10 Ekim 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

10 Ekim 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA MEMLEKET HABERLERİ Maçkada arazi az | fakatin_iîflls t arazinin - muhtaç köylüle bu emir köylüleri sevin irdi Başbakan devlete ai tevziini emretti ve Maçka (Hususi) — Maçka kazası tabzon-Erzurum yolu üzerinde Üç Mmahalleden müteşekkil, elli-haneli ve 450 nüfuslu minimini bir kaza merke- zidir, Kasabanın bir adı da Cevizliktir. Kazada bugünkü ihtiyaçlara kâfi gelmiyen ve devairi istiâb etmiyen köhne bir hükümet binası mevcut olup halihazır vaziyetile âdeta gayri kabili iskân bir haldedir. Son sel hâdisesinde | ehemmiyetli tehlikeler atlatan bu bi - hanın elyevm hükümet konağı olarak kullanılmasında büyük mahzurlar var- ır. Kazanın posta ve telgtaf, jandarma irliği, orman, inhisarlar, busust mu > asebe idareleri ayrı ayrı binalarda ve dağınık Vnziyellc'u!up bunlardan hu- susi muhaâsebe 'ile jandarma birliğin - den maadası kira ile tutulmaktadır. Kazanın yetmiş köyü varcln.'Mrc- Muu nüfusu 28,800 küsurdur. Köyle- rinden Hamsi köy ve Livera diye anır lan köyleri kazanın ve Trabzonun me- Siresi sayılır; Hamsi köy: Otel ve lo - kantalarile, su ve havasile şöhret bul Müuştur. Livera köyü ise güzellik, su ve hava itibarile emsalsiz bir yerdir. — Liveranın Murat suyu tariht ve eşi- ne ender tesadüf edilen »ıila.-d:udıı. Hendek yolunda bir vak'a Üç adam.b_ir_kaç kişinin yolunu kestiler, fakat hemen yakalandılar Adapazarı (Hususi) — Her hafta Hendekte kurulan pazara giden seyyar satıcılar akşam dönerlerken OımanA- köy civarına geldiklerinde üç müsellâh adam tarafından taarruza uğramışlar- dır. Mütecavizler arabanın içinde bulu- nan Zehra ismindeki kadının 70 lira- ı ile diğer yolcuların da bir mikdar pa- ralarını aldıktan sonra savuşmak iste- mişlerdir. Fakat bu esnada devriye do- laşan jandarmalar yetişmiştir. Jandar- malarla soyguncular arasında müsade- Mme olmuş, nihayet suçluların hepsi ya- kalanmışlardır. Suçlular şunlardır: Koz luk köyünden Fuad, Ali ve Hendeğin Sarıbayırlar köyünden Tahir. Hert üç suçlu da adliyeye verilmişlerdir. Kanlıpınar - yolunda bir kamyon kazası Eskişehir (Husust) Eskişehir anlıpınar yolu arasında feci bir kam- Yon kazası olmuştur. Yolcularla dolu ir kamyon yokuş aşağı indiği esnada itdenbire uçuruma yuvarlanmış — ve Parça parça olmuştur. Henüz ölenler- İ ağır yaralıların mikdarı tesbit edile- Memiştir. Yalnız o esnada geçmekte 0- lan bir otobüs hafif yaralı yolcuları tehre getirmiştir. — Dikkat ediyorum Ha- ga San Bey, hâlâ birtakım in- — perin Sanlar., Başhrmd:ıki kasketin si- i yana. çok lülere Y Maçkadan bir görünüş Murat suyu denmesine sebeb Osman oğullarından Dördüncü Muradın Bağ-| dat seferine giderken bu köye uğrayıp bu sadan içmesi ve ayaı zamanda ken- disine bir bardak su sunan rum güzeli Sofiya ile evlenmiş olmasıdır. Bu izdi vaçtan sonra Safla Gülbahar sultan 'adını almış olup türbesi Trabzonun İ- maret mahallesindedir. Maçkada halk toprak az lir yokluğu yüzünden cid bir vaziyettedirler. Halk çok fakir ve yoksuldur. Ziraate elverişli arazi az, nüfus o nisbette fazladır. İstihsal ettiği mahsul fındık, tütün, gı, ve ge en acınacak mısir, patates, fasulya cüz't mikdarda buğday ve arpadır. Çiftcilerin üçte iki- si istihsal ettiği ekinle maişetini l!—mlnw edememektedir. Başbakanımız İsmet İnönünün Şarka seyahatleri esnasında | bu toprak azlığını görerek hazineye a- id arazinin muhtaç çiftcilere dağılma- sını emretmesi üzerine kaza kayma - kamlığı makamı faaliyete geçip bu işe önem vermiş bulunuyor. Hazineye aid bu arazi muhtaç çiftcilere dağıtılınca halkın yüzü gülecek ve fakrü sefalet- ten kurtulacaktır. Başbakanımızın bu| yerinde ve değerli emirleri halkı o za- mandanberi sevinç içinde bırakmıştır. T İskilib suya ve ışığa kavuşuyor İskilibin yeni açılan ve ağaçlandırılan İskilib (Husust) — Kazamız yakında elektriğe saat mesafede bulunan Ulüdere mevi a h şelâleden istifade edileceği anlaşılmış ve mühendisle! jeyi hazırlamağa başlamışlardır. Kazamızın bir derdi dırlaşmasına çalışan belediye, ledecektir. , /'/2,:( Yi ; İ AYUT TiJir caba ? |muştur. Bunu gören İzmit valiliği bu de susuzluktur. lan tenvirat işlerinden sonra sU meselesini de hal- Yahut ki arkaya çevirip te öyle giyiyorlar, Neden a- Bir muhtar pusuya düşürüldü Biga Lâpseki yolunda kur- şunla vurularak öldürüldü Biga (Hususi) — Dereköyü muh - tarı Deli Hüseyin geceleyin pusuya dü- şürülerek Kurudere mevkiinde kur - şunla öldürülmüştür. Hâdise gecesi dere içinde arabasının yük zincirini onarmağa çalışan Hüse- yin, yere çömeldiği sırada pusu kuran ve kendisinin - saatlerdenberi yolunu bekleyen düşmanları mavzerle arka - dan ansızın ateş etmişler ve muhtarı cansız yere sermişlerdir. Hiâdise Lâpseki mıntakasında oldu- ğu için ora adliyesi derhal tahkikala başlamış, ve şüphe üzerine âyni köy- den kömürcü Ahmet ve İbrahim is - minde iki kişi yakalanmıştır. Vak'a esnasında maktulün küçük biraderi dahi birlikte olduğu halde ka- ranlık olduğu için failleri tanıyamamış ve fakat yardımcı olarak dağa odun kestmeğe götürdükleri Mustafa ismin de biri, hâdiseden bir müddet önce ara- bahin yanından savuşmuş olduğun -| dan maktulün yolda gelmekte olduğu- | nu haber verir mahiyette olan bu sa - vuşmada nazarı dikkati celbetmiş, bu da suçlu olarak zan altına alınmıştır, Anibalin mezarı Yaptırılıyor İzmit (Hususi) — Gebzenin 1300 metre cenubu şarkisinde, 182 rakımlı tepede bulunan meşhur Anibalin me - zarı son senelerde harabiyete yüz tut- mezarın derhal ve esaslı sürette tami-| rine karar vermiş ve icabeden makam- lara emirler vermiştir. Mezar Hereke taşından yapılacak -| tır, aç Öde Fakılı suya kavuşuyor Fakılı (Hususi) — Halkın Nafia Vekâletine istida ile müracaatı üzeri- ne Pompa suyunun Fakılı istasyonu - na getirilmesi için hazırlıklara başlan" mıştır. Halk susuzluk derdinden kur - tulduğu için büyük bir memnuniyet göstermektedir. yolu ve Çorum şosesinden görünüşü kavuşacaktır. Buraya bir künde su akıntısı vardır. Bu küçük t faaliyete geçerek pro- Güzel İskilibin her bakımdan bayın- Hasan Bey — Kafaları « nın içindeki istikametin de ters olduğunu göstermek i- |kendilerini ateşe atıp hasta kürtarmı -| vara devamlı — ve şiddetli çin olacak. Başka ne mâna- &ı olabilir ? -| yapılacak, Gün Sayla | 5 Diyarıbekirin güzel Nümune hastanesi nasıl yandı? Dı'yınbekird; bir okuyucuîı; bize - anlatıyor ve diyor ki: “ Diyarıbek n bu dilber hastanesi yanarken kalplerimizi de kavurdu ,, Şimdi bir yığın kül olan Di yarıbekir Diyarıbekirden yazılıyor: Diyarıbekirin sonbahar at yarışları en pazar, Herkes te at yarışlarına p k, sönbaharın bu glencesinden istifade etmek için hummalı 'bir hazırlık var. Saatler yavaş sokaklar dolu .- ş yerine döğru akıyor. bu müstesna geçiyor, yava: t halku an İ. bire bözuluyör. Görülüp fırtına tozu dumana k. Şapkalar uçuyor, rüzgâr ağaçları ve insanları bi- yerde durmak, barın- il, Şehir içinde dük- kânlar bile tozdan dumandan kurtul - mak için kepenklerini indiriyorlar. Bizde iki arkadaş at yarışları - için çıkmış, fakat bu fir- geri di larak müştük. Ar- re 5 şti. toza, dumana rağmen ben - 1 gezmemizi istiyordu. Arkadaş hatırı için bu azaba katlan- dim. gelm geziyoruz ve Diyarıbekirin en a, en haşmetli binası olan Nü- si önündeyiz. Arkadaşıma müstes mune ha: anlatıyorum: — «Burası yalnız Diyarıbekirin de- ğil, şark mıntakasının en mükemmel hastanesidir. Şu gördüğün kısım ameli- yathane kısmıdır. En son sistem techi- zatile mücehhkezdir. Burası ameliyat olacaklara, şu daire de ameliyat olan - lara mahsus koğuşlardır. Burası rönt - gen dairesidir. Elektrik tedavisine mah- sus cihazları da ihtiya etmektedir. Bu kısım mahküm hastaların tedavi edil- dikleri yerdir. Burası mutfaktır. Has - k fedakârlıkla vücu - Ve ehil ellerde hem tane cidden bi da getirilmiştir. muhit için faydalı bir müessese haline $ gelmiştir, hem de Diyarıbekiri süsliyen en güzel binalardan biridir.» Ve yavaş yavaş hastaneyi geçiyor, şehrin diğer semtlerini, görülecek yer- lerini geziyor, birer yorgunluk kahvesi içmek için de istasyona iniyoruz. Şimdi biraz evvelki fırtınadan eser kalmamış, bunun yerine havaya ağır bir durgunluk gelmiştir. Yaprak — bile kımıldamıyor. Saat beşe gelmiş, hava artık boğucu bir ağırlık halini almış - tır. İstasyondan kalktık, ağır ağır kışla civarına kadar geldik. Arkadaşım bir- den; — Eyvah dedi, Nümune yanıyor! — Deli misin sen? diye mukabele et- tim; Nasil yanar Nümüne * hâstanesi? Daha şimdi önünden geçtik. — Yanıyor işte, görmüyor musun? Arkadaşımın işaret ettiği noktava baktim, dediği doğru idi. Nümune has- tanesinin tepesinden ateş fışkırıyordu. Kalbimin bir biçak yarası almış — gibi sızladığını duydum. Arkadaşımı unut- tum. Yangın yerine döğrü - koşmıya başladım. Ateş saçağı sarmıştı. Hasta- nenin önünde mahşeri - bit kalabalık vardı. Mavi elbiseli itfâiye- askerleri hastanesi ya, devlet Malını ateşlen-almıya uğra - şıyorlardı. mune hastanesi Daha bir iki saat evvel ameliyat ma-< olan hastalar * bile at pencerelerden kal- ve alevden Het kaladan sasından kalkmış kehndilerini üst dirip atiy ölümden kurtulmak orlardı. bir ses çıkıyordu: — 6 ameliyatlı hasta kaldı, cayır ca- vallılar vardı, yır yandılar 7 150 hasi kurtuldu, ü: l Kim kaldı, kim kurtuldu, yanan var mıydı? Hakikatte kin ilmiyordu. Hastanede n he le » rine düşmüşlerd tçi doktor bile üst kat penceresinden atmiya hazırlanırken askerlerin — kurdukları merdivenle kurtarılmıştı. sekseni tarafı yanı le kendin Askerler ateşi lardı. Fakat r şey yok. Hai ndürmiye çalışıyor- ie, Vasıta namına - bir u kovası bile, Ve bir tek bir tas su a getirmiyor. Bir zat çırpu — Yahu burada belediye yok mu? — Evinizde bir kovanız da mı yok be mübarekle! Aman oğlum, hortumu şuraya tut. — Koş evlâdım, şu hastayı kurtar. — Bir iki teneke yok mu? Yahu, su taşıyalım. in benzini bi » kseliyor Ve bu arada makil tiyor. Gene bir feryat Yahu bu makineyi işletmek için benzin de mi yok? — Oğlum hangi otomobili bulursan durdur, benzinini boşalt bu tenekeye, Parasını ben veririm. Eğer vermezse zorla al. Ve bütün bu gayretlere raj- men canım hastane cayır cayır yanıyor. Kumandan bitap, askerler yorgun. in gayretlerinin, bütün ferağatkâr malarının vasıtasızlık yüzünden heder oli üzül: lar. Askeri kurtarılan haştaları yerleştiri- larının ne olduğunu anlamak özü yaşlı İnsanlar — şefkatle , hastalarile görüştürülü - asına karşılanıy yor, tatmin ediliyor. Yurt bekçiliğini yapan yiğitler, ya - ralı ana kalbinden damlıyan kanı din - dirmeği de, akan göz yaşlarını silmeği de biliyorlar, şefkat ve ihsanlık nümu- nesi oluyorlar, Arltık her şey bitmiştir. Apangisitlen ameliyat olmuş bir hasta polis, bir tâ- raftan yanındaki bir başka hastanın haştaneye kaldırılmasını temine uğra- şirken, diğer taraftan anlatıyor; — Hemşire banyo. yapıyormuş, işi bitirmiş, gazocağını söndürmeğe lü - İzum görmemiş. Ocak parlamış ve yan- gin çıkmış. Ben zaten kokudan bir k za olduğunu hissetmiştim. Hemşire, ikaz etmek istedim, fakat o da işin far- kına varmış, banyoya Ve işte Diyayıbekir Nümune hasta « nesi böyle yandı Tarsusta iki adama yıldırım çakptı Tarsus (Husust) — Buraya ve ci- yağmurlar yağmış, iki yere yıldırım düşmüş, iki adam ölmüştür.

Bu sayıdan diğer sayfalar: