9 Haziran 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3

9 Haziran 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

veovat * © a Bd hei 'khtlmıu tesiri bakımından Mmiyeti üzerinde durmak İâzım|de bu nasların derhal kanunlaştırıp SON POSTA TELGRAF HABERLERi Recep Peker iş kanununa dair mühim beyanatta bulundu Kamutayda kabul edilen yeni kanunla Türkiyede verim ve kuvvet unsurları doğru yolu daha iyi bulmuş olacaklardır Ankara, 8 (Hususi) — Kamutayın günkü toplantısında İş kanununun 'eti umumiyesi reye konularak ka - edilmiştir. Bu münasebetle Halk Artisi genel sekreteri Kütahya sayla- M Recep Peker mühim beyanatta bu- uştur. Recep Peker demiştir ki: «Yeni iş kanunu bir rejim kanunu aktır. Gerçi Türkiye cumhuriyeti _unl.ınnın kuvvet ve devletçe ehem- Miyet bakımlarından biribirinden far- h yoktur.. Fakat bir taraftan da için « yaşadığımız devrin hayatt ihtiyaç - 1 karşılayacak temel kaideleri ko- Tan bir kanununun siyasal ve içtimat ayrıca Aelir, İşte yeni çıkarmakta olduğumuz * kanunu devletin esaslı kanunların - Buru faciası mesullerinin ağır'ceza Mahkemesinde bugün muhakeme- lerine devam edilmiştir. Mahkeme #k kalabalıktı, dinleyicilerin bir kıs- u koridorlarda kalmışlardı. Celse Açılırken müessir bir sahne oldu: Facia gecesi 6 yaşındaki çocuğunu dlllll£ dalğalara ka, bir İstanbul Emniyet Müdürlüğü dördüncü şube memurlarından Nec- hettin, riyasete bir istida verdi. Necmettin istidasında maddi ve hanevi zarar olarak Denizyolları resinden 6800 lira tazminat is- tyordu. Kaptan Mehmet Ali ve diğer “uçlular ifade verirlerken heyecana ılı'ıılııı Necmettin riyasetin mü- taadesini alarak ayağa kalkmış, Yapur batarken kaptanın şuursuzca hareket ettiğini, sandalları denize İhdirmek için emir vermediğini, Yalnız kendi canını kurtarmağa falıştığını söylemiştir. .Üç nokta Bugünkü celsede üç mühim tokta üzerinde tevekkuf edildi: 1 — Denizyolları İşletme İda- Tesi adına İstanbul avukatların- tan Sinan mahkemeye fenni bir hazırlıyarak hâdisenin sevrini lş anlattıklarını iddia etmistir. hüdafaa vekili avukat Baha bir Ötida ilej müekkilinin tahliyesini iş şunları söylemiştir: “Müekkilim yedi aydanberi yan mütalâalara istinaden hazırla- ı:ll_ bir raporun kurbanı olarak Pisanenin karanlık odalarında Yatıyor. Ona verilecek en ağır tezanın bu müddeti aşmıyacağına ncımız vardır. Tahliyesini is- » Mahkme reisi müddeiumuminin Mütalâasını sorunca müddeiumumi Eki "suçun 450 nci maddenin hci fıkrasına uyduğunu ve bir , vatandaş hakkının mevzu- ahis olduğunu belirterek tahliyeyi * €&tle redlemiştir. — Dinlenen iki şahitten mü- uz_'"f kaptan Kadri ıüşv.uiuin iddia Stği gibi İstikbla vapurunun İne- rından bir rejim kanunudur. Bu - ka- nunla Türkiyede iş hayatı yeni rejimi- mizin istediği ahenk ve anlaşma yolu- na girecektir. Arkadaşlar, bizim neslin, derece de- rece acılarını tatmiş olduğumuz İibe - ral devlet tipinin çekiştirici, çarpıştırı- cı ve yurt içinde ulus birliğini bozucu ruhunu, her gün yeni bir tedbirle orta- dan kaldırarak bunun yerine ulusal devlet tipindeki birlik ve beraberlik zihniyetinin tatbikatını hayatımıza aşı- hyoruz. Türkiye ve onun kudretli ulusal par- tisi ideolojik naslarını programına koy- muş ve imkân elverdiği gün- sosyal hayatın hakiki safhasında tat- biki yoluna gidilmiştir. Denizyollarından 6800 lira tazminat isteniyor İnebolu vapuru faciası davası dün de neticelenemedi. Çocuğu boğulan polis memuru tazminat istedi. İzmir, 8 (Hususi) — İnebolu va- bofnyı toslamadığını israrla söy- lemiştir. Bu ifadeye süvari itiraz ederek: | Toslamıştır. ve batmamızı İstikbal vapuru tacil etmiştir. Demiştir. Dinlenen diğer şahit Ahmet birinci ve ikinci kaptun arasında geçen Vir mühavereye şahit ol- duğunu söylemiş ve iki kaptanın daha kaza yerine gelmezden elli mil önce vapuru ilk yakın limana sı- ğındırmak için münakaşa ettik- lorini söylemiştir. Süvari bu söz- leri reddetmiştir. Bundan sonra Antalya Liman Riyasetinin okunan talimatında İnebolu vapurunun Antalya lima- nında muayene edildiği yazılı idi. Süvari dedi ki: — Vapuruma hiç kimse gel- medi ki muayene edilmiş olsun. Mahkeme tahliye talebi hak- kında karar verilmek ve şahitler celbetmek için on üç Temmuza birakılmıştır. Muşta dün Kar yağdı Muş, 8 (Hususi) — Havalar birdenbire soğudu. Bugün şehrin etrafındaki tepelere 2 — Suvari Mehmet Alinin |ker yağmıştır. # Diğer telgraf haberlerimiz sekizinci sayfadadır. —— — T İ ğ xj İşte bu iş kanunu arzettiğim bakım- dan da Türkiyede ulusal devlet tipin - de ahenkli ve muvazeneli bir hayatın tanzimine yarayacak bir eser olacak- tır. Recep Peker beyanatına şu sözlerle nihayet vermiştir: Bu kanun kabul olunduktan sonra esa- sen bozulmamış ruhları, hepimizin olduğu gibi milli hisle dolu olan Türk - işçileriyle iş verenleri ve Türkiyedeki bütün — verim ve kuvvet unsurları doğru yolu daha iyi bulmuş ve birbirini daha iyi anlar bir şek- le girmiş olacaktır. Aslında Türğ işçisi bir yıkıcı, bir bozucu değil, başlanan büyük milli eseri tamamlayıcı bir unsurdur. Bundan sonra onun bu vasfı daha kuv- vetlenerek milli birlik içinde, milli iş be- raberliği ile lâyık olduğu safta daha şetef- li mevküni alacaktır. «Bravo sesleri, şid- detli alkışlara — Atatürk dün gece Ankaraya döndü Bursa 8 (A A.) Atatlüirk Mudanya yolu ile şehrimizden ayrıldılar. Hay- darpaşa üzerinden Ankaraya hareket buyuracaklardır. İstanbul, 8, (A.A.) — Atatürk saat | GİBİ !. İlk tahsil Dünkü gazetelerde bir havadis ara- sına sıkıştırılmış bir parça okudum: İstanbulda — ilk tahsil çağında olan çocukların yüzde yirmisi bu tahaili yapmıyorlarmış. Gazeteler bunu sanki pek ehemmi- yetsiz bir havadismiş gibi başka - iki cümle arasına sıkıştırmışlar, bu raka - mın karşısında hiçbir dehşet, hiçbir telâş hissetmeden bunu yazıvermişler. Hayret! İstanbul gibi Türkiyenin en belli başlı ve en münevver şehirlerinde ilk tahsil gören Türkün adedi bu kadar - ken, memleketin köşesinde, bucağın- da acaba mecburi tahsili yapan Türkün sayısı yüzde yirmiyi bulabilir mi? Bu istatistiğin bize verdiği neticeyi göz önüne alarak hemen cehalet mü - cadelesine geçmek İâzımdır. Bütün Türkler bilmelidir. ki, her Türk kanun karşısında vergi wermek, asker olmak ve ilk - tahsil görmekle mükelleftir.. Kanun kanundur. Çocuğunu mek- tebe vermeyen ebeveyn bir vergi ka - çakçısı gibi cezalandırılmalıdır . Memlekette cehaletle mücadele et- mekle mükellef olan makama gelince onun da, çocukların yüzde yirmisinin cahil kalmasına karşi lâkaydi göster- diği ve elinden geleni yapmadığı sa - ——— İbit olursa mes'ul tutulmalıdır. Yarının neslinin, dünün neslinden farkı evvelâ kara cahil olmamak ola - caktır. Cehaletle mücadele isteriz. SuakDmüiy 24 de Haydarpaşadan Ankaraya hare- ket etmişlerdir. Davalar Uzatılmadan İntaç - edilecek Kamutayda yeni kanun müzakere edildi Ankara, 8 (AA.) — Kamutayın bugünkü toplantısmda asliye, sulh mahkemelerinin vazifeli bulundukları meşhut cürümlerin muhakeme usulleri- ne dair kanun müzakere edilmiştir. Bu münasebetle söz alan adliye bakanı Şükrü Saracoğlu uzun beyanatta bu- lunmuş ve demiştir ki: Bu kanunun tatbikinden çok iyi ne- ticeler alınacağını umuyoruz. Bu ü- midimiz fi'len tahakkuk ederse - ki bunda şüphe etimoyruz - hükümlerinin evvelâ köylere, saniyen bütün ağır ce- za işlerine teşmili için yakın bir âtide maclise müracaat edeceğiz. Adliye bakanı sözlerine şöyle niha-ll_' yet vermiştir: 'Talik ve tavik yollarını birden kapa- yan kanun İâyihası işin derhal mahkeme- ye tevdi ve mahkemede de ayni günde ve nihayet en yakın bir celsede intaç mükel. leliyetini koymaktadır. Lüyihamızın Büyük Millet Meclisi ta. rafından tasvibi Adliye Veküâletimizin di- ğer sahalarda da sadelik ve sür'at arama- sana kıymetli bir teşvik olacaktır. ki ahbap çavuşlar barında sanan bir aç tavuk Hayır, ben anlıyorum. Gazetelerin haberleri doğru ise, söy- lenecek iki çift sözüm var: Denizleri milletlerin ortak malı sa- İrili ufaklı bütün milletlere yaşama hakkı tanıyan; Zavallı hukuku düvel!.. Her gün, yüzüne inen şamarlarla, yerlere kapandığını; Ve her kalkışındı Kıpkırmızı kesildiğini görüyoruml. Demirleşen inancım; Bana: (Durmadan silâhlan!) diyor. Altta kalanın canı çıksın.. Mahmut Esat Bozkurt Ankarat 7/6/1936 Nott ,Yıır-ı bitirdim. Hâlâ düşünüyorum. Bakınız, hatırıma ne geldi?, Rumcada (oranos) gök anlamına ge- Ve hemen her — milletin - edebiyatında gök tatlı hülyalar ifade eder. İtalyalı konferansçının adı (orano) ol- duğuna göre, bunun sonuna bir (5) ekle- nince; adamcağız: Hülyanın kendisi olur. Türkçe bir mesel vardır: 'Tavuk aç kalınca hülyaya dalarmış. Ve kendisini buğday anbarında — sanar- —— —— —3T EERR AŞ Ç DÜSÜNDÜĞÜM | ( Kendisini arpa an- İngiliz kabinesinin değiş- mesi ihtimalleri azalmıştır Bh müddettenberi İngiliz kabinesine cumları idare eden muhalefetin bu tarzda hareket etmesi kadar tabii bir şey yoktur. Muhalefetin hükümeti tenkit etmesi, par- lemanter rejimin bir icabıdır. Tabiiliği de bundan ileri gelir. İngiliz kabinesinia istinat ettiği ekseriyet arasında göze çar- pan rahatsızlıktır ki endişeyi mucip olmak- tadır. karşı yapılan hücumlar var. Bu hü- 'aİ * İngiliz muhafazakârlarının arasına fikir ayrılığı sokan ilk hâdise, Habeş meselesi ol- muştur. Bunlardan bir kısmı zecri tedbir- İlere taraftar, bir kısmı da aleyhtar olarak İyaziyet almışlardır. Bunun neticesi, hükü- mete karşı geniş bir memnuniyetsizliğin husul bulması olmuştur. Bunda, Başvekil M. Baldvinin — büyük hissesi vardır. Çünkü Mister Baldvin, İn- giltereyi, İtalyaya karşı harbe sürükleye- bilecek olan bir yol üzerinde yürüttüğünü anlamış, fevkalâde ihtiyatlı harekete bap lamış, bu ise, gerek Cenevreyi ve gerek Cenevrenin dostlarını mütecesir dtmiştir. Muhafazakâr partinin sağ cenahı ise, zec- zi tedbirler işinde gösterilen acemilik ne- ticesi, İngiltere mahcup düşmüş, İtalya ile dostluğundan olmuş ve Gal kömür ocak- larının sadık bir müşterisi olan İtalya eb den kaçırılmıştır. Derken, bu — sütunlarda — mevzuubahe ettiğim bütçe gevezelikleri rezaleti mey- dana çıkmış ve müstemlekât nazırı Thomas istifaya mecbur olmuştur. Bu isa, kabine- nin vaziyetini bir haylı sarsmıştır. Bu vaziyette — muhafazakârların isteği şudür: Bugünkü milif birlik — hükümetine nihayet vererek muhafazakârların ekserk yetine dayanan bir kabine kurmak. Filvaki 615 azalı İngiliz meclisinin 387 sandalyesi mubhafazakârlara ait bulunmak- tadır. Fakat her nedense Başvekil Baldvin, gimdilik bu yoldan ayrlmak ister görüne memektedir. Maamafih, bugünkü — İngiliz kabinesinin etemerküze mahiyeti de artıl Hfzidir. Çünkü Makdonald (le diğer bir iki nazırdan başka, hükümetin diğer — azadi kâmilen muhafazakârdır. Diğer taraftan hükümetin — değiyeceği hakkındaki haberler de teeyyüt etmemek- tedir. İstifa eden, nazırların yerlerine yenileri alındığı gibi muhafazakâr komitenin gizli toplantısını mütcakip neşrolunan bir tebliğ ile yeni İngiliz Kralına ait tac giyme mera« siminin 1937 yılı mayısinda yapılacağının ilân olunması, Başvekil Baldvinin hiç ol« mazsa o tarihe kadar vazife başmda kala- cağı manasına alınmaktadır. Onu, bir müd- det evvel zayıf görenler ve bugünlerde is- tifa edeceğini sananlar, parti komitesinin gizli toplantısından sonra da fikirlerini de« giştirmişlerdir. Çünkü M. Baldvin, bu top- lantıda, bütün hasımlarını susturmuş, gün- lük hâdise ve meselelerin üstünde bir mev- ki tuttuğunu da her hareket ve sözile ispat eylemiştir. Şu hale göre, şimdilik, ortada, bir İngiliz kabinesi meselesi mevcut değildir. Selim Ragıp mışl.. M.E.B. Bir not daha: Yazımı bitireli, bir saatten fazla oldu. Hâlâ düşünüyorum. Hatırıma gelen şudur: (Orano) konferanıını nerede verdi? Sofyada. No söyledi? Küçük milletlerin yaşama hakkı yoktu. dedi. Fakat pek çok alkışlandı. Acaba Bulgarlar o anda kandilerini bü- yük devletler sırasında mı gördüler; der. siniz?! M. E. B. Londrada Ingiliz Faşistleri Gürültü çıkardı Londra, 8 (A.A.) — Viktorya Parkta yapılan bir miting esnasında bir polis memuru hafifçe yaralanmış ve dokuz faşist tevkif edilmiştir ufak grup, içtimadan sonra siyasi düşman « larının bir hücumuna uğramıştır. İnti- zam, sür'atle tesis edilmiştir. Faşistlerden mürekkep bir

Bu sayıdan diğer sayfalar: