10 Temmuz 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

10 Temmuz 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

10 Temmuz SON POSTA Sayfa —?7 Vaktile kabağın küfesi 30) Eşirleri Mi Var? lira idi, şimdi 300 kuruş ,, — İstanbul bahçıvanlarının çare bulunmıyan derdi veren bile yok Anadoluda her meyva v yetişiyor, İstanbulda bunlar çıkıncaya kadar halk bıkmış oluyor Hülden İstanbul bahçıvanları, şüphe yok ki, dertlerine çare bulunamıyanların başında gelenler aramındadırlar. Bugün üç, dört, koca bostan sahibi bah gıvanlar, yer yüzünde birer dikili ağacı bile yan çok kimselerden fazla ihtiyaç için ler. Siz belki: e— Sebzenin, mayvanın bu pahahlı - bahçıvanlar da parasızlıktan bah » erse, ortalıkta para buhranından da- ha baskın bir insaf buhranı var demek - tirle diyeceksiniz. Fakat sebzeciler ve meyvacılar cemiye- tinin umum kâtibi Yusufu dinlerseniz an larsınız ki bugün en sulak bostanlar, bir edip kafası kadar verimsiz hale düşmüş » lerdir. Yu: — Eğer, diyor. harice meyva ve sebze İhraç edebilmemizin çareleri bulun , ön beş bind çoklarını göreceği ğildir E aZ - fazla bahçıvanın avuç iz günler uzak de - Bugün İtanbulun meyva ve sebze ihti- yacını Anadolu müstahsilleri temin ce yorlar, ve İstanbul bahçıvanlarına hen hem Ç kalmıyor. ünkü oralarda her sebze, ve her mey- va İstanbuldan çok erken yetişiyor. Meselâ İstanbullular, şabatın başında ka- bak yiyorlar, Halbuki şubat ayında İstan- bul kabakları çiçek bile açmazlar. Bizim biçare bahçıvanlar, geç mak için baş vurmadık çare bırak Boslanlarına camekânlar yaptırıyorlar, lerini kaloriferlerle sstıyorlar, Fakat bütün bunlara rağmen, İstanbul kabakları, Ana« dolu kabaklarından em aşağı üç ay sonra meydana çıkıyor, O zamana kadar da İstanbullular kabak yemekten bıktıkları için, © canım İstanbul kabaklarına metelik vazan kalmıyor. Bu bittabi sade kabakta değil, her yey- de böyle, Meselâ daha İstanbul bostanlarında pat. hcanın adı yokken Anadoludan son tur - fanda patlıcanlar geliyor, Hani meşhur bir fikra vardır. Adamın biri bir misafirlikte sofraya oturmuş. Önü- 2e evvelâ patlıcan kızartması koymuşlar. Patlıcan kızartmasından sonra karnı ya - :kı.d:mnı yınllıı:n sonra oturtma, olurt - n Sonra imambayıldı gelmiş. Biça - Te misafir, imambayıkdının arkasından da patlıcan #alatasının sökün ci ce ı!.—ıyınımımıı, ve: kalma » ni görün- — / -. | Allah nzası için, demiş, patlıcansız tarafından bir bardak u verin! |Ben bizim biçare bostan patlıcanlarını &örünce hep bu fıkrayı hatırlar, ve acı acı tölerim. dCuı-ku İstanbullular tam iki ay Anado - 'ön gelen patlıcanları yiyorlar ve İstan- bul patlıcanları, herkesin: | Patlıcansız tarafından bir bardak su is- tiyecek hale gelişinden sonra çıkıyor. Ve dediğim gibi sade kabak, patlıcan değil, har şey böyle. Bizim mallar hep, milletin gözü doyduktan sonra Pazara ye- tişiyor. Muhatabim gülerek ilâve etti - — Ve o, «scbza pazarıs değil, sebzele- Tin apazare 3 oluyor, Çünkü hiç birisine iş kalmıyor! Bu gidişle, konserve fabrikaları da, İs- ha bi e sebze vaktinden evvel r manzara tanbul” bahçı kümdurlar, Çünkü senenin hemen her yında taze sebze ve meyva bulunabildiği nlayının akibetlerine mah- çin, konservenin yüzüne bakan olmuyor. Ve fabrikalar, bir de, yaptıkları konser - velerin turgusunu kurmuya mecbur oldük- latı için birer birer kapatıyorlar. * Bahçıvanlar cemiyeti kâtibi umumisinin leri hakkında bir de hâl müdü ala Zarifin düşüncelerini yokla n — Söylenilenler doğru, fakat haksız - dır! dedi. Ve ilâve etti - Bunun önüne geçmek için ne yapıl- sını istiyeb doludan meyva e, Anadoludan İstanbula ne meyva, ne de Geçenlerde o zan bahçıvan bana: — Bayım, diyordu, biz o tarihte kaba- ğgın küfesini (30) liraya satıyorduk. Bu- İgün ayni küf (300) kuruş bile yok. Kabak pa h p harman savurmasaydık, bugün hepimiz, hâl binası kadar birer apar- n sahibi olu zamızdır, çekeceği larında har vur uk! Bugünkü va: ı Hâl müdürü, bana bir sigara uzatarak | ve ettir — Moaamafih, eğer ihracat çareleri bu. | İlunursa, onların belleri de doğrulacaktır. | elbet! | Almanyaya gi « dolduran t Hüâlden uzaklaşırken; den pamuk çuvallarına a carları hatırlıyorum. Ve kendi kendime di- c yorum ki: — Oradaki itibarımıza yapılan bu eui kastların önüne geçilemedikçe, biçare bah- çıvanların ümitleri da boşa çıkmıya mah- kümdur! Selim Tevfik Kadın satan Köy muhtarı (Baptarafı 1 ci sayfada) | dar para birik mek maksadiyle Sivasa gitmiştir likten #onra köye dön -| OCsmtun galnız yaşında Kadir kansı « a n 65 de Dudunun zihnine girerek onu ayartmış ve kendi kardeşinin oğlu Ebubekir ile ev- | lendirmiştir. Osman bir müddet Sivasda çalı sonra köyüne dönmüş, karısını aramış köyden ayrılınca köy mehi | kalmı enün muhtar tarafından Ebubekirle ev ; lendirildiğini öğrenince —doğru muhtarın yanma gitmiştir.. Muhtar Kadir Osmanı görüncet — Gel sen o karıdan vazgeç, sana 45 nunla baş göz ol demiştir. Halbuki Osman kanısını çok sevmekte- dir ve ona tutkundur. Muhtarın tavassutu ile karısını geri alamıyacağına aklı eren Osman muhtarın yanından çıkınca dağru Sivasa gitmiş, adliyeye —müracaat etmiş, | ve mektup ya: |den bir kısmı mahalli kumandanına gidip lira verelim, bir başka kadın bulalım, o -|ş bir isdida vererek dava açmıştır. Adaletin teçelisinden emin, müsterih, biraz da ne- | | Fransada Türk (Baştarafı 1 «i sayfada) Ahmet Rifat mektubı «Umumi harp bidayetlerinde yani bun« dan 22-23 sene evvel Suriye cephesinde a diyor ki: İngilizlere esir olup diğer esir arkadaşla - rile birlikte Selâniğe nakledilen kayınbi - raderim Hüseyin, Selânikte bir müddet yol işlerinde çalıştınldıktan sevkedildi. Kendisi lâmat alamadık. Nihayet mütareke oldu. Bütün esirler avdet ettiği halde Hüseyin gelmeyince, bir müddet daha bekledik ve ondan sonra hayatından ümidimizi kestik. Bu hal üç beş ay evveline kadar devam et t. Bundan sonra Fasın Tazra kasabasından kaçıp gelen Karakaryeli Yaşar isminde bir zat, kayınbiraderimin elyevm sonra — Fransaya den o tarihtenberi ma- © civarda mütekait bir Fransız zabitinin yanında esir olarak bulunduğ adresinin de. (Fas. Tazra Pr iment deuzileme Com - pagnie, M. François, Hüseyin İbrahim No. 86) olduğunu haber verdi. Kendisine gündüzleri zirmat ve h işleri yaptırıldığını, geceleri hapsedi nasına müsaade olunma - dığını, kolunda esaret numarası olun BĞ rakkamını gösteren pazubend 20 seneye yakın bir zamandanber tekalt olan bir Fransız zabitinin yanında boğazı tokluğuna çalıştırmakta olduğunu ilâve etti. Bize Hüseyinin sağlık haberini veren Ya- şar kendilerinin nasıl olup ta Fasa gön « derildiki göyle anlattı: Mütareke olduktan s#onra, Fransız hü- kümeti, bütün esirleri memleketlerine gön- Fasta Pransız zabitleri mek Üzere bir araya toplamış. Bunları vkadecekleri srada Fransız zabitlerin * kendilerine ikişer, üçet Türk esiri verilme- sini istemişler ve garnizon kumandanının hü yaparak, hükümet tarafından ken- he Fasta verilen büyük - çiftliklerde, boğazı tokluğuna ve esir şeklinde kullan- mak üzere götürmüşler. matı veren Yaşar da ka- Timin bulunduğu Tazra kasaha sından on gün içeride ve bir Fransız”zabi- tinin yanında esir imiş, zabitin karısı Mar- silyaya gidiyormuş. Ona refakat ederke yoldan kaçmış ve Türkiyeye gelmiş. » Bay Ahmet Rifatin mektubun günlük bu kadar malümat nakl bu le ik- tifa ediyoruz. Bu mesele üzerindeki neş « riyatımıza devam edeceğiz. Mektupta çiftliklerde çalışan Türk e » tirlerinin 100 zü tecavüz ettiği de ayrıca kaydolunmaktadır. Fransa gibi 1789 ihtilâlile dünyaya h riyet alerdarlığı yapmış bir milletin lerinden bazılarının böyle gizli kapaklı e- sir kullanmaları Fransa kadar beşeriyet için de bir lekedir. Harpte mertçe döv ten sonra, esir olmak bedbahtlığına düşen zavallı vatandaşlarımızın, solhten 18 sene sonra dahi, ferdi hürriyeti doğuran — bir memleketin müstemlekesinde esir tulul - maları ik bizim bile yüzümüzü kızartmakta- Kollarında bazubentle dolaşan esir in- sanların mevcudiyetinden haberdar olmı yan, Fas idaresi makamlarının bu lâkay - disini ha şdatken, dost Fransız hükümetinin nazarı dikkatini celbediyor, bizim alâkadar makamlarımızın da hare - severereereeceLELAmLAEN. | ette köyüne dönerken yolda müuhtarla akrabalarının bekle - mekte olduklarını görmüştür. Muhtar Kadir Osmanın adliyeye mü - racaat ederek kendi aleyhine bir dava açe| gını duyunca akrabaları ile yol kenarına çıkarak Osmanı beklemeğe Osman yanlarına yaklaşınca: — Osman gel bu işten vaz geç, bu ka- başlamış ve —. M ontröde konferansın bir safhası daha bitti (Baş'arafı 1 ci sayfada) Sovyet filosunun tonaj ve adedi tahdidi olmaksızın Karadenizden çıkması. Karşılıklı yardım halleri ve mıntakavi anlaşmaların tatbiki ihtimalleri hariç ol mak üzere, harp zamanında Karadenizin yabancı gemilere radikal tılması, sürette kapa » Tetkik ve tahrir komiteleri çalışmağa devam ediyor. Umum toplantı delegelerin bekledikleri talimatın gelmesinden sonra yapılacaktır. Boğazlar Komisyonunun vaziyeti Montrö 9 (A.A.) — Havas ajansı muhabirinin öğrendiğine göre, bugün boğaz- lar komisyonu hakkındaki münakaşa esnasında Romanya, Bulgaristan ve Yuna- nistan, komisyonun lâğvını istiyen Türk nöktai nazarını terviç er, — Fransa ve İngiltere iste bu komisyonun kalmasının faydalı olacağı fikrinde bulunmuşlardır. Yunan matbuatının neşriyatı Atina 9 (A.A.) — Montrö ve Türki yeden gelen telgraflar bütün Atina mat « buatında derin alâka ile karşılandı. etri Gazetelerin çoğu baş gösteren ihtilâfın anlaşma ile neticeleneceği ümidini göste- rerek Türkiye hakkında dostane ifadeler kullanmaktadırlar. Konferans tebliğleri Frmas li ee ğİNİ Montrö 9 (A.A.) — Tebliğ ve tahrir komitesine haval Japon murahhas heyeti Konferana, 17 ve 19 uncu maddeleri tasvip € eylemiştir. Ş talebi üzerine, konferans, 18 inci bir içtimaa talik etmiştir. maddenin müzake- resini baş! Konferanı, harp tehdidi sebebile boğazların Türkiye tarafından kapatıln çıkacak vaziyeti müzakere etmiş ve teknik kamite, bu husus hakkında — mu heyetleri tarafından yapılacak teklifleri tetkik etmeğe ve harp tehdidi takdirinde Türkiyenin lüzum gördüğü her türlü tedbirleri almak hakkını muhafaza eden bir formül vücuda getirmeğe memur edilmiş tir. 20 inci madde ile alâkadar olarak, boğazlar mıntakasında hava seyrüseleri için geçit kulvarları hakkında noktai nazar teatileri yapıl hava sefaininin, gerek tuld metin tevdi tır. Türk murahhas heyeti, eçişlerini mümkün kılacak bir ylemek niyetinde olduğunu bildirmiştir. Madde, sonraya bırakılmıştır. madde, beynelmilel bağazlar komisyonu hakkında bir münakaşaya sebep olmuştur. Türk murahhas heyeti, komisyonun İâğvını istemiş ve bazı murahhas beyetleri bu teklifi terviç etmişlerdir. Bazı murahhas heyetleri de istatistiklerin tutul- masını kolaylaştıracak ve Türk hükümetinin yükünü azaltacak bulunan bu komis - , gerek arzani sürette g 21 inci yonun ipkasının faydah olacağını tebarüz ettirmi bazı diğer mu«s rahhas heyetleri de bazı orta sureti haller ileri sürmüşler ve meselâ Türk makams larının mukavelenameyi imza eden devletlerin konsolosları ve yahut her hangi diğer makamlarile iş birliği yapması esasını göstermişlerdir. Mesele sonraya bırakılmışı Saat 16 da yeni bir içtima yapılı Montrö, 9 (A.A.) — Tebliğ: Konferans, İngiliz projesinin tetkikine devam etmiştir. 22 nci madde tahrir heyetine havale olunmuştur. ahhas heyeti ibir metin tevdi etmiştir. Matbuata bildirilen bu metin hakkında muhtelif murahhas heyetleri, Millet- ler Cemiyeti çerçevesi içinde yapılmış anlaşmalardan çıkan hukuk ve teah- hütlerin şümulü üzerinde mülâhazalar yürütmüşlerdir. Muhtelif heyetlerin, Sovyet metnini ince bir tetkike tâbi tutmalarına talimat almalarına intizaren, bu madde sonraya bırakılmıştır. 24 üncü madde tahrir komitesine havale olunmuştur. Türk murahhas heyeti pek yakında 25 inci madde hakkında bir tadil tekli: finde bulunmak niyetinde olduğunu bildirmiştir. Mukavelenin mer'iyete girişi, tasdiki ve müddeti hakkında fikir teatisinde bulunmuş ve 26 ıncı maddeyi tahrir komitesine havale etmiştir, Önümüzdeki içtima, başkanla istişareden sonra genel sekreterin yapaca: ği davetle tesbit olunacaktır. İtalyanın bütün talepleri yerine getirildi! (Baştarafı 1 inci sayfada) adası arasında tahtelbahirlerle âdeta bir sed yapmak suretile 2 a & İ A ) üncü madde için Sov ve , Maltayı — istifade edilemiyecek bir vaziyete sokmak gibi şeyler yapabileceğini iabat etmiştir. Avam Kamarasında bir sual ——— Bugün Avam kamarasında bir meb'us: — İngiliz daonanması S00 senedenberi Akdenizdedir. Neden geri dönü » yor? Sualini sormuş. Bahriye nazırı Sir Samoel Hoar şu cevabı vermiştir: — İngiliz donanmasırın Akdenizde 300 sene daha kalacağını temin ede- bilirim, Fransa ve Akdeniz anlaşması Paris 9 (A.A.) — Havas Fransız hükümeti, Milletler Cemiyeetinin zecrı tedbirler 1D temmuzdan itibaren kaldırmak hakkında aldığı karar üzerine, İtalyan - Habeş ihtilâfı cs- nasında İtalyanların Akdenizde bir tecavüzü ihtimaline karşı vücuda getiri- len yardım anlaşmalarının hükümsüz bir hale gelmiş oldukları telâkkisin- de bulunduğunu rtesmen Londra ve Romaya bildirmiştir. İtalya artık Montröye gelebilecekmiş Londra, 9 — İtalyanın Mantrö konferansına iştirak etmemek için göster- diği sebep, Akdeniz teminatı olduğu için bu sebebin ortadan kalkmasiyle İ- talyanın Avrupa işlerine karışmamasiçin hiç bir sebep kalmamıştır. Diğer taraftan' İngiltere Akdenizdeki dona tan sonra İlalyanın da Lübyede tahşit ettiği fır dir. Bu suretle İtalyanın Avrupa işlerinekarışması için ileri sürdüğü bütün metalip kabul edilmiş oluyor. uti * masını geri almağa başladık- aları çekmesini beklemekte- — dıni unüt, sonuü senin için iyi olmaz de - akrabaları da kendisini mıya, muhtarım miştir! arkadan takip etmeğe başlamışlar, fakat Osman da: — Nasıl olur be ağam, adam nikâhlı karısından nasıl vaz geçer? d bir müddet sonra Osmanın izini kaybet « mişlerdir. ye davasın- Z Osman başka yollara saparak gizlice Si- dan feragat etmiyeceğini söylemiş, man Muhtarla akrabaları Osmana hücum o za- vasa gelmiş, doğru adliyeye müracaat ede- etmişlerdir. Osman bu vaziyet karşısında tabancasına sarılmış ve muhtar Kadire a - teş etmiştir. Muhtar ölmüş, Osman kaç - rek yaptığı işi anlatmış ve tabancası ile bir« likte teslim olmuştur. Adliye tahkikata el koymuştur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: