9 Ağustos 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

9 Ağustos 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

a SIHHİ BAHISLER e k Deniz ve hastalıklari üzerindeki tesirler Veremlilerle tifo, zatürree, zatulcenb böbrek, barsak Hklıı çok titiz hareket ettiği Halde, hastalıkları geçirenler denize girebilirler mi? Yazan: Doktor Etem Va Aavrapanın İstanbula hiç bir zaman nasip olmıyacak büyük ye — modem Plâjlarından biri | —2— Denize girecek olanlarda aranacak bi- Haci şart ciğerlerin sağlamlığıdır. Bunun Ha bazı hususiyetleri vardır. , Verem hastalığı ve ateş içinde istırap yeken bir hastaya denize gir, diye tavsiye pdemeyiz. Fakat vaktiyle veretn geçirmiş We artık sihhatini kazanmış, toplanmış, kanlanmış bir hastayı da denizden menet- meğe de hiç hakkımız yoktur. Bilâkis böyle hastalarda vücut mukavemetini arttıraca- İpnı düzünerek iyi ve dikkatli bir muayene- Hen sonra denize bazı şerait altında gir- Mnesini — tavsiye — edebiliriz. Kapanmış gekilde veremlilerde — ve ateşi çıkmayan, halgam çıkarmayan, kan tükürmeyen eski yeremlilerden denize girmek suretile kilo- Şar kazandıkları, iştihalarının arttığı — bir 'gok müşahedelerle tesbit edilmiştir. : — Denizi tavsiye ettiğim bir çok eski hastalarım arasında vaktiyle zatülcenp ge- girmiş ve senelerce en ufak bir nüks teh- Hikesi ve hastalık ârazı göstermemiş olan- har pek çoktur. Bunlarda bilhassa düşünü- Şecek nokta zatülcenbin sulu olmıyan ve gerahat yapmayanı şekli kuru cine olması Jüzımdır. Diğer ciğer hastalıkları arasında zatür- »oe de aradan bir kaç sene geçmesi ve ye- niden kış ve yaz zamanlarında bir ye- mileme ârüzi vermemiş olanları da deniz- den mahrum edemeyiz. , Tifo, zatürree, zatülcenb ve amepli, di- Şanteri hastalıklarında —ateşli — günlerden #onra hastalık toksinlerinin tesiriyle kalb ekseriya fazla yorgun olur. Eğer bu hasta- Şklardan sonra kalbe ait bir ârıza kalma- Müş ve gene kalb sağlamlığını muhafaza #tmiş ise denize girmek — tehlikesji ortada yok demektir. Böbrek sancısı geçirenlerle, kum ve İaş düşürmekte olanlara, kara ciğeri ve safra yolu hasta olanlarda deniz banyola- B şâli tesir yapmayacağı için bu tabii kay- naktan bu gibi hastalar haatalıkları mevcut olduğu müddet zarfında istifade edemez- ler. Deniz serinliği böbrek ve kara - giğeri Üşütebileceğini düşünerek bu nöbetler es- nasında denize girmelerini menederiz., Barsakları dizanteriden zayıf kalmış ve sık sık barsak nezlesi (antre kolit) bhasta. lığı mevcut — olanlara da deniz banyoları fayda vermez, Tansiyonu yükselmiş ve fazla damar sertliği sabit olanların deniz — banyolarına karşı çok dikkatli ve hassas davranmala- m lâzımdır. Böyleler arterpo iskleretik has- taların denize girmeleri gerek — denizdeki emlâhın hususiyeti ve — gerek — denizin bazan serinliği fazla kamçı vazifesini ya- par, Esasen kamçıdan yükselmiş bir — taz- yikı büsbütün arttırmış oluruz. O zaman dimağa bir kan hücumu ve bir sekte gel- mesi şüpbelerini de daima hatırlamak lâ- zımdır. Tansiyonu düşük hastalarda bu derece ©n azami, © - 8 asgari dereceyi bulmuş ise deniz bir anafilâksı yapar ve hasta far- kına varmadan bir baygınlık geçirir. Bu e- ğer denizde iken vukua gelirse boğulma tehlikesi de mevcuttur. Çok defa gördüğü- müz ve işittiğimiz boğulma tehlikelerinde bu gibi anfilâksı vak'alarını da hatırlarım. İyi yüzmek bildiği halde denize girer gir- mez aldığı bir şevk bir (darbe) sebebiyle | kalbi felce uğrayarak ölenler eksik yeğil- dir, Şu halde deniz banyolarının mhhat için çok yüksek kıymetini ve sayısız faydaları- ma hesap ederken bunun aksi tesirlerini de düşünmelidir. Ve deniz mevsiminde kalb böbrek ve ciğerlerin — vaziyetini — dikkatli bir muayeneden geçirmek faydadan — hâli olmadığı için ciddt bir muayenei — sıhhiye- den geçirerek bütün bir emniyet — içinde banyolardan istifadeye çalışmalıdır. Doktor Etem Vassaf “GÖNÜL İŞLERİ Kocamın başka bir Kadınla evlenmesinden Korkuyorum ç, *34 yaşındayım. evleneli 19 sene ol du. Fakat aramızda resmi nikâh yok, ee ki imam nikâhı var. Bu zamana kadar gocuğumuz olmadı. Filvaki birbirimizi seviyoruz. Fakat çocuk olmaması yü - zünden kocamın bir başka kadınla ev - lenmek istemesinden korkuyorum. Aca» ba başka bir kadınla evlenebilir mi?» İzmir: Rüveyda Siz medeni kanım çıkmadan evlen - miştiniz. Nikâhmız makbul olmak lâ - 5n gelir. Üstünüze kocanız evlene - mez. Amma çocuk yapamamanın ku - surları ciz de ise nikâhı — fesbedebilir, yalnız lüzumsuz bir vehme kapılmış gö- rünüyorsunuz. Arada hiç bir mesele yak- ken neden böyle bir şüpheye düşüyor- sunuz ? * Akkar imzalı okuyucuya: İstediğiniz malümatı veremiyeceği « mizden dolayı mazur görünüz, * İstanbulda A. Hür: Kat'iyyen kıza yanında başkası var ken bir şey söylemeyiniz. Fakat hakkan« da tahklikat yapımız. Evlenebileceğiniz bir kız ise evlenmeğe talip olunuz. So- kak maceralarına atılmakta mana gör - müyorum. SON POSTA Halkın fikri Harap olan kıymetli eserlerimiz ükümet, Aâsarı atıkanın muhafazası kaymetli eserlerimiz, günden güne harap olmaktadır. Harap olmak şöyle dursun e- gerlerile iftihar duyduğumuz — insanların mezarları apteshane haline bile gelmiştir. Bakınız okuyucularımız bu hususta ne dü- şünüyorlar: Maarif Müdürü Tevfik: Bir milletin me- deniyet tarihinin öl- güsü olan eski &- serlerin yıkımından herkes — mes'uldür. Ve herkes — alâka- dar plmelıdır. He- pimizin malı olan bu eserlere bepimizin göstere- ceği umumi bir sev- N ci ve itina onların, 5İ muhafazası için gılaşacağımız — güç- gene lükleri azaltır. , — Maarif idaresi, bütün rçemi müesseseler bununla meşgul olmalıdır, ..r Muharrir Selâmi İzzet: Ben tarihi kıyme- # olan âbidelerimi- ze bakıldığını zan- nediyordum. — Çün- kü, bununla sene. lerdenberi uğraşan bir mücssese — var, Eğer bakılmadığını söylediğiniz — tarihi Abideler ve kıymet: E eserler varsa, bu- nu bilen, gören v duyan, bu işle uğ- yaşan — mücsseseya haber vermelidir. Şâir Fıtnahi — mözarı a gelince; bizde esasen bir mezarlık üzün - sü vardır. Bunüun mes'ulü de ne mücese 16 ve ne de Ferddir. eİslâmiyet mülesseşse i» denen ayrı bir mücesesedir, Zira islür di- ninde ölüm lüksü yaktur. Biz — Öölüleri. mize odalarımızda «Yüsin$ okurüz. Me- zar başında merasim yapmayız, #a | Terbiyeci, Saylav Selim Şirri: Bizde mezarlık- ga İar derdi, bayli güç î mesele. Ben; an- nem öldüğü zaman mereye — gömeyim diyö hayli düşün- ş düm, Nihayet ka- ? yar verdim, *Onu K / gönlüme gömdüm, '—"; Va hatırası için de Çamlıcadaki - evi- min hahçesine bir ÖL taş diktim. Ve gülereğ, ilâve ediyor: Gömülecek mukaddes bir şeyinlz var« sa siz de böyle yapmız « ... Enver Behnan Şapolyo: (Müzeler tarihi) isimli kitabımda buna aöt bütün fikirlerimi söylemiştim. Böyle bir bakımsızlıktan evvelâ halk mes'uldür. Çünkü bu emanetler atahar- mızdan bize ve sonra bizim kurduğumuz müesseselere kalmıştır. Türkiye büyük bir tarihin kayna- dadır. Böyle büyük kaynakların * kalacak büyük yadlarını da ayni büyük kudret ve ihtimamla muhafaza en büyük vazifemiz- dir, ef Ecnebi profesörler ve Türkçe İstanbul üniversiresinde bulunan ecnebi profesörler imzaladıklârr mu - kavele mucibince üç Bene zarfında Türkçe öğrenmek mecburiyetindedir- ler. Kendilerine Türkçe öğrenmek üzere verilen bu mühlet önümüzdeki eylül ayında nihayet bulmaktadır. — , Eylülde profesörler Türkçe imti - hanma tâbi tutulacaklardır. — .» Maamafih üniversitedeki - *yabanci profesörlerin bir çoğu daha Tüılçcyı j öğrenemcmıçlcıdıı Dünyanın en azılı haydutları Korsikadadır Memleketi aralarında nüfuz mıntakalarına taksim etmişlerdir, istediklerini Korsika — dağlarının krallarından biri, bu- landuğu topraklar ve bir. kurbanı Korska dağlarında kanun tanımıyan baydutlar serbest serbest gezerler, kendi nüfuz mıntakalarında istediklerini öldü - türler, istediklerinden binlerce frank ha » raç alırlar. Onların emirlerine inkiyat et « müyenlerin hali haraptır. Bir tek kurşun He meseleyi hallederler. Hulüsa Korsika Avrupada hâlâ bir çı- ban başıdır. Ben oranın yerlisi oluğum için bana do- kunmıyacaklarını zannediyordum. Seneler- denberi, babamdan kalma ormanları işleti- yor, ve onların menfaatlerine dokunma - dığım için, bana zarar vereceklerini de zannetmiyordum. Bir gün ormanlardaki faaliyeti teftiş ederken yolun ortasında bir adam ellerini kaldırıp işaret yerdi ve ben de durdum. — Beni takip ediniz. M. Simonelti, si - zânle birisi konuşmak istiyor, dedi. Bir kaç dakika sonra, rehberimle karışık yerlerden geçtikten sonra ufak bir evin önünde dur- duk. Kapının önünde kısa boylu sert çeh- veh ve belinde iki sıra fişekliği olan bir a- dam vardı, Kendi kendisini takdim etti: — Ben Jozef Bartoli. Buradaki deli « kanlıların şefiyim ve hattâ Palnecanın kra- lytm, dedi. Ekmi sıktı. Beraberce bir masanın ba - gına oturduk. Foprak kâselerin içinde geti- tilen gazapları içtik. Söz arasında bana: — Bilhassa Korsikanın cenubunda haş dutluk her şeye hükimdir, dosiarımız. bi hükümetin eline vermezler, ve esasen hü- kümet buralarda iş göremez... dedi ve ayrıbrben, işimi rahat rahat yapabilmekli- Hen *için benden kıvırdığı parayı — cebine soktu ve ilâve etti. — Tediye vakitlerini sakın geçirmeyi « niz, müddetinde para elime geçmeşse, ev- velâ ormanlarınızı yakanm, sonra işçile - rinizle uğraşınm ve her biri tüfeğimin ta- dını tadar. Ve nihayet sizin de başınıza is- temediğiniz bir takım geyler gelebilir. İstediği para on hin franktı; tediye za - manı gelip te çatınca yetiştiremedim... A- radan dört saal geçmişti. Normano civa » rındaki ormanlarımın tutuşturulduğunu ha- ber akdım. Bartolinin emri emirmiş ve o- nun dediği olmazsa derhal söylediğini tat- bika geçermiş. Kendisine haber yolladım. Parayı da te- darik ettim, fakât en ufak bir anlaşama - mazlıkta adamlarımdan bir tanesini vurdut. tü Artık aramız açılmıştı.. Bir akşam Verde boğazında —arabam tekrar durduruldu. Fakat bu sefer bey - asar, istediklerini keser, asıp kesmediklerini de mutlaka haraca bağlarlar Korsikalı bir gazeteci geçirdiği tüyler — ürpertici macerayı anlatıyor girlerin gemlerini ellerine geçirenlerin mik” tarı tam ön İki kişi idi. Bartoli de arala * rında bulunuyordu. Arabadan iner inmez, Bartoli müstehzl bir çehre ile tüfeğini bana tevcih etti. V£ emreden bir seslet — Simonetti inin oradan aşağıya, seni öldüreceğim kurşunla arabadaki arkadal” larına zarar gelmesini istemem dedi. Sof istediğim 15.000 fsangı vermediğin içif veni ölüme mahküm ettim. Bartoli adamı tavuk öldürür gibi öldü” ren bir insandır, karşısında dikildim kaf dım. Soğuk ter döküyordum, mazarla * mndan, hakkımda beslediği fena Aikirlefi anladım. Ve kurtulduğum takdirde ken * disinden intikam alacağıma dair ahdettint | Bartoli beni adamlarından birine verdi Ona da bir şey tenbih etti. Anlaşılan gide” ceğim yer idamın mehalli infaı idi. Onuf adamile bir kaç kilemetre gittikten sonf$ bir lokantada oturduk, ben bir aralık dışaf! çıktam ve bahçede duran bir kadına iki s4” tır yazı yazarak vaziyeti bildirdim. Jan * darmaya haber vermesini tica ettim. Ya * mm saat sonra yola tekrar çıktığımız za * man bir müfreze jandarma bizi çevirdi beni de kurtardı, Adli makamlar ile temasa geldim, Batf” tolinin ceza görmesi için benim de yardı * mumi istediler. İlk iş olarak, Bartolinif kardeşini, teyzesini ve halasını yakalattıf dım. Bu haber Bartoliye aksettiği zaman d gibi olmuştu. Tuzak: Bu tevkif edilenleri tekrar serbest bi ” raktırdım. Bunlar Bartolinin yanına dö * nünce: — Bizi Simonetti serbest bıraktırdı, İ7 diler. Ve Bartoli de bana şükranını öde * mek için haber yolladı ve davet etti. Müthiş haydut artık kafese — gi kazdığım tuzağa düşmüştü. Randeva — mahalline — gittik. — Kt Tarım kat'i idi. Kendisini öldürecektim. F*” kat yemekten sonra, onun da fikrinin bt * zuk olduğunu anladım, yanındaki adamlt” zın hayatını kurtardıktan sonra beni Öl * dürmekte biç mahzur yoktu. Bu sur! kırlan izzeti nefsini de tamir etmiş olaca t Yemekten sonra nişan almağa gık'*' Sü metroileride dürün bir ağaca'nişam'Aİ ve gövdeyi ilk kurşunla yaraladı. Bana döndü. ADevamı 9 uncu sayfada) BEY BEPENE FE

Bu sayıdan diğer sayfalar: