12 Haziran 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

12 Haziran 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Casus yetiştirmeğe mahsus mektepleri gezenler neler görü ler? Bir casusun mektebe alınırken geçirmeğe mecbur olduğu imtihanların isimleri: Ateş, salıncak, göz terbiyesi, İskoçya duşu Büyük harpten sonra, casusluğun h-xkş- tarafından yapılamıyacağı kanaati umumi- leşmiştir. şe Çeşit çeşit casuslar vardır. Kimisi, hü- kümet merkezlerinde, fırka karargâhların- da, bürolarda, vesikalar ve evrak üzerin- de çalışırlar, kimisi de tüccar, mühendis, Kazeteci olarak istihbarat işlerinde hizmet ederler. Casusluğu kendilefine meslek edinen - lerin cemiyetleri ve girketleri de vardır. Umumi harp esnasında Fransız erkânı harbiyesinde, ikinci şube şefliğine xetirilen kumandan Ladoux casaslukla hiç müna » tebeti olmuyan bir adamdı. Ve bu yüzden Çok sıkmtılar çektiğini itisaf etmiş, ve Al » Mmanlar tarafından bir hayli de atlatıldığını taklamamıştır. Casosluk Fransada zayıftı. Dijonda açılan casus mektebi talebele- rine lâzım gelen tedrisatı veremiyor, — ve Fransızlar Almanların karşısında zayıf ka- hyorlardı. Alman — casus teşkilâti başında ©- lan kolonel Nikolai İngiliz casuslarının tek- Bik bilgilerini methederak diyor ki: Londradaki casus mektebi 5 sınıftan mü- Tekkeptir. Bir casusun faaliyet sahasına çı- kabilmesi için bu sınıfları geçerek mozun olması Jâzım gelmektedir. Entellicene servise dahil olan bir insan İngiliz yüksek mahafilinde hürmetle takdir edilmektedir. Casusların İhtisası: Casus namile ortaya çıkan bir insan e- kiden casusluk işlerinin her çeşidini yapa- nm zannederdi, bugün casusluk muhtelif ihtisas kollarına ayrılmıştır. bu lüzumu ilk defa İngiltere duyarak, harpler için, mü- kellef bir casus ordusu meydana getirmi Casusların içinde kimya işlerile, radyo işle- tile, elektrik, makanik işlerile, meşgul olan- lar, gazeteci kılığına bürümerek münhasıran havadis çalanlar yetiştirilmiştir. Casus ol- Mak için evvelk ruhi ve fiziyolojik imti - hanlar geçiren namzetler bu imtihanlarda Muvaffak oldukları — takdirde, — tedrisata başlamaktadırlar. Ateşi Bir casusun en belli başlı hasleti so - Bukkanlı olmasıdır. Fakat soğukkanlı de - mek hassas olmamak demek değildir. Ve u- Butmamahdır ki bir casusun soğukkanlılık kadar, hassas olması da İâzımdır. Casus, kaşla göz arasında, ani bir in - tikal ile hattı hareketini tayin etmesini bi- hecek, yırtıcı, hırçın, ve srasında sinirli, ve daima fesat, yani daima fenalığı bekliyen bir vaziyette hazır bulunacaktır. İlk tecrübe şöyle yapılmaktadır: Casus bir kafilenin içine konmakta, bu kafile yolda giderken birdenbire beş on *l silâh sesi duyulmakta, ve kafilenin için- den beş kişi dorhal yere yuvarlanmakta, €ivardan yetişen doktorlar, vurulan insan- kanın üzerine eğilerek onları muayene et - tikleri sışda da, gene psikoloji ve sinir Mütehassısları casusu muayene etmekle - dirler . Bu bir oyundur, fakat casusun bu #yundan haberi yoktur. Salıncak - imtihan: Bu imtihanda muvaffak olan casus der- hal ikinci bir imtihana tâbi tutulmakta, ca- *us namzedi baş aşağı bir salıncağa konul- Makta ve salıncak tam hızını aldığı sırada, kalbinin, ciğerlerinin, mahallarının üze - Tinde şişmiş İâstik konulan casus namze - kendisini salıncaktan atması emre - dilmektedir. Bunu muvaffakiyetle başaran Sürus trenlerden, otomobillerden icap el- Hiği zaman kandisini atabilecek demektir ki, İT Casus için en ziyade İâzım olan vasıl- lurdan biri de çevikliktir. Casus — bundan Sonra, duvarları aşmağı, etomobile mçra- Tnasını öğrenir ve bu ameliyeleri yapar - '" elinde kronometro tutan — müşahitler Tamzedin bu işleri azami süratte yapma - "na dikkat ederler. Bütün otomobillerin De yekilde kullanılacağı da kendilerine öğ- Fetilr ve dünya yüzündeki bütün otomo- | markaları hakkında kendilerine lâzım Belen dersler verilir. bi işlerde de muvaffak olan casus yeni ! tahammaâl imthianma sokulur, İskoçya AŞS denilen bu yeni imtihan şöyle olur: damcağız kırk derecelik sayun altına so- < Kulur, Orada bir kaç dakika pişirildikten Casusların çaldıkları malâmatı saklamak için kullandıkları vasıtalardan bir kaçı sonra, su, birdenbire soğutulur ve adamın başından aşağıya bu sefer sıfır derece s0- .| &uk su dökülür. Müşahitler, namzedin diş lerinin birbirine çarpıp çarpmadığını, ne derece titrediğini, bağırıp — bağırmadığını tetkik ederler. ğnü kaydedemez. Bir çok şeyleri de zihnine nakşetmek mecbu. riyetindedir. Meselâ bir fabrikada dolaşır. ken makinelerin nasıl işlediğini, bir tez - gühta yeknazarda kaç amelenin kaç ton- Tuk bir gemi iskeleti üzerinde çalıştıklarını anlamalıdır. İnşa edilen geminin hangi saçtan ve kaç santim kalınlığında olduğu- nu, bir mazot tankının zırhlarının kaç aan- tim olduğunu, bir yığın kömürün kaç ton çekebileceğini derhal kestirebilmelidir. Casusun lisan bilmesi: Casuslar çalışacakları memleketin lisa- ninı iyice öğrenmekle mükelleftirler. Bir kere yalnız lisan meselesinden dalayı, her casusu, her memlekette istihdam — etmeğe imkân yoktur. Bundan başka, gene her câ- suzun bir sürü de yardımcı lisan öğrenmesi muhakkak — lâzımdır. Lisanı — öğrenirken sürati intikal temtinleri de yapmak için mü- teaddit İisanlara —aşina hacalar karşılarına alırlar, kendilerine in bunları izce sual sorunca, onlar © sualin cevaplarını İran - sızca, ispanyolca, rumca, ilh.. lisanlarda ne kadar seri cevaplar verdiğini tetkik eder- ler. Aklatma dersleri: Casuslar bilhassa muhataplarını aldat. mak hususunda usta olmalıdırlar, meşhur Alman şaiti Heinriche Heirenin oğlu olan Frauk Heire bu vâdide üstat - eayılâbilir. Frank kendisini Fransız casusu olarak gös- termiş, imal ettiği gizli bir ittifaknameyi Fransızlara satmış ve Fransızların da bu ittifakname ile aldanarak büyük zarar gör- melerine sebep olmuştur. Bugün kendisini tekatide çeken ve bir zamanlar Pariste Almanların hesabına, ve Berlinde de Fransızların hesabına çalışan maruf bir casus, Alman ve Fransız me - murlarını Üstüste aldatarak atlatmağa mu- vaffak olmuştur. Casus yamaklarına, evvelâ — yazılarını değiştirmeleri öğretilir. Bilhassa, hakikat ile yalan havadislerin birbirlerine kâarıştı - nlarak, yazılmaları talim ettirilir. Meselâ 45 santime bir kibrit kutusu aldım de - diğiniz zaman muhatabınız 45 numaralı me- murdan bahsettiğinizi anlamalıdır, Yetişmiş bir casus iyi fotoğraf çekme - sini, yüzüğün, anahtarın, ökçenin içine kâ- dt saklamasını bilir. (Devamı 9 uncu sayfada) SON POSTA Tıbbi bahisler Ruh hastaları L Üğ e Kokain deliliği Münevver bir hastam ağlıya ağlıya anlatıyordu: Kokaine üç sene evvel bir Beyoğlu #leminde alıştın. Bu yüzden her şeyimi, hattâ babamın #vini sattım. Ânnem kalırından öldü. Nihayet yirmi iki yaşında tam ma- nasile bir ahlâk düşkünü oldum. Bugün dünya medeniyetinin temelleri- ni çürütecek kadar salgın bir keyf hastalığı balinde insan kitlelerinin zayıf iradelerine | ve dimağlarına doğru yürüyen ve yerleşen bir zehirdir. Bu zehrin yapıldığı yer Avrupa mede- niyet merkezleri; yetiştiği toprak ta And dağları Afrikanın mukaddes diye tanman bazı topraklarıdır. Bu topraklardaki vahşi kabileler mu- kaddes ağaç ismini verdikleri Eritroxileu koka adındaki solgun yeşil renkli bu neba- tın yapraklarını taze iken çiğaerler ve cen- gâverlik, kahramanlık, pehlivanlık — tecrü- beleri yaparlar. Ölülerinin ağzına bu mu- kaddes yapraktan bir tane — sıkıştırmadan toprağa gömmezler. Hasad zamanları tertip ettikleri âyin- lerde Avrupalılara sattıkları kuka yaprak- larından aldıkları altınları boyunlarına ger- danlık, kollarına bilezik diye takarlar. Vahşetin medeniyet ile bir mübadelesi ve beşeri kitlenin hastalık ile sıhhat ara- sında bir mücadelesi hududanu çizen ko- kain kullananlardan ziyade kullanmayan- ların kasalarını dolduran bir servet vasıta- | « olmaktadır. Yalnız hastalıklarda sancılara — karşı kullanılan, diş hekimliğinde bin bir azap içinde — dişlerinden — muztarip — hastalar- da uyuşturucu tesirinden istifade — edilen kokain her hükümet kanununda keyif va- atan haline girmemesi için — şiddetli ka- nunlarla yasak edilmiş berbat bir zehirdir. İnsan dimağlarının ve karakterlerinin ekserisi bir takım itiyatların esiridir. Koka- in alışkanlığı itiyad sahibi olanlarda daha çabuk tesirini ve nüfuzunu yapıyor. Bilhas- sa ruh zaafına mahküm olanlar bu zehirle pek çabuk arkadaş oluveriyorlar, Bizde vaktiyle istipdat zamanında zeh- rin sirayetinden yılan hükümdarlar — taba- bette kullanılmasını dahi — menetmişlerdi. İşgal zamanında bin bir felâket arasın- da Varangel kaçakçılarının ve Beyaz Rus- ların avuçları içine girdi. Kokain, Beyaz enfiye, kar, pizinç unu, koko, tuz isimlerini değiştire değiştire bir çok ailelerin, cemi- yetlerin üst ve alt tabakalarına — kolayca yerleşti. Baştan çıkmış güzel Beyaz Rus kadınlarının barlarda, birahanelerde, bu- susi lokantalarda, otellerde bir tılmm ha- Hinde dağıttıkları bu tozla zengin ve asıl- zade diye tanınan, temiz aile gençleri baş- tan çıktı. Onları aşıladılar, zehirlediler ser- vetlerini ellerinden aldılar. Bir çok mes'ut yuvaları söndürmeğe uğraştılar. O zaman felâketi; kadın, şöhvet, keyif, aşk bulyası ve neş'esi içinde hissedemeyen ve bu uçu- ruma kendini kaptıran gençler nihayet s0- kaklarda dolaştılar, Tılaımlı toz elden ele dolaştı dünkü zengin ve münevver genç, artık köşe başında kokain satıcısı, kadın dellâh, umumhane kapıcısı oldu. Çok az bir zaman içinde İstanbul 80- kaklarından Anadoluya taşınan bu zehrin şurada burada, genç mekteplileri, — san'at sabiplerini, içtimai mevki sahibi aile reiz- lerini zehirlediğini vak'alar halinde dük ve işittik. Kokain... Alman fabrikalarından saf bir ilâç halinde dağıldıktan sonra bu işin zevk tarafını düşünen muhtekir bazirgân- ların eline geçti, onlar da ruh hastalığıyla malül zayıf iradeli ve zevk ve hevesine mahküm gençlere ekseriya tebeşir tozuyla karışık bir şekilde ve oldukça fâhiş bir pa- ra mukabilinde gizlice satıyorlar... Seyyar zehir satıcıları ttamvay mevkilerinde, bü- yük ve maruf otellerin, gazinoların kapı: sında duruyor, zahirde çiçek, kâğıt, — yarf satar göründükleri halde hakikatte kokai- ni paketler içinde hususi işaretlerle alıcıla- yına veriyorlar. Kokain zehri doğrudan doğruya kanı zehirliyor ve dimağ hücreli d İ gör- sinirleri bozuyor, karakterleri değiştiriyor. İnsanı serseri, hırsız, aptal ve bunak yapı- yor. Kokainle zehirlenerek timarhanelerde kalb ve dimağ sektesinden ölen — gençler eksik değildir. Kokain alışkanı; parlak gözleri, büyü- yen göz bebekleri, kendine mahsus salla: adım atar gibi yürüyüşü, toprak sanısı donük tengi, etralfı çürüyen göz kapaklarile daha uzaktan tanınan bir tiptir. Yanına yaklaşır ve konuşursanız, si- ze azametli hikâyeler anlatır. narak havaya | HALKIN FİKRİ Sadakatsız kadın öldürülebilir mi ? Bugün de muharririmiz halkımıza şu suali sormuştur: — Bir koca karısını âşıkıyla cürmümeşhut halinde yakalarsa öldürmek — hakkı mıdır? Ayni vaziyette olan kadının da ayni hakları var mudır? Halkın verdiği cevapları aşağıda bulacaksınız: Şâir Hüseyin Rifat: — Çok acı bir sual. |. nanınız kaçamaklı aevap selesldir. Ve yorum. Eğer izdivaç bir bakkal alış verişiyse — öl düren hangi taraf — olursa olsun bence katildir. Fa- kat ortada gönül meselesi varsa iş çok değişir ve bu değişmede — nikâh — ikinci derecede kalabilir. sadakatsizlik Simitçi Bayan Hik- met: — Erkeğin kanamı bu vaziyette yakaladığı — za- man öldürmek — hakkıdır. Çünkü © namusunu mu- hafaza edecektir. Kadın öl. düremez. Buna — salâhiyeti yoktur. Çünkü onun: (|- gin bu bir namus meselesi değildir. Bir kadının ko- casının başka bir kadın. la beraber oluşu kadının namusuna leke — getirmez. Kadın — severse © zaman böşkara 6 Zörşen “i'di sevgi ile kendisini kaybe- se mazurdur. Bilmem dü- şüncem doğru mu? dur. Çünkü meselesidir. kaybetmesi yor. dir, dedikoducudur, yalancıdır, ahlâksızdır. Kıskançtır. Geçimsizdir. Ruhan o kadar hastadır ki sözlerinde hakiki bir insicam bulamazsınız. Karışık düşünceli — kararsız- dır. Fakat kokain tılsımının kurbanı olan bu bedbahtı zamanında kurtarmak biz ruh hemikleri için o kadar güç bir iş değildir. Kokain tozunu günde bir gramdan on gtama hattâ yirmi grama kadar kullanan- lara tesadüf ettik. Daimi kullananların Kalb uzuvları hastalanıyor ve bir keyif &- leminde kalb sektesinden öldüklerini tes- bit ediyoruz. Bunlar âdeta canlarını ver- dikleri kokaini baş parmakla şahadet par- mağı arasındaki müselles boşluğa yerleşti- rerek kokluyorlar. İlk saniyelerde beyinde bür açıklık, ve neş'e hisleri duyuluyor. Da- ha sonra toza devam edildikçe bir tepinme ve hareket fazlalığı başlıyor ve nihayet w yuşukluk hasıl oluyor. Kokaine alışanların çoğunda hezeyan- lar vardır. Kulaklarına yabancı sesler gelir ve vücutlarının üzerinde bitler yürüdüğünü zannederler, onları — elleriyle toplamağa başlarlar. İlk zamanlarda şehveti kamçılayan ve , | bilhassa kadınlarda fazla şehvet yüzünden fuhşa sevkedecek kadar münebbih bırakan bu beyaz toz bir zaman sonra ta- mamen erkekliği ve şehveti - söndürüyor âkamet yapıyor. Kokain yüzünden erkek- liği zaafa uğramış münevver bir —hastam anlatıyordu: — Beni bu belâya üç sene bir Beyoğlu âleminde alıştırdılar. Gizli bir ev- tesir evvel de genç ve güzel kızların davetine gitmiş- tim. İçlerinden bir tanesi bana bu beyaz tozu parmaklarının arasında enfiye gibi gektirdi. Kendimi tahayyül etmediğim çıl- Kokainman bir beşboğazdır. Geveze- | gın biz zevkin boşluğu içinde buldum. Bir el e — — a el AA — eeei DÜM a Şapkacı Bayan Dora: — Bu kadın için de er- kek için de bir namus me- lesini herkes kendi anlayı- Şına göre temizler kadın da erkek de birbirlerini böyle yakalarlarsa kendilerini kay bedebilirler. Bu asırda bo: şanmak vardır. Ve ne ka- dinın na de erkeğin diğerl- ni bu şekilde aldatmasına hiç bir sebap yoktur, erkeğin de kendi karı veya kocasını bu halde bir baş- kasile —yakalarsa kendini Fakat bir de insanlık bakı- mı var, Bu bakıma göre de karısını birakması ve wurmaması daha doğrudur. Bir erkek namusunu kirle- ten kadını terketmekle de © namusu temizleyebilir. Fa kat sevgi olunca iş değişi- Şehremininde Riza: — Bu bir ictihad selesidir. Herkes böyle bir hüdlse karşısında ayni ha- teketi yapmaz. Bazı insan #sabiyete — kapılır — iradei süz'iyesi bile elinden — gi- der ve bunu yapar, Hal buki soğuk kanlı düşüne- cek olunursa ahlâksız ve Bay namus mesa- ederlerken « Kuşçu Bay Şükrü: G Biri bakaen düğee bu bir sevgi Kadaan dösi - sak Oldiüek Göğlk'yü medeni bir hareket değil. dir. Böyle şeylerin cezasını devlet verir... -Kimsenin kimseyi — cezalandırmağa hakkı yoktur. Böyle bir geye şahit olan kocanın yapacağı en mantıklı ve 'en medeni hareket o ka- danı terketmesi, onu boşa- ması, onu hayatından u- zaklaştırmasıdır. Zorla gü- zellik olur mu? mümkündür. kaç saat geçti ve nihayet sarhoş gibiydim. Mütemadiyen konuşuyor bağırıp çağrıyor ve bu ilk tanıdığım düşkün kızı ayni oda- daki arkadaşlarımdan sebepsiz kıskanıyor- dum. — Ne kadar devam ettiniz? — İki sene, genç kadın başıma belâ ke- sildi. İşimi bıraktım... Evden pansiyona ta- şandım babamın evini sattım kalitından &- lünceye kadar annemin semtine uğrama- dım. Bütün arkadaşlarıma, beni seven ve tanıyan kibar dostlarıma düşman — olmuş- tum, Onlardan kaçıyordum. Nihayet yirmi iki yaşında gördüğnüz gibi, bir budala, bir ahlâk düşkönü oldum. Erkeklik insan- lık hislerim zayıfladı. Beni kurtarınız! Tedavi ettik, zehri terketti. Biz ruh ve sinir hekimleri buna benzeyen kadın, — er- kek, işçi, memur, sınıftan birçok hastalara her zaman tesadüf ediyoruz. İçlerinde şifa müesseselerinde tecrit e- dilerek kurtulanlar eksik değildir. Kokain; müzminleşmemiş, kalbde, ve dimağda tah: ribat yapmamış ise kuvvetli bir bakim ve irade hükmüyle ve kontrol mümkündür. ile — kurtuluş Bu dert bütün bir cemiyet işi olduğunu göre insanlığı dejenere eden bu zehirle mü- eadele zaruridir. Zayıf iradelileri bu zehre alıştıranları bir katil, bir canavar cezalandınır gibi şid. detle cezalandırmak kanunun ve cemiyetin vazifesidir. Bu suretle büyük bir tehlikenin belki de önüne geçmek daha - kolaylaşır. Kokain felâketine uğrayanlara hitap e- diyorum: İnsan kanını emen ve telvis « den bü mikrop ve hastalık zehri kâfi gelmiyormuş gibi bir de keyil diye bu mek un zehri kullanmaktan kendinizi — koruyu: nuz. Doktor Etem Vassaf

Bu sayıdan diğer sayfalar: