9 Ekim 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

9 Ekim 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

K SA 5 G G AAA İ , Ğ AU U a üm e Ha TCi ”YUr 9 Bir'nci Teşri LELYARKLER atbuatında ÖRDÜKLERİMİZ CKL G . NBS ae irdek DDi Tezardan elen esler ! İNgilterede ye- İ bir teşebbüs Bzanmaş olan adamların seslerini bugün- ü nesle tanıtmak isteğndedir. Bunun için amofonun İlk zamanlarında yapılmış o- n plâklardan istifade edecektir. Bu mak- tla bu plâkları çoğaltmanın, yenileri bas- Banın usulünü bulmuştur. Şimdiki bhalde İe gecirilen eski plâklar arasında bir ta- lesi vardr ki bunu dinlemenin İntilizlere gok zevk vereceği sanılmaktadır. Bu plâk-| rda meşhur devlet adamı — Gladstonun gi vardır. Ve Gladston gramofonun icadı sebetile (Edison) u tebrik etmekte- İngilyere radyo şirketi ge- çen asır İngilterede şöhret mükemmel bir propaganda a demektedir. Sonra Lord € eeki Habeş İmparatoru —«Me- ike in de seslerini zapteylemiş, iki plâk Bulunmuştur. * verilen Fransanın Finans Bakan- bir para leri höına geçen gün bir zarf .indv: (3) kuruş gelmiştir. Bu para ile bir- te gelen mektupta: — «Ben bir vakitler hazineden üç ku- 4 çaldım, onu şimdi iade ediyorumu de- ülmektedir. * Modern bir — Kudüs şehrinde (Rokfel- müze — * ler) in verdiği 2 milyon Holarla dünyanın en modern müzesi yapıl- tıştır. Bu müzede eski Filistin eserleri top- mnacaktır, Yunııi;t';&; ş Amerikada : Korkunç Bir Patlama Bir Fabrikada 6 kişi Öldü, Yaralananlar Çok Şikago, 8 (A. A.) — Gizli usullârle Japon boya ve vernikleri yapan bir fabrikada korkunç bir patlayış olmuş, fabrika yıkılmiş, 6 kişi ölmüş, 28 kişi de yaralanmıştır. Patlayışım arkasından bir do yangın çıkmış ve bitişiğindeki iki fabrikaya | zarar vermiştir. Bizçok — vagonlarla — otomobiller harap olmuştur. Gizli Propagandalar Nevyork, 8 (A. A.) — Radyo ile yayılan bir söylevde, Senato Üyele. rtinden Borah Amerikalılara — hiltap ederek, Amerikayı harbe sürüklemek amacını güden propaganda kurnaz- hıkdarına karşı uyanılk davranmalarımı hatırlatmıştır. Mae Vesti Tehdit Edenler Holivud, 8 (A. A.) — Sinema hrtlati Maâ Vost'i, yüzüne kezzap dökerek güzelliğini tahrip etmekle tehdit eylemek asuretile 1000 dolar dolan. dırmıya toşebbüs eden 7 kişi yaka- Tanımı Ruıyıdı_:_ Kadrosu Uçakların Sayısı 4300 ü Buldu Cumur Başkanı- ın İstifası Yine Ortaya Altıldı Atina, 8 — (Özel ) — Eski kralın Kkreleların çağırışına verdiği cevapta, Yunanistanda krallığın tekrar kurul- ması şeklinin parlâmentoca tayinini İstediğini Projya gazetesi yazıyor. Bu haber tahakkuk ederse krafeılar Perşembe günü açılacak ol Mmentoda bunun karara bağla İateyecektir. umur Başkanı Zaimisin — istila #deceği yeniden yayılması Üzerine General Kondilis, bunu memul etme- mokle beraber, şayet Zaimis istifa Pariz, B ( A.A. ) — Maten gazete- si, Sovyet rakkamlarına dayananrak Kızıl ordu hakkında şu izahatı ver- mektedir 1 “Kızıl ordunun faal kadrosu, 40 binl sübay olmak Üzere bir buçuk milyondur. Hafif top 1932 yılında 2400 iken bugün d000 dir. Ağır tap 1932 de 600 iken bugün 700 dür. Tank ve hücum arabaları 1932 den berl 350 den 3500 & çıkmıştır. Sov- yet hava küvveti, 15051 ağır bom- bardıman uçağı olmak Üzere 4300 ü bulmuştur. Korkunç Bir Cani Sofya, 8 (Özel ) — Bükreşte ya- kalanan can! Georgi Tkaçvk'un Bük- reşte ve Yaş'da 20 kişiyi de öldürdü- *dersâ onun yerine vekâleten par« 8 bura gazetelerine - bildirilmiştir. âmento — başkamının — getirileceğini Di işlediği — cinayetlerini — itiral #öylemiştir. etmiştir. " BEKLİYENLER.: * AA Onun hatırını kırmak istemedim: — Kahvemi içer, giderim... İhsan abla, cezveyi mangalâ —sür- Hüştü: — Arasını geciktirmezsin, değil mi? Hemen gel, haber getir... rağmen unutmam, sürüncemede bı- — Doğruya kızmam... töyliym"uyın——ııh—_.s.jünm]u*_p& titiz, wkymürkeue.ilindıyuıhuhuwm en, E gene sensin... Bu dağ parça bıraksan, hiç sıkıntı çekmezsin, feraha erersin... - Kahveyi fincana koyuyordu: MET” HARİCİ Kızıl Ordunun Faal 4 SON POSTA A TELGRAFLAR l İngiliz Kabinesine “Salâhiyetler Veriliyor İşçiler Yeni Silâhlanma Programına Muhalif Sir Herbert Kabineye Giriyor Londra, 8 (A. A.) — Gazetelerin birçoğu, gelecek gemnel seçimin tarl- binl 26 ikinciteşrin olarak göstere yorlar. Bununla beraber, Dai'y Mail gazetes', halkın oyuna başvurmayı ” imkânaız kılacak sürette — arsınlusal durumda bir vehamet hasıl olduğu takdIirde, Sir Herbert Samuel ile işçi Önderlerinden birtakımının da olunması süretile bugünkü kabinenin genişleti- lebileceğlai sanıyor. bür yandan, Morning Post gaze- tesi de, parlâmentoya sunulacak olan ma programına karşı İşçilerin tinin, mı lâhiyetler ) alınması lüzumuna dalr hükümet üyelerinde mevcut düyguyu günden güne arttırmakta olduğunu yazmaktadır. Romanyada : Manevralar Başladı Sofya, 8 (Özel) — “Zora,, gazete- sinin yazdığına göre, Romen ordusu» nun, Şimali Ramanyadaki manevra- larıma iştirak etmek üzere Yugoslav. yanın General Mariç'in, Çekoslovak- yanın da General Kreyç'in başkanlık. ları altında — gönderdikleri — silel heyet de mânevrede bulunacaktır. Bulgaristanda : İsim Değiştirmek İlletine Karşı Sofya, 8 (Özel) — Bulgaristanda Türkçe köy ve kasaba Isimlerinin değişt'rilmesine Hişen Mir gazetesi yazdığı bir “ makalede: “Büyük ve eski kültür eahibi milletler - tarihe Lkarışan şeyleri değiştirmiye — kalkış- mamışlardır. diyor. ne koydu: ervean e seLeRErEREKaaReRAnAun Sir Samuel Herbert —Zıgııtu ryada: İşçi Partisi Harp Aleyhinde Perth, 8 (A. A.) — Orta Avustu- ralya İşçi partisi, “Avusturalya'nın halkın — dileğini g ek gibi kayıtlar mülete: na olmak Üzere, Ülkenin, herhangi ble harbe iştirakine nleyhtar bir karar projesi kabul etmiştir. iki Gemil Çarpıştı, Biri! Battı Boston, 8 (A. A.) — Long - İsland sahilinde karakol vazifesl yapmakta olan “Argo,, adındaki — sahll koruma gemisi 2,200 tonluk “Pronto, adlı İngiliz gemisi ile çarpışmıştır. Pronto batmıştır. Kazazade gemi- nin tayfalarını kurtaran Argo, İngiliz gemisini çekmeğe — çalışmışın da muvaffak olamamıştır. |heveslerini almıyorlar ki... Kapı çalı- — Doğrusunu istersen, ne iş tut- nır çalınmaz, hemen kapıyı — açacak, » tuklarını, ne para kazandıklarını, nıllıılıyıklır,ı.ddır bekliyor - sanki... memuriyete — girdiklerini, — mansaba |Fakat İhsan ablanın takunyaları, tas- geçtiklerini istiyorum!.. Hayırlı " bir/lıkta kıvrak kıvrak ötüyordu. Demek, | garip kuşun yuvasını Allah yapar.. kığmet çıkıp ta yuvacıklarını kuıiı-ıllmn abla, bugün neşeli... -Fırtmayı, ldıkıiloluk işi, Zekiye için bir hayal Oı-: lar, dünyada başka bir şey istemiyece- zararsız savuşturabileceğim. maktan Bbile uzaktı. Lâkin ne çare ki ğim. Onlara hayırlı birer kısmet çık- Kapı açılıp ta, İhsan âbla beni gö- Mmuhnnıuınmhuukçokıüq-mhnünekohı—m,ıöıüm açık | rünce kaşlarını kaldırdı: gidecek! Rabbim Allahtan - başlca bir — İhsan ablacığım, bir şey söyliye-| dileğim yok... k ceğim.. Kızları böyle işe göndereceği — Merak etme... Bütün dalgınlığı- 'ne, evlendirsen, onlar da evlerini, bark- müseyyipliğime, — ihmalciliğime ıhıııı bilseler, daha iyi olmaz mı? Onu teselli ettim: re verir, inşallah! X. Merak etme, Allah gönlüne gö- — Gel... Gel... Yüzü gülüyordu. Bu karşılanış yü- sepıHl genişletmişti: — Nasılsın İhsan ablacığım? İhsan abla, kapının önünde ayakla- İhsan abla, gözlerini yumdu, yum- rımı fazla sildirmedi: — Yetişir... Yetişir... Ortalık çamur — Ah, üçüne de hayırlı birer kıs- değil... oldu.., Yeter... İhsan abla, ocağı karıştırdığı maşa- lyıw derin derin göğüs geçirdi: —| ruğunu göğsüne bastırdı: — Sus... O bahsi kapa... — Neden? met çıksal.. İhsan abla, evde çocuklar olmadığı halde, gene sesini kısmıştı: lar ki... Bundan, İhsan ablanın bana müj - deliyeceği haberler, uzun uzun anla: İhsan Hımumı. kapısını çalarken tacağı sözleri olduğunu anlıyordum. — Ben de hep onu düşünüyorum. elim, biraz titriyordu. Bana havale et-| Mustfağa girince beni kerevete 0-|samaha dolu kinile hıhladı: —A-Wvl“""nhiviliiiniçüımhm&hwmyuü...üöüwmmOhü-mm: Fakat gıyaplarında dahi - kızlarının şafak atmıştı. aleyhinde bulunmuş olmaktan kork -| — Bir istenilen çartları, bir de Zekiye- BUĞÜN Neredesin İhtisap Ağası? Dün köprünün Kadıköy vapurları iake- Tesinde duruyordum. Adıni da sonradan öğrenip bellediğim bir uray zabıla memu- re geldi. manav dükkânlarından — birinin önüne dikildi, nlış verişile uğraşan dükkân- cıya haykırdı: — Bire filân olğu filân. Bu tablayı ne diye kaldırıma sürmüşsün? K Ve elindegi yemiş dolu teraziyi bıraka- madan yalvarmıya kalkışan genç mana- vın kafasına bir yumruk savurduktan son- re ayağile - kaldırma doğru sürüldüğüne hükmettiği -*tablayı tekmeledi, — elli kil> kadar kavak incirini gelip geçenlerin aya- ı altna döktü, yürüyüp geçti. Şimdi manav. genç manav ağlıyan bir telâşin elindeki teraziyi bırakmıştı. yerlere savaşıyordu. Halbuki beride, vapurun ha- rekel çıngırağı çalınıyorduü, geç kalan yol cular o incirleri çiğniyerek koşuşuyorlardı. Devrilen tabla, hayretten açık kalmış bir göz gibi bu görünümü süzüyordu. Ben, kanun dışında yapılan şu aykırı işin acılığını, kanun emirlerine, kanun me- murlarının gene kanun yollarile saygı te- min etmeleri lâzün geldiğini düşünürken. ihtisap ağam Hüseyin Beyi hatırladım. Yetmiş beş yıl önce İstanbul belediye iş- lerini ihtisap ağası ile çeviren ve eğer al- danmıyorsam Şehremini adını alanların da ilki olan Hüseyin Bey esnafı muma dön- dürmüş bir adamdı" O, kapısının önüne süprüntü döken ev sahiplerinin eline çalı s#üpürgesini tutuşturur, bütün sokaği temiz- letirdi. Kakmuş peynir filân satanlara © şeyleri günlerce ve lokma lokma yedirirdi. Hüseyin Bey bir gün bir eşeğe iki yüz okka ekmek yükledildiğini gördü, hemen eşeği durdurdu. sırtındaki küfeleri çıkıırı—. rak ekmekçinin sırtına yükletti. hayvanın önüne bir batman saman koydurdu, keni disi da bir iskemle atıp oturdu, bir nargile getirtti, tokurdatmıya koyuldu. Eşek, eri« ne, gerine samanı yiyordu, arasıra keyfin- den anırıyordu. Ekmekçi de, sırtında iki yüz okkalık küfe, nyılıı(r ve Allahın kızgin güneşi altında inleyip duruyardu. - Eğer Hüseyin Bey, © salâhiyeti taşı rak, benim şahit olduğum görünüme ra: sını pek kestiremiyorsam da ilk iş olarak * yerlere saçılan etli kilo inciri birer birer toplatırdı. sanıyorum. Bazı esnafın dâlavereciliğine, Balkı bo” funtuya getirdiklerine şüphe yok. Fakat tabla devirmek, kanun karşısında çam de- virmek demektir. Böylesi işlerin önüne ge- çilmek icap oder. . M. T. Tan Tişe mi? İhsan abla, dudaklarını büktü: i — Hayır... Başka bir yere... Ama, bu da yazma makinesi işi gene... Eh, Birden hatırlamız gibi durdu: — Sahi, unuttum, sen, ne yaptın? Omuzlarımı kaldırdım: — Ne yalan - söyliyeyim, ben, bir İşey yapmadım... Maamafih, ona, ha. ,cet de kalmamış! N ı İhsan abla, yan yan bakıyordu: — Senin yapamıyacağını, zaten o İgün, kara kargaya kara don giydirişin |den anlamıştım. — Değil, İhsan ablâcığım. Gidip sordum, İstedikleri şeyler, yalnız gaze tede yazılanlar değilmiş... Daha bir ta- kım akla gelmedik şeyler... İhsan abla, içi ferah insanların mü- — Onlarm adam almağa gönülleri — Şimdi kahveni yaparım... Yı.hıı yokmuş, demek! bir Ş ... Kimseyi beğenmiyor- başka, daha birçok ağır şartlar bulun-| dur, maltızdan şu güğümü indi müşkülpesent, seyi beğenmiyor- eat Sia Maluzdan güğümü indirirken anla- tıyordu: — Ah, iki gündür, hep aklımda sen- , — Tam da istediğin gibi köpüklü ol- muş gibiydi; tam bir kanaatle Fikrin- yi düşündüm; fazla sormağa bile uta-| sin... | |den cayanlara mahsus bir silkinişle ba- | narak kaçtım. » İhsan ablaya görünmeğe yüzüm Ha döndü: K llhıılhhnmp" "..Hlu ..ıııı kakuleli sade kahveyi sindire — sindire İşimi doğrulttu: — Hani ben de il gitmi) oktu. Fakat hiç te haber vermemek kiYMJmn.nıunıblı.y:rindafırb-,i__Tü iı.p.*ı ileri ki "_.y daha nezaketsizlik, daha kabalıktı. Güğümü, ocağın kenarına bıraktı, — Gözlerimin içine bak, ayol... Kaç gündür, evcek düğün, bayram içinde- bir leğene boşalttı: cağım da... —- Sonra döndü, mangala yaklaştı, cez- veyi ateşe sürdü: — Bu, hiç akılda yoktu... Senin geldiğin günün ertesi günüydü.. Senia — mıştı: ) bwm.ümım#ı-ı — Ocaktaki ateşi unuttum, aman |le ağzı burnuna yakın, münasip bir de, taşlıkta bir takunya tıkırdadı, İh « geçmesin... kısmet te çıkmadı ki... (san abla homurdanıyordu: Kahvemi içerken, düşündüm. 'Bu| — Saç boruyu, tekrar ızgaranın üzeri-| “— Bu da kim?.. Bir kere çalmak'a Kapının zilini ikinci defa çevirişim- | yiz. Zekiye, işe girdi... geldiğin gün, ne günüydü bakayım?.. Ağzım bir karış açık kalmış bakı- Neyse, geçmiş gün, unuttum... İşte, o yordum: günün ertesi günüydü... Akşam üzeri, — Hangi işe? Gazetede okuduğu (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: