Aboneler yüksek görüntüleme limiti, sayfa indirme ve diğer özel özelliklerden yararlanır.
| Gazete Sahıplerı, Başmuharrırler, Muhabirler, Ressamlar Koşusu Koşu bu sabah yapıldı bütün gazetecıler iştirâk ettiler. Birinci gelenlere mükâfatlar verildi Bu perşembe günü yapılacağını ilân ettiğimiz gazete sahipleri, muharrirler, Muhabirler, gazete ressamları koşusu tahminimizden fazla alâka uyandırdı. Sabah tam saat sekizde bültün gazete Mmüntesipleri Son Postanın önünde top- landılar. Sön Postanın yazı işlerini idare eden Cevat Fehmi balkona çıktı. Toplanan - gazetecilere şu kısa nut - ku söyledi: — Arkadaşlar, Günlük gazetelerden birinin mü - Vezziler arasında bir koşu tertip etti- ğini haber almıştık. Düşündük; biz mü- vezziler kadar da olamıyacak mıydık? | Gene koşamaz mıydık? — Elbette koşarız! Sesleri.. Cevat devam etti: : — Evet arkadaşlar, biz de koşarız, Bunün için işte bu koşuyu tertip et - tik. Şimdi tertip heyetinin yaptığı programa uygun olarak koşular yapı - lacaktır. «Koşusu da bizden, koşması da siz- den», «Koşmak hteyenlcr hazırlanın he « men!>» Cevadın nutkundan sonra koşu baş- - ladı. İlk koşu gazete sahipleri arasında yapıldı. Birinci gelene Kapalıçarşıdan veresiye alınmış bir Mqşallah: hediye Koşuya kendine ıuvenen dört.. kışı İştirak etti. Akşamdan Klı.ım Şınası, Tan- dan Ahmet Emin, Açık Sözden E- tem “sİzzet,, -Kurundan. Asım — Us. Hareket işareti verilir verilmez biret ok gibi fırladılar. Koşuda Kâzım Şinası birinci geldi. Fakat hakem heyetinden bazıları Kâzım Şinasinin birinciliğine itiraz ettiler. Onun Babıâli yokuşundan otomobille indiğini görenler olmuş. Köâzım Şinasi itirazlarâ gayet mantıki bir Cevap verdi: —. Yalan söylüyorlar, ben otomobile para verip ömrümde bir kere bile hin- medim, Bu doğru söz karşısında hakem he- yeti ne yapacağını şaşırmış kalmıştı. dıAkşam bayii baklayı ağzından çıkar- — Benim otomobilime bindi. Vapura gazete yetiştiriyordum; otomobil bir aralık ağırlaştı.. Bir de ne göreyim? Kâzım Şinası arka çamurluğa oturmuş. Kâzim Şinasi, müsabaka harici adde- dildi. Ikinci gelen Ahmet Emin birinci sayılacaktı. Fakat onun da Kâzim Şina- sinin cebinde gittiği anlaşıldı ve müsa- baka harici addedildi. îîçuncu gelen Etem İzzetin birinci ilân edilmesi icap ediyordu. Bu sefer de Rasım Us itiraz — Etem İzzet birinci olamaz, çünkü o Mmhmn ı.'erlem'_ynva_rlanmadan evvel alınmış resimleri Öi Ey gl Hiğe Yazan: İMSET wi V H z A7 koşnıamııı. Etem İzzet — Nâ- sıl koşmadım, bas- bayağı koştum, Rasim Us — Ha- yır köşmadın, atla- dın. Etem İzzet — At- lamadım, ben - hiç bir zaman atlama- dım! — Atladın, bacak- ların o kadar uzun ki bir atlayışta yarı- şı bitirdin. Binaen- aleyh birinci sayıla- Mmazsın. - Hakem hey'eti bu noktayı- nazarı dik- kate alarak Etem İzzeti de müsabaka harici addetti. bancası patlar patlamaz, kor kusuh yerinden kıpırdamamış! Kolan| Asım Usdan başka kimse kalmadığı için Asım Us birinci ilân edildi. Ve “Maaşallah,, merasımle göğsüne takıldı. İkinci yarış ülema muharrirler arasın- da yapılacaktı. Yarışa iştirak etmek is- teyenler âlim olduklarına dair iki şa- hit göstermeye mecburdular. Nürullah Ata, Peyami Safa, Ömer Rıza, Refik, Ahmet, Selâmi İziet, Ercümend Ek - dikten sonra isimlerini koşu tertip he- yetine kaydettirdiler. Reşat Ekrem Ko- çu da koşuya iştirâk etmek istedi ne de şahitlerinin yalancı şahit oldukları an- laşıldığından koşuya ıştn akine müsaa- de edilmedi. Koşucular hazırlandılar, koşunun müntehası Beyazıt kütüphanesi idi. Iİşaret verildi. Hiç bir koşucu yerin - den hareket etmemişti. Hakem bağırdı: — Ne duruyorsunuz? Nurullah Ataç cevap verdi: — Bu birinci işaret, üçüncü ışarette hareket edecek değil miyiz? . — Üçüncü işareti de nereden çıkar- dınız? — Ben — çıkarma- dım, Selâmi İzzet söyledi. Selâmi İzzet söze karıştı: — Bütün dünya ti- yatrolarında böyle- sonra perde açılır. * — Burası değil, koşu yeri! BĞ c rem, Turhan Tan şahitlerini dinlettir- | dir. Üçüncü zilden tiyatro —e ::7 Delâmi İzzet — AL .federsiniz ben *ken- dimi tiyatroda san- Gazete f—ahrplenı;ılen Etem İzzetle Asım Us Koşuya başlarlarken mıştım da, arkadaşlara da öyle tenbih ettim., Bir daha işaret verirseniz hep bırdeıı koşariz,. . Peyami Safa — - Bir dakıka musaade ederseniz ben not defterime bazı şey- ler ya;acak;.un. 'Turhan Tan — Ne yazacaktın? Peyami Safa — Şu benim Avrupa anketime ilâve olarak Vaşingtonda ko- şularili nasıl yapıldığına dair bir yazı yazacaktım da... Ömer Rıza — Yahu sen Vaşingtona da gittin mi? Peyami — Gittim ya, ben yalnız Pa- risi değil, bütün Avrupayı dolaştım. Ömer Rıza — Mirim sen yanılıyor - sün, Vaşington Avrupada değildir. As- yadadır. Peyami — Sen benim kadar Avrupa- yı bilir misin? Ömer Rıza — Avrupayı bilmem a- ma, sen de-Asyayı benim kadar bile- mezsin! Turhan Tan — Ben köşe pencerem- den bakmıştim da görmüştüm. Vaşing- ton ne Avrupada, ne de Asyada idi. Refik Ahmet — Ya nerede idi? Turhan Tan — Bizim karşıki köm- şunün odasındaki haritanın üzerinde idi. Hakem: — Konuşacağınıza işareti vereyim de koşunüz. Sizinle uğrasşacak. değiliz. — Peki, peki koşalım, İşaret verildi. Koştular, Birinciliği Nurullah Ataç aldı. Fakat kendisini ya- gider gitmez kütüphaneye girmiş, tapların içine gömülmüştü. İkinci gelen Ömer Rıza, ikinci gel- mesi şerefine Beyazıttaki güvercinlere yüz paralıfı: darı attı. * ki- idi. Bu koşuya gazete sekreterleri, mua- vinleri, muavinlerinin muavinleri ve muhâbirler iştirak ettiler. Koşuya işti- ||rak edenler o kadar çoktu ki kaç kişi ol- duklarinı saymıya imkân bulunamadı, koşuda yalnız birinciye değil, onun - cuya kadar ikramiyeler verilecekti. - Birinciye bir çift müstamel ayakka- bı, ikinciye bir gözlük, üçüncüye bir kravat, dördüncüye bir paket birinci nevi siğara, beşinciden onuncuya ka - dar da birer kartpostal. Koşuda birinciliği Tandan Salâhad- din Güngör kazandı ve kendisine Ali İNacinin ğskı pabuçları verildi. Bir bu - - rik di LK Tarihten sayfalar : İki yüz yıl süren Haçlılar harbinin neticesi Yazan: 1090 yıllarındaydı. Ehıdütüıte, mali Afrikada ve bütün şarkta parlak bir medeniyet vardı. Gazaliler, Ömer Hayyamlar, Harirler, en yüksek felse- fe şiirlerini yazıyorlar, kimyada, sa - natta ve heyette yeni nazariyeler ku - ruluyor, yeni keşifler yapılıyordu. Bu sırada Avrupanın her tarafında kara bir taassup çalkanıyordu. İmpara- torlara ayaklarını öptüren Papa ye - dinci Greguar bütün hıristiyan âle - minin en büyük hâkimi olmuş, öldük- ten sonra da bu hâkimiyeti kendi ha - leflerine bırakmıştı. Adam öldüren, hayvdutluk eden, hirsızlik yapan, günaha giren hıristi - yanlar, günahlarının bağışlanması için mukaddes yerlere gidiyorlardı. Bu yerlerin en mukaddesi İsanın Kudüs - teki mezarıydı. Avrupanın her' tarafından. yalına - yak, başaçık, sırtlarında bir takım pa- çavralarla Kudüs kıyılarına çıkan gü- nahkârlar uzun bir kervan yaparak İsa- nın mezarına yollanıyorlardı. Bunların arasında kısa boylı, esmer yüzlü, uzun sakallı bir papaz da vardı. O da diğerleri gibi yalınayak İsa- nın mezarına kapanmış, günahlarının bağışlanmasını yalvarıyordu. Sonra Şe- ria nehrinde yıkandı. (Eriha) dan def- ne dalları kopardı. Kudüse dönüp te Kamame kilisesine girdi. Orada da duaya devam ederken uyuya kaldı. An- lattığına göre rüyasında Hazreti İsa o- na dedi ki: — «Piyer, aziz oğlum, Kudüs patri - ğine git. O sana bir mektup verecek, O mektupta yapacağın vazife — yazılıdır. Yurduna dön, Buradaki azefaleti anlat. Bu mukaddes yerleri kâfirlerin elle - 'rinden kurtarmak için hıristiyanların rıştan sonra gören olamadı; Beyazıda | Kosulann en büyüğü üçüncü koşu| kalblerini coştur!» Bu adam Fransanın Amyen kasaba- sindaki küçük papazlardan — biriydi. Piyer Lermit — Piğrre L'ermite di - ye anılıyordu. | * erlız, Avrupalılar Şarkta toprak kazanamadılar,. fakat memleketlerine parlak bir medeniyetin ışığını, şiiri, felsefeyi, fen ve ilmi götürdüler Turan Can -|meclisi Klermonda toplanmıştı. Bura- da 14 başpeskapos, 250 peskapos, beş yüze yakın papaz, bir çok ahali ve bin- lerce şövalye vardı. Bu insan kalaba - hığı gşehre sığmamış, kırlara çadırlar kurulmuştu. Mukaddes meclis, karısını almak is - tıyenll'ransakrılıl"ınbimahkümet-ı mek istemişti. 18 teşrinisanide işler bitti ve Papa ikinci Ürben herkesi kıre "|da topladı, şunları söyledi: mezarı kâfirler ehndedır, bakımsızdır Onun ruhu bizi her an a - zarlamaktadır. Duymuyor musunuz? Kalbleriniz taş mı kesildi — İslâmlara karşı harp açıyorum. Silâha sarılınız! Sonra İncilin şu manadaki cümlesi - ni büyük bir vecd içinde ilâve etmisti: — Herkes 'kendisini din uğruna har- -— | İcamak için salibini yüklenmelidir. Papanın sözleri oradakileri hem hün- müştü. Binlerce ağızdan: — Allah istiyor!.. Allah istiyor!. Haykırışları yükselmişti. İşte ondan sonra tamam iki yüz se- ne yediden yetmişe kadar, serseri, hay- dut, papaz, esnaf, kont; prens ve kral- larla imparatorlar; yüz binler ve mil « yonlar, halinde Kudüse akın etmişsler- di, Tamam iki yüz sene çılgın bir sürü- nün Avrupanın göbeğinden Suriye çöl, lerine kadar uzıyan sellerinden: — Allah istiyor!.. Allah istiyor!.. Haykırışları yükselmişti. * Piyer Lermit bu işin ilk gönüllüsü olmuştu. Papanin nütuk 'verdiği güne kadar, kukületeli ve-belinden bir- iple bağlı uzun bir.entari giyen bu sıska, u- fak tefek ve esmer pâpazla alay edi « yorlardı. Kendisi gibi cilız bir #şek sır- tında gidip gelirken ayak takımı ve serseri çocuklar onun eşeğinin kuyru- ğunu çekerler, eğlenirlerdi, ı Halbuki şimdi herkes onun ardına takılıyordu. Onun ateşli nutuklarını 1095 yılında papalığın mukaddes (Devamı 9 uncu sayfada) — a— — | ye, Salâhaddinin koşarken düşürdüğü gözlük verildiyse de Tevfik gözlüğü takmak imkânını bulamadığından Salâ- haddinin gözlüğü üçünecü gelen Sait Keslere devredildi. Fakat Sait Kesler buüna itiraz etti: — Ben, dedi, dünyayi Salâhaddinin gözlüğile görmek istemem. Bunun üzerine gözlük: — Gözlüğümü isterim! Diye iki gözü iki çeşme ağlıyan Sa- lâhaddine iade edildi. Bir paket sigaravı dördüncü gelen Hilâli aldı. Ve bu bir paket sigara ile şimdiye kadar arkadaşlarına borçlan - maş olduğu sigaraların yüz binde birini ödedi. Beşinci gelen Cihada; Almanyadaki dünyanın en şişman: kadınının, altıncı gelen Nazıma Gandinin, vedinci gelen run farkile ikinci gelen Tevfik Necati-!gelen Rüsteme bir İspanyol dansözü - nün, dokuzuncu gelen Hikmet Feridu- ina Çırpıcı çayırının, ve ohuncu gelen Nizameddin Nazife Köroğlunun birer resimleri verildi. * Son köşu gazete ressamları arasın - da yapıldı. Bu koşuya Münif Fehim, Ercümend, Ramiz, Orhan iştivak 'etti- ler. Cemal Nadir izinli'olduğu için ve- zayıflıyacağı nazarı dikkate alinarak koşturulmadı. Koşu için mesafe beş metre olarak tesbit edilmişti. Fakat hiç biri beş met- En önde — a| relik mesafeyi koşamadılar. giden Münifin ağzından piposu düş - müştü, onu almak için yerc eğildiği za- man arkadan gelen Ramiz ona çarptı ve yere düştü. Diğerleri de verde Münifle Ramize çarpıp düştüler. rış ta neticesiz kaldı. İMSET Naci Sadullaha kendisinin — şekizinci B - Tei Ca Ş -i KA e gür hüngür ağlatmış, hem de köpürt - — Ya « e L a. . aige” N kili Amca Bey koşmak istediyse de - 5 *- & * AI |