14 Nisan 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

14 Nisan 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Doktorlar Ve Ace- leye Lüzum Göste- ren Hastalıklar Doktor için “şifa meleği,, di- yenler vardır. Bu meleğin apart- manda — kanatları, otomobilden ayakları, cüzdandam gözleri, ban- kadan devlethaneleri - olduğunu söyleyenler de oldu. Fakat an- latacağım vak'a, üzerinde duru- lacak ve bazı doktorlarımızı, bir az olsun daldıkları “hâbıgafletten,, uyandıracak, ikaz vak'adır: Bir ikl gün oluyor. Bir ak- şam Üstü komşumuzun misafir- lerinden İki genç kıza bir müna- kaşa neticesinde fenalık geldi ve bunlardan biri bayıldı. Bu bay- ginlik oldukça tehlikeli bir bay- gınlıktı. Evvelce de doktorlar kızın ebeveyni, kıza ihtimam gösteri- mesi Jüzumundan — bahsederok, azam? surette dikkat etmelerini, bayılmanın bir iki kere daha tekrarından sonra ölümün baş- göstereceğini — söylemişlerdir. O gün bu bayılma hâdisesinde, yine komşulardan bir bayan derhal koşmuş, semtteki doktorlardan birini — aramıştır. — lik — olarak müracaat ettiği doktoru, - ki bugün Istanbulda ve Anadoluda lemi oldukça tanınan ve bir yerde baş olan bir doktorumuzdur - vofra başında bulmuştur. Hizmetçi vasıtasile hâdiseyl çeviren bayan doktordan şu karşılığı almıştır: — Yemek yiyorum, gelemem!. Bayan, baygın genç kızın ölüm helinde olduğunu, onu yaşatacak dakikaların yavaş yavş kayboldu- ğunu, eğer kendisi gelmezse baş- ka bir doktor arayıp buluncaya kadar bir hayatın söneceğini söy- lemiş ve insaniyet namına rica etmiştir. Doktordan aldığı cevap yine şu olmuştur: — Yemek yiyorum, dedik a, gelememi!.. Hüküm vermeyi size bırakı- yorum. Aksaray Sofular - enddesinde ularınından M C, Sayar Bir Doktorun Günlük Notlarından (*) Çocuklarda Bademcik Meselesi Boğazımızdaki bademciklerin va- zife yaplıkları ve vücutta bir fay- daları olup olmadığı henüz anla- şılamamıştır. Fakat bademciklerin büyümesinin ve şiş bir halde kal. masının çocuklarin neşvüneması Üzerinde menfi bir tesiri olduğu muhukkaktır. Bademcikler bazı çocuklarda o kadar büytük olayor ki boğazı — dolduracak - gibi bir manzara gösteriyor. Böyle çocuk- larda vücude bol miktarda oksijen giremiyor, ihtirak yarım kalıyor Te çocuğun gelişmesi geriliyor. Çocuk oılız, renksiz ve daima nez- leye müatest oluyor. Halbuki çok basit bir bademcik ameliyatı ile bu müz'iç dertten üç dört gün içinde çocuğu kurtar: mak kabildir. Ameliyattan sonra çocukta birdenbire fark görülmeye başlar, kilosu artar ve kanlı canlı olur. Düzeltme — Dünkü notumuz- da “kabakulak,, m halk arasmında *“ordü bozan,, olarak maruf oldu- ğu yazılacakken, ordonoran şek- linde çikmıştır. Düzeltiriz. Pazar VI Bu setları aklayımız, — yabut bir albüme yapıştınp kolleksiyon yapır mar. Sikinti zamanınızda bu metlar bir dektor gibl Imdadımıza yetişebilir. edecek — bir | SON POSTA Bir Eczacı İle Konuştum Eczaneyi Mısırçarşısı Sananlar Vardır Karnı iskemlenin kenarına İlişmiş, mütemadiyen eczanenin ilâç dolu camekânlarına bakarak düşünüyordu. Yüzünde fırça gibi bir sakal çıkmıştı. Başı göğsüne doğru düşüdüşüveriyordu, Gişeden bir ses yükseldi: — Buyurun efendim, rinız hazır!.. Zenbereklenmiş gibi yerinden fırlayan adam, yürürken ayakları dolaştı. Az kal —e sın düşüyordu —© Eczacı Afif eczanenin bi- rer iskemlesine oturmuş, konu- şuyoruz. Hlâçla- —Bizim ec- zaneler iki kı- Bir Kozane Labaratuvarında Reçeteler Hazırlamırken sımdır, diyor. Biri Beyoğlu tarafı.. müşterisi kayldsiz, zengin, düşün- cesiz ve bol eczaneler.. diğerl Istanbul tarafı. Küçük memur sı- nıfınin oturduğu semtler eczane- leri.. Beyoğlunda hemen — hergün ilâç satılır. Fakat burada senki hastalar ay başlarında fazlalaşır. Ve ay başlarında ilâç alış verişi artıverir. Sebeb?. Basit.. küçük memur sınıfının. eline ancak ay başları para girer. 30 gün ilâçısız kalan hasta, 31 nci günü ilâçlan- dırılır. — En çok satılan gisidir?. — Aspirin ve kinin.. Günde paket paket aspirin satarız. Bura- larda aspirin, birçok pahalı, ağır Hâçların yerini tutar. Bu eczane açılalıdanberi - ki, aşaği yukarı lâç han- Eczaneyi Meyhane Sananlar Vardır Aspirin Müşterilerinden Biri 4 sene var- tam bin reçete yaptık. Bu reçetelerin İçinde belk 6-7 ilâcı olanlar var- dı. Fakat aspirinleri | do reçete olarak kabu " etseydik, belkibu ye- | kün 90 milyon tutar- O dı. Efendim, aspirin X— orta sınıfın ve fakir © halkın yegâne - ilâcı- dır. Fakir ve zarurete düşmüş olanlar dok- tora ve eczacıya düş mandırlar.Fakat aspi- rini doktor ve eczacıdan hariç tu- tarlar. Eczacı Afif gülerek devam etti: — Maamafih bizim eczaneler- de, bazı safdil müşterilerin arzu- suna göre başka şeylerde satıla- bilirdi amma, imkân haricinde., Meselâ bir gün kapı açıldı. Elin- de bir yirmi beşlik, bir çocuk çı- ka geldi: — Amca, babam selâm söyle- dL 25 lik bir Âlem rakısı ver!.. Bir başka glün bizdeh çamaşır ipi ararlar. Ekseriya aptal uşak- lar, aptal hizmetçiler sirke alma- ğa gelirler. Hiç unutmam, bir gün bir kadın geldi : — Evlâdım, dedi. Benim Hu- riye yatakta yatıyor. Karasevda mı oldu, nedir ?. Bilmem. Sağlık verdiler. Farekurusu ile sinameki, bir de keçiboynuzu karıştır, ez, suyunu çıkar. Koy bir bardağın Havadan Sudan Geçinenler Ön dişleri il —— m dişleri tamamile dökük, Kurabiyeci Hilmi kır, kırçıl sakallı, altmış beşlik bir ihtiyar. Üzerinde, tahta bezine dönmüş, mavi uçuk, ince, yırtık, bir gömlek. Bacağında, yamala- rının arasından aslı benek benek görünen bir pantalon. — Çıplak ayaklarında, biribirine benzeml- | yen iki eski yemeni ve kemikleri çıkık elinde, camlı bir kutu, İnce ince yağan yağmur taneleri, açık göğsünün kıllarına, İnci taneleri gibl diziliyor. Ve bu zayıf gö- güsten, karık, cılız bir ses çıkıyor: şekerli kurabiye... Sokuluyorum, ve ben soruyo- run, o söylüyor: — Adın ne senin baba? — Hilmi? — Nerelisin? — Çorumdanım! — Kaç paradır bu sattığın malın sermayosi? — Tanesini ikl kuruştan alı- Eczacının Elemli geceleri İse çoktur Bir Eczune kişesi içine, içir!.. dediler. Ku- zum evlâdım, şunlardan bana yüzerpalık versene... Eczacı Afif elini sallı- yordu: — Bilseniz, daha bir- den ne çok şey İsterler. Sonra bir de bizim nöbetçi olduğumuz geceler olur. Meselâ gece yarısı, zil ça- lar, uyanırız. Kopıyı açarız. Sarhoşun biri elindekl — şişeyi uzatır: — Ne olursun Efendi ağabey Şuna bir kadehlik rakı koysana.. Hanl parasını veririm billahil. diye ayak direr. Kaç sene evveldi bilmiyorum. Bir gece saat 12 de zil çaldı. Kaltım. 35 lik bir adam.. Ben- den bir hap — İstedi, Öksürük hapı.. — Canım, niçin bunu gündüz almadınız?.. Diye sordum. Yi- züme bön bön baktı, — Ne yapayım, doktor bana: “Bu hapları yatarken alacaksın?.,, Dedi. Ben de yatarken geldim işte... Eczacı Afif bir aralık müşte- rilerden bine selâm verdi, sonra devam etti: — NöBetçi olmak hani bir meseledir. Kanunen nöbetçi ec- zaneler reçetesiz İlâç vermezler. Fakat gece yarıları aspirin, kl- nin, öksürük hapı için rahatsız edenler çoktur. Hiç unutamaya- cağım şeylerden biri de, bir e- nayettir. Bir gece kepenkler gümbür gümbür öttü, koşarak açtım. İki yaralı. Biri kalbi üzerine bir bıçak yemiş.. Hiç kan aktığı yok. Diğerl bacağından, böğründen bıçaklan- mış.. Fakat onun kanı su gibi yorum - fırından! Yirmi para da bana kalıyor! — Peki amma, bu senin ku- tu, alsa alsa (50) tane kurabiye alır. Hepsini satsan (25) kuruş kalır sana. 25 kuruşla geçinebiliyor mu- sun ki ? — Geçinemeyipde ne yapayım? Sade ben olsam iyli.. Benim tam dört çocuğum, bir de karım var, Kaynım — elektrikli — tramvayda memurdur, —Allah razı — olsun, bacısıma — (*) Ev kirasını o verir. Benim elime — geçenle de, ölmeyecek kadar doymıya çalışırız. Eğer geçinmek buysa sözüm ona geçiniyoruz biz de iştel Ihtiyar, mühim bir şey hatır- lamış gibi duraladı, ve sordu: — Neye soruyorsun bunları ? Vereceği cevabı anlamak me- raklle : — BSöylediklerini yazışımdan i'l Kız kardeş. Dünya İktisad Haberleri Romanyanın Yüumurta Ilhracatı Romanya geçen 1934 yılında 858 vagon yumur“ ta ihraç etmiştir. 1933 yılında bu memleket 962 vagon yumurta ihraç ettiğine göre sevkiyatta bir azalma vardır, Son azaldı * Italyadan - bildirildiğine göre bu yıl havalar sebze iyi gitmiştir. İşten anlayanların tahe minlerine göre bu yıl meyva ve sebze mahsulleri bol ve iyi olar caktır. * Arjantinde illk olarak milli Arjantin bir tütün kong- ” resi — toplanmıştır. tütünleri | Zıraat işleri bas kanlığının reisliği altında yapılan bu konuşmalarda — Arjantindeki tütün ekiminin arttırılması, satı gn daha muntazam ve verimli bir şekle sokulması ve kaçak- çılığın önüne geçilmesi söz gelişi edilmiştir. Kongre bu işlerle uğraşmakı Üzere milli bir tütün komisyonu seçmiştir. * Yunan hükümeti tarafından alınan — yeni bir karara göre 1932 yılh 8 mayısından evvel Yunan güm- rüklerine gelen ve Yunanistana girmesl ©o vakit ya«- sak edilmiş maddeler, bu mem- lekete serbestçe — girebilecektir. Yalniz pamuk ve iİpek kozaları bundan istisna edilmiştir. Yunanistan akıyor. Bu tuğlaların Üstü kanla örtüldü. İkisi de nefes nefese: “Beni o vurdul,, “yaktın ulan benil,,, Diye inliyor, kalbi üzerine bıçak yiyen hastanede öldü, öteki iyileşti. — Pek, nöbetçi olduğunuz geceler korku duyarak, yani ölü- | me hazırlık için verdiğiniz ilâç yar mı?.. — Var. Balon oksijen.. Bir müşteri böyle birşeyi İstediği gece uyuyamam Ürperirim. Bilirim ki, ölmek Üzere olan, nefes alamıyan ve ölürken çok çırpınacak, tıkanacak olan haş- tayı bir kaç saat daha yaşatmak, abut çırpınışlarını dindirmek için ıılnn oksijen kullanacaklardır. Bırakın bu bahsi, kapatın.. Eczacı Afife doktor yazılarıni sordum, güldü : — Evet, onu ancak biz an- hyabiliriz. Sonra bu bir nevi sırdır da.. Doktor meselâ kâğıda bir B gu. 2 yazar. Bunu müşteri an- lamaz, fakat biz bunun bir ilâcın kısaltılmış ismi olduğunu biliriz. Ya ecza fiatları. Halk ş- kâyetçi ! “Bir eczaneye 120 kurur şa yaptırdığımız bir İlâcı, bir baş- kası 80 e yapıyor,, diyor. Buna ne buyurulur ?. Eczacı Afif güldü : — Ne buyurulacak 7. ecranenin —ucuz veya — pahalı, özlü veya Özsüz, birinci — veya ikinci derecede ilâçları — vardır. — Ekmek gibi.. 9 kuruşluk ekmek nekadar beyaz ve güzelse, 8 lik- te okadar karşık, esmer — ve lezzetsizdir. Anlatabildim mi ?. * da mı anlamıyorsun ? dedim, ge- zeteye vereceğim! Ö, boşuna konuştuğuna yan- mış gibi gözlerimin İçine baktı; ve yemenilerini sürükliyerek uzaklar şarken mırıldandı : — Bu; okuyanları sefaletimize güldürmekten başka neyoe yara* yacak ki ? Her

Bu sayıdan diğer sayfalar: