26 Temmuz 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

26 Temmuz 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ispanya ihtilâlinin Doğura bileceği Neticeler * İspanya İhtilâli evcut tariflere göre İspanya bir Komünist ihtilâli için lâzım olan “şartlar bakımından Rusyaya benzer. Sov- yet Rusyadaki rejimin tarihini o nakleder- ken anlatırlar: «Rusya, Marka'ın lüzum gösterdiği m» nai tekâmüle ermemişti. Fakat Rusyada sınıflar keskin hatlarla taayyün etmişti. Fevkalâde fakir, fevkalâde mağdur, fev- kalâde aç bir köylü ve işçi sınıfı, bunun karşısında fevkalâde zengin. fevkalâde re- fah içinde yaşayan asilzadeler, hânedan ve zabitler vardı. Orta sınıf teşekkül edememişti. İki si- tullan birinin hâkim olması zaruri idi Harb, zengin ve Aristokrat sınıfın kuvve- üni yıktı. İşçi ve köylüye şuur verdi. Ordu da onlara iltihak edince ihülâlin anar şart- ları tahakkuk etmiş bulunuyordu. Yalnız bir İldere ihtiyaç vardı. Lenin ve Komünist fırkası bu rolü oynamağa hazır ve mukte- dir bulunuyordu. Bu sebeple (o başka memleketlerde tahakkuku beklenen ihtlâl Ukönce Rusyada muvaffak oldu.» İspanyada da vaziyet buna benziyor. İspanyadaki sınıflar dn Rusyadaki *- sıfların aynidir: Bir taral ıç, sefil, fakir ve yok pahasına çalışan köylü ve işçi ek- #eriyeti. Bunlar nüfusun yüzde yetmiş beşi- ni teşkil ederler. Diğer tarafta zengin, A- ristokrat bir sınıf, Orta sınıf henüz teşek- kül etmiş değildir. Bu iki sınıfın çarpışma- m İspanyada senelerdenberi gördüğümüz kavgaların temelini teşkil eder. Sınıfların bu keskin vaziyeti dolayısiledir ki, büyük komünist liderleri komünist ihtilâlini ikin- si olarak yapacak memleketi İspanya ola- rak gösterirler, Fakat İspanya ile Rusya arasında yu- karda anlatılan müşabehetin tam olmasına mâni olan noktalar vardır: İspanyada ordu asilzadelere o mensup zabitlerin kumandasındadır. Ve İspanyol ordusu, henüz Rus ordusunun uğradığı he- zimete uğramamış, bir komünist ihtilâli i- gin manen hazırlanmamıştır. Sonra anlatıldığına göre (ne İspanyol Komünist partisi, ne de İspanyol komünist lideri Kabellero bu işi başaracak kuvvet ve kudrette değildirler. Nitekim komünist partisi bu zaafını bil- diği için diğer sol partilerle birleşerek müt- tehid bir cephe yapmağa mecbur olmuş-| tur. İktidar mevkiine bu cephe © namına Cumhuriyetçiler gelmiştir. * Fakat bir yerde komünizm Hülâli partları kapitalist veya Aristokrat sınıfın mevkiini sarsacak bir hale geldikten son- ra kapitalist sınıf daha şiddetli (Ove daha kuvvetli müdafaa tertibatı almağa mecbur | olur. Almanya ve İtalyada Faşizm bu ihti- yaçtan doğmuştur. Oralarda kapitalistler bütün kuvvetlerini organize ederek komünizm ve ihtilâle kar- # amansız bir'vaziyet aldılar. Düşmünlar- Bı dağıttılar ve memleket dahilinde kuv- vete dayanan bir idare kurdular. hpanya da bugün bu vaziyettedir. Yu: karıda anlattığımız sebeplerden dolayı bu- günkü rejim mevkiinde tutunamazsa, Aris- tokratlar ve menfaatleri sarsılanlar elele vererek bir Faşist diktatöryası kuracaklar ve düşmanlarını ezmeğe çalışacaklardır.. Bu sebeple İspanyadaki kavga beynel- milel tesirleri görülebilecek mühim bir ha- tekettir, Faşizmin muvaffak olması, İspan- yada komünizm hareketini uzaklaştıracak ve komünizme uzun müddet nefes aldır- mayacaktır. nana eses 0004100 0nn00kk0n004000nanananan İsviçrede deri mezhobi Dünyanın en serbest düşünen mem- leketlerinden biri olan (İsviçrede deri mezhebi namiyle bir mezhep vardır. Bu mezhep gizlidir, ve hayli rağbette- dir. Dini bir bağlılıkla bu işe kendile rini verenler içinde bilhassa kadınlar göz çarpmaktadır. Bunlar vücutlarını kabil olduğu kadar deri ile örtmeğe ça- lışmaktadırlar. Yüksek botlar, uzun eldivenler, gö- üslerine kadar çıkan korsalar giymek- te, ve bu eşyayı da kaçak olerak imal ettirmektedirler. Hükümet takibat yaptığı halde bu mânasizlığın önünü olamamıştır. Resimli Makale Avrupanın en belli başlı memleketlerinde kadınlar seçim hakkını kazanmış oldukları halde Fransız kadınları bu bakkı beniz kazanamamış balımayorlar. Bunun sebebi Frensz ka- dınınm, diğer Avrupa memleketlerindeki kadınlardan daba geri veya daha cahil olmaları değildir. Fransız kadınları da diğer Avrupa milletlerinin kadınları derecesinde uyanık ve aydın kafalıdırlar. nı kadınların soldan faala sağ taraftarı olmalarından endişe ediyor ve bu yüzden kadınlara seçim hakkını mümkün mer- tebe geciktirmekte fayda görüyorlar, SON POSTA tadırlar, Fakat Fransız âya- — Alacaklılar bir adamın Plâtin dişini Söktüre bilirler mi? Hani, dişini söke söke alırız, diye bir söz var « dır. Pek doğru bir sözmüş. Buffalo- da acaip bir dava olmuş. Bir adam kendisine muay- yen bir meblâğ borcu olan bir zencinden alaca - ğını tahsil etmek istemiş. Zenci izharı aczeyleyince, alacaklı- sı, mahkemeye şu yolda müracaatta bulunmuş: — Zencinin ağzında iyi plâtin diş var, bunları altınlarla tebdil ettirsin ve farkını versin. Filbakika mahkeme bu yolda karar vermiş, ve adamın dişini söke söke borcunu ödetmişler. ... Operatörün başından geçenler Sir Henry Holland isminde bir ope - ratör East İndia Assonstda verdiği bir konferansta başından geçen şu vak'ayı anlatmıştır: Kuctta şehrini baştanbaşa yıkan hareketi arzlar esnasında hastane de yıkıldı. Ameliyat alât ve edevatı kay- boldu. O sırada bir kadini müstacelen ! ameliyat etmek icap etti. Derhal bir dantelâ tığı, bir şapka iğnesi ve bir de tırnak makası buldum, O ve ameliyatı muvaffakıyetle bitirdim. İSTER Heybeliada Bahriye mektebinden mezun bir dostumla ge- çen gün Adaya gittik. Bindiğimiz vapur Akayın yandan çarklı vapurlarından biriydi. Bizi Adaya bir saat kırk beş dakikada götürebildi. Arkadaşım: Şimdi aradan oluz beş sene geçtiği halde bir saat kırk beş da- İSTER İNAN Ter ilâcı Mektebi Tıbbiye nazırı meşhur Mar- ko paşa, imtihanlarda bizzat bulunur ve talebeyi çok sıkarınış. Bir gün gene böyle bir imtihanda bu- Tunuyormuş. Talebenin birini karşısı - na dikmiş, ve sormuş; — Bir hastayı terlemek İzm gel- dikte ne yaparsın? — Ayaklarını sıcak suya koydurur; bir de sıcak ıhlamur içiririm, efendim.. — Daha? — Filin ve filân ilâçtan veririm., — Daha? Talebe, verdiği cevaplarla bir türlü — Filün yakıyı da tecrübe ederim, €fendim., — Daha? Bu sefer talebe dayanamamış: — Hazarunuzda imtihana çekerim, eedini! demiş, Jürileri aldatan avukat 13 temmuz günü Fransız vilâyet - İerinin birinde bir cinayet davasına ba- kılıyordu. Kabahat ölende idi, bununla beraber maznun da ceza görmesi İâ- zımgeliyordu. Avukat bir sürü esnaf- tan mürekkep olan jüriye döndü: — Yarın, dedi. 14 temmuz milli bayramdır. Reisicümhur affı umumi ilân edecek. Siz hükmünüzü beraet şeklinde tecelli ettirirseniz mahcup ol- mazsınız.» Gazete bile okumayan jüri âzası, a- Bi Hakkın hayatı Buna karşı Fransız kadınları ber frsattan istifade ederek haklarımı istemekte ve Fransız kadınını bu hakkı kullanabile- cek, bu baktan istifade edebilecek bale getirmeğe uğraşmak" Hakkı kullanmak, ve yaşatmak da almak kadar güçtür. Kazanılan, fakat kullanılmayan, yaşablmayan bir bak, kaza- nılmamış sayılabilir. mılmasıdır. Kullanılmayan hak unutulur ve unutulan bak, yavaş yavaş hayattan çekilir ve ölür, Fakat yaşayan hak, daima ilerler, ve hayatın icaplarına uygun bir şekilde tekâmül eder, Bir hakka hayat veren âmil, onun kulla. SÖZ ARASINDA HERGÜN BIR FIKRA | Bir sinek bir mahalleyi Nasıl Altüst eder? Alaca muhabirimiz yazıyor: Bure- da çok gülünç bir hâdise olmuştur. Tüccardan Süleyman Sırrmın iki man- dası sıcağın tesiriyle bir duvarın göl- gesinde durmakta imişler. Sineklerden rahatsız olmaları dolayısiyle kuyruk - larını salladıkları bir sırada, iki man - danın kuyruğu birbirine kenetlenmiş- Zavallı hayvanlar birdenbire ne yapa- caklarını şaşırmışlar. Her ikisi de aksi istikamete doğru yekdiğeriyle çekiş - meğe başlamışlar, Etraftan bu hldiseyi seyredenler koşuşmuş ve hayvanları kurtarmak iş- temişlerse de muvaffak olamamışlar - dır. Hâdisenin anf olarak zuhur etmesin- den dolayı ürken mandanın birisi bü - tün kuvvetini sarfederek diğerini sü- rüklemiş ve kuyruğu yarısından kopar- mıştır. Kopan kuyruk ikinci mandanın kuyruğunda kenetlenmiş bir halde kal- mış, bu arada tabit o civar da alt üst ol- muştur. damın bu sözüne kanmışlar ve maz - nunu beraet ettirmişler, karar adit mu- hitte fena tesir yapmış, müddelumu- mİ temyiz etmiş, şimdi her yerde bu mesele mevzuu bahsoluyormuş. İNAN İSTER İNAN kikada geliyoruz. İleri gideceğimize geri gitmişiz. Filhakika aradan 35 yıl geçtiği halde biz hâlâ vapurları ay- Bi işde kullanıyoruz. Gülcemal vapuru 1867 de yapıldığı halde MA! biz hâlâ posta vapuru olarak işletiyoruz. Denizyolları İdaresinin getirttiği bir mütehassıs bugün si- — Bu vapurlar, dedi, 38 senâ evvel getirilmişlerdi. O va: |yan eden bu milessesenin, mevcut eski vapurlarmı çıkanp kit bu vapurlarla Heybeliye İstanbuldan bir santite geliyorduk. | yenilerini aldığı takdirde senede bir kaş milyon lira kâr ede- bileceğini tesbit etmiştir. İSTER İNANMA! ge > ve ii İspanya! 7 E Talu u zavalh İspanyanın ne garip tecels lisi vardır! Kendimi bildim — bileli kâh için için kaynar, kâh coşar, taşar, ille- rinde kan gövdeyi ör. Coğrafi vaziyeti, tarike olan bağlam, ikliminin itidali, hulüsa her şey ona düm yanın en mes'ut bir memleketi olmak esba” bını hazırlamışken, onun barındırdığı mil- İst, milletlerin en fakiri, en muztaribi, en rahatsızıdır. Bu bedbaht millet tâ Şarlken'denberi göz açmamıştır. Papaların nüfuzu altında, yer Üstünde cennet olmağa namzet kendi ülkelerini ihmal ederek, öbür (dünyanın mevhum cennetinde kendilerine yer sağla» mak kaygusile hareket edem müteassp hür kümdarlar, İspanyayı mahva ( sürüklemiş« lerdir. «Kilisenin muazzez evlâdin olmayı her şeyden üstün tutan, «pek Katolik Ma jesten (nvanını bütün ünvanlera tercih e den İspanya Kzalları, 22 milyor halkın res fahı namına, terakkisi namına icraat def* terlerine hiç bir hayırlı iş kaydedemezler. 1931 senesine kadar devam eden kral- lik rejiminin bugünkü telâkkilere uygun ol" madığını bilen ve memleketle milletin #€- Mimetini göz önünde tutan bir avuç vatanı perverin, en son kral Alfonsu iskat ettik | ten sonra kurdukları cumhuriyet de eğef bir türlü takarrür edemediyse, bunun dâ | müsebbipleri gene kraliyet devrinin dahil de fırsat bulan artıklandır. Bugün, İspanya Cumhuriyeti | tehlike || geçiriyor. Rejimlerin en meşruu olan De“! mokrasiye karşı kara taassup, menfaatperest İİ Aristokrasi ve ikbal hırs ile çırpınan bif zümre elele vermişler, onu ezmeğe; krallığı! ihya etmeğe çalışıyorlar. Eğer muvaffak olurlarsa bu, yirminci asır için bir şin olacaktır. 4 Bizim şiarımız hiç bir devletin dahili işleriyle alâkadar olmamaktır. 2 Fakat, samimi bir Cumhuriyetçi sıfatis, le, İspanya cumhuriyetinin bugünkü elira &İ ve bilhassa genç bir Demok- rasinin maruz bulunduğu teblikeli durü'ma acımamak ta benim elimden gelmiyor. o © İspanyada Demokrasinin muzalfer o masını onun için can ve gönülden dileyen” > 208 Biliyor Musunuz? | — Vatican sarayı nerededir ve na sıldır? 2 — Meşhur amiralımız Barbaros F reddin kaptan paşa olmazdan evvel ne idiği 3 — Altın kitap nerede idi, ve ne yazılıydı? 4 — Osmanlı papazı kimdir, başka adi var mıdır, nerede yaşamıştır, hangi vak'#* nın kahramanı olmuştur? a 5 — Sultan Mecidin orduları kimin (89 rafından ve nerede mağlüp edilmiş, - bil yüzden yapılan muahede nerede imzala” mmigilar > (Cevapları Yarın) * Dünkü Suallerin Cevapları: I — Peticlös kadim Yunanistanın lat adamlarından biridir ve Ye adar sabiaimoda en büyük (kbeline kull vupmun, 459 da başlıyan bu parlak defi re wPericlös asm» ismi verilmiştir. 2 — Pera devleti cenubi Amerikada dır, nüfusu 7,300,000 dir. i 3 — Musırllarda kral naibine Hidiv #© mi verirler. “ , hususiyeti yavrularını karnı ü torbada taşması ve arka ayaklarının uzun olmasındadır. 163 günde yaya olarak 9 bin kilometre 5 Moskova fabrikalarında çalış sporculardan beş kişilik bir grup» kânunusanide Moskovadan hareke ederek 163 gün sonra İl haziralii mükemmel şersit içinde Uzakşarl Amur kıyılarında Komsomolek şehri varmışlardır. Bu yürüyüş esni ilef sporcular, 9 bin kilometre katetir* b ve günde üstüste 95 kilometre YO? za a Çam ayal < ERNLERİN

Bu sayıdan diğer sayfalar: