15 Ağustos 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

15 Ağustos 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

F . 6 — Sayfa Amerikanın Kaliforniya üniversitesinin Büyük Alimleri yeşilimtrak mavi tenkte, son derece tehlikeli bir gua üzerinde mühim tecrübeler yapıyorlar. Tehlikeli bir şua dedik, Filhakika in- #an bu şuaa parmağını uzatacak olursa bu uzvunu derhal kaybeder. Parmak — uzat- mak değil, şuaa yirmi beş adım mesafeye kadar yaklaşmak dahi tehlikelidir. Görü- hlişe göre bu şua son derece tahripkârdır. Fakat ilim adamları ondan çok büyük is- tifadeler elde etmeyi umuyor, Ve bilhassa kansere karşı açılan mücadelede bu şunın kat'i bir enuvaffakiyet kazanmasını bek- liyorlar. Filhakika dünyaniın — bütün — tad- yum mevcudu bir araya getirilecek — olsa bile şifa hassası bakımından bu yuna mü- savi olamıyacak vaziyettedir. Kaliforniya Üniversitesinin bu şua: çıkarmak için kul- Ulandığı unsur 4 milyar dolar kıymetinde- dir. Bu şua fareler üzerinde tecrübe olun- muş, ve neticede bununla kansere — karşı bir taarruz harbi açmağa imkân bulundu- u anlaşılmıştır. İlim adamları, bugün bu Şuar zaptü rapt altına almağa uğraşmak- tadırlar. Biz şimdi asıl meseleye gelelim: Bu esrarengiz şua nedir? Bu şua bir elektrik şeraresi veya bir - gk seyyalesi değildir. Buna miknatisi şua ga deniliyor. Bügün bu — şus: — 6,000,000 vöt kuvvetinde kullanmak mümkün ol muştur ve buna göre cihaz yapılmıştır. Şu- *, güneş ışığı camdan nastıl geçerse, ayni kolaylıkla en kalın madeni —münialardan CÖNÜL İ Geçimsiz bir Aile Kadını Otuz yaşında az maaşlı bir memu- sam, Dört sene evvel üç çocuklu — bir kadınla elvendim. İki sene kadar iyi ge- | gindik. Fakat ondan sonra evin bütün yabat ve huzura kaçtı. Şimdi mütemadi bir kavga halindeyiz. Bu kadın —bana hakaret etmekten bile çekinmiyor. Hal- buki benim hüsnü niyetim var. Üç ço- cuğa kendi çocuklarım gibi bakıyorum, gmekteplerde okutuyorum. Bu kadın ne- | den benimle geçinmek istemiyor? Zen- gin de değildir. Güvendiği hiç bir şey yok. Niçin böyle hareket ediyor, anla- miyorum ? Kastamonide M. Altay Zevcenizin ruhi ahvalinde muhak- kak ki bir bozukluk var. —Kızgınlığının geçimsizliğinin sebebini de biraz kendi- mizde arayınız. Acaba ona karşı — sevgi- miz eeki bararetini taşıyor mu? Onu da A SAĞ Sundla 0 Kansere karşı yeni ve müthiş bir silâh bulundu | Bu silâh mıknatisi şua denilen son derecede tehlikeli,'Hasis bir köylü gönül vei- yakıcı, tahrip edici bir şuadır. 17 ilim merkezi şimdi diğikızı sahte para ile almak ile meşgul bunu tecrübe ŞLERİ ha iyi anlamağa çalışınız. Size bir aylık bir tecrübe tavsiye ederim. — Karınızın hâleti ruhiyesi ile fazla meşgul — olunuz ve ancak ondan sonra kararınızı — ve- riniz. yazan, size randevu veren genç — kızın bütün bu işleri sizden evvel hiç değilse yüz kişi ile yaptığına şüphe etmeyiniz! kayt, biraz da mağrur geçene bakınız! İstanbul gibi büyük merkezlerde yaşamış bir kızla, yahut da bunun aksine İstabul- lu bir kızın taşralı bir erkekle evlenme « sinin doğru olmuyacağını iddin eden bir kaidenin mevcudiyetinden haberdar de- gilim. Göze alınacak mesele tarafeynin şurada burada doğmuş olup olmamaları değil, seviyeleri, karşılıklı vaziyetleridir. Bu bakımdan edineceğiniz kanaat mu- vafık ise hiç tereddüt etmeyiniz! BON POSTA Gelinin yerine zifafa — giren palabıyıklı erkek istemiş fakat, kız tarafı daha kurnaz çıkmış Yugoslavya gazeteleri çok garip bir vak'- Bu gazip vak'a şudur: Papazlar ,farkına var - madan iki erkeğin nikâhını — kıymışlardır. Mesele şimdi mahkemeye intikal etmiştir. Yugoslavyada Gnilave isminde bir köy vardır. O köyün eşralından Mösyö Antiche |kırk yaşlarında zengince bir adamdır. Bu |güne kadar evlenmeyişinin sebebi zamane kızlarına itimat etmeyişinden ve bir de on- adan uzun uzun bahsetmektedirler. ların masrafına dayanamayışındandır. Ni- hayet bekârlık canına tak diyor. Evlenme- ğe karar veriyor, sağa sola ahbap çıkarı- yor, kendisine bir kaç tane kız teklif e- diyorlar o hiç bir tanesini beğenmiyor. Bir gün panayırda, enine boyuna, etine dolgun bir kıza restgeliyor. Kız çok güzel, sarı saçları etrafa hâreler saçıyor. Antiche kızın yanına sokuluyor. Kız o aralık alış veriş ediyor. Antiche bu pazarlığa kulak kabartıyor. Bakıyor ki kız gayet de hesa- bi, en ufak şeyler üzrinde kılı kırk yarı - yor. Antiche düşünüyor: — Hem güzel, hem de hesabını bilen bir kız diyor, ve onunla kendi kendine evlen- meğe karar veriyor. Kızın arkasını takip ediyor. Oturduğu evi öğrenince bit gün bir mektupla kızın annesine müracaat ederek görüşmek istiyor, Ve münasip bir günde müstakbel damat ile kızın annesi buluşu - yorlar. Bazı köylerde bir âdet vardır. Kıza ta lip olan erkekler, kızı annesinden bâbasın- dan sâtın alırlar. Bunlar da bu âdet hük - Miknatis şuaını kullanmak için ya- yılan cihaz ile şu- tın faaliyeti : (Bu şua, şimdiye kadar kullanılan şuaların en kuvvetlisidir) geçmektedir. Şuaın tesirine karşı gelen ve tesirini kıran en kuvvetli âmil, sudur. Â- limler, şuaın şerrinden korunmak için su depolarından istifade ediyorlar. Şimdiye kadar iki yüz fare üzerinde tecrübe yapılmış ve bu tecrübeler mikna- | CA7 ae tisi şusın X gunmna nisbetle üç misli tah-|Münce pazarlığa girişiyorlar, —kızin anası ripkâr olduğu anlaşılmıştır. Bilhassa bu şu- | bizim paramızla beş yüz lira kadar bir pa- A, sıhhati yerinde olmyan — bir uzviyetle|"3 istiyor, Antiche 250 veriyor. Vur aşağı, karşılaşınca tahrip kuvveti bir misli daha|'t yukarı pazarlığa girişiyorlar, ana döri artmaktadır. Bötün ümit, bu noktadadır. |Yüze iniyor. Antiche üç yüze çıkıyoı. İş — Buügün kansere karşı yüksek — valtajlı ı'f"“lul' gibi bir renk alırken nihayet 360 X gani ile radyum — kullanılıyor. Bunlar|lirada karar hııyoılî 1 ensaci tahrip ederek hastalıksız Ş :î:ı::ı:hnml vuly:m bırakıyorlar, Fa-| — Bunuün üzerine nikâh hazırlıklarına bay- kat hastayı zarara uğratmadan, bu babis| İtniyor, Antiche nişanlısına hastalığın ilerlemesine mâni olacak dere-| hediyeler yolluyor. cede kuvvetli bir gua neşredilemiyor ve| — Nihayet paranın verilmesi lâzım gelen neticede altı hasta içinde ancak biri bu te- | Vüde bülül ediyor. Antiche bu üç yüz alt- davi tarsından İstifade ediyor. Miknatisi | N9 Brayı fazla buluyor. Kendisi bukkal 'şuam hastalıklı ensaç üzerindeki tesiri son dükkânı işlettiği zaman eline geçen sahte derece kuvvelli olduğundan daha çok |Paraları bir kenara koymuşmuş, aklına o fayda vermesi beklenmektedir. sahte paraları yutturmak geliyor. 250 li- llim adamları bu ümidi tahakkuk ettir- | "Anin üzerine sahte paralarla dolduruyor. mek için geceli gündüzlü çalışıyorlar. Ni-| - Nihayet nikâh günü gelip çatıyor. Ane tekim Kaliforniya üniversitesinin yaptığı| Üche en yeni elbiselerini giyiyor, köydeki tesisatın tpkısı 17 ilim merkezi tarafından | Pütün ahbaplarını kiliseye —davet ediyor. yapılmaktadır. Bunların onu Amerika Bir-| Misafirlere tevzi edilmek üzere şeker 18 - leşik Cümburiyetleri dahilindedir. ve en| Marlıyor. Masrafa giriyor. Arabalar donü- büyüğü Princeton Üniversitesi — tarafından |tılıyor. Gelinin evine gidiliyor. Gelin ma- yapılmaktadır. hallelinin alkışları arasında, arabaya bini - Bu on yedi merkezin yapacağı tecrü-|YOT. yüzü gözü kalın duvakların arkasında beler neticesinde insanlık, kansere — karşı | Vice gizlenmiştir. Kiliseye vanlıyor. kuvvetli bir silâh daha kazanmış olacak-| — Kilisede orglar çalıyor. Dualar okunu - tır. yor. Papaz bunları karşısına alıyor, evvelâ kızat — Antiche'i koca olarak İster misin?. diyor. Kalın düvakların altındân ince bir ses; — İsterim, diyor. Bu sefer ayni sual Antiche'e —sorulu » yor, o tam bir erkek sesile: — Memnuniyetle alırım, diyor. Papaz bir takım dualar daha okuyor. Bir yastıkta kocayınız diye bir iki söz de aöyledikten sonra yeni evliler, yine araba: larına biniyorlar. Antiche arabacıyat: — Çabuk sür, diye de tenbih ediyor, sevgilimin yüzünü bir an evvel göreyim. Artık basretine dayanamıyorum. Gelin onun bu sözlerini başile tasdik e- diyor, arabacı kamçıyı şaklatıyor, —© arada sırada * Beyazıtta (K. K.) a: Size gülen, size bakan, size mektup * Odalarnna girdikleri zaman Antiche ka- mısını kucaklayıp öpmek istiyor. ©O cilve yaparak kaçıyor, odada bir kovalamaca başlıyor. Nihayet Antiche karısının duva- ğanı eline geçiriyor. Hızla çekiyor...... —A.. A, Bu da ne, 1. Antiche'in arkasından koştuğu evlenip. nikâh kıydırdığı kanısı.... Bıyıklı, hem de palabıyıklı bir erkek... Aman...... Tabiü rezalet bütün kKöye yayılıyor. An- tishe herkesin eğlencesi oluyor. asıl kiz da, ortalarda dolaşıyor. Mesele mahkemeye intikal ediyor. An- tiche kayin valdesi aleyhine vir sahtekârlık davan açıyor. Kaynanası da mahkemede: — Evet, yaptım diyor. Kizdiğım için, Evlenecek misiniz? Yanınızdan lâ » * Giresonda Bay (K.) ya: Uzak vilâyetler halkından bir erkeğin TEYZE Yazanı Güneşin bütün kuvvetiyle kavur - duğu, hudutsüz geniş, üzerinde rüz- gârların dalgalar yaptığı nihayetsiz bir kum denizi, insanı bıktıran ve yo- ran ebedi bir tenhalık, şiddetli fırtına- lardan daha korkunç olan vahşi hay - vanatın mekânı; işte keşiflerden evvel Büyük Sahra hayallerde böyle yer tut- muştu. Bazı tarafları yanlış olan bu tablo hâlâ kafalardan silinmedi. Bir çok seyyahlar bir takım maksat- larla çöl ve çöl ötesi esrarnı açmak he- vesine düştüler. Bir kısmı yollarda öl- dürüldüler. Bunları aramağa gelen seyyahlar da öldürüldü. Meselâ Vo - gel ve bu zatı karşılamak - üzere yola çıkan Beurman bu akibetlere uğradı « lar. Bazıları da kurnazlıkları seyahatlerini — yapabildiler. — Meselâ bunlardan biri Fransız Rene Caillia': dir. Rene biriktirdiği (2000) frankla çöle geçen bir kervana katıldı. Çölde rastladıklarına dostluklarını kazanmak sayesinde için kendilerine ufak tefek bazı hedi- yelerde bulunmakla beraber mühürlü bir kâğıt göstererek kendisinin Mısırlı bir aileye mensup olduğunu söyledi. Kur'andan ezberlediği bazı parça - Jarı okuyup namaz kıldıkça - bunların bu adam hakkındaki şüpheleri büsbü - tün ortadan kalkıyordu. Bu suretle yerlilerce muteber olan pasaportunu kendisi icat ederek seya- hat eden Rene Caillie dönüşte dilenci derviş kıyafetiyle memleketine avdet edebildi. Prusya kralırlm gönderdiği hedi - yeleri Bornu sultanma vermek üzere çölü geçen diğer bir seyyah da Alman Nahtigaldir. Fakat bundan sonraki seyahatinde yağmacılık ve esir tica - yetile geçinen kabileler eline esir düş- tü. 4 aylık esaretten sonra Mısir yolile Avrupaya' geçebildi. 1898 - senesinde sahranın keşfine koyulan Furo - La » mi heyeti ise Laminin kumandası al - tında (10) u zabit olmak üzere 276 kişi, bundan maada rehberler, deveci- ler, avcılar, öncülerle beraber binlerce hayvandan terekküp ediyordu. Kafile önünde, yanlarında ve arkasındaki av- cılarla harbe giden bir alaya benziyor- du. Zira çölde yaşayan Toareg kabi - lelerine karşı başka türlü yola gidil - mezdi. Kan dökülmemesi için iyi çare bu idi. Bu suretle yollarına devam e- den heyet azaları Ahaggare yaklaştık- ları zaman hayretler içinde kaldılar. Zira ufukta gayet ince işlenmiş bir dantelâ görüyorlardı. Bir gün sonra beyet bu dantelâya yaklaştığı zaman büyük bir şehri saran gayet cesim, dik duvarlar, bunların üzerinde de her şe-|adı verilen taşlık yıylnl:udııın ik' kilde yapılmış büyük büyük âbidelerle| Şimali Afrikanın büyük bir öl Fransız nüfuz ' — gayet ince dikenli taşlar, sağlam ve büyük kaideler üzerinde bir çok çan - ——— ——— ondan initkam almak için yaptım. Kızı 360 Braya satmışken, deste deste banknotların arasına sahte paralar kanştırmış. Cezayir sahrasında bir vaha h, etrafı, korkunç yapılı kuleler göf “KIRK GÜNDE DEVRİÂLEM Tanımadığınız memleketler ve insanlar M. Senelerce bir tek damla yağmur yüzü görmeyen Büyük Sahra Ekrem e K g düler, İçinde insan bulunmıyan — ve etral surlarla çevrili olan bu yer bir vel uzaktan serap içinde şekillerin celmesiyle ufukta bir dantelâ rünen yerdi, Bu şekilde tasvir, ranın bugün harap olmuş tariht bir hir olduğu zannıni veriyor. Halbuki burası ne bir tarih gün e€ gibi g? size bir t şehir " dir, ne de insan cliyle bina edilmişti? Bu manzara tamamile kayalardan yaâ') pılmış hareketsiz ve insana azamet korku ilham eden bir yığındır, Hattâ bu manzara üzerinde kım ziyadar alevler yükselten bile insan ve haşyeti bertaraf edemez. Bundan sonra yoluna devam heyet daha kütrak ve çorak yerlı ruhunda hasıl olan eziyef bir GÜ gü cdel lere vi oldu. Nihayet evvelce Flatter kafile" sinin öldürüldükleri yere gelince Ff ro dini bir merasim yaptırdı. Buralarda uzviyete en ziyade l eden gece ile gündüzün hararetleri idb Gündüz 30 - 3ö, gece sıfırın (10) derece. Yolların üstünde keletleri görülüyordu. Heyete ait hayvanlardan da Artık hayvan kaldı, kalmıyan burlarda mülü bire duruyor, yürümesi için dürtülü yor, fakat hareketsiz bir taş gibi kınt! damıyor, yükü indiriliyor, 1ssız çöv, re terkedilerek yola devam ediliyof du. Hayvanın insanlar üzerine en acıklı tesiri, kafile gözden luncıya kadar gözlerini başka çevirmeyip daima nazarları ile kâ yi takip etmesi idi. Ve bu suretle file kesilen bir kuyruk gibi her gü parça daha küçülüyor ve kınlıyo'a Büyük müşkülât içinde yıpılı:', seyahat ile pek çok malümat topl. Çölde su yüzünden pek çok kavg olur. Bunun içindir ki su husus! pek sıkı nizamat konmuştur. Ve H”, kese su Bıra ile taksim edilir. Çok F rak olan bu sahrada hemen hiç yağmur yağmaz. Hattâ bazı rinde birbirini takip etmek iiıer:a-'v' kaç sene yağmurun yağmadığı A müştür. Gece çok soğuk olur. Su birikintileri donar. Gündüz ; n talık kavrulur. Bununla beraber ** , ranın, birbirinden pek uzak ol zere bazı mıntakaları vardır larda su bulunduğu için hayattâ dir. Böyle yerlerin yegâne ağacı hu v dır. Bunun gölgesinde ziraat te lır. Sahra üzerindeki bu vıh;::' terin postundaki beneklere Sahra hem kumluk, hem de kaplayan bu kasına dahi Dolandıncılık davası ukut edik9f- İi di Antiche aleyhinde şahte paraâ cürmünden dolayi takibat yapılı MA &8 deve 140) taham ” biri kaybüfi İB * W Je Y hef l) at ki b";.' yorat? dfj . ........ccx v ö GER UK M d is a 0 d — Ş Ka ÜŞ F 4an ae

Bu sayıdan diğer sayfalar: