20 Mayıs 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

20 Mayıs 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

12 Sıyfı * Yazan : E nııı Dört beş dakika sonra, arka- dan yetişen yeni kuvvetlerin yar- dımile düşman tekrar tazyikini arttırdı. Fakat Çakır Mehmet ağır harp baltasını (Teber) iki elile ve bir makine hızi ve insiyakile kullanarak hülâ öne de döğüşüyor. ve kırk elli arkadaşile bera- ber Macar cephesine çelik bir kama gibi iyice saplanmış bu- İunuyordu. Ağır — silâhların, zırhların — çatışması, çatırdısı. v& nâralar içinde yaralıların inik- tisini duymak ve dü- şüp ölenleri görebil mek yolu yoktu... Böyle korkunç çarpışmalarda * amatör ,, cenkçiler me kadar kıyak, yiğit olursa olsunlar çevre- lerine ve umum! vaziyete ait dü- şüncelerini ancak ilk dakika içinde muhafaza edebilirler ve sonraki intıbaları, ancak kendi boğuşma- larına ve hareketlerine münhasır kalır; yalnız - profesyonel, birçok cenklerde pişmiş, ölüp öldürmeyi kendilerine hergünkü san'at ve İş haline getirmiş askerdir ki: Eu korkunç ve sıkı boğuşma içinde bile şahsi vaziyetinden daha yu- karı yükselir ve o yüksek yerden etrafında gelip geçeni de görür... Macar şövalyelerinin içinde çok şeci zatlar ve ölmeği düşmandan dönmeye bin kere değişen savaş- cılar çok olmakla beraber, bunla- rın yalnız. kendilerini ve önlerin- deki şahsi düşmanı görerek - ade- ta bir düelloda imiş gibi - dövlüş- tükleri, eşhas arasında, gruplar arasında irtibat ve tesanüt bulun- madığı farkedilebilirdi, Çakır Mehmet olduğu halde — Şimdi nın — dördüncü di: dalmış olan kırk elli “ deli ,, ise yekpare, fakat elâstikt, yaylı bir makanizma halinde idi. Bu kütle etrafını sarmış olan, saldıran, düşen, çekilen düşman denizi - ortasında onlar dört beş cepheli bir yalçın kaya gibi duru- başlarında düşma- e kadar acdata yorlardı. Yalnız savaşın ta ortasında baş döndürücü bir kaynaşma vardı; cenkçiler — karmakarışık dost ve düşman ezerek ezilerek vurarak — vurularak, — İleri, geri gidip geliyor, dalgalanıyordu. Türk müfrezesinin kumandanı olan Çakır Mehmet, Aslan Beyin emrini, — yani düşmana — bir iki çatarak ve onu coşturarak, kı- zıştırarak geri çekilmek öğüdünü unutmamıştı; ancak — ne de olsa binlerce yıllık savaşçı Türklüğün kanını taşıyan bir gençti; bundan başka kuvveti — okadar azdı ki; düşmanla — ufak bir temas onü Ihata edilme vaziyetine sokuyordu, Çakır Mehmet bu ölüm gir- dabı. içinde düşman fırkaları kumandanını seçmek ve seçebil se de ona yetişebilmek yolu olma- dığını anlayordu. Zaten llk daki- kalar içinde savaşa kont (Nadajdi) daha yetişememiş idi. Genç bayraktar keskin balta. sile öne geçmek isteyen zırhlı Macarlardan her birini kafası parç lanmış, omüzü - kırı'miş ola- rak yere serdikçe, sol elni ka- dırarak - tu'gasinin içinden gözü: nlüin üs üne akaa kam sil'yör, ve Deli Aslan Savaşın Ortasında Bir Kaynaşma Vardı Tefrika bo. ııı Osmanlı hükümdan savaya çıkarken.. etrafa çabuk bir nazar (Nadajdi) nin bayrağını ııçmığı çalışıyordu... Bir aralık sağ yandan ve biraz uzaktan: — Nadajdil.. Nadajdil. Nâralarını duyar gibi oldu ve yine ©o yandaki birçok Şövalye mizrakları Üzerinde Macar beyinin bayrağını gördü. Orada, Macar — dizisinin bir parçası Türk safının — içerisine doğru bir çıkıntı yapmıştı. De- mek orada (Nadajdi) — Türkleri sıkıştırıyordu.. Halbuki: — Çakır gözlü genç bayraktarın hayatın- da en büyük emeli —bir kera ( Nadajdi ) ile karşılaşmak, kah: raman'ıkta kendisine üst tuttuğu Deli Aslanın karşısına bu gerefle dönebilmekti. Bundan başka -Ça- | kır Mehmedin — gözü önündeki ölüm çerçevesi içinde şimdi bir- denbire bir. Melek yüzü, — Deli Aslanın kız kardeşi nişan'ısı Yıl- dızın. pembe — ve mahcup yüzü bir nur levhası gibi parlayıver- mişti. ( Nadajdi ) ile dövüştüğünü elbet o da duyacak idi... Kahraman genç, yüzünü yeni baştan bir ateşin sardığını, vücu« duna on kat kuvvet daha geldi- ğini duydu. Zırhlı — elinin a'nını yırttığını — hissetmeksizin, — güya yumuşak ipekli bir mendil kulla- nıyormuş gibi, gözünün Üzerine durmadan inen — kanı hızla sildi ve savaşın oğultusu üstünde yük- selen bir: — Allah, subuska; subuskal (Arkısı var) Kanzuk eczanesi müstahzaratından Balsamin Eksiri Vildin daimi yamuşaklığıdı ve taze- liğini artırır. Yüzdeki çilleri ve lekeleri ahe. Sivilceleri tamamen yok eder. Tışaştaa souru cilde Iâüf bir tazelik ve şerinlik verir, Eczanelerla 1triyat mağzazalarında bulunur. SON POSTA W Damga | Matbaasında Bir Kayıp * ( Baştarafı 1 inel yüzde ) ve hemen telefonla polise haber verilmiştir. İhsan pulları çaldıktan sonra İzmite kaçmış ve orada yaknla- narak cuma — günü bir jam darma — ile — Istanbula — gön- derilmiştir. Ihsanı cuma günü jandarma ile Beyoğlunda, cumar- tesi günü de Dolmabahçede ser- best görmüşlerdir. Ihsan jandar- mayı kandırarak yolda kaçmıştır. Polis dün Ihsanın fotoğrafını çoğaltırarak dağıtmıştır. Günde 2,5 lira yevmiye ile ça'ışan bir ada- man (300) liralık paraya tenezzül etmiyeceği —aşikâr — olduğundan çaldığı paraların miktarı henlz tesbit edilmemiştir. Almanlar Da Gönüllü Gitmek Lİstiyorlar (Baştarafı 1 inci yüzde) dır. Şimciye kadar 400 mitralyöz, 20 bin tüfek, 6 milyon sandık mühimmat getirtmiştir. Barlin, 19 (Hususi) — Birçok Alman gençleri buradaki Habeş konsoloshanesine müracaat ede- rek İtalya ile bir harp vukuunda Habeş ordusunda gönüllü olarak hizmet etmeğe talip olmuşlar, fakat konsolcshane, bütün bu | talepleri toptan, maamafih nazi- kâne bir surette reddetmektedir: “Habeş ordusunda Avrupalı gö- nülilü kulianmak için karar yok- Denizyolları IŞLETMESİ Acente'eri 1 Kazaköy — Köprübaşı Te, 42362 - Srkeci Mühürdarzade Haa Tel 22740 iskenderiye Yolu ANKARA vapuru 21 Mayıs SALI günü saat İl de İsken- deriye'ye kadar. “2761,, Trabzon Yolu ERZURUM vapuru 21 Mayıs SALI günü saat 20 de Rize- ye kadar. “2772,, SELÂNİK BANKASI 'Tesis tarli 1588 İdare merkezi Istanbul - ( Galata) Türkiyedeki şubeleri: İstanbul, ( Galata, Yenicami ); İzmir, Mersin. Yunanistandaki şubeleri : Selânik, Atina, Pire. Hor nevi banka muameldü. AA KA GERAR U SAT AUA Yeni Bâtıl Mayıs 20 Anketimiz İtikatlara İnanır Mısınız ? ( Baştarafı 1 inci yüzde ) için Öyle İnat etmiş ki, sordukla- rıma kulak asmıyor bile. Okadar ki, araya başka bir sual sıkıştır- sam ve meselâ: — Şehir meclisinde bir iş gör- düğünüze de İnanmaz mısınız? De- sem, o, hâlâ batıl İtikat'arı say- dığımı sanacak ve aynı cevabı verecek: — İnanmam... birisine inanmam! Bunu hissettikten sonra sor- gumun cephesini değiştirdim: — Başınızdan, sizi - batıl iti- katlara inandırabilecek tek vak'a olsun geçmemiş midir? Adalı Avni güldü: — Geçti... Hayatımın yegâne batil itikadı nikâhlanışımdır ! Ve kısa bir süküttan sonra ciddileşerek ilâve etti: — Ben, söylediğim gibi, batil itikatların hiç birisine İnanmam. Fakat inananların hatırlarını kır- mamak, ve lüzumsuz münakaşa- lara girişmekten kurtulmak için hepsine İnanır görünürüm! — İnananlar hakkında ne dü- Şönürsünüz? — Hiç bir şey düşünmem, yalnız onları tıbbi bakımdan mu- taleaya değer bulurum! * Adalı Avniden — ayrıldıktan sonra tesadüf karşıma yeniden romancılığa başlayan, yani ede- biyat mezarlığında — bastibadel- mevte uğrayan — Ethem İzzetl çıkardı. Sordum: — Batıl itikatlara inanır mısın üstat? — Ne gibi batıl itikatlara? — Meselâ bir kirbitle üç cı- gara yakmanın, kara kedi gör- menin, elden bıçak almanın, 13 rakamının... Ethem İzzet misalleri çoğaltma- ma mani oldu ve güldü: — Ha; dedi, 13 rakamının uğursuzluğuna İnanpırım İştel — Neden? Ethem İzzet, bir imkânsızlığı ifade eden bir eda ile ellerini açtı? — Sebebi Inanmam... Hiç söylenir. boydan değil birader! Zira hani şu Esnaf ! —r Ağrılara karşı.! 2 ve 20 kömprimelik ambalajlarda bulunur. Ambalaj ve komprimelerin Üzerinde halisliğin timsali olan ©B markasını arayınız. bankası davasındaki meşhur tar- ziyeyi Valiye 13 temmuzda ver- meye mecbur kalmıştım! Sonra ciddileşerek ilâve ettir — Şaka bertaraf, ben batıl itikatlardan hiçbirisine inanmam dostum, Adı Üstünde: Batıl.. Batıl şeye inanmak için batıl kafalı olmak lâzım! Bunlardan bazıları; üfürükçü, fa'cı gibi hüviyetlerin muhitleri, muhatap'ları Üzerindeki tesirlerin: den... Bazıları da şahsl! tecrübe- lerden doğmuştur, ve bunlara inanmak, görenek ve terbiye işl- dir. Çocuk'uktan — başlayan tek kinler bazan ruhta, kafada, haf zada ve maneviyatta okadar kuv- vetli izler bırakır ki, insan, ömrü- nün sonunadek o izlerin tesiri altında kalmaktan kurtulamaz, Bunda da annelerin, babaların çok büyük rolleri vardır. Yara- mazlıktan menetmek istedikleri çocuklarına hortlak, — cin, perl masalları anlatırlar ve onları: — Ummacı geliyor! Bak, tak tak vurdu. Kapının arkasındal Kabilinden sözlerle ürkütürler. Bu suretle de, çocuklar umma- cıya İnanırlar, ve onlar du ummacı kabilinden şeylere inanmak isti- di uyanır, Bu İstidat inkişaf bul- dukça da, İnsanların, cin, perl masallarına mümasil daha bir sürü balıl itikatlara inanmamaları için hiç sebep kalmaz. Teşekkür ve veda ederken, Etem İzzet, gülerek seslendi: — Maamafih, bütün bu söz- lerime bakıp, benim hiçbir batıl itikat — beslemediğimi — sanma;.. Zira ben, meseolâ, Filorinalı Nâ- zımın şiir kıralı olduğuna inanmaz değilim! Selim Tevofik KUKARAÇCÇA DUNYAYI DOLASAN DANS Sinir ve akıl hastalıkları müt. Dr. ETEM VASSAF Cağa oğlu Orhan B. apartımanı Tek22033 Ev, Kacıköy Bahar ye Öcri sokak Tel.6079 I)

Bu sayıdan diğer sayfalar: