12 Ekim 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

12 Ekim 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

M 10 Sayfa Gâvur Mehmedin Yeni Maceraları GİBALİ ZİNDANLARI Son Posta'nın zabıta romanı: 97 j X— Güvur Mehmet üerede>.. Eşekçi Salih; — cebinden çıkardığı — — Pek uzakta değil... Şimdi, Hak-|hırsız fenerini yakmış; büyük bir dik- — ki çavuşu da akıp, onun tenbih ettiği|katlo her tarafa bakmıştı. Nazarı dik- - yere gideceğiz. kati celbedecek, hiç bir şey bulama - ğ — — Tamam. Bana da, böyle söyle -| mıştı... Böyle olmakla beraber, kal- mişti. Fakat, biraz sabredelim. Bir ha-|binde gene garip bir şüphe vardı. ber bekliyorum, ; Yavaş yavaş, merdivenlerden in- b — Zaten o kadar aceleye de lüzum | mişler.. Evvelâ delikten ve sonra da — yok. Biraz daha vaktimiz var. dehlizlerden geçmişler.. demir kapının Lâkırdıya dalmışlardı. Hakkı çavu- | arkasına gelmişlerdi. — şun getirttiği kahvelerle, sigara içiyor- Eşekçi Salih, başını dardı. Arada sırada da, saatlerini çıka-|Hakkı çavuşa çevirdi: xTıp bakıyorlardı. — Burayı tanıdım. Ben bu kapı- —— Aradan, yirmi dakika geçmişti. Oda|dan geçmiştim... Çömelin bakalım şu- “kâpısı hafifce gıcırdamış.. Haramzade, İraya... Gâvur Mehmedin tenbihi böy- bir kedi gibi sessizce içeri girmşiti. Fa-|le. Ya, kendisi gelinciye kadar, veya» kat.. Hüsnü beyin yanında bir başka -|hut onun tarafından bir işaret alınca- Bının oturduğunu görünce, hiç bir şey|ya kadar burada bekliyeceğiz. #söylemeden geri çekilmek istemişti. Dedi.. Şimdi üçü de, demir kapını Hüsnü bey, onun bu hareketini tak-Jarkasına çömelmişlerdi. — dir etmişti: " Üçüne de derin bir düşünce gel - — Vallahı, ferasetli çocuk. Yaman | mişti. Aradan, yarım saat kadar bir — şey... Gel bakalım, oğlum. Bu efendi, /zaman geçtiği halde, bir çift lâkırdı bi- — Yyabancı değil... Nasıl, işi becerebildin|le etmemişlerdi. mi?.. Hüsnü bey, avucunun içine aldığı —- — Hüt gibi becetdim. Öte tarafa|sigaradan derin bir nefes çekerek : » geçtim... Foti, kolumdan yakalamak,| — Acaba, Gâvur Mehmet nerede?.. herhalde biraz sıkıştırmak istedi am-|İçeride mi?.. Yoksa. dışarda da başka ma, yakalanmadım. Cıva gibi elinden|bir yerden mi geğecek?.. kaydım. Dedi. — Senin buraya gekdiğini gören ol-| — Eşekci Salih, öfkeli bir tavır ile ce- madı, ya?... vab verdi: ; — Ne münasebet?.. — Katır herifin tabiatını bilmez mi- — Pek âlâ... Al bakalım, şu çeyre-İsin?2.. Yapacağı işi adamakıllı söyle .- — ği. Bu gece, sakın ortada görünme. |mez ki... Yarın Hakkı çavuşa gel. O, sana bir) — Bir an evvel, ne olacaksa — olsa şey söyliyecek. da, şu iş bitse.. fena halde canım sıkı- Haram zadeyi, Eşekçi Salih de çok|lıyor. — Al benden de, o kadar. Benim i- — beğenmişti. a — Hüsnü bey!. Şunu al. Yetiştir.İçimde de fena bir sıkıntı var.. hamen Allah, hayırlara tebdil etsin. Sevaba girersin. Dedikten sonra saatine bakmış; ilâ-| Hakkı çavuş, birdenbire elini Eşekci Salihin omuzuna dayadı: | ve etmişti. — Tam vakit.. Hadi gidelim, — Susunuz. İçerden bir ses geli » a# yor. Eşekçi Salih, öne geçmişti. Hüsnü Diye mırıldandı , n beyle Hakkı çavuş da, on beşer adım Susmuşlar.. ve dinlemeye başlamış- lardı. — fasıla ile onu takip etmişlerdi... Böy- — Jlece, (Hançerli hamamı) nan arkasın- Kai İç' tarafind hafif hafif daki harabeye gelmişlerdi. taşlara ve dekülrlere çarpan kazma Eşkçi Salih, Ayız:nanın lnıpı_ıını sesleri ve kürek sesleri işitiyor; yük- . dayanmıştı. Fakat, dün — gece Gâvur| p bir 'yerden küçük 'taş - parçalarile Mehmetle çıktıkları bu kapının sımsı- tortüklern döküldüğü himedlliyoe - ki kapalı olduğunu görünce, hayrette Biy Hakkı çavuş Eşekci Salihin kulağı- kalmıştı. * Gâvur Mehmedin içerde olduğuna, el eğükdiz — Galiba; bir yeri kazıyorlar. " ve kapıyı da onun kapadığına hükme- Dedi. /— derek, hafif hafif yumruklamış, ve ku- e . Lâkin, hiç bil * — Tağını kapıya dayamıştı. Lâkin, hiç bir Te BÖT di: — ses alamamıştı... O zaman büsbütün — Hayır. Tavanı deliyorlar. — merakı artmış: Eşekci Salih, mukabele etti: Hüsnü beyle — — Bunda bir iş var, amma.. Hemen " Allah, sonunu hayıra çıkarsın... Ha- di bakalım, arkadaşlar.. Omuzlarınız- — ha dayanın. Devirelim şu kapıyı, — Diye mırıldanmıştı. Bu eski kapıyı, arkasında yığılı o- — lan taşların üzerine devirmek, o ka- “dar güç olmamıştı. Üçtü de; kapının|ra.. bakınız, merdivenden seke seke i- “üstünden, içeri atlamışlardı. niyorlar. ( Arkası var ) ——— —..— — ——— »- Hiddetlenen patron ergeç hakikati|Bütün varınız! alacak bu kadın. Bu ha- öğrenmeğe azmetmişti. Hinizle böyle âdi bir âleme düşmeniz . * hakikaten çok Feci.. Bilhassa sizin gibi : Şimdi herkesin tecessüsü uyanmıştı“ı. mulıter;m bir “ıMığri:. bu hx ıgıı,—;ı- — Ve herkes bi ler öğrenmek için uğ-|ması müessesemiz için de acıdır. a “raşmağa qu bunları itiraftan çekindiğinizi anlıyo - - Gençler onu takip ve tarassut elme-| yorum. Fakat dostluğun icabı azizım, ğe karar verdiler. Hakiki bir islihba -|beni o kadına gişınemzc meydan ver- —rat ajansı teşekkül etmişti sanki.. memeğe davet ediyor, Sevmek tabiidir. — Daireden çıkınca her akşam, ihtiya-|Onu teslim eylerim. Ben de sizin gibi orın, Clignancourt sokağında Marguc -|bekârım. Sizden saklamam, Ben de ara Jrite Lotirade adlı bir kadının yanında /sıra... he!. hel.' hel!... Fakat herşeyin bir bir saat kaldığını öğrenmekte pek ge - usulü, bir nizâmı var. Öyle kaldırım cikmediler. Ayni ' zamanda bu kadının| kadınlarına kadar iğmem. Bakın!. Bu sabıkasını ve şimdiki şüpheli düşüp|akşam benimle geliniz!. Sizi, ancak si- — kalkmalarını da öğrendiler. zin gibi muhterem ve yüksek adamla- — Patron bunlara âgâh olunca kendi|rin gittiği bir yere götüreceğim. Göre- mdine şöyle söylendi : ceksiniz ki bu sizin ©o odanızdan bin - — eZavallı adam, temiz kalpliliğile|kat daha güzeldir. Nasıl? Hayır mı di- “nihayet alelâde ve aşağı tabakadan bi-|yorsunuz. Ah azizim ıkır, mıkır yok. risinin pençesi altına düşmüş. Kimin ak | Oraya giden buraya da gelir.. hına gelirdi; bu yaşta insanın hisleri sö-| Veznedar hangi şerait dahilinde Mor neceği yerde azsın? Ne olursa olsun o-|get'ye gittiğini patrona itiraf edeme- nu oradan kurtarmalı,» di. — Bunun üzerine veznedarı odasına ça-| — Patronun arzusuna, herşeye rağmen, ğirdı ve : « -|itaat etmeğe mecbur kaldı. İşte bu su- rafı, ayazma. Yukarıdan oraya inile - cek olan demir kepengi kaldırıyorlar... Dikkat edin, yukyrıdan dökülen taşla- neden doğdüğünü anlıyorum. |şam vuku buldu. * S etmişler; bu çocukların da intihaba iş- tirâk ettirilmesini istemişlerdi. Tabii- dir ki, intihab heyeti, bu teklifi reddet- mişlerdi. Bunun üzerine: Ermeni kiliselerinde, bunlardan daha küçük çocuklar Cayır cayır rey veri - yorlar .Onlara, kanunu esasiden bah- sedilmiyor da, bize mi ediliyor2. Böy- le intihab, olmaz olsun. telif kollar teşkil etmişler; muhtelif istikametlere göndermişler.. Rumları (Panaiya) kilisesine davet et- mişler.. bir çok Rum esnaf ve tüccar- larına cebren dükkânlarını kapattıra - ıın:;, tehdidlerle kiliseye sürüklemiş - erdi , bin kişi birikmişti. Bu halk kitlesine karşı, bazı hatibler nutuklar verilmiş: diyorlar, bu binlerce halktan bir kafile teşkil e- dilerek Beyoğlu ve Galata caddelerin- de nümayişler yapılmasına karar ve- rilmişti. bettiğini anlıyan Beyoğlu mutasarrıfı, Babıâğliye, zaptiye nezaretine, Taşkış- laya haberler koşturarak yardım iste- mişti, gönderilmişti. Fakat, binlerce kişiye karşı bir bölük askerin bir mânia kuv- veti teşkil edemiyeceği anlaşılması ü- zerine; bu bölük, kendi taburundan i- ki bölükle avcı taburlarından diğer bir bölük tarafından takviye edilmişti... Aynı zamanda, zaptjye nazırı Sami paşa da; bir bölük süvari ile Beyoğlu- na yetişmiş; kilisenin etrafını, bu kuv- vetlerle ihata etmişti. şetli bir korku ve heyecan vermişti. ; . Bütün dükkânlar ve mağazalar hp:n- bPNrelE ci ÖEN HSY Kakbaişir miş, halk evlerine çekilmişti... Bun - dan şimaran nümayişciler, bir takım tehdidlere girişmişlerdi. Bereket ver- sin ki, bu sırada dahiliye nezaretinden ve Şehremanetinden bir heyet gelmiş; ertesi gün Babiâlide içtima edilerek a- || radaki suitefehhümün kaldırılmasına — Ne, bir yeri kazıyorlar.. ne delkarar verilmsiti... Bir yandan da, Be- tavanı deliyorlar... Bu kapının iç ta -| yoğlu caddelerinde asker bandosile bir|. mıkdar asker gezdirilerek dükkânlar açtırılmış; tabii vaziyetin avdet etme- sine gayret gösterilmişti. fından gelecek heyete intizar — edil - mekte idi. Babıâğli; aradaki suitefeh - hümü kaldırmak için, intihab hayetle- rinin refakatine ikişer Rum kontrolü yerleştirmeye; ve bu suretle de, şikâ- yetcileri memnun etmeye karar ver * mişti. Hiç şüphe edilmiyordu ki, bu teklif müştekileri tatmin edecek, ar - tık intihaba sükünetle devam edile - cekti. Babıâlide, Rumlar tarafından gele- tek olan bu heyet beklenile dursun; Beyoğlu mutasarrıflığından korkunç bir haber gelmişti... Bu habere naza - ran, Rumlar büyük bir miting yapma- ya hazırlanıyorlardı. Ve Tatavla, akın akın kiliseye gidenlerin, yollarda tesa- düf ettikleri zabıta memurlarına bazı taşkınlıklar yapmalarına nazaran, bu miting esnasında (bazı hâdisâtı mü - es8'fe) zuhuru da muhtemeldi. Bu haber; Babtâliyi ve zaptiye neza- retini altüst etmişti. Bu hareketin önü- ne geçmek için kuvvet gönderilmiş ol- sa, korkulan (hâdisâtı müessife) ye, — E. dostum dedi. Görüyorum ki |retle zavallı ihtiyarın, bir çeyrek asır- l'ükı'“_î' .“hd:y“ vetecekti. Kuvyet ; üşmüşsünüz.. Şimdi Tazla iktiya- |dan beri başına gelmiyen hüdise, gönderilmiyerek, ._tenı Jdüşmüşsünüz., Şimdi fazla iktiya- |dan be gelmiyen hüdise, o”ak- Yirbsek aai bükücete YNf ve SON rOSTA ni H . ız İttikatçılar Devrinde | / MUHALEFET 7 z Nasıl doğdu, Nasıil yaşadı, Nasıl öldü? “ Meselenin gittikçe ehemmiyet kesbettiğini anlıyan Beyoğlu mutasarrıfı, Babıâliye Zaptiye Nezaretine, Taşkışlaya haberler koşturarak yardım - istemişti Bunlar, intihab heyetine müracaat İ haysiyeti ayaklar altında çiğnenecek -| — Bu hareket, hükümetin ti. ve kanunu esasiye filen — toc Böyle tehlikeli bir vaziyet karşısın-| Artık biz de mukabeleye - geçebiliri da ne tedbir alınması lâzımgeleceği Ba-| Derhal kâfi mikdarda askerle zaptij biâğlide müzakere ediledursun; Rum -| nazırı gitsin. Vazifesini ifa etsin. lar, harekete geçmişlerdi. Demişti. Evvelâ, üç bin kişi kadar tahmin e-| Zavallı zaptiye nazırı Sami paşâai dilen bir halk kitlesi, ellerinde bayrak- | hemen atına binmiş.. arkasına gene bil lar olduğu halde, tatavladan hareket | bölük süvari alarak dört nalla B y etmişler.. yolda iştirâk eden diğer ka-|na gitmiş.. Taşkışladan gelen aakerler" fileler ve halk kitlelerile de bir kaç|le, Aya Tiryada kilisesinin etrafına ab misli büyüyeret (Aya Tiryada) kilise- |luka etmişti. sine gelmişlerdi. Ve, bu kilisede bulu-| Bu vaziyet karşısında, artık bütüt nan intihab heyetinin elindeki sandığı | gürültü ve patırdının durması lâzı alarak kırmak istemişlerdi, gelirdi, değil mi?.. Bu haber Babiâliye gelir gelmez,| Hayır.. bilâkis, asıl nümayişler ve Sadrâzam Kâmil paşa derhal kararını| yaygaralar, — şimdi — başgöstermişti.... vermişti: (Arkası var) | Bedbaht kadına ceza vermektenseî hâkim istifa etmeyi tercih etti — (Baştarafı 6 ıncı sayfada) kyada insanın başına her felâket gelebi- lir. Sen fa'al becerikli bir adamsın. Biz gene eski mahrumiyet - günlerimizde olduğu gibi başbaşa verir, hayatımızı yoluna koyarız. K Kocam benim bu sözlerimi işitme- miş gibi hareket etti, Eve döndüğüm izaman büyük kederime rağmen neş'eli görünmeğe kendimi mecbur hissettim, tuttuğumuz apartımanı derhal terket- İtim, Ve kendim de bir şirkete veznedar olarak girdim. Kocamın muhakemesi devam ediyordu. Bir Akşam Bir akşam evimize, benim sevgilim diye tevsim ettiğiniz Feuerbach geldi. Müuhterem hey'eti hâkime, şurada u-|tinefsim kırılmıştı. fak bir parantez açarak iki kelime söy-| — Kentülsen sana yalvarırım sus de- Hyeyim, Feuerbach benim sevgilim de-| dim. igildi, ve olmamıştır. Demin içeri girer-| — O sallanıyor: ken, nasıl mahküm olacağımı seyretme-| — Seni takip ediyordum. Buraya ge ğe gelen ticaret bankası müdürünün |lince cürmü meşhud yapmak istedim metresini gördüm, Bana işittirecek gi-| ve elimle yakaladım dedi. bi , - Ben yalvarmağa başladım. O benden | — Kahbe fahişe dedi, ayrılmak için bahane arıyordu: Hayatlarını ve şereflerini banker| — Namussuz kötü karı dedi.. Bu sözleri metresi gülerek dinliyor- — du, izzeti nefsim fena halde kırılmıştı Gözüme Tabanca İlişti ' , — Kentülsen rica ederim sus diyt | yalvardım. O bastonunu kaldırdı, üze- rime salladı. O sırada Feuerbach'ın ya- | zihanesinde bir tabanca gözüme ilişti, e- — Hme geçirdiğim gibi kocamın üzerine | ateş ettim. O yere yıkılırken ben ora- 'dan fırladım. Çalıştığım müesseseye gittim. Kasadan Feuerbach'ın kocamın kurtulması için verdiği parayı aldım, kendisine iade ettim ve ben de çocuk- İ larımı bir defacık olsun göremeden ka- — rakola teslim oldum. Mahkeme salonuna derin bir sessiz- — — Vay, efendim.. Balıkpazarındaki Diye, bir vaveylâ yükselmişti. Bu iddiada bulunanlar, derhal muh- bütün Bir saat zarfında, kilisede bir kaç tarafından ateşli l fedakâr karısını görmez, hergün biraz| daha sararan ve solan evlâtlarının inil-. tilerini duymaz olur. Eğer metresinilt . tahriklerine kapılırsa, karısına fenalıli ,da etmek ister... Benim de başıma Ml hal geldi: Bir gün para tedarik etmek | için son kalan yüzüğümü de satmak ü- zere Feuerbach'e gitmiştim, o hayır sa' E hibi adam, benim bu gibi işlerimde ba- İ na delâlet ediyoydu. Yazıhanesinde bu- lunduğum sırada Kentülsen bulut gibi sarhoş bir halde içeri girdi, yııındıf metresi vardı. Beni görünce: — Benim eski karım dedi. Ne âlü, — Türkler, bizi intihabdan mene - Diye feryad edilmişti... Ve sonra, Meselenin gittikce ehemmiyet kes- Evvelâ, Taşkışladan bir bölük asker Hâdise, bütün Beyoğlu semtine deh- İdünyanın en namuslu insanlarına dil yuzatabilmek cesaretini gösterdikleri şti adalet mabedinde herhalde vereceğiniz hüküm ile onlardan intikam almak is- tiyorum. Reis sadetten dışarı çıkmayınız diye ,bir ihtar yaptı. Seyirciler arasında fısıldaşmalar ol- du. «Kocamın Aziz Ahbabı» Jorjet devam etti: — Evet muhterem hey'eti hâkime jdedi. Bir akşam Feuerbach bize geldi, ikocamın çok aziz bir ahbabı idi. Kocam ona hiç bir insanm yapmiyacağı iyiliği | yapmıştı. Feuerbach bir aralık memle-|Jik çökmüştü. ketten kaçmak mechuriyetinde kalmış-| — Hakikati bütün çıplaklığı ile anlatan | u, mensup olduğu siyasi fırka devril-|Jorjet sâmiinin üzerinde derin tesirler | miş yerine gelenler de bunlar hakkın- |bırakmıştı. 4 da takibat yapmağa başlamışlardı. Biz| — Filhakika vezneden aldığı para Fe- — © sırada yeni evlenmiş'ik. Fakirdik Feu- |uerbach'ın verdiği paraya fam — tama- juna tekabül ediyordu. j Bu sözlerden sonra müddeiumumi ayağa kalktı, davasını teşrih etti ve ka- Ertesi gün, Babiâlide, Rumlar tara- yatını kurtardı, Feuerbach her zaman evimize gelir giderdi. Sonra zaman de- gişti, Feuerbach avdet etti mühim mev- kilere geçti. Bu felâkete düştüğümüz zamanda geldi.... Ve borcunu ödemek istedi. Ben kocanın zimmetine geçirdiği parayı ve- reyim de kendisini kurlaralım dedi. Çok tabii olarak bu teklifi kabul et- Hey'eti hâkime müzakere odusına çekildi. Kapılar açıldığı zaman — mah- keme hey'eti bir kişi eksikti. Reis ka- — rarı okumağa başladı. ü «Jorjetin cezası kanunun.... madde- — sine uygun olduğu görüldü, ancak âza- lardan... Bu vaziyette kanunun dar çer“ çevesi içinde kalarak, -ceza vermek mecburiyetinde kalmamak için istifs ettiğinden karar verilemedi.» Halk istifa eden mahkeme âzasın' şiddetle alkışlıyordu. Jorjet başını önü- ne eğdi, bangerin metresinin önünden 4geçetken onun yüzüne mağrurane bak- Artık mes'ut bir hâyat geçireceği- izi zannediyordum, kocam hapishane- (den ilk çıktığı gece metresine gitti. Be- pim fedakârlıklarımı hatırlamadı bile. |tı. Güldü ve: v «Son Kalan Yüzüğümü Sailımn — Bayan dedi. Namuslu kalmak için — Asrımızdâ metres, eski zamanların |buralara geldim. Yoksa ben de senifi — tâunlarından dâha beterdir. Kendisini İkadar namussuzluk ederek, namuslü : harekte — geçenler z metresinin kucağına atan adam, artık | insanları taşlamağı bilirdim.

Bu sayıdan diğer sayfalar: