19 Mart 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

19 Mart 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

PH 19/3/936 Sait Molla vadini ifa etmiş papas Milif Mücadelede Casus Teskilâtı /— SONPOSTA ÜN Son Postanın Tafrikası: 13 Frunun plânını tatbik etmişti Leon, maharetini çarçabuk göslermişti. Bu yeni vazifeyi kabul ettiğinin ertesi ge- ce, eski müşterilerinden dört takacının a- vuç dolusu para sarfettiklerini; ve sarhaş- Tuk aaikasile: gdört karı bul. Parasına bakma, Yarın gece sabaha ya çıkarız, ya çıkmayız. Dediklerini derhal gelmiş, Pandikyana haber vermişti. O gece, dört güzel karı bulunmuş; dört takacıya teslim edilmişti. Fakat o dakika- dan itibaren de etraflarında — bir tarssut çenberi çevrilmişti. O gece ve ertesi gün, hiç bir hâdise zuhur etmeden, sadece bu tarassutla geçmişti. Fakat ertesi akşam bu dört takacı, Zeytinburnundan top mermi- ti yükletirlerken, birdenbire etrafları çev- rilmiş; sarhoşlukla yaptıkları boşboğazlık yüzünden, felâketten felâkete sürüklenmiş- lerdi. Fakat bu vak'a, istihbarat servisi naza - mında Pandikyanın derhal — yükselmesine sebebiyet vermişti. Artık Pandikyana salâbiyet verilmiş; teş- kilâtının tevsi edilmesi istenilmişti. Bol para ve hudutsuz bir salâhiyet Pan- dikyana büyük bir gurur vermişti. İşte o zaman kendisini kovan ailesinin karşısına dikilmiş: ü gördünüz mü?.. Bakın, ne adam oldum. Esef ederim ki, beni evinden ko - wan babam, bugünkü yüksek mevkiümi gö- remedi. Demişti. (Çünkü babası, namuslu tica- rethanesine Pandikyanın açtığı büyük rah- neden mütcessir olarak, uzun bir haslalık gektikten sonra vefat etmişti. ) * Pandikyan da teşkilâtımı kuvvetlendir. - miye çalışırken; bir türedi daha zuhur et- miş; Beyoğlu, Büyükdere ve Sarıyer hal- kının başına belâ kesilmişti. Bu adam, ar - kadaşı Fevzi ile istihbarat servisine ilk de- fa olarak rapor veren Çerkes Ragoptı. İn- gilizler ba adama da budultsuz bir salâhi- Yet vermişlerdi. Çerkes Ragıp, üâdeta bir (boğaz muha- fizı) vgzifesi ifa etmekte idi. Büyükdere- deki İngiliz kontrol karargâhına yerleşmiş - ti. İngiliz kontrol zabitlerile beraber çalı- Hiyor; Karadenize giden vapurlarda İttihat- çıların ve yahut Anadoluya geçmek istiyen Zabitlerin bulmup bulunmadığını tetkik e diyordu. Ayni zamanda geceleri de boş durmu - Yor; İngilizlere muhalif olanların etrafın- da dolaşıyor; içtima ettikleri yerler hak - malümat topluyordu. Arkadaşı Fevzi, şimdi ona muavinik e- diyordu. Artık bütün o havalideki namus Ve haysiyet sahipleri, bu iki şeririn şerleri- | ** uğramamak için; değil bir yerde topla- Tıp oturmak, sokağa çıkmaktan bile çeki - Biyor; bir çokları da köşklerini, yalılarını terkederek İstanbula naklediyorlardı. * Hadisat, gün geçtikçe İngilizleri telâş - lan telâşa sevkediyor; buna binaen istih - ı t—l teşkilâtı da genişledikçe genişliyor- Anadoluda ilk milli hareket — başladığı taman İngilizler ciddi bir surette — telâşa $ Anadoluyu İstanbuldan ayı - Yacak bir plân hazırlamışlardı. Kızmen propagandaya — ve küsmen de ı büdisat ile tatbik edilen bu plânın ::n’lııım—ıııd—hıignıduiuig'n 99 bunlardan bahsedemiyeceğiz. Birbiri. takip eden iki Bozlar isyanı, Adapazarı | ** Bolu havalisinde kanlı hâdiseler, An - ı'_—_ıırıı-t.ııı.ı'.ıı.y.qu,xq. isyanları; bu plânın teferrüntından sa - ve hemen hepsi de (Sait Molla ve şü- ) nn teşviklerile yapılmış olan birer Vak'adır. _l;ı-ıı..u..u..w €ehemmiyetli etler göstermek küzumunu hisseden is- ,."""lı-wiıtuü(ıo—iı-h-dımır_ . Paşa - şuursuz ve hain ruhlu zümreye Köttup muhalifler - ve, münlekimler) ile İ (Damat Ferit Paşa hükümeti) dahilinde yapılması lâzım gelen işlerde bir | vasıta olarak kullanıyor; hem de Osmanlı İmparatorluğunun mahv ve inkırazmı te - sarete sürükliyecek — surette — muahedeler imza ettirmiye sürüklüyordu. Gözleri, gaf- let ve ihanet perdesile kapannuş olan bu iki menfur şahsiyet ile bunlardan daha iğ- renç ruh ve zihniyetlere malik olan taraf- tarları, viedanlarında zerre kadar âr ve hi- cap duymadan millet ve memleketin felâ- ketini hazırlıyorlardı. Asil mühim ve facialı rolü, (münlekim- ler) ifa ediyorlardı. Gün geçtikçe ve zaval- h İstanbul halkı, birbirini takip eden acı - lar ve ıztıraplar altında seraamledikçe, ar- tık müntekim unsurların da hücumları ar- hıyor; en sakin ve masum Türk yuvı en mahrem köşelerine kadar casus gözleri | ve elleri uzanıyordu. * Sait Molla vadini ifa etmiş, papaz Fru ile müştereken tertip ettikleri plânı aynen tatbik eylemişti. Bu sahnede başaktör rolünü alan padi - şah İle damat Ferit Paşanın teşvikleri; (Sait Mollanın - İstanbul), (Ali Kemalin- Peyam Sabah), Refi Cevadın - Alemdar), (Ahmet Cevdetin - İkdam) gazelelerile bu zümreye kapılan ufak tefek bazı gazete ve mecmuaların propagandalarile (İngiliz mu- hipler cemiyeti) teşekkül etmişti. Bu teşekkülün başında, eski Selânik va- lisi Nâzım Paşa, eski şehremini Hâzım Bey ile eski valilerden Sabit, sabık Çanakkale mutasarrıfı Samih Rifat, müderrislerden ve en yüksek ilim adamlarından Mehmet Ali Ayni Beyler gibi ağır başlı ve siyasetle pek fazla alâkadar olmamış şahsiyetlerle - bu | zevatın, fikren ve ruhan nasıl ittifat ve itti- | |bat ettiklerine bir türlü akıl ermiyen - Sait | Molla görülmekte idi, | Cemiyetin programı ise, göylece hülâsa edilebilirdi (Cemiyet her şeyden evvel vatanını se- ver, Ve bu muhabbetin lâzimei mühim - mesi olduğu kanaatile de (İnçiliz muhib- bi) dir. Fakat, İngiltere veya her hangi bir devletin (manda - himaye) sine değil, is - tiklâle dokunacak mahiyette bir müdaha- lesine bile taraftar değildir. İngiliz muhipliği, memleketimizde ce - miyetimiz tarafından ihdas olunmuş bir şey olmayıp, unutulmasına imkân olmıyan bü- yük ve tarihi vak'aların ihdas ettiği — bir (mubabbeti kadime) dir. (İngiliz mubipliğinin menafli maddiye ve maneviyesi, yalmz bize münhasır de - gildir. Bundan, bütün âlemi islâmın hisse- dar olacağını düşünmek, bu meselenin ma- hiyetini takdire kifayet eder. (Tarihi ve hukuki esaslara istinat eden bakkı bayatımızın mahfuz kalacağına emin olan cemiyet, (İngiliz devleti fahimesinin ) muavenatı hayırhahanesini lemin edeceği itikadındadır. Buna binaen cemiyet; eskidenberi kök- | leşmiş olan İngiliz muhipliğini bir kat daha | tevsde hizmet etmeyi, vecaibi vatanperve- | min edecek ve Türk milletini cbedi bir e- | yaları, çok uzun sürmemişti. Papaz Fru ile | dişilerini de erkekleri gibi mahvetmek- |Kaybeti lerden kolaylıkla istifade ediyordu. Padi - | kirli cepheli bir evin loş ve kuytu odalarına İşah ile damat Ferit Paşayı, bem memleket | kadar dayandığını akıl ve hayallerinden ge- çirmiyorlardı. Hüsnü niyetlerinden şüphe edilmiye lü - e Sayfa Avcılar bu m:rızluı-n'_;e dikkat etmeli, di Memleketimizde Karaca himayesiz- lik yüzünden günden güne azalmakta, ve bu hal devam ederse bir gün bütün bütün kaybolacağından korkulmakta-| dır. Çünkü köylülerimiz her zamân bu öiü görülükre b zevatar kayal ve bül * hayvanları merhametsizce öldürmekte, Sait Mollanın tertip ettiği bu oyunun birin- | tedirler. Zaten pek geç üremekte olan ci perdesi, kapanıvermişti. Evvelce tertip 'rbu güzel ve kıymetli hayvan bir müd- edilen program mucibince, - ehemmiyetsiz det sonra tamamiyle tükenip bitecek- yerden yavru, yahut dişi Karaca kal. bir bl.“*__i)' - damat Ferit Paşa bükü - |tir. Karaca ancak sonbahar ve kış ay- / dırılınca oralarda erkeğini de aramak meti güya öfkelenmiş; cemiyeti dağıtmıya larında avlanır, dişileri hiç bir zaman lâzımdır. Çünkü bu hayvan daima er- karar vermişti. İşin garip ve gülünç ciheti şurasıdır ki; hiç bir resmi sıfat ve salâhiyeti olmadığı | halde, bu kararın tatbiki, Sait Mollaya ha- | * tıpkı bir kumarhane basılır gibi - avene- vurdurulmamalı, erkeklerin daha boy- nuz salrvermemiş yavruları da öldür! memelidir. Fakat bunları kim - dinler. A A Malez - |Bizim köylüler, hattâ münevver şehir- ale edilmişti. Günün birinde Sait BZ Ü RİYOTE Penr Mo""'[i avcılarımız bu hayvanlara tesadüf e- | sini başına toplıyarak (İngiliz muhipler ce- | dince hemen ateş ederler. Dişi mi?; miyeti) binası içine girmiş. Ne kadar ev-| Yavru mu?, erkek mi? Dikkat bile et- rak, defter ve saire varsa toplıyarak kendi evine nakletmiş; kapıyı da mühürlemişti. (Arkası var) TARİLİTEN FIKRALAR Ahmet Vefik Paşanın Gözlüğü Ahmet Vefik Paşa Bursa valisi iken, bir gün, bir kadın kendisine müracaat — etti. i saatini aradığı halde bulama - dığını, ve vali paşanın gözlüğünü takarsa kayıp şeylerin bulunduğu yeri keşfeylediği- ni haber verdiklerinden onun için köyün- den Bursaya geldiğini söyledi. Ahmet Vefik Paşa, hangi köyden oldu- junu, suatini ne zaman kaybeliiğini sorup öğrendikten sonra bir müddet bekleme - â söyledi. Çarşıya bir adam — gönderdi. Bir saat aldırdı. Tek gözlüğünü gözüne taktı. Sonra kadını çağırarak: «— Hanım ben kayıpları bulurum ma taze iken bulurum. Sen vaktini geçir- mişsin. Şimdi bu saati al kullan. Bir daha | kayıbın olursa kırk sekiz saati geçirmeden gel» dedi. Kadın sevinerek ve dua ederek yanım- | dan ayrıldı. * Dans Mektebi Münif Paşa maarif nazırı iken ihektebin ihdasına dair sadarete bir tez « kere yuzdı. Bu tezkere meclisi vükelâda ©- kundu. Şeyhislâm Üryanizade Esat Efendi de-| «dans di ki: — Paşanın bunda bir oyunu var, D"lı yürümek için yolu olmıyan bir memlekette böyle şeyler ihdası, takl yeltendiği * miz memleketleri bile güldürür. Münif Paşa bu kuvvetli itiraz karşısın. da bir şey diyemedi. Talebi. tabintile, red- dolundu. Mehmet Zeki , raneden addeder.) Bu program, iyi idi. Hoştu.. Amma ve lâkin — Sakat tarafları da pek çoktu. Çün- kü: 1 — Cemiyeti teşkil edenler; hiç far - kında olmadıkları halde, gizlice hazırla - nan bir (şerre) de âlet oluyorlardı. 2 — Bir taraftan isliklâlden bahseder - lerken, diğer taraftan da (İngiltere devleti fehimesinin muavenatı hayırhahanesi) ne iltica ediyorlardı. 3 — Bir dalda kark ceviz görmedikçe taş atmak istemiyen İngiliz siyasetini unu- tuyorlar; cemiyeti teşkil edenlerin kara göz- lerinin hatırı için İngilizlerin yardım ede - ceklerini zanneyliyorlardı. 4 — Anadolu en büyük tehlike içinde çırpınırken, âlemi islâma da şâmil olan bir istiklâl siyasetinin, her şeyden evvel İngiliz- leri güldürecğini düşünmüyorlardı. Hülâsa; ilham aldıkları telkinlerin bir gün olup kendilerini de acı bir hüsrana sü- Cistihbarat servisi Yarasında âdeta a -| rükliyeceğini hatırlarına getirmiyorlar; he- hi Üh!biraz meğe lüzum hissetmezler!. Buna maal- esef eminim. Dişileri, yavruları vuran- ları, ve karacaları — avlanmayacakları çiftleşme zamanlarında bulup öldüren- leri hükümet şiddetle - cezalandırmalı- dır. Bu hususta alâkadar makamın na- zarı dikkatini celbederim. Karaca posta bağlamak — suretiyle avlanır. Memleketimizin bütün orman- ve Çataltepe denilen Ömerli civarında vardır. Sonbahar sabahlarında bu civarda küçük ormanların geçit yerlerini bir kaç avcı tutup, kopoylarını ormana sa- hverirler. Kopoyların arkalarından bir iki köy delikanlısı da ellerinde bakır sahan kapaklarını biribirine çarparak ormanlara girerler. Gürültüden ve ko- poylardan ürken Karacalar ormandan dışarı fırlarlar. Ve avcının önünden ge- çerken vurulurlar. Bazan tavşan - gibi -|kopoylar kovalayıp tekrar avcının ateş menzillerine hayvanı düşürürler. O za- man da aynen tavşan gibi avlanır. Ka- raca gayet çok atlar, ve pek hızlı koşar, Bu sebeple yandan atarken çok önüne ateş etmek lâzımdır. Koşarken birden durur ve etrafını dinler. Tam bu sani- yede ateş etmek en muvafıktır. 4 - 5 numara saçma elverişlidir. Hedefe ga- yet dikkatli bakmak, bayvanı yaralı kaçırmamak lâzımdır. Vurulunca he- İmen gidip boğazından kesmek, hava sıcaksa barsaklarını ve ciğerlerini çıkar- mak icap eder. Hiç idrar kalmamasına |dikkat olunmalıdır. Eğer hayvanda id- rar kalırsa bütün eti bozulur. Ve fena bir koku hasıl olur. Erkekler çift boy- nuzlu olur. Boynuzsuz Karacaya tü- fek atmak caiz değildir, bu ya dişi, ya- sut yavrudur. Bu hayvanın eti siyah olmakla beraber gayet gevrek ve çok lezzetlidir. Eyice baharlanmış ve yatı- ,,ıı Uykusuzluktan keunuman efnliiDerie ditmez Gikenmeı dilekleri we oe İstenllen aalih gelmen, ter güD artan sinirlüikten gittikçe kuvvet azalış, erlesi gün lasan yorgun agıa, hlç bİr çey yapamamak halsizliğile kalkaz, Bromural «Knollr kurtutma (Ç tullanşlacak larında tek tük bulunur. İstanbul civa- | Jrında Alem dağı ormanında, Aydosta, Karaca Güç Yetiştiği ' İçinNe_sliTükenmektedir masum hayvanı avlarken ini ve yavrusunu vurmamalıdırlar 'yılmış pirıolası'ciddeıı pek nefis olur. Kibar sofralarında pek makbul bir ye- mektir, Karlı zamanlarda izini bulup takip ederek yatağından kaldırıp vur- mak ta kabildir. Fermalı köpeklerle de avlanırsa da gayet sarp yerlerde yat- — ması hasebiyle kalkınca görülemez ve bu tarzda avlanması gayet zordur, Bir wk(k dişi beraber gezer. Pek güzel, ma- sum, mazlüm edalı bir hayvan olduğu için insan ekseriya vurduktan pişman olur. Yaralı Karacanın tıpkı in- san gibi gözlerinden yaş akar, ve hiç hırçınlık etmiyerek başını bir yere da- yar, uslu ve sakin bir halde can verir. sonra Ben ne zaman bu hayvanı vurdum- sa bir cinayet işlemiş gibi pişman ve nâdim oldum. O kadar güzel, o kadar masum ve mazlüm bir hali vardır, Salih Mahmut Amasyalıların bir dileği Amasyada inhisarlar muhakemat memu- ru Hakkı Günay yazıyor: Devlet demiryol- lanı büyük fedakârlıklar göstererek — her tarafa halkın ucuz tenezzüh ve seyahatlarır ni ve bol temiz hava almalarını temin et « miştir. Her sene Samsundan bir tenezzüh tre- ni ile yeşil Amasyamızı ziyaret eden Sam « sunlular şehrimizin yeşil bağ ve bahçele « rinden ve soğuk akar sularından müstehit olmaktadırlar. Amasyalılar da Samsunu ziyaretle ora« nın deniz, park ve banyolarından istifade etmek emel ve arzusundadırlar. Amasyalılar için de ayni günde bir tee nezzüh treni ihdasına imkân yok mudur? Lâmhasız ve bozuk bir sokak Bir okuyucumuz yazıyor: t — Şişlinin ana caddesine müvazi ve caddeden bir karış içeride Kır sokağında oturuyorum, Bu sokak iki kısımdır. Birinci kısım, Osmanbeyden Bomontiye kadar ©- lan kısımıdır. Burası hem aydınlık, ve her de kaldırım döşenmiştir. İkinci kısım Bo montiden öteye doğru gider.. Burada ça murdan ve göküklerden yürümeğe imkân yoktur. 200 metre kadar uzun olan bu so« kağa bir lâmba koymak mümkün olsaydı hiç değilse, Avnavut kaldırımılarının üzerine de sekerken, sulara batmamak imkânı bue lunurdu. Sokağın tamir edilmesine imkân yoksa yalnız tek bir Jâmbanın bu sokağın müna« #ip bir yerine asılmasını belediyeden e « hemmiyetle dilerim. * Okuyuculara Cevaplar Polatlı Gazi mahallesinde demirci Ahe met Özdemire: — Babalarının sağ bulunduğu n.üddetçe çocuklar yetim sayılmaz ve onlara bak « mağa siz mecbursunuz. Binaenaleyh para ile veya başka bir şekilde çocuklarınızgı bakabilecek birini arayınız. Okuyucularımızdan O. Sağmana: — İstediğiniz adres şudur: Silvia Sidney Metro Goldvin Mayer Hellyvood Tıp Fakültesinden C. G, ye: — Hissiyatınıza teşekkür ederiz. Fakali mektubun neşrini muvafık bulmadık.

Bu sayıdan diğer sayfalar: