ıhb“d“; geniş ve kalın, Fakat © Ka mahcup ki, başını yana $* # çevirip çırpınıyör, güıled mekten kayboluyor.. Bay Ali Rıza anlatıyor? — Bu Roblüs buraya eti den evvel dilenir,; çalar, îl # Hergün kazındığı 2 lira pasta yermiş. Evet IM'”I""YJ'J! şey. 40 pasta.. Yemek, 'ıü"' et, sebze yok, yalmız 40 P * haf? Şimdi adeta bir l"k'h:w sayılan bu kimsesiz eB küçük — sa' o kadar korkunç, f.iıllf ginle” havsalâya sığmaz — faci ” bile dim ki, bir tekini y’.:: t yük bana müthiş hir - mes'uly h. — * kiner yurdunun d

Bu sayıdan diğer sayfalar: