21 Kasım 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

21 Kasım 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

21 İkinci Teşrin SON POSTA Yakacak Pahalılığı Havaların Erken Bozması, Odun, Kö- mür Fiatlarını Bir Hayli Yükseltti Piyasada Daha Ziya- de Ecnebi Kok'u Var ..:u yıl İstanbulda bir yakacak buh - " hissedilmektedir. Kış mevsimin » ı:l €vvel başlamış, herkes daha eski ı—.l:,'l." göre kış başı olan (iş eden evvel sobalarını yakmıştır « K15-20) gün evveline kadar (240) Uruşla (260) kuruş arasında satılan bira fiyatları da bu vaziyet karşısında 'denbire yükselmiştir. Odunculara bakılırsa bunun sebebi & arın erken başlaması ve bunu _'_':' bilen oduncuların ihtikâra —sap- ası değil, havaların bozuk gitmesi yü- e fer yapamamasıdır. ı__""e—dıdı dağlarda bir çok kesilip Sırlanmış odun kalmıştır. Yağmur - an yollar bozulduğu, ekin mevsimi Eeldiği için köyler kiraya araba çıka- f""lıııh.’ tüccar da dağdan odun in- l"haııekudiı-. (300, ““beplerledir ki odun fiyatları tan ) kuruşa fırlamıştır. Diğer taraf - d, #hirde kok kömürü buhranı var- ,_î"—ıuıd.ı. koku depo teslimi - (24) Uk Hraya satılmakta, bu da halka Pahalı gelmektedir. Dolmabahçe gaz- hanesi kokunu kâmilen belediye satın :—'lhı-- Bunun için bu gazhane piya- YA kömür verememektedir. H:'dikuk gazhanesi ise gaz Olduğu için kömür yapmamakta - _'- "Mıtı da pek azdır. Şimdi piya - ALA hâkim vaziyette olan kömürler yartn ve İngiliz kok kömürleridir. Pi- ada kok kömürü bulunmaması da Haliç Şirketi ve Memurları aliç şirketi irmi ikisinden itibaren faaliyetini tatil îî'.'îl”.' balediyeye bildi- :' ken bir takım esbabı mucibe de serdetmi? lı: ' arada Halice mezbaha yapılmasının. H:l-'.k'm yeni fabrikalar tesie edilmesinin Kai Sekenesinin azalmasına sebep oldu D0 ve nihayet otobüs servislerinin yoltu Mi Ş a .&'_*'*"nı adamakıllı azalttığını zikrelmiş - ıışdedi" Haliç girketinin bu behanelerle B faaliyet etmesini protesta etmiş ve no- k vastasile bir protestoname gönder . Henüz şirket bu protestoya cevâp Taemiştir. Ancak belediye bu cevabi konç, “Yecektir. Çünkü dün belediyere E- Mi Bekanlığından Haliç girketini işlet- bi iin emir gelmiştir. Bu emirde Deniz madii y üdürlüğü ile Akayın manevi ve u Çdi yardım yapacakları da bildirilmiş ve Yazdımın hududunu tayin salâhiyeti İl- huy_'ıb"ıkıımııun Belediye dünden itibaren Ln_ * meşgul olmuya başlamıştır. Vapur- c"'rlh.ıediw işlettiği takdirde de Kereste- * e Eyüp arasında işliyen otobüs sefer- İ Si edilmiyecektir. Henüz Akay ida- hiç bir tebligat yapılmamıştır. Haliç Mwlıım müracaati la Meclisi, tirketi memurları dün Şirket İdare | İ isine müracaat ederek 20 Yü"h_d keç VA eden hizmetlerine mukabil şirketin | adilerine münasip görülecek — miktarda | Üa ÜN Vermesini istemişlerdir. Şirket bu| diğiaMle cevap verecek vaziyetle olma- | ğ _'"ı bildirmiştir. Bunun üzerine memur- | "vn: 'gTafla Başbakanlığa, Kamutaya veE- | himei Bakanlığına birer telgraf çekerek AYe edilmelerini dilemişler, ayrıca Deniz ,_':;“_Müdürluğü ile İlbaylığa da başvu- ver, #itketin kendilerini hiç bir tazminat “meden ekmeksiz bırakmasının doğra ol- diş ni söylemişler ve himaye istemişler- taj delPaylık ve Deniz Ticaret Müdürlüğün - " Yaziyetin tetkik edileceği bildirilmiştir. — PAY 1 N ; Kayıklardan odıı' nakli —| odun fiatlarının yükselmesinde müessir olmuştur. Çöpleri A Mıdır, Kibrit kutularından noksan kibrib çıktığı iddinsı yeni değildir. Fakat bu iddin ve son ııınıııdı. epey artmıştır. Bir çokları bayilerin, lıı-' çök- ları da bakalların yaptıklarını iddin ot- tikleri bu kötü işle, dün, bir muharriri- miz sureti mahsusada meşgül olmuş, rit kutuları miştir. Üç ayrı dükkândan aldığı YA & di- kutu kibritten birinin içinde (49), iğer dokuzundn içinde ise kırk v çöp kibrit bulunduğunu tesbit etmiştir. Halbuki her kutunun içinde (50) çöp Muharririmizin ilk kibrit aldığı dük« kân, Divanyolunda, türbenin karşısın- daki 211 numaralı Zekeriyanın dükkâ- nıdır. Oradan aldığı kibritleri dükkân sahibinin gözü önünde saymıştır. Bul « duğu çöp sayısı (45) dir. O ıırıd'ı. “.ı.k' kânda Belediye İktisat işleri direktör- lüğünden bir de memur bulunuyordu. bizzat bu memurun elile söylemiştir: MA Bir günde azami (20) kutu kib- bunun kazancı da GepGüeTaR Gdan gatiş Bi Kayil (10), hararetlendi Küçükleri Baştan Çıkarma Meselesi Geçenlerde Beyoğlunda Cenan is - minde bir kadının evinde, zabıta, on üç yaşında bir kızla bir yabancı konsolos- hane memurunu başbaşa buldu. Bu adam hakkında da, küçük yaşta ç:ıeıi4 ları baştan çıkarma noktasından kanuni | takibat yapmağa karar verildi. Fakat şimdi, bu adamın hariçez memleket imtiyazından İstifade etmek hakkı ol- |duğu anlaşılmış ve kanuni takibatın ya- pılamıyacağı meydana çıkmıştır. Adli- ye Vekâleti, bu zatın hükümetine baş wurarak lâzım gelen takibatın orada ya- pılmasını istiyecektir. Yankesicilik Yankesici Yasefle Emin, Hatiçe adlı bir kadının Beşiktaşta çantasından pa- ra aşırırlarken yakayı «le vermişlerdir. Sarhoş Gürültüsü Emin isminde birisi sarhoşlukla gece vakti Horhor caddesinde nara atıp tür- lü gürültü yaptığından tutulmuştur. Kibrit Mgîeğ:si Kutularda Eksik Çıkan lan Esnaf Yoksa.. beş, on kibrit almaya, şu vaziyet de hiç bir bakkal tenezzül etmez.» “(500) Bin Liralık Bir İhbar Dün bir muhbir tarafından Milli Em- lâk direktörlüğüne değeri (500) bin li- rvayı tutan gizli emlâk ihbar edilmiştir. Direktörlük bu ihbar Üzerine tetkikata Dil Tetkikleri Sabah “J, Sabah, sabağ-II. Sabahley, sabağley- I. Sabahleyin, sabağleyin,, Sözlerinin Etimoloji, Morfoloji, Fonetik Bakımından Analizi Sap - sy — sapsıy (Teleütçede: Süfa SABAH ğ SABA Ğ bağ) (10): üfleyerek tutuşturmak. v K seE .a B «Osoh sapsıyar (sap —j sıyar) — Ha Keı.ıııeı(ıı'n)em:ı;loıık(;e)kh.") aa ee b ai Rün (Sap -- ırda) — Sapırda — söndür e (ağ 5- aa J- ab Ş ah) (1) Ağı Köktür; «güneşe anlamına -| Pek. (Sap - sır) —x Saptır — aâteşi söndür « mek için kullanılan bir nevi alet İhtarı (Sap) sözündeki (p) yerine (h; k), ve (s)-yerine (ş, ç) de kaim olabir ): oldukça geniş ve u- zak bir sahayı, bu sahada bulunan objeyi ve süjenin bu obje ile münasebetini göste- rir. Uzak sahada bulunan obje, kökün ifade ettiği «güneşe tir. Süje güneşle münasebet arıyan sinsan» dır. Münasebeti işaret eden, haber veren, müjdeliyen: (ağ J- #4 — &- üas) sözünün anlamı oluyor: — aparlaklık, beyazlık» demektir. Bu kelime, Pekarski'nin Yakut Dili Lü - gatinde aynen (Ağas) şeklinde olarak de - diğimiz manalardadır. Gene bu lügatte 0a- pağas 4- bembeyaz) terimi görülür. (Ağas) mürekkep sözünde ana kök ile ek, kaynaşarak (âs) şekline girer. Kendin- den sonra başka kök veya ekler gelerek ke- lime büyüdükçe (âs) ın vokali dahi düşe. bilir. Sabah, Sağ. Sak, Şak, Çak — çakmak taşile ateş çıkarmak. «Sağ -- ar ünmah —a uçan ateşe (T1). * .. Şimdi sabah sözünün sonundaki (4) üne €ü eke bakalım: (4) Ah: Müstakil mana taşıyan bir kök- tür. «Yer» işaret eder (cak» gibi). O hal. de: Sap -- ah — sabah: «Güneşin şuağla « rının (saplarının) dağıldığı yer» demektir. Şuağların dağıldığı yeve, (savak) da dere ler. İkincisinde esas mefhum (su), bi sinde (şuağ) dır. Mefhumlar bir tarafa bı « rakılırsa her iki kelimenin orijin kuruluşu birdir: (3) Ab - apı Köktür. Burada «hareket, imtidat, uzama» gösterir. (Â4) 1, yani par- x aei K Sabak laklığı; uzanıp gözümüze gelmesi anlamile Üü tamamlar. ÂAs - ap — 4 8 - ap — sapı aŞuağ, rayon (trait gui part d'un corps hamineux) » demektir; yani güneşten çıkan ince iplik, tel gibi parlak hatlar anlamınadır. Not (: Bundan alınan mefhumlardır ki (sap) sözü, türkçede, bir çok ince şeyler ifade eder. Meselü: Hülâsa, (SABAH) demek, güneşin ilk şuağlarını bize gönderdiği, sevk (12) ettiği yer demektir. Vakit mefhumu asıl değildir. (4) üncü (ah) eki yerine, (h) ile (3) ayni kategoriden olduklarından, (ağ) eki de gelebilir. Kelime bu suretle «Sabağ) şekline giter; manası değişmez. Sap — (1) İp, tel, tar (bit sap tite): SABAHLEY (1) hububat ve çiçek ve âair nebatatın SABAĞLEY yerden başak veya çiçeğin başladığı yere Mn'nh(îr;ınolo]l gekli: () 0) kadar olan düz, ince yeri; (Il1) baltanın, kazmanm, süpürgenin sa- pı da bu (sap) kelimesinden çıkmıştır. (|) Kurutulmuş, — parçalanmış, — tiftiklenmiş hayvan damarlarından yapılmış ipliğe Ya - kutçada (sap) denir. (2) Not 2: (Ağas — âa) ın güneşi haber ve- ven, işaret eden, müjdeliyen bir mefhum ol- duğunu gördük. Bu haberin, işaretin, müj- denin adına da (sap) derler: «Tülge kişi sanata sap boular — İnsan rüyasında bir çok sap görürse başına gele- cek bir felâkete işareti Bu misalde görüldüğü gibi (sap) işaret anlamile tefsir olunur. (3) Haber, işaret, müjde anlamına (sav) (4) sabah 3- 1f 3- ey) (Sabağ 4- 1l L ey) (1) Sabah: Güneşin ilk şuağlarını bize gönderdiği yer. (2) I: (. 4 9), ektir. «Geniş, engin; şümul» gibi mefhumlarla objeyi vasıflan « dırır. Demek ki güneşin ışıkları, (aabah) ye « rinden bütün cihana yayıldı. Acaba, bu an« da, güneşin bulunduğu yer neresidir? Onu, bundan sonraki ek işaret edecektir. (3) Ey: (. — »), ektir. Bu ek, şuağları âleme yayıldığı zaman artık kendisi de gös rülmüş olan güneşin bulunduğu yeri tesbit ve işaret eder. O yerin adı: Sabahiley —< Sabahleydir. «Maşmık» demektir. gekli de vardır. (Sap - Sab - Sav - Sam) - sözlerindeki| — (Sabah) sözü yerine (sabağ) şekli ah . Ü li vas ) akdüğe üüi nırsa, kelime Sabağley olur. Manası geng (Sav) m. (Çav) (5) gekli de vardır. —| "masnk» tır. Adana havalisinde bu enlamda - (Sim) SABAHLEYİN şeklini kullanıyorlar. (6) SABAĞLEYİN Not 3: Şuağ manasına olan şu kelime -| — Kelimenin etimolojik şekli: leri altalta yazalım: (D (2) Sap: (a <|- ap) (Sabahley - in) L — Çoğ: (e 4 eğ) (D). (1) Sabahley: uMaşrık» manasına ol « Çoğ: (& -- 0ü) duğunu gördük. 2. — Cuğ: (e 4 uğ) (8) (2) İn: (. 4- n), ektir. Objenin en ya« Çuğı (ç - uğ) kın, bitişik sahasını ve orada süjenin bu « Şuağ anlamile şöhret anlamı birdir Şöh. ret, bir parlaklığın yayılması demektir; o- nun için şöhrete de (sap) n bir şekli olan: lunduğunu ve hareketini gösterir. Obje, #Sabahley (maşrık) n dır; süje gü- neştir. — Cap: (c-kap) (9) Sabahleyin: Güneşin göründüğü nokta » Çap: (6 4 ap) nın, (sabahley - maşnk), bitişiğindeki du« derler. — |rumunuün ifadesidir. Bu ifadede, kendiliğin« Bu notta görülüyor ki eşuağu anlamına olan (sap) ve onun (4. c. ç -p. b. v) değiş- melerile ayni olan bir çok sözler bize ya- "":;_"')*"d"_; n ç | Not: (Sabah) sözü P) sözünün #şuağı ateş anlamlarile 'hakkında Arap lügatinin dediklerine de kı « olan münasebetini — gösterir - Pekarıki'nin ,,, bakalım. Zaten, dedikleri, uzun uza Yakut Dili Lügatinden gu sözlere de baka L lım: (1) Kamusu Türki, den #zamans mefhumu da vardır. (Y) yerinde (ğ) bulundururuna keli « me: osabağleyina olur. ve onun — manası dıya mevzuu bahsolacak uzunlukta da de- &ildir. () — Ahterüi Kebir: (2) Pekarski: Yakut Dili Lüguti. * )F-“"" — *Tulüğ etmek; meyelâm 3) Pekarski: Yakut Dili Lügati. B 3) Pekerii v Eisabah' — Evveli yevm. (4) Uygurca Kuran Tercemesi; Uygur Ebidrak Lilisan-il-etrak; - Divanü (Arkası 10 uncu yüzde) (10) Bu kelimenin yapılışı (sabah) 1n- kinin aynıdır; sonlarında birinin (â)., diğe . rinin (h) bulunuyor ki bunlar ayni katego « tidendirler. (10) Pekarski: Yakuat Dili Lügati. (12) «Sevks kelimesinin kuruluşu da aynıdır. (5) Divanı Sultan Velet, (6) Derleme, (D) Divanü Lügat-it-Türk. (8) Radlok. IV. «Şor lehçesin, (9) Büyük: Türk Lügati #Kâazan ve Kı- vam Jehcekerie; Orhon Kitabeleri. a aa E —ii

Bu sayıdan diğer sayfalar: