12 Haziran 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

12 Haziran 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Londra zabıtnsınu karşı 6 muharrir: A $ l_Bir itiraf Son Posianın Yazan: Margery Allingham İngilterenin en tanınmış altı za- ı bita romancısı Margerg allingham Anthony Berkley, Freeman Ville Grofta, Father Ronald Knox, Do- rothy Sayers, Russell Thorndihe kahramanları meçhul altı zabıta romanı yazıyor ve katillerin keşli- ni İngilterenin en maruf zabıta mü- Fettişi «George Cornishı e bırakı- yorltar. Bunlerdan dördünün eserleri- Ni okudunuz. Polis müfettişi de Fik- Fini anlattı. Şimdi beşinci mu- harrir. Margerg Allinghamın eseri başlamıştır. Bu eser bitince gene polis müfet- tişinin katili nasıl tayin ettiğini ken- di ağrından dinleyecekainiz. Frank beni susturmağa çalıştı. Ve Ağzını bozdu. Hayatımı sahnede ge - Firmiş olduğum halde ömrümde*böyle tözler işitmemiştim. Luiz kocasına dö- nerek yalvarıp yakarmağa başladı. Ben de yüzüne bakarak : — Galiba sarhoşsunuz! dedim. Halbuki sarhoş değildi. Sarhoş ol- Saydı onu affedebilirdim. Fakat sar - hoş olmadığı halde sarhoştan da be - terdi. Luize dönerek: — Luiz! dedim, bırak şu adamı? u adam seni mahvediyor, hayatında üç beş liradan fazla kazanmağa İiya - kati olmıyan bu adam senin sayende inlerce liraya kavuşunca ne oldum geliıi oldu. O da ne yapacağını şaşır - D Fakat sözlerim boşa gitti. Luiz ko - tasına tutundu. Halbuki Frankı dışar- da bir sürü kızlar bekliyordu. Ve bu a- dam üstelik karısına ihanet ediyordu. Buna rağmen Luiz kocasına sarıldı: Frank, sözlerimi işittikten sonra be- ni kolumdan tuttu ve kapı dışarı attı. Müthiş kızmış ve bu adamı öldürmeğe &nd içmiştim, Bu adamı, hiddetim geçtiği zaman öldürdüm. Luiz, 1920 senesinin sonlarına doğ- Tu bana gelmişti. Kocası da beraberdi. || Hepimiz ihtiyarlamıştık. Ben sahne - den ayrılmış, bir ev almış ve yerleş - Mmiştim. Evim, büyük bir ev değildi. Fakat iyi idi. İki genç kız evimin işle- Tile meşgul oluyordu. Üç kattan mü- teşekkildi. Ben ilk katta ikamet edi - Ydrdum. Burası husust odamdan ve bir misafir odasından ibaretti. Frank ileLuiz bana misafir geldik - Tİ zaman evvelâ ilk katta oturdular. Daha sonra yukarı kata geçtiler, daha Bonra en üst katı tercih ettiler. Bura- da iki oda vardı. Ve biri-hava gazı so- bası ile mücehhezdi. Odaların pence- releri bir teraçeye açılıyordu. Frank'ı ancak evime geldikten son- Ta tanımağa başladım. Luiz hâlâ bu a- anı anlamamıştı. Gerçi Luiz ile ara- Mızdaki eski dostluk yeniden canlan - Mışti, fakat Luiz hâlâ bana karşı ihti- Yatlı davranmakta ve benden kork - Makta olduğunu göstermekte idi. Frank, aklı bozuk adamın biri idi. Bunun delâilirli bir kaç kere gördüm. B_l" defa papağana domuz eti verip ye- '_lll'lniç ve bu yüzden zavallı hayvan ölmüştü. Bu hareketi cehaletine ver - Mek imkânsızdı. Son bir şekilde şa - laşmayı — akıl — kabul — etmezdi. Bunu yaramazlık diye — tevil etmek kadar manasız bir şey olamazdı. Hıyı.r Su adam bu merhametsizce — hareketi Papağanı ezmeğe muktedir oldı hü göstermek istedi. Ve ben o zaman — ———7 Derisi kuru, çatlak ve gevşek olanlar bi: vem kullanmalarına imkân kalmaz. Çünkü DERMOJEN yalnız krtem değil, Manasile cildin devasıdır. Her nevi egzemalar, yaralar, bereler, çatlaklar, sivilceler, tefrikası : 44 bu adamın tehlikeli olduğuna hükmet- tim. | Diğer taraftan Luiz ile Frank ara- |sındaki münasebetlerin iç yüzünü keş- jfetmek için çalışıyordum. Frank ile tiyatroda havga - ettiğim günden sonra aramız hemen hiç düzel- medi. Karı koca da mütemadiyen kav- ga ediyorlardı. Çünkü halkın zevki değişmişti. Ortalıkta sıkıntı vardı. İş- ler bozuktu. Tiyatrodaki yerler dol - muyordu. Sonra yeni iş sahipleri, es- ki san'atkârları tanımamakta idiler. Frankın kendisi, karısının vaziyeti- ni büsbütün — müşkülleştirmekte idi. Çünkü eline para geçti mi mahvedi - yor, parasız kaldı mi bir cani oluyor - du. Luiz ara sıra işler alıyor ve çalışı - yordu. Fakat Frank ta ona refakat e - dince muhakkak tiyatroda bir kavga çıkarmakta ve bunu mahza - bir iş yapmış olmak, mahza —göze — gö - rünmek ve kendine bir paye vermek için bu kepazeliği yapıyordu. Frankın bu hareketleri yüzündenmde değildi. Çünkü içmiyordu veya çok az içiyordu. İçtiği zaman ka- rısını yıkacak hale gelmekte idi. Luizi yıkmak kimin haddi idi. Fa - kat Frank bu işi yapıyordu. Vaziyet günden güne fenalaşmakta idi. Luiz de iyiden iyiye ihtiyarlamış- tı. Artık benim evimde misafir değil kiracı idi. Hem de kirayı veremiyen bir kiracı, Luiz, bir aralık kira veriyordu. | Fakat parayı kesmeğe mecbur oldu. | 5 Ben evimden istifadeye mecbur oldu- ğum için kira vermemelerine kızıyor - dum. Fakat en çok kızdığım nokta |Frankın evimde oturması idi. - İkide İbirde evimden çıkmasını — söylediğim zaman : ” (Arakası var) Casus yetiştirmeğe mahsus mektepleri gezenler neler görürler? ( Baştarafı 7 inci sayfada) 'Teshir mektebi: Bir kadının nasıl avlanacağı ve bir ka - dının da erkeği nasıl kafese koyacağı mek- tepleştirilmiştir Erkeklere güzel dans etinesini, sevmesi- ni, âşık gibi görünmesini, güzel sözler söy- lemesini öğretirler, erkek güzel kokular sü- tünmesini, kadını gaşyetmesini öğrenme - dikçe oradan diploma alamaz. Casus kadınlar, erkeklerin zayıf damar- larını nasıl bulabileceklerini ve onları nasıl teshir ederek cazibelerine kaptıracaklarını öğrenirler, Fransız casus mekteplerinin bi- vünde bir muallim talebelere gu nasihati ver- miştir: «Şunu biliniz ki herkesin bir zayıf ta - rafı vardır. Onların © taraflarını istismar ediniz! Ve ustaca hareket ederseniz mu- yaffak olmamak için hiç bir sebep yok - tür.e © ASiPiN KENAN Helis ve hakiki tabletleri sıhhatinizi soğuktan ve bütün ağrılardan karur İSMiNZ DIKKAT (OJEN r tecrübeden sonra başka bir ilâç veya Uatora yaraları, yanıklarda birebirdir. Mikroplardan, soğuktan, güneşten cildi muha- <a eder, ve deriye yeni can verir. 40 kuruşa her eczanede bulunuz. ” sarhoşluk | SON POSTA I_ Spor ı Atletizm müsabakaları Yarın Galatasarayla Fener- bahçe arasında müsaba- kalar yapılacak Hikâye Yazan: Jean Dorsenne O akşam salonunda toplandığımız genç ve nazik bayan, gramofona en yeni plâk - lardan birini koyuyordu; bir domtumuz: — Fonografın bazan âbı hayat gibi bir tesiri olduğunu söylesem bilmem inanır mı- sınız? dedi. Bakın, size başımdan geçeni an- latayım: kendim de pek farkına varma - dan, hayatta her ümidi kesilmiş bir ihtiyara yaşarnak zevkini verebildim. Şimdi hatır - ladıkça koltuklarım kabarıyor. ğ Geçen sene yaz aylarını geçirmek için Bretagne tarafına gitmiştim. Sizler, şehirde radiodan, fonograftan tacizlik — getirenler, bunların her yere, her bucağa girmiş ol - duğunu sanırsınız. Hata edersiniz! Taşra - da öyle yerler var ki oralarda insanlar, ba- balarımızın değil, büyük babalarımızın za- manındaki köhne hayatı sürükleyip gidi - yor; Bretagne da öyle yerlerden biridir. Yarın Kadıköy stadında İstanbulun en cazip atletizm müsabakalarından bi- ri yapılacaktır. Galatasaray, Fener - bahçe arasında yapılacak olan bu müsa- bakaların proğramı şu şekilde hazır - Tanmıştır: 100 metre saat 15 de, 110 mania ve yüksek atlama 15,15 de, gülle atma ) de, 5000 metre mukavemet , uzun atlama 15,55 de, 400 metre sür'at 16 da, disk atma 16,05, 1500 metre 16,10 da, 200 metre sür'at 16,25, sırıkla yüksek atlama 16,30 da, cirit atma 16,35 da, İsveç bayrak ya- rışı 17 de. Müsabaka hâkemleri: Hareket âmi- ri Şinasi Reşit. Kronometre: Loiz, Sait. Muvasalat hâkemleri: Fuat, Hüsa- meddin, Halit, Talât. Atma hâkemleri: Nuri, Musa Kâzım. Atlama hâkemleri: Ali Riza, Cemil, Melih, Zeki, Müsabaka kâtibi: Recep- tir. Yugoslavyalı boksör geldi Galatasâaraylı boksör Melihle çarpı- ı şacak olan Yugoslavyalı - şampiyon İ boksör, dün sabah saat onda şehrimize gelmiş, ve federasyon erkâniyle spor- karşılarımı! O taraflarda bir gezmeye çıksanız, 1s0z kırlar ortasında birdenbire eski bir kibar gifeliği, konağı ile karşılaşırsınız. Öyle bir ride, terakki dedidiğimiz şeyin düşmanı, in- san oğluna küskün bir adam oturuyordu; Adil Giray, Enis, | tehirlerin gürültüsü, o yosun ve sarmaşık v örtülü duvarlardan içeri giremez. Bir gün oralarda dolaşırken otomobilim- de bir sakâtlık oldu, öyle bir çi mağa mecbur oldum. Finistâre e siğıne lisinin tâ ucundaki bu çifliğin sahibi yaşlı bir zattı ömründe bir kere olsun gramofon sesi işit- memişti. Bir insan evinden ziyade bir bay- kuş yuvasını andıran © yarıdan fazla ha - rab çiftliğin kapısına vurduğum karşıma bit kelime bile fransızca anlamaz, dilini konuşur bir uşak çık- ecek başka bir yerim olma- İhsan, Tevfik, | zaman derd anlatamıyorum diye Ellerimle, — kollarımla türlü türlü işaretler yaptım; © buruşuk yüz- lü, kirli beyaz saçlı ihtiyar uşak nihayet an- talihe küsmezdim. Tamış olacak ki beni efendisinin yanına gö- | türdü. Garib bir ihtiyar! Fevkalâde nazikti. bu- gün artık hiç birimizin elinden gelmiyen bir nezaket... Fakat onun hareketlerinde- Bu Akşamki Program' İSTANBUL 18: Oda musikisi (plâk), 19: Haberler, 19,15: Muhtelif plâklar veya tetransmis - yon, 20: Halk 20,30: Stüdyo or- kestraları, 21,30: Son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu ajansının ki, sözlerind ki inceliği anlatarak sizi yor- mak istemem. Yalnız şunu söyleyim: beni © gece misafir edem zat, Bretagne'in eski ailelerinden birine mensub bir asilzade idi. Elli yıldanberi çiftliğinden çıkmamış; kim- gazetelere mahsus havadis servisi verile- seleri görmediği için son zamanlarda olup bitenlerin hemen hiç birinden haberi yok- tu. cektir. | ANKARA 12,30: Plâk yayrmı ve ajans haberleri, 19,30: Edebiyat santi, 19.50: Hafif müzik, 20,30: Ajans haberleri, 20,40: — Karışık müzik. ylemeğe hacet var mı? Elbette me - zakım uyandı, onun niçin böyle hayattan elini eteğini çektiğini öğrenmek — istedim. Bir aşk kederi yüzünden insan oğluna küs- müş... Gençliğinde Paris'e gelmiş, bir ka- BÜKREŞ 18: Radyo salon orkestrası, 19,20: Kon- serin devamı, 20,20: Plâk, 21,10: Verdi- nin «FALSTAF» operası, BUDAPEŞTE 19,25: Macar şarkıları, 20,40: Opera. da verilecek Ernest Dohnanyi'nin idare « (Beet. Plâk, dina gönül vermiş.. Bu taze, o devirde eocodette denilen, güzel olup hoşa git - mekten başka bir şey düşünmiyen kadın - lardan biri imiş. Fakat © zamanın zengin delikanlılarını eğlendirip onlara hoşça ge- indeki filârmonik konserin nakil celer geçirlen o kadınlardan biraz farklı sin Lit), 23,20: olacak ki eğlenceden üstün, daha saf hisle re de kalbinin açık olduğunu isbat etmiş. Ruhunda asilzade, © güzel kıza iyiden iyiye âşık ol- muş, Hakiki aşkın sihirli bir tesiri vardır. O zamana kadar sevgi denince yalnız zevki hoöven, Brahma, 24,20: Cazbant. PRAG 20,20: Halk konseri, 21,05: Çocuk ko- rosu, 21,30: Edebiyat, 22: Prag radyo or- kestrası, 23,15: Plük, 23,45: Rusça ha - berler. kat hazineleri taşıyan bizim VİYANA 20,30: Eğlenceli musiki, 22,05: Senfo- nik konser, 23: Haberler, 23, 0: Dans mu- sikisi, 23,50: Esperantoca, 24: Dansın de- : Yeni senfonik plâklar. 13 Haziran Cumartesi İSTANBUL 18: Dans musikisi (plâk), 19: Ha - berler, 19,15: Puhtelif plâklar, 19,30: Çocuk saati: Hikâyeler, 20: Çocuk mu - sikisi: (Plâk), 20,30: Stüdyo orkestıa - ları, 21,30: Son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu ajansının gazetelere mahsus havadis servisi verile » cektir. Kocaeli İcera Memurluğundan : Fatih Çecşamba Fethiye — caddesinde 66 numaralı hanede Halile borcundan ö- türü İzmitte ölü Ali Osmanın işbu borcun- dan ötürü İzmit Buğday meydanında mah- cuz ve müfrez iki mağazası bu kere açık arttırma suretiyle müzayedeye — konulmuş birinci arttırması 15/7/936 çarşamba gü- mü saat 14 den (6 ya kadar ve ikinci artır- ması 30/7/936 perşembe günü saat 14- den 16 ya kadar yapılacağından ölü Ali Osman oğlu Ömerin varis olması dolayısi- le ikametgâhı meçhul bulunduğundan ken- disine tebligat yerine kaim olmak — üzere ilânen tebliğ olunur. (653) En hoöş meyva usarelerile hazır- lanmıştır. Hazmi kolaylaştırır. İnkıbazı izale eder. Kanı temizliyerek vücuda tazelik ve canlılık bahşeder, İNGİLİZ KANZUK ECZANESİ Beyoğlu - İstanbul şey gördünüz mü, emin olabilirsiniz ki içe- | Gençliğin sesi Çeviren: Nurullah Ataç ) hatırlıyan kadımın da kalbinde bir şeylet' uyanmış, Paris'in — eğlencelerini — bırakıtı vlenme teklif eden gencin arkasi sıra gitmeğe razı olmuş. İki âğık, istikbal için parlak hülyalar ktt« rarak yola çıkmışlar. Kadın, hayatta en büs yük servetin, saadetin aşk olduğunu anlat miş. Fakat felek onlara bahtiyarlığı çolğ görmüş olacak ki kadıncağız yolda zoğuli almış, eğlence gecelerinde yıprattığı vücge du dayanamamış, Bretagne'a vardığından bir kaç gün sonra ölüvermiş, Onun arkasından zavâllh adamcağızım ne kadar ağladığını tasavvur edebilirsiniz, Fakat ağlamakla kalmamış, çiftliğine kaparf mış ve bir daha çıkmamağa yemin etmiş..ç Bana bunları anlatırken t kendi! — Ahıi bir görseydiniz, diyordu, pema be yanakları üzerine dökülen sarı saçları ilg öyle güzel, öyle girindi ki... Zavallı ihtiyar onunla taniştığı geceyi anlatırken gözleri dolu dolu oluyor, bi taraftan Paris hayatı operetinin şu mepş « hur valsini mırıldanıyordu. İtiraf edeyim, © anda ihtiyara bir oyum etmek hatırıma geldi. Fakat bu yapacağımi oyunun bir iyilik olacağını, onun o kederli hayatına biraz neşe, bir parça güneş ışıği vermek için talihinin beni, daha doğrusüu bir gramofonu alet edeceğini söylemiş olk salardı doğrusu inanmazdım, l Ertesi sabah çiftlikten ayrıldım, ihtiyas ra bir sürpriz yapmağı aklıma koymuş « tum. En yakın şehre kadar,gittim, oradanm bir gramolon ile bir kaç da plâk satın al « dim; bu plâklar arasında Offenbach'ın gt meşhur valsları da vardı. Bir gün ihtiyarı ziyarete gittim. Yanım” da bir kaç şişe de şampanya götürmüş tüm, Zavallı adam elli yıldanberi şampan « yayı ağzına komamış. Biraz içtikten son« ra gözlerinin içi parladı, hemen batırala « rını anlatmağa başladı. Bardağını bir kaç kere doldurdum; keyr fi iyice geldi ve gençliğinde söylediği şar « kıları mırıldanmağa başladı. Gramofonu salonun bir köşesine gizle: meştim, o sırada işletiverdim. Ö kasvetli sestiz köşkte, Offenbach'ın oynak havala Ti garib bir tesir bıraktı. Bu, hem gülünç, hem de insanın — içine dokunan bir haldi. Biribiri arkasından ex sevdiği havaları duydukça ihtiyar asilzader vin balinde bir değişiklik oluyordu. Ya « nakları âdeta pembe pembe oldu ve gözr lerinde çapkınca bir ışık belirdi. — Ahi bu vals ne de güzel, diyordu, Hortense Schneider bunu ne güzel oynası O gamlı, yeknasak hayatını unutuver « mişti. Sanki bir mucize olmuş, gençlik güm leri geri gelmişti. Şarkı söylüyor, gülüyor du, hattâ beni kolumdan tutup sürükledi, beraber dansettik. — | $ Bittabi gramofonu da, plâkları da | hediye ettim. Artık köşkte hayat değişx mişti... Bir kaç ay sonra Paris'e döndüm. Bi düğün davetnamesi geldi... Ben; «Bretag- me'da beni düğüne çağıracak kim var ki?g — diye düşünürken birdenbire aklıma geldit O gramolon sayesinde bizim ihtiyar bekfir hktan bıkmış, yeniden evlenmeğe kalk « mıştı. HALO!.. HALO'... Ayol sırlmdaki tuvaleti yeni mi yaplım sandın ?. Vallahı değil!...,.. Fatih istim boya fabrikası AKiF LATiF'de temizlettim sonra da boyatlım. Merkezi: Fatih tramvay durağı. Şubeleri ; Kadıköy Muvakkiltsane, Sultanhamam. Mesadel han No, 2 —ii Doktor Hafız Cemal V * Dahiliye — mütehasaın Pazardan maada hergün 3 - b Divanyolu (118) No.” Telefon: 22398 P| Te Kandilli 38 - Beylerbeyi 48 —

Bu sayıdan diğer sayfalar: