1 Haziran 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

1 Haziran 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ÜN bütüm olup' bitenlere P 1 Haziran 4 “Galatasaraylılar senelik plâvların_ıl.)_eraberyediler (Baştarafı 1 inci sayfada) , — Sıri bu toplantıya iştirak için, tâ Anka- radan, İzmirden ve Eskişehirden — buraya kadar gelen Galatasaraylılar bile vardı. Mektebe gelen talebeler, birbirleriyle buluşuyorlar, ve derhal, eski günlerdeki |, gakalarını tekrara başlıyorlardı. Futbol Maçı Bir aralık, mektebin meşhur — «Gran- kurv unda hararetli bir futbol maçı başlar İstanbulda, bu kadar — eğlencel - bir manzara daha seyredebilmek imkânı yok- | verdi: tur denilebilir: Futbol topunu görünce çileden çıkanların en heveslisi Mmürakıbı Cevdet Hamdi. 150 kiloluk gövdesine rağmen, 15 yar tında bir çocuk gibi oradan oraya sıçmıyor. Ve takımını mağlübiyetten kurtarmak için ter döküyor: — Gayret çocuklar... Bir gol atana bir tabak pilâv fazla var... dayanamayıp İnhisarlar Çarpışmalar Son Postacı Selim Ragıp, müdür Beh- getle çarpışıyor, dişçi mektebi müdürü Kâ- tım Esat, Abidin Daverin peşini bırakmı- Yor, ve topu onun ayağından aldıkça, sa- hanın ortasında bir sigara tüttürüp gülü- Yort — Futbol senden geçmiş hocam, sen Yine nalbantlığa devam etl Şık Futbolcular Sahada, gayet şik futbolcular - da var: Mesclâ İzzet Melih, iki dirhem bir çekir- dek, topa bir defa vurur vurmaz, papuç- mnı, içeri getirttiği boyacıya — parlattırıp Yeniden sahaya çıkıyor. Ercümend Ekrem de, ceketini, gömleğini çıkarmış. Fakat bü- tün gayretine rağmen fırsat bulup ta topa Yuramıyor. Çünkü genç oğlu Muvakkar, yasında bek oynuyor. Eczacı Celâl Ergun da terledikçe bir Revrozin yutuyor, ve büyük fedakürlıkla "-!'lnı devam ediyor. Fazla yorulursa, dü- düğünü çıkarıp hakemliğe başlıyor.. Amerikadan mühendislik diploması a- han Saim, topu ayağına alır almaz, mesa- feyi ölçmeğe kalkışıyor.. fakat ©, kaleyle Arasındaki mesaleyi kestirinceye kadar bu- Rün for oynayan sabık kaleci Muhtar, pi- Posunu çeke çeke gelip topu kapıyor. Tanbur Çalıyor » Tanburun çalışı, topu havada bıraktı. 'atbolcular, ve seyirciler, hep bir ağızdan: — Pilâv... diye bağırarak yemekhane- saldırdılar. Fakat meğer çalınan tambur onları ye- Meğe değil, konferansa çağrıyormuş. Ma- Amafih, bu sukutu hayalin kırdığı neş'ler, .lr"fvuı salonunda yeniden — alevlendi. Kiz ler, mektep zamanında olduğu gibi, hep bir ağızdan: — Hoooooaop, gümmm! ,___l:lyı bağrıyorlar, birbirlerinin mendil- Abid, şapkalarını kapıyorlar. İzzet Melh, vi lin Daverin külâhımı kapmaya Öğraşı- «Hepiniz İzinsiz» Menemenli Etem, gözlüğünün —üstün- sülimâne bir ve me eski muallim KACP- :: ':!'di’oı, ,_:' Çocuklar, hepinizi izinsiz bırakıyo- NPuteği * tehdler savaruyor. Fakat bittabi Bütün Ekrem S h. ve Nutuk bu hayhuy arasında, Ercüment sahneye çıkıyor: Bir masa, bir san- Masanın üzerinde — yarım bardak Ercümendin eleinde bir tomar kâ- Ercümendin oğlu Muahharla —ayni s- ::“'--ıoh.mı.,.ıs.hı—ew —7 Man Muvakkar, babana bak bel. a akat Ercüment Ekrem, Galatasaray- ı'—_ etmiş olan babasının talebe- Yer, ç Tündiğı için. ciddiyetini bozamı- Sutkunu okumağa başlıyor: Miz, ga ği ağnbeylerimiz, aziz kardeşleri- İrl — yallık kudsi — varlığı bu vatanın bi Barlaya Bgöz kamaştırıcı bir yıldız gi- Samimi der Galatasarayın hariminde ayni OYgu ile toplanmış sizleri hürmet- 'abbetle selâmlarım! bu ıiı,_.m"'f Ekrem, sik sık alkışlanan Sesinin bi e özkü nutkunda, Galatasaray k- töyle geç “rihçesini yapıyor, ve sözüne CVam ediyor * v aranı l?u Mektebi kuran Osmanlı padişah- 'N İatipdadı Bör N%“u'“w D yakmak isleyen &b uhteşem ve çetin kapı- onu kuşatan ::Aı ular. Hatâ bir aralık ondan kurtulmak 'ıçin' onu ’:u::l: Fakat Galatasaray, esatirin fen bi yeniden dirildi. Dirildi. ve ideal oünıl.k yuhunda taşıdığı mertebe, hayal olı_r |rejimine kavuştu. Ercüment Talu, her € İcanlı olan bu nutkuna.., ümlesi birbirinden vefaklırlığımızı takdir. etmelidirler. ki bunlarda bir ımu::xm e ayaliğ binl böyle bir davada bulunmadık. Seve seve katıldığımız inkılâplarda birer neler olarak ayı şiar edinenlerdeniz! .» savaşmayı $i a Arkadaşlar, vatan ve istikbal uğrunda €an veren bütün 'Türk şehitleriyle beraber, Calatasaraylıların, ve bize ödenmez m"f'. ler verip ebediyete intikal — eden sevgili hocalarımızın hatıralarını tebcilen ayağı kalkıp bir dakika süküt etmemizi dilerim. Bu teklifin yerine getirilişinden sonra, Ercilment Talu, arkadaşlarını, Atatürkün şerefine üç defa şa şa şa diye bağırmaya davet etti. Onu müteakip, genç mezunlardan Taha bu toplantıdan duyduğu sevinci ifadeleş- tiren kısa, fakat heyecanlı bir nutuk söy- ledi Küçük Hatip —— Ve onun sükütundan sonra, — salonda, incecik bir sesin yükselişi duyuldu. — Bu dünyımnenküçükvımiı“ıbı&ı&w zacı Celâl Ergunun, altı yaşındaki gürbüz ve zeki yavrusuydu: Babasının kucağında ve babasının bü- yüklerine hitaben, çok alkışlanan samimi heyecanını anlattı. Galatasaray için bir bina alınması da kararlaştırıldıktan sonTa, Ahmet ağanın tanburu ile Pilâv başına koşuldu. Günln en eğlenreli safhası, pilâv masa- saraylılar, tıpkı mektep bi, birbirlerinin tabaklarından börek aşın- yorlar. Pilâv kaynatıyorlar, arada — sırada yinet — Hoooacop. güramm! Diye bağrıyorlardı. lerine sevketmektedirler. 1 inci sergi Ayv-&nk hm'k';“"- ktan dönüşte Çanpazar köy ser- .Ax ':*'l:ıeak. ondan sonra da sıra- sile Biga, Gönen, Sarıköy, Hâsse, Çardak sergileri takip olu- sergilerde en çok nazarı Bige mamulâ- SON POSTA Beme gemisi Hâdisesi (Baştarafı 1 inci sayfada senedinin kıymeti 450 — isterlin — olmak- la beraber bu para şirkete tediye edilme- miştir. Buradaki hissedarlar şirketle Diyakon zade arasında mevcut olan mukavelena- meyi tanımak istemiyerek ellerindeki mev- cut hisse senedatını icraya ibraz etmişler, kendilerinin bu şirketin müdiri oldukları- mı söyliyerek gemi bakkında haczi ihtiyat kararı verilmesi hakkında icradan bır ka« rar almışlardır. 22 Mayıs günü sabahleyin gemi saat V1 de Karadeniz boğuzından içeri girerek Büyükdere önlerine geldiği srada kera memurları ve polisler bir motöre binerek gemiye yaklaşmışlar, sıhhiye motörü gemi süvarisine transit olarak geçip geçmeyece- ğini sormuş, süvari Denberg transit ola- rak geçeceğim diyince polis işe müdahale edememek mecburiyetinde kalmıştır. Liman Reisi Ne Diyor? kstanbul Liman Reisi ayni gün lera memurlariyle birlikte Büyükdereye — git- miştir. Geminin polis ve jcra memurları- nın emirlerini dinlemiyerek yoluna devam etmesi hakkında Liman Reisi demiştir ki: — Beme vapurü Boğ n kaç- mış değildir. Gemi Büyükdereye geldiği zaman sıhhiye sordu. Ve gemiden transit Pratika alınması Üzerine yoluna serbestçe devam etmesi kanun ahkâmındandı. E- ğer Beme transit pratika almayıp ta serbest pratika alsaydı o zaman evvelâ polia me- murları gemiye girer ve sonra da icra me-| murları gemiyi haczedebilirlerdi. — Fakat kanun transit olarak Boğazdan geçmek is teyen hiç bir gemiyi burada tevkif edemez ve işte gemi de bu suretle haczedilmemiş- tir. B Diyakon Zade Ne Diyor? Geminin beş senelik enhibi ve İstanbul acentası Diyakon zada bir muharririmize bu hâdise münasebetiyle demiştir ki: — Gemi Köstencedeyken Romanya hü- kümetine Londradan bir ihbar vaki olmuş- tur. Bu ihbarı şizketle hiç bir alâkası bu- Tunmayan Mehmet Münir Sokolofeki — na- mında bir adam yapmış ve gemide koka- in, eroin bulunduğunu söylemiştir. Bunun üzerine Romanya zabıtası İngilir konaolo- sunun huzurunda gemide bir arama yap- mış ve en ufak bir kaçakçılık hâdisesi ol- Müıiıimkıhh"nıdıuıhlı- hanmadığı anlaşılmıştır. Bunun üzerine ge- minin kaptanı Denberg İngiliz konsolosha- nesinden bu gemide hiç bir memnu eşya- ııııbıhıııınıı!i-ıdı'lbinılıılıı-' tır. Bıvıı'hihılı'ııiıh'ıeahiıuîıui namuslu bir adamdır, ve şimdiye kadar âmiri efatiyle bana kat'iyyen karşı gelme- miş, en ufak bir emri dahi ihmal etme. miştir. İstanbulda bulunan bir kaç kişı Be- me vapurunun kendilerine ait olduğu hak- kında icradan bir kraar alarak gemiyi hac- zetmek istemişlerdir. Bu hareket yanlıştır. Eğer gemi onların olsaydı İngiliz bayrağı- nın gemiden alınması lâzımdı. Gemi İngil- mıdıubiıı'ıl.ı'ndiı.Vehqıbıı'ıkıı- ten Bemeyi beş sene müddetle kiraladım. Bu müddetin bitmesine tam bir sene kal miştir, İstanbulda ellerinde bisse senedi taşı- ,..ı..uı.kıiıtıcıhllkıdücıiı.dıliı Sayfa 8 Birnoel gecesi.. Faik Beremen' — Ne.. Otomobil mi?.. — Evet.. Otomabil devrilmiş-. Bu sefer sözü köylü aldı. — Evet otomobil devrildi. Bir duvargı çarptılar. — Şuracıkta.. köyün — kenarındg hemen.. 4 — Yaşıyorlar mı? Çabuk söyle. Yaşir yorlar değil mi?.. — Hayır.. Evet.. Biri sağ kaldı.. Atımj verdim ona.. Geliyor.. - * — Öbürü.. Öbürü.. — Ölmüş, madam.. İki ana birden sordular: — Ölen hangisi? — Bilemiyeceğim. Bildiğim bir şey vası #a © da birisinin sağ olduğudur. Bana: «Çabuk şatoya koş. Anneme haber verzlği İdedi. Antuan atıldı bu seferi — Aptal. İnsan sormaz mı bir defa..” Köylüyle Antuan çıktılar. T İki ana karşı karşıya.. Onların bu katı ge karşıya kalmaları müthiş ve korkunç bi 'sahne oldu. İkisi de korku içinde idiler. — Düşünüyorlar. Ölen kimin oğlu. Pol müj Bernar mı? Yaşıyan hangisi? Hangi ang jmatem tutacaktı? Hangi ana göz yaşı dğk kecekti? , Her ikisi de teselli buluyorlar. «Yaşı « .yan mutlaka benimkisidir? » . İlk olarak tek taraflı bir felâkete uğ « rayorlardı. Bundan sonra bir arada yaşi” yamazlardı artık. Konuşmuyorlar.. Salonda bir ölüm sessizliği dolaşıyor. Bahçede at gürültüsü.. İkisi içlerinden mulldanıyorları Geleg (benim oğlumdur. İşte atten indi.. Geliyor, Salonun kapısı birden açıldı. Bir sest — Anneciğim, anneciğim.. k Telâştan sesin sahibini tanıyamıyorlatı (Gelen hangisi.. Gelen Poldu. Madam dö Reve oğlunu karşısında görünce haykıydı: — Sen misin Pol? Ah sen misin çocyk Kum.. 1 , Pol anasını kucaklamak için ilerledi. ıırî (dın heyecandan kendini kaybetti. Elini dü.. Ve bir #öz söylemeden yğr aMaurice Leblanco dan — Niye söz dinlemiyorsunuz Pol.. Böy- le bir şehre gidilir mi? — On iki kilometrelik yol; şuracıkta.. | Bernardla karar verdik... Noel gecesini şe- hirde geçireceğiz. — Görmüyor musunuz, yolları kar kap- lamış. — Kar eridi anneciğim.. Hem biz dik- katli insanlarız değil mi Bernard? Bernard da söze karıştı: — Merak etme teyze. Korkacak - bir vey yok. Madam dö Reve onlara söz yetiştire - miyeceğini anlayınca kardeşi Madam O -| beni imdadına çağırdı: — Sen de oğluna biy şeyler söyle kar - deşim. Bu iki delikanlıyı kendi kafalarına ma bırakacağız? Böyle bir gecede... , — Ne diyeceksin ablacığım. Küçük de- Hiller ki. Koskoca adamlar.. Ben usan - dım onlara dert anlatmaktan.. Ne yapar - larsa yapsınlar, Madam dö Reve içini çekti. Ve: — Hadi bakahm. Yalnız geç kalma - yın ha. Nihayet bir buçuğa kadar.. On dakika sonra avlu kapısından çıkan otomobilin gürültüsü duyuldu. İki ana geniş salonda yalnız kaldılar. A. teşin karşısına oturdular, İkisi birbirine benziyor. Saçları ayni renkte. Yüzleri, giyinişleri bir. İkisi de ay- ni felâketlere düşmüşlerdi. Bir günde iki erkek kardeşle evlendiler. Kocaları ayni yılda öldü. En küçük sevinç- lerde, en küçük kederlerde beraberdiler. |* Bir aralık Madam dö Reve: — Ben evhamlanmağa başlıyorum, de- di. — Üzülme. Ben de merak ediyorum amma.. — Bu noel geceleri ya çok mes'ut ge- çer veya çok matemli.. Bilmem bu gece aklıma fena fena şeyler geliyor.. Ocakta odunlar çatırdıyor. Kızıl bir a- lev ocaktan salona doğru yayılıyordu. Saat biri çaldı.. — Daha yarım saat var.. Of Vakit geçirmek ve avunmak için her bi- v vaktile geçirdikleri noel gecelerini anlat- mağa başladılar.. Bu hatıralar onları daha fazla üzmekten başka bir işe yaramadı. Gözleri saatin yelkovanında.. Dakika- ları sayıyorlar. Madam dö Reve dayanamadı: — Bak, kardeş. Bir buçuğu beş geçi » cağız. Hayfada yeniden bombalar patladı (Baştarafı 1 inci sayfada) Hergün Filistine yeni İngiliz kuvvetler! gelmektedir. Yeniden dört tabur — İngilid 'askeri ile bir çok zırhlı otomobiller sevkğı dilmiştir. | Musrdan yeni kuvvetler daha gönderle lecektir. İngilizler hudatlarda —da şiddetli tedbirler almaktı ırlar. Komşu Arap ka« bilelerinin muhtemel bir akmından endişd edilmektedir. yor.. — Sabırlı ol ablacığım. Arkadaşları b- — Öyle amma.. Söz verdiler ya.. — Gençlerin sözüne güvenilir mi? Madam dö Oben böyle söylemekle be - raber o da telâşlanmıyor değildi. Onun da aklına çeşit çeşit kazalar, facinlar geliyor- dü. Yelkovan dakikaları atlıyarak dönü - Bir Beyarıname Neşredildi yor... - | — Kudüs 31 — Nablustaki — Araplarış _’2"'“"“', :ğıfk'_f“"’; ahat / komitesi, bir beyanname neşretmişe tir. Bu beyannamede şiddete muracaat suk« Susuyorlar. Saatin tik-takları — korkunç | , cti tü KNĞ Wzmtek ebyor Gör H etiyle yapılan bütün hareketler protestd R ledilmekte ve muhtemel — tecavüzlerden ı.de Oben birden koltuğundan Pir- | goğacak mes'uliyetlerin İngiliz polisleri il4 ı ; a Tt DN İngiliz askerlerine raci olacağı beyan ol ea maktadır. Bir gürültü.: İkisinin de kulağı sokak - Taarruzlar Devam Ediyor ta..» Sinirleri gergin. .. İngiliz âli komiseri, dün akşam Arapı — — Hizmetçiler uyudu değil mi kardeş? | belediye reislerinden mürekkep bir hey'el — Evet ubla.. Yalnız Katerinle Antuan | kabul etmiş ve bu hey'et erkânına memse uyanık. €tte emniyet tamamiyle tesis etmedille — e müzakeretda bulunmağa imkân olmadı — hak görebilirler.p h Vakit ilerliyor.. Beme gemisi üç gün sonra İskenderi: Sant iki.. : gını söylemiştir. 4 ,d_ı-ııı-nıııl-g:uhu.ı— Madam dö Rene kendini Son yiznk düri sani sörfmda yiyeceli , | edilmiyeceği © zaman a: lacaktır. ağlamağa başlıyor. Kardeşi onu "*h.—kldıı 1 bir çok tTanırazlağ * pi,ıhıı_dııîııdıuiau. —.»—ü. tiyati baciz kararını protesto etmiş ve bu| — p. l-:z; ıı..ı:.ııı-ı—ııü haczin fekkini taleb etmiştir. uğraşıyor.. Fakat © da kendini tutamıyor. lan taarruzlar neticesinde Araplar, âdetâ bir çete muharebesi yapmağa kalkınmış ola duklarından bunlardan 19 kişi tevkif edilk miştir. oluyor.. Bir bağrışma. Antuanın sesi.. Ge- Jenleri karşılamağa koşuyor. Acele bir mu- havere.. Bu sefer Antuavnın sesi bir çığ » Madam dö Reve titredi: — Ah, muhakkak bir felâket.. Bir ka- za. Aklıma geldiydi zaten. Kardeşi de telâşta.. Dışanda biri hızla koşuyor. Merdiven- kcri tırmanıyor.. İşte salon kapısına doğ - yu yaklaşıyor.. Ç lan Bu küçük kitabın 4 üncü numaram da Kapı açıldı. Gelen Antuandı. Yüzü sa - | çıkmıştır. raymış. Gözleri buğulu.. Yanında üstü başı| — Arkitekt «Mimar, — Bu aylık mimari mec« petişan bir köylü de var, muasinin 3 Üncü sayısı yine bir çok alâkalı Madam dö Reve kendinden geçer gibi | yazılar ve resimlerle çıkmıştır. Yeni Neşriyat Sevmek — İçin Sevmek — — Gavsi Halid Ozansoy tarafından yazılmış bir uzun hikâs yedir. Zarif bir kdpak içinde kitap halinde çıkmıştır. Ağız ve Diş Hıfzıssıhhası — Parasız dağıtı. — oldu.. MARMARA — On buş günde bir çıkan bu — Söyle Antuan.. Ne var? | |mmeemuanın 2 inel sayısı da basılmı “>r, İçinde Nahit Sırrı, Paik Ali, Abdurrahnian Şinasi, An van mırıldandı. — 'Bir kaza., Müunis Faik, Ahinet Bedi, Mübin — Manyasi, _' riDİ wukubulmuştur. Bilhassa Akkâda vukubur —

Bu sayıdan diğer sayfalar: