February 25, 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3

February 25, 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 Sayfa SON POSTA Hergün Halbevlerinin Yıldönümü . Bir Ingilizin Hasreti * — Halkevlerinin Yıldönümü Bu hafta Halkevlerinin tes'it edildi. Bu münasebetle Halkevlerinin faali -| yetleri hakkında, rakamlar, bu mücsseselerin âz zamanda ne kadar hayır. h işler yaptığını göstermeğe kâfidir. Halkevleri halkın ve genç biricik müexsesesidir. Bu müesdeseler günden güne hem fanliyetlerini hem de adetlerini arttırmaktadır. Bu yıl. mü bayrami, bi- ze Halkevlerinin faali biraz daha genişletmek için bir temenni takarı- yıldânümü verilen mlarını na vesila verdi Üniversite gençleri ve umumiyetle genç- lik boş zamanlarını geçirecek yer bulamı - | yor. Bunların kahvehanelerde kumar ve| eyunla vakit geçirmeğe mecbur oluşların - dan şikâyet ediy Halkevleri bu genç”| lerin eğlence ihtiyaçlarına cevap veren bir mücssese olamaz mı? Halkevleri de bugünkü teşkilâtile — bu vazileyi ancak kısmen yapabiliyor. — Eski «Genç Hristiyanlar — Cemiyetir — teşkilâtı kadar bile gençleri alâkadar edecek zengin programdan mahrum bulunuyor. Halbuki Halkevleri bu vazifeyi muvaffakiyetle ba- şarabilecek bir vaziyettedir. Bu hususta eksik olan şudur: Halkevlerini idare için yetişmiş müte- hassıslarımız yoktur. Bu müeareseler eski 'Türk Ocaklarından iyi olmakla beraber, | «Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyet - lerir nin teşkilâtına —nazaran — noksandır. Amerikan müesseselerinde çalışanlar sureti mahsusada bu iş için yetiştirilmiş insanlar- dir. Bu sebeple de şuurlu ve vükuflu ola - rak çalışırlar. Halkevleri bu müesseselerin program -! oruz, Tarını ve çalışma tarzını taklit - etmek, ve | faaliyetini genişletmek suretile, kahveha- | melere düşen gençleri bu kötü muhitlerden | kurtarabilir. X Rir İnsilizin Hasreti M:ıde ve şarki Avrupa memleketle- dolaştıktan sonra Landraya dönen bir İngiliz muhabiri anlatıyor: «Polislerinin başında çelik miğler, —el. lerinde sopa, bellerinde tabanca ve kı - hç bulunmıyan bir yerde yaşamak ne iyi şeymiş! *Öyle bir yer ki, orada arkanızda sizin nazi mi, sosyalist mi, yoksa komünist mi olduğunuzu araştıran biri gezmez . «Öyle bir yer ki orada telefonunuz çaldığı zaman kalbiniz korkudan — çarp maz. «Öyle bir yer ki orada ağrınızı açıp İ | tediğiniz kadar bağırabilirsiniz. «Böyle bir yerde yaşamak nme güzel| şeyi «Halbuki gazetem namına — dolaştığım Avrupa memleketlerinde bastığınız — yere dikkat etmeğe —mecbursanuz. — Avusturya veya Macaristanda hükümet nleyhinde bu- knursanız vay halinizet — Bulgaristanda, Çekoslovakyada, Romanya ve Yugoslav- yada — kanuşurken — ihtiyatlı — bulunmağa mecbursunuz, «Hür bir memlekette, hür bir intan o- larak yaşamak ne güzel şeymiş meğer? » İşte iki Alem arasındaki farkı gösteren derin bir görüş. Beğendiğimiz Avrupa bi Je hakikt demokrasi memleketlerinden ne kıdıv ııııkııdn' Hâdiseler Karşııında. Radyomuz için Resimli makalede okudum: «Radyo, günün en kuvvetli propagan da vasıtasıdır. » Muharrir cümleyi burada kesiyor. Hal- buki kesmiyecek şöyle devam edecekti: «İstanbul tTadyosunu buna misal olarak gösterebiliriz. o plâk, ağır musiki âk; yalnız bir eksik İstirahat çanı ne kadar çok çalarsa © kadar iyi; bu arada dinlemiyor hiç olmazsa dinleniyoruz. * amma, Radyo Şirketi imtiyazını uzattırmak İstiyormuş; —isteyenin bir yüzü kara ol - sün, vermiyenin iki yüzü birden ağara - cakur. İMSET ?Resimli Makale Yer yüzünde en kıymetli adam fakrü sefalet içinden çıkıp ta namın& âbide diktirecek kadar cemiyete hizmet edebilenlerdir. Adlarını ebediyete veren büyük adamların çoğu böyle fakir bir muhitten çıkmışlardır. Bunlar mahrumiyet ve ıztırabın acısı| kâfidir. içinde büyümüşlerdir. Mahrumiyet ve ıztırap onların ruhlarını yükselten bir âmil olmuştur. Odasında mum ışığı altında günde on sekiz sant çalışan bir genç zaten çok paraya muhtaç değildir. Devamlı ve sebatlı bir çalış- ma, muayyen bir gayeye varma bursı bir insanı yükseltmeğe Fakir, zengin bepimizin en büyük gayesi, adımızı ebediyete vermek, namımıza Abide dikilmesini temin edecek — hizmetler Muvaffak ve Nıyü nhııın gurı servet ve rı*ıh dıındır yıpmılh—r SÖZ. ARAsıNDA Bir Idam Sahnesini Görmek Için Nelere Katlanılır ? Fransada bir çök kimselerin kamına gi - bra 'çobun Sönin ianinde bir çanevür'ltün eli gazeteletinin — verdikleri malümata göre hükmün infaz edileceği Fransız İgün, suçlunun kafasını vurmakta kullanı - lacak kütüğü hapishaneye bir araba getir- Ümiştir. Gardiyanların nazarı dikkatini cel- beden arabacı sorguya çekilince bir kadın olduğu ve maktullerden birinin yakın ar - kadaşı olmak dolayısile, katilin, kafasının vurulduğunu gözlerile görmek için, araba- cıyı atlattığını itiraf etmiştir. Fakat bu ka- din bu kadar çalıştığı halde © heyecanlı manzarayı yine görememiştir. Çünkü Sasianın kafası sepete düşerken 'kadın ka- rakolda ilade vermekle meşgul olmuştur. * Kusur ! Vapurda yüksek sesle anlatıyordu: — Fare öldüren zehirlerin envar var - «|dır. Herkes bir şey icat edip piyasaya ko- İyuyor. Fakat bunların en iyisi benim koş- Fettiğimdir. Düşünün efendim, kullanıl - ması kolay, kokusu güzel, satış fintı diğer- lerinden ehven.. Karçı tarafta oturan yaşlıca bir zat söze | kanıştı: — Müsaade ederseniz, ehemmiyetsiz bir kusuru var, onu da ben söyliyeyim. — Teşekkür ederim, bilhassa memnun olurum! — Fareleri öldürmüyor. * En Sevilen Ve En Sevlimiyen Meslek Fransanın büyük devlet adamı Heryo- ya geçen gün sormuşlar: — Eh sevdiğiniz meslek nedir? — Gazetecilik! demiş! — En sevmediğiniz meslek nedir? — Yine gazetecilik! Mülâkata giden meslektaş şaşırmış: — Pek iyi anlıyamadığımı itiral ede - rim! — GCazetecilik doğru söyler bir gazete üzerinde yapılırsa severim, nefret ettiğim aksi haldir! HERGÜN BİR FIKRA | Bir mektup Bir gün, Viktor Hügoya bir mektup getirdiler. Zarfın üzerinde, sadece: #«Zamanın en büyük şeirine» yazılı idi. Viktor Hügo bu mektubu Lâmar - tin'e gönderdi. O ise, tekrar Hügoya iade etti. O zaman, bir üdeba meclisinde bu karşılıklı cemilekârlıktan sena ile bah- sedildiği bir mrada, sözlerini esirgemi- yen bir zat: — Merak etmeyin! dedi; her ikisi de mektubu birer defa gizlice açıp ©- kumuşlardır. ——— ——— ——— * BULMACA 1 — Karmtan yukarı diyar. 2 — Bas « ton, meselâ yerine kullamılır eski bir ta « bir. 3 — Habeş reislerinin Tâkabı. — bir renk, 4 — Su, gizli kuvvet. 5 — Meşbur bir Osmanlı şehaadesi, bağlamak, 6 — Bir erkek ismi. 7 — Uyandırmak, gelir. 8 — Ne yerine Ermeniler gullanır, bildir- mek. 9 — Ant. 10 — Bir hayvan, bir mu- siki seti, zaman, Yukarıdan aşağıya: | — Bir gümrük tâbiri. 2 — Sinirli, bir renk, ne yerine kullanınız. 3 — Bir arap diyan, içine ölüler konan taş. 4 — Easki mekteplerde verilen şahadetname. 5 — Beşiktaşta bir yer. 6 — Şapkamızı çıkara- rak veririz, belli etmeden anlatmak. 7 — Yemekten emri hazır, vazife. 8 — Eski İarap lâlaların çok kullandıkları bir isim, Amerikanın Kiralık Kavalyeleri Fransız gazetelerine göre Amerikada genç Üniversitelilerin buhrandan müteces - sir olmamaları ve para kazanmaları — için yeni bir ajans teşekkül etmiştir. Bu ajans, İyaşlı kadınlara yahut ta iş ve güçlerile fev- jkalâde meşgul erkeklerin zevcelerine re - fakat edecek delikanlılar bulacaktır. Bun- lar kadınlara kavalyelik edecekler ve gün- de 6 dolardan on dolara kı_dıı para ala - caklardır. * Mükemmel Bir Kazanç Yolu! Bir evde anlattılar: — Saoğuk buz dolabı satan bir Avrupa mücasesesinden bir buz dolabı satın al - mıştık. Dün bu müessesenin İstanbul acen- tasından bir mektup aldık, diyor ki: «Makinelerimizin iyi iş görmekte de - vam edebilmesi için iki ayda bir defa temizlenmesi Iâzımdır. Müecssesemiz bunun” için hususi bir me- Mukayeseler E. Ekrem-Talu: azı erkekler vardır, karılarını bü Köcülkmncdan| böşanırlkr. Foket bu MA rilik, aralarındaki — davayı Yas brliülerda vğrmülüyü duyarlar. Centilmen muhitlerde, boşayan ©" kekle, boşanan kadın biribirlerini unu* e' tur, yahut ki hürmetle yadederler. Bazı ticaret ortakları vardır ki, ayrif dıktan sonra biribirlerine rakip kö Tir, biribirlerinin gözlerini oyar, Ucare” tini batırmağa çalışırlar. Centilmen müuhitlerde, şirket sonü İna erdikten sonra dahi, şerikler kalir ve biribirlerine yardımi ederler. Bazı dar kafalı've kıt terbiyeli uşakt lar vardır ki, efendilerinin husun duygularını benimsemekte ileri — gidefği ve neticede, o husumete maruz kaleti şahsı değil de, afendilerini küçük dö” şürürler. Centilmen muhitlerde, uşaklar h' ağır başlı, vakur olurlar. Efendilerinit JKFit -- (işlerine karışmak hatırlarından geçmez. Bazı mahalle çocukları vardır Uı tuhaflık olsun diye, kendi halinde *? kaktan geçen yolcunun üzerine çiı*" atarlar ve arkasından gülerler.. Centilmen muhitlerde, ı;orııklof" oyunları da centilmencedir. çamurla ve çirkefle işleri olmaz. İki kelimeyi bir araya getirmektef âciz bazı kimseler vardır ki, başkalaf” nın ilmini ve iktidarını çekemezler" || Centilmen muhitlerde şahsa lıu.’V met olur, fakat ayni zamanda bilgi: ve iktidara hürmet gösterilir. Onlarıfi |h tfa Bütün bunlar, görgü ve terbiye m€ l.,ı selesidir. Görgü ile terbiye ise, çok &© £| ken ve çok güç elde edilebilir şeylerdi? Tevekkeli dememişler: « Kenarlii dilberi nazik de olsa, nazenin olmaz!! |) - Biliyor Musunuz? 1 — İzmir vilâyetinin nufoma kaçt) 2 — Kaç vilâyetimiz, kaç - ilçemiz kaç nahiyemiz vardır? 3 — Haydarpaşa - AÂnkara mur tayin etmiştir. Ücreti senede 6 İiza -| uzunluğu nedir? dır.» Ben düşündüm ki — bu mücesese eğer|manlı Padişahının söylendiği gibi bin tane makine satmış ise, Bu şekilde bin tane de abone temin ede - bilirse kârın yolunu bulmuş demektir. Zira tek bir memur bu makineleri temizlemeye yetişebilir. Ayda — alacağı da nihayet 40 dan senede 490 Tiradır. Müesseye hava - dan senede 480 liradır. Müesseseye hava- dan 5520 lira kalacak demektir. » mutfaklarda olur. 9 — Sırt. 10 — Salim- lik. Dünkü Bulmacanın Halli: Soldan sağa: 1 — Rüzgür, ekar. 2 — lane 3 — Si, zaten. 4 — İl, es. 5 — Merasim. 7 — Fistan, oy. 8 — Esaret, bu. 9 — Yelba- ze, cam, |1 — Eaki, inek. Yukarıdan aşağıya: | — Resim, foya. 2 — İleri. 3 — Zil 4 — Gaziantep. 5 — Ana, asabi. 6 — Ret, naz. 7 — Ret. 8& — Anne. 9 — Sel, Na İcan. | |0—0bı VI — Ras Seyyum. İSTER İNAN İSTER İNANMA! Beykozda vilâyet fidanliği ile Abraham paşa korusu ara- sındaki şose üzerinde senelerdenberi metruk bir halde duran muazzam bir silindir makinesi vardır. Bu makinenin tekerlekleri yarısma kadar toprağa batmış- | tır. Gelen geçen işine yarıyan parçalarını söküp aşırdığı için nihayet bir iskelet halinde kalmıştır. Şimdi de büyük parçala- rını ayırmağa başlamışlar. Polis, bu makinenin sahibini ara- Hususi mücssese mış, fakat bulamamıştır. Yolları düzelten silindir makinesini kim getirtebilir, ve bu- raya kim götürüp bırakabilir. ve şahıslar bu işi yapamazlar. Bu makine, ya belediyenin, yahut vilâyetin olmak lâzım gelir. Öyle olduğu halde sahibi bulunamamaktadır. İSTER İNAN İSTER İNANMA! 4 — Bakacı Mehmet Paşa hangi Ü* 5 — Meşrutiyet devrinin en yaşlı razamı kimdi? Cevapları yartt (Dünkü suallerimizin mwlt" | — Turgut Reis Barbarostan ğ . en büyük deniz kumandanımızdır. —H 800 tarihinde İzmirin Menteşe — kısmif' Seravelez nahiyesinde doğmuştur. zamanında gelmişti? ad L lu hazetf | S 2 — Paris şehrinin nüfusu mı'i'& | Köy | tistiklerine göte 2,891,000 dir; | ninki ile birlikte dört milyonu ırccw 3 — Fotoğraf ve kılişe işlerinde mıları sellüloyd 1865 tarihinde Niüetilit” , canaet |Ş icat edilmiştir. 4 — Abdülkadir Cezairin işgali ÖnErahazlörü Valşı Koğakkurüasilelf ğ 1832 den 1847 ye kadar muvaffak harbetmiş. sonra Şamda ölmüştür. 5 — Akropol eski — Atinanin idi Öz'lü Soz!er : Vadeden borç içinde kalır olduğu devi: L, de Marn' 1 Tabiat ve akıl daima ayni ş-yJıu :*;’;J A ı.ı.mıw*“j: 5 Usul bize nasil zaman yaşamak için büyük bi D duyup, yaşayıştan büyük — bir ..m--""' d düşenlerle doludur. Herakt ı.ı Şüphesiz ki akikat güzeldir; fakf lan da böyledir. R. W. İhtüyarların zevk — alamadığı memnu ve yanlış telâkki edilir. » Anton hef ça r-ığ:, zf Servet ve ıdah devri, altının ki*

Bu sayıdan diğer sayfalar: