27 Eylül 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sömmm ı & 1 TT fğm_uî:?ı .“'Tî!_ A T!'"İ.T.' kalka.. 5n ei DA N D SaSkA Kadıkoydo - SON POSTA Bir Detfine Vaı_- _ Yazanı PHatice Hatip Kıyı da Işıklar Yanıyor, Denizdeki Sandallar Yavaş avaş Sahillere Yaklaşıyor, Fener, Denizi Aydınlatıyordu İsmetin önünde fişler bir kü- me halinde idi. Lâml kan ter İçerisinde idi. Ikisi de başlarını kapıya bile çevirmediler. Her halde hizmetçi geldi. Kahve filân getirdi zannında — idiler Lâmi bağrıyordu: — İki bop daha vereceksin. Demin parayı bozamadın. — Allah Allah hangi iki bop. — Kolay gele. — Mersli... Mersi... ne yapıyorsun? — Ne yapacağım, yorum... — Bir şey söyle, manyer mi ediyorsun... — İşte söyledim... Kirk... Aç- tım... — Kırk mı... Gördüm... — Kaç küâğıt istiyorsun? — Kolay gele ayol bize bak- mak yok mu? Amma da kumarbaz şeylerdi. — Dur... Dur... Kaç kâğıt iş- tiyorsun ? — Ben İstemem kendinize bakınız. — İki... ' — Ay yine mi sanki üçlün var... Yine kaşe ettin... — E ne diyorsun? — İki kâğıt alan söylesin ba« kayım. İ , — Baop. — Kâfi biraz da bize balanız. — Dur Allah aşkina bir da- kika... — Restin. — Senin o kadar restin yol ki senin restin olsun... Restin ne var, : — Üçyüz... — Üçyüzü görüyorum. — Kare as... — Floş ruvayal.. — Sen adeta kâğıt yapıyor- Bun İsmet. : — A,.. Deli terbiyesiz. Lâml başını kaldırdı ve lııy- retle: — A.. A... Dedi sen misin Oszman? — Benim olduğum bir şey değil fakat bak sana bir de mi- safir getirdim.. Yüzümüze bile bakmadın. — Görmüyor musun,.. Lâmlin yol parasını kazanıyorum. — Allah... Allah... Bu ne?.. — Sus ömrümde bu kadar heyecanlı oyun oynamadım. Lâmiin yüzü kızarmıştı. —' Arkadaşım Turgut... E Lâmla file edi- — Beyefendiyi biliyorum. Ek- Bik olmasınlar bugece bizi bek- leyeceklerini vadetmişlerdi. — Kuzum ne oldu?... | — Ne olduğu malüm, — Bence değil... — — Sonra anlatırım. ! Lâmi: Ği — Haydi deminki oyun Baç- ma idi başbaşa okadar büyük oyun oynanır mı? — Niya oyaanmasın - — Önu saymayız.. haydi ma- demki dört kişiyiz. — Benim de uykum yok... Sen ne dersin Turgut bizimle oynar- | mısın. Turgut santine baktı; — Bir saatllik seans kazanır- sam da ka,bedersem de bir saat turlarla beraber bir buçuk saatı geçmemeli. — Pekl, : j l Sabah şafak sökmüştü uya- nan hizmetçi onlara çay yaptı... Ve Turgut kıza: — Aşağıda sarnıçın başında duran efendiye söyle, yerini ter- ketsin, yer altı yolundan gitsin, oradaki arkadaşlara ne olup ol: madığını sorsun, mühim bir şey varsa gelip hemen bana haber versinler... Yoksa çekilip gitsinler, — Peki efendim. Lâml büyük bir sevinçle: — Öh beyim, dedi, Teşek- kürler ederim. Ziyanda olduğum için kalkmak niyetinde değildim. — Osman! ben sekiz vapu- rile iİniyorum. Tam saat yedi buçukta kalkarız olur mu? — Âla,. Âlâ... Çünkü malüm | ya., iki gün sonra yola çıkacağım, yol param mevzuubaha, Ve oynadılar. —İ7 — — Bir kadeh daha İçeriz. — Hay... Hay... ; — Garâon ikl rakı daha... Duble. — Baş Ustüne Paşam... Küçük — Modada — gazinoda idiler.. Deniz banyosundan çıkan son müşteriler ellerindekli havlu- ları sallayarak, ilerleyip gidiyor- lardı. Akşam epey kararmıştı. Kıyıda ışıklar yanıyor. De- nizdekl Bsandallar yavaş, yavaş sahillere — yaklaşıyordu. Fenerin ışığı denizin Üstünde kırışıyordu. Büyük Moda iskelesindeki gazi- nolarda çalman musikli sesi on- Tara kadar aksediyordu. — Şerefe.. — Şerefe.. Bir az daha içtiler. Turgut kadehini masaya bıraktı! — Demek bu genç kızı uzun senelerdenberi tanıyordun öyle mi Diye sordu. Öteki verdi: — Üç sene kadar var.. Fakat * o zaman onu ben tanıyordum fakat onunla tanışmıyorduk. Zan- * nederim o sene yazı geçirmeye Bebeğe gelmişlerdi. Ben de sık sık Bebeğe gidiyordum. Onu kız kardeşile dalla akşamları denize çıkar- lardı. Biz de futalarımızla onların arkasına düşerdik,. — Demek kızın kardeşleri de var öyle mi? — Evet dört kardeşmişler... — Dört kız kardeş mi? — Hayır iki kız kardeş diğer ikisi de erkek, — Alâ evvelâ — erkeklerden bahsedelim... Tanımadığın erkek- ten. — Kim olduğunu bilmiyorum dedim ya, Zannederim biri mü- hendismiş.. Anadoluda bir yerde bir müteahkit yanında İmiş evli İmiş... |— Pekâlâ.. ya ikinci kardeş.. — İkinci ağabey... Sana on-« dan bahsettim ya.., Rezil züppe- | nin biri...iGüya milmarmış. İşsiz güçsüz bir şey... kimse onun bir ev değil bir kü- mes yaptığını görmemiş.. — Ne ile yaşar. — Ne ile olacak... Babasının parasile, — Babasının parasile mi?. Çok şey... Onların babaları zengin mi: dir ?.İl — Bilmiyorum — zannetmem... Maamafih hayatları iyidir... Mü- reffehen yaşarlar... — Babaları ne kazanır... Ne- rede çalışır ?. — Çalıştığını zannetmiyorum.. (Arkası var) Şimdiya kadar | 'duklımn TAKV İM | Gün CUMA Hızır 30 27 EYLÜL 935 145 Arabt 1354 Rumt 1351 37 Cem.âhar Eylâl 14 Evkat |Exzani |Vasatl| Vakit ılııil IVu." | Öğlte | 6 Güneş (1161 | 5 52) Alışam I2 ÜSÜ Yatsr 15 27 | tmtâk 1i — FS1 0 u 18 ü9 19 33 Ü4 12 İkladi | 9 97 cevap birliktı görüyordum. İkisi berıhor san- Yüksek Balık Enstitüsü _ / Direktörlü Tepebaşı Şehir Tiyatrosunda Balkan atletizm oyunlarına iştirak eden konuklar şerefine 27-9-985 CUMA akşamı 2l1-de KONSER Koaservatuvar tııftfındın ünden : Enstitü ihtiyacı için açık eksiltme usulile 2000 kilo petrol ve 600 kilo benzin alınacaktır. Muhammen bedeli (704) Hradır.. Mu- vakkat teminat mikdarı 52 lira 80 kuruştur. Ihale 2/10/935 tarihi» ne müsadif çarşamba günü saat 15 te İstanbul Vilâyet binasında satınalma komisyonunda yapılacaktır. Şartname Balta limanında kâin Enstitü idare memurluğundan verilir. (5624) Türk Hava kurumu BÜYÜK PİYANGOSU Şimdiye kadar binlerce kişiyi zengin etmiştir. 19.cu Tertip 6. cı Köşlde 11 1. ci Teşrin 935 dedir. Büyük ikramiye: 200.000 tnür. Ayrıca :30.000, 20.000, 15.000, 12.000, 10.000 liralık ikramiyelerle beheri (50.000) liralık iki mükâfat vardır. kemptaki çalışmalarda | terccekleri kabiliyete. kuvvata Sovyet Dostlarımıza Eylül 27 Karşı Hazırlanıyoruz En Kuvvetli Futbol Takımı Kurulacak Futbolcular, Sovyet takımına karşı böyle hazırlanıyorlar ( Baştarajı 1 İnoi yürzda ) Onların da altlarında kalma«- mak ahdimde olan güreşçilerimiz, daha yeni kazandıklari zaferlerin sarhoşluğundan çoktan ayıldilar. Şimdi Yakacıktaki kampların- da birbirlerile kapışarak ter dö- küp duruyorlar. 4 4 f Futbolcular Fulbolcularımızın da boş dur- sanmayın. Onlar da — güreşçilermizden aşağı kalmamak azmindeler. Ve Modadaki —kamplarında, İstidatlarını ve kabiliyetlerini bi- leyorlar. — Dün, onların yatıp kalktıkları Mano pansiyonuna girdiğim za- man saat sekizdi. Futbolcuları, büyük bir İştah- la kahvaltı ederken buldum. Başlarında Fenerbahçe kulü- | bünün usta antrenörü Elliot, ve en eski Türk futbolcularından Nüzhet Abbas vardı. Bana: — Tam, dedi, zamanında gel- din. Şimdi doğru stadyoma gidi- | yoruz. İdmanlarımızın görürsün. * *f Kimler Var? Ve az sonra, hep birlikte Fe- ner stadına yollanırken, istediğim izahatı verdi: — Kampta, üçü Güneş kulü- bünden, — beşi Galatasaraydan, yedisi Fenarbahçeden. dördü Be- şiktaştan, Biri Istanbulspordan ve biri Vefadan olmak üzere 21 futbolcu var. Güneşliler Rasih, Reşat, Faruk. Galatasaraylılar Avni, Cicl Necdet, Lütfi, Münevver. Fenerliler Yaşar, Esat, Meh- ' met Reşat, Niyazi, Fikret, kaleci Necdet ve Naci. Faruk, Hüsnü, lstanbulspordan Hasan, Vofq- dan da Muhteşem var. * * * Takım Nasıl Kurulacak ? — Takiım kimlerden teşek- kül edecek ? Nüzhet bu sorguyu atlamak istedi : — Şimdilik belli değil! — Bugünkü — vaziyete göre, hangi şekli alması muhtemeldir. Zeki dostum, ısrar edeceğimi sezince güldü : — Vallahi beni şimdilik söy- letmesen İyi olur. Sana istediğin cevabı, maçtan bir hafta evvel veririm. Eğer şimdiden söylersem ö / kadro harici kalacakların çalışma Iştahlarını kırmış oluruz. Fakat takımın, mevcut futbol- cülerin şöhretlerine, kıdemlerine değil, gör İbrahlm: bir de | Bu itibarla 21 futbolcuya 20 gayrete ve İnkişafa göre tespit edileceği muhakkaktır. Bu itibarı , maç günlü ortaya, herkesi şasırtacak bir takımın çıkarılması çok mümkündür. * k * Na İçki, Ne Siyara, Ne De Kadı: Fakat bana öyle gelir ki, se- yireller takımın alacağı umulma- dık şekilden ziyade, o umulmadık kadro ile çıkan takımın göstere- ceği muvaffakiyete şaşacaklardır. Çünkü mükemmel bir formda bulunan çaocuklar, en bedbia in- sanları bile kuvvetli ümitlere dü- şürecek kadar canla başla çalı- şıyorlar. Hepsi de manen ve maddeten gihhatta. Muntazam hayat, mun- tazam idman ve iyi gıda, hepsini çelikleştirdi. cambazları adeta kablarına sığa- miyorlar. Ne sıgara var, ne içki, ne de kadın. Halbukl kampta olmağsalar, bunlara karşı yüzde yüz tövbekâr kalamıyacakları mühakkak. y af f Antrenör-Ustalığı Sonra. iş güç yüzünden, İdman- ları da sgermiye mecbur kalacak- | lar, Ostelik de içlerinde, kâfi de- recede gıda alamiyacak kadar fakir olanlar vardır. Bütün bu fena sebeplerin or- tadan kaldırılışıma, Tngiliz antre- nörün büyük kabiliyetini ustalı- ğını ve kıymetini de ilâve edersek takımın bu kamp sayesinde eri- şeceği mükemmeliyeti tahminde güçlük çekmezsin. | Birbirlerine iyice alışmalarının oynayacağı mühim rolü de unutma., Çünkü şimdiye kadarki maçlara çıkan devşirme takımlar, anlaşa- mamazlık yüzünden, ric'at eder- ken bozgun vermiş ordulara dö- | dk. nü’=mk- ve devamlı idman- | lar sayesinde bu çok mühim zaaf ta ortadan kaldırılmış oluyor. * Kuvwvetli Bir Takım Hazırlanıyor Bu itibarla, bu kıı::tım bçı- kacak ekip, şimdiye kadar bizi temsil etmiş takımlarla mukayese olunamıyacak — bir kuvvette ve mükemmeliyettedir. Üzerine aldı- ği bu işi çok yürekten benimse- diğini her halile belirten Nüzhet Abbasın nikbin sözlerinden, Türk — Ruslar karşısında — futbolcuların, geçirecekleri İmtihana en müsait şartlar içinde çıkacakları anlaşı- küsur günde sarfedilecek olan 1500 liraya tamamile mahalline harcanmış saymak lâzımdır. — ( Tawamı TÜ unasu wlirda İ