13 Ekim 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

13 Ekim 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| | B l î_ Mehmedin Yeni Maceraları GİBALİ ZİNDANLARI Son Posta'nın zabıta romanı: 98 — Demek ki, demir kapağın üstün- ki yangın ankazıni kaldırıyorlar. — Evet... Nah, . işittiniz mi?.. Demir kapağı, bir tarafa devirdiler. A- man susalım. Merdivenden iniyorlar. Hüsnü bey çömeldiği yerden kalk- tur — Meseleyi anladım. Bu gelenler, mektübu — gönderdiğimiz Kalkın. Silâhlarınızı hazırlayın. Ötekiler kalkmışlar. ellerine almışlar; gittikce artan bir he- arkasından gelen sesleri dinlemeye başlamışlardı. Kapı aralık olduğu için en küçük bir ses bile işitiliyordu. İki kişi, kaba scs- de işte. adamlar... Tabancalarını yecan ile, demir kapının lerle Hırvatca konuşarak merdivenler- den iniyordu Gittikce yaklaşan sarımtrak bir işık; kapının dehlize ÜDü natyorda Üç zabıta memüuru, kapının arka ta- aralığından hafifce | tafına sıralanmışılar; sırtlarını sımsıkı duvara dayamşlardı. Âdeta, nefes bile almıyorlardı. İçerdekiler merdivenleri inmişlerdi. Kaba kaba konuşarak, demir kapının önünden geçmişler; di. Sesler Eşekci Sakh Hüsnü beyin kulağına eğilmiş: Bunlardan bi- glll dehlize girmişler. uzaklaşınca, — Sesinden tanıdım. ti, kaptan Mihalovii Demişti. Hüsnü bey de onu tasdik - etmişti. — Her halde, öyle olacak, İhtimal ki | öteki de, mektub gönderdiğimiz Ku -| laksız Foti'dir . — Hayır. Kulaksız Foti olamaz. — Niçin?. — İşitmediniz mi?.. Hırvatca ko - nuşuyorlardı. — Evet.. hakkın var, kat, acaba öteki kim?.. — Sabredin, şunların arkasından bakacağım Salih... Fa .Ben, şimdi anlarız .. — Aman, dikkat et. Kendini göster- O me Salih, aralık kapıdan usullacık içeri — kaymmış.. vücudünü kenara siper ede - — rek başını dehlize uzatmıştı. Ön' dekinin elindeki Fenerden dehlize sol- gun bir ışık yayılıyordu. Arkadaki - Sesler, gittikce uzaklaşıyordu. nin gölgesi, korkunç bir hayal gibi du- | varlara aksediyordu. Salih, arkadaşlarının yanına dön - © mek için geri çekilmişti. Fakat o anda, korkunç bir ses işitmişti. Başıni, tekrar dehlize üzatmış, Bak: mıştı. Oradakiler, sırtlarını duvara da- yamışlar, feneri ileri doğru uzatmışlar; kaba bir Türkce ile: — Kimdir 02.. riz. Diye, beğırıyorlardı. SAt Kü gibi bapıya vükelai — Çabuk, gelin, Diye fısıldamış., ve sonra, tekrar 'deklirin. medhaline: Köşerek,” başini. İ çeri uzatmış.. diseyi tarassuda başlamıştı. Hüsnü beyle, Hakkı çavuş da onun yanına si- ralanmışlardı. Dehlizde; kaptan Mihaloviç kaba sesile bağırıyordu: — Ulan, kimsiniz?, Cevab verseni-| ze.. hey.: size söylüyorum, Kalkın a- yağa.. yoksa, ateş ederim. Mihaloviç'in elinde;/beyaz: mineyip li bir tabanca parlıyordu. İleri uzanan | Cevab verin.. yaka- orada cereyan eden hâ- fenerin ışığında, yerde yatan iki adam görünüyordu. Kaptan Mihaloviç'in bü- tün tehditlerine mağmen, yerde yatan bu iki adam, kımıldamıyordu. Mihaloviç, bağırmakta devam edi - yordu: — Petri çorbacıl.. Sen, tabancanı | sağdakine çevir. Ben de, soldakinin ka- Git bak şunlara. Hangisi kımıldarsa, hemen ateş... Petri çorbacı, elindeki tabancayı da- ima ileri tutarak, yerde yatanların ya- fasını nişan aldım... nina yaklaşmıştı. Sonra, yavaş yavaş ilerek bunlardan biri mıiştı. O zaman, büyi teren sesle: — Fani.. Fernandez... dinand, Jövanoviç... Diye bağırmıştı. — Ferdinand.. Jövanoviç mi?.. — Evet.. ta kendisi.. — Sağ mı?.. — Hayır... Tamamen ölmüş. — Ya, öteki?. Petri çorbacı, şimdi ötekinin üzerine eğilmişti. — Söylesene.. öteki kim?.. — Ah.. ben bunu tanıyacağım.. fa- |kat, mümkün değil... O, olamaz?.. — Canım, söylesene.. 0; dediğin, kim?.. — Ben bunu.. Güvur Mehmede ben- zetiyorum. — Yok canım... Gâvur Mehmet, ar- |kadaşlarile beraber izgaranın içinde boğulalı kaç gün oluyor... Hele şuna, İben de bakayım. in yüzüne bak- k bir hayreti gös- Baron, Fer- (Arkası var) 200,000 II(RAI'"YE 200,000 ';'E,__'î_A_L*Ll““: ci î“"“ Bir verirsen bin kazanabilirsin. Biri kaybedersen paran heba meşür, Her> , >rce vatandaşımızı 4 LİRA e “ u / 42 v olma- zengin etmiş hem de yurdunun göklerine”bir kaç filo katmış olursun. Bu yüzlerce zeaçinden birinin de senia olmıyacağını kim iddia edebilir. SON POSTA İttihatçılar Devrinde ÇB MUHALEFET © Nasıl doğdu, Nasıl yaşadı, Nasıl oldu" — 82 — Yazan: Ziya Şakir -Eğer hakkımız zâyi oluyorsa, aramızdan bir heyet seçelim. Babıâliye onları gönde- relim. Hissiyatımıza bukadar mağlüp olmıyalım. Vatandaşlık borçlarımızı unutmıyalım Son Posta'nın siyasi tefrikası 1 Küçük kafilelere ayrılan halk kitlele -|hesiz ki eksriyet sizin elinizde olacak.|ne geçelim... Sonra., her sandığın ba: : O zaman biz kime lâf dinletebilece -| şına, emniyet ve itimad ettiğiniz ze - ğiz?.. Biz, hakkımızı kaybetmek iste-| vattan ikişer kişi tâyin edelim. böyle- miyoruz. ce, müştereken çalışarak bir yolsuzlu: — Pekâlâ.. şu halde, ben size bir ko-|ğa meydan vermiyelim. laylık göstereyim. İntihab müddetini| — Olan oldu.. geçen, geçti... Al - on gün daha temdid etmek için vi.ıkelil'uncı dairedeki sandıkların hepsini, meclisine bir karar verdireyim,.. Bu ; (cemiyet) e& mensub zabitler idare et- müddet zarfında, tetkikat ve tahkikat |ti. Hangi yolsuzluğu — düzeltebilece - yapınız. Bulduğunuz haksızlıkları bi-| ğiz?.. Biz, mutlak olarak intihabın fay: ze anlatınız. Biz de anlıyalım, dinli -|hini isteriz. yelim. Eğer bir suüstimal varsa, önü- ri — Zitoool.. Diye; avaz avaz bağırarak küçük küçük gruplar halinde etrafa dağıl - mıya; de toplanmıya başlamışlardı. Bu su - retle de, caddeleri hıncahınç doldur - muşlardı. Dahiliye Nazırı Hakkı bey Galata- saraya gelmişti. Rumların en müm - taz ve münevver aimâlarından - olan (Panciri bey) i celbetmişti. Bu zât, in- tihab komisyonunda, patrikhane tara- fından tayin edilmiş âza idi... Hakkı bey, Panciri bey vasıtasile, bu gürül - ü teskin edebileceğini zannederek onu oray getirtmişti. Halbuki bu zât, gelir gelmez cebindn bir tezkere çika- rarak göstermiş: - Artık benim bu işlere ye hakkım kalmamıştır.. çün hane, şu emirle beni azletti, Demişti... Bu cevab karşısında, da hiliye nazırı Hakkı bey, büsbütün müş- kül bir vaziyete girmişti... Caddede nümayişler devam etmekte idi. Bir kı- sım halk da, tekrar Panaiya kilisesinde içtima etmişti. Her tarafta sinirler fe- ne halde gerilmişti. Şu anda patlıyacak bir tek silâh, bütün İstanbulu, kan ve| ateşe verebilirdi. Buna binâen Hakkı | bey, zaptiye nazırı Sami paşaya: ve sonra da Galatasaray önün- (Arkası var) aa —— İnhisarlar U. Müdürlüğünden 300 Adet P. M. 32 - 11 Zincir başlıklarile beraber, 200 ,, P, M. 10 - 56 Rezistans (Tekli). 150 ,P.M.45-19 » (Çiftli). 400 metre kalın çivili Kayışekselsiyor makineleri için, 1 — Nümune ve şartnamesi mucibince yukarıda yazılı dört kalem mal- zeme pazarlıkla satın alınacaktır. HN — Pazarlık, 28/X/1936 tarihine rastlıyan çarşamba günü saat 14 de Kabataşta Levazım ve Mübayaat şubesindeki alım komisyonunda — yapıla- caktır. Hl — Şartnazneler hergün parasız adı geçen şubeden alınır. IV -- İsteklilerin, pazarlık için tayin olunan gün ve saatte 95 7,5 gü- venme paralarile birlikte mezkür korsisyona müracaatları. (2093) * * 3 Adet yün bayrak 150X225 5 Adet yün bayrak 100 X150 6 Adet yün bayrak 85X130 30 Adet yün bayrak 70X105 95 Adet yün bayrak 50X 75 1 — Şartnamesi mucibince yukarıda eb'adı gösterilen 139 adet yün bayrak pazarlıkla satın alınacaktır. N — Pazarlık, 28/X/1936 tarihine rastlayan çarşamba günü saat 14 de, Kabataşta Levazım ve Mübayaat şubesindeki alım komisyonunda yapıla- caktır. l — İsteklilerin tayin olunan gün ve saatte 94 7,5 güvenme paralarile birlikte adı geçen komisyona müracaatları lâzımdır. (2126) Bir Doktorun Cazip Keşfi; üdahale- i patrik- — Son dereceye kadar sabret. Kan- h bir vak'aya sebebiyet verilmesin. Diye hâaber göndermişti. Karşılarında ciddi bir mânia kuvve- ti bulamıyan nümayişciler, Calatasa - ray önünden hareket etmişler.. Tepe- başı bahçesine gelmişler.. Panaiya kili- sesinde, nutuklar xe nümayişlerle meş- gul olanları da oraya celbeylemişler; Babıâliye gitmeye karar vermişlerdi. Bu sırada, bazı aklı başında ve mü- nevver Rumlar masaların üstlerine çık- | mışl: dığ — Eğer hakkımız zâyi oluyorsa, a-| Babrâliye Hissiyatımıza bu Syanlan harekstin doğrü olmun Ü Solmuş ve buruşmuş bir cildin GENÇLİĞİNİ İADE EDİYOR. dan bahsederek: ramızdan bir heyet seçelim onları gönderelim. kadar mağlüb olmiyalım. Vatandaş - lık borçlarımızı unutmiyalım. Diye; lardı. dı. Bu; binlerce kişiden mürekkeb o - lan muazzam kafile, büyük bir v le ile hareket etmişti nü geçmiş; Babiâli ti... Fakat bu arada bazıları, mühim ze- vatı da celbetmişler; beraberca Babı- âliye sürüklemişlerdi. Kafilenin Babıâğli önüne RBelmesini müteâkib, sadrâzam Kâmil paşa ha - ber göndermiş; içlerinden bir heyet iş- temişti. Kafile tarafından da murah - has olarak - sabık Yunan sefirinin bi- raderi - (Banger Mavro Kordato) ile bir despot efendi ve ahaliden iki sadaret makamına gönderilmişti. işin önünü almaya çalışmış - Fakat, muvaffak olamamışlar - nüne gelmişmiş- hasıran istimal hakkı Tokalon esi taralından büyük fe - dakârlıklarla temin edilmiştir. «Biocel» tabir edilen canlı hü - yalnız- pembe i Tokalon kreminde bu « lunur, Hastahanelerde 60 - 70 yaş- larındaki kadınlar üzerinde yapı - lan tecrübelerde altı haflta zarfın- ada bir tp mecmuası, dün- hayrette bırakacak fennin ilân ediyor. Buru - şuklukların yalnız sebebi zuhuru değil, izale çaresini de bulmuşlar. dır. Anneler, hattâ büyük anneler, artık zamanlardaki taze ne — kavuşabilirler. nda olan kadınlar, yayi son zaferini eler hülâsası, işı, Bunlarla sadrâzam arasında, aynen | gençlik şu mükâleme cereyan etmişti Kâmil paşa — Nedir efendimi, bu hal,.. Ne istersiniz?.. Despot efendi — İntihabatı feshet- mek isteriz. — Sebeb?.. — Yolsuz.. ve, hileli olmuştur. — Acayib?.. İslâm ve Hiriktiyan ahaliyi müsavi-tahimiğ. Şimdiye kadar yapılan intihab merkezlerinde, hiç bir yolsuzluk ve şi- kâyet görülmemiştir... Onun için si- zin bu talebinizi kabul edemeyiz... E- üer siz, intihabatta bir yolsuzluk gö - rTüyorsanız, yakında açılacak olan mec- lisi meb'usana müracaat edersiniz. İn- tihabatın feshi hakkında, oradan bir karar istihsal eylersiniz. — Meclis açıldiğı zaman, hiç şüp « gençliklerindeki yumuşak ve bu- ruşuksuz bir cilt teminine Mmuvaf- fak olabilirler. Buruşukluklar, ih- tiyarladığımız vakit zuhura gelir, cild; bazi canlı ve besleyici un - surları kaybeder, —Bü ” ünsürlüi, şimdiki kemali itina ile intihab e- dilmiş genç hayvanlardan istihsa edilmektedir. Bunlarla cild beslen- diği takdirde tazeleşir ve gençle - azdan evvel yegâne cild un- suru olan pembe rengindeki Toka- lon kremini kullanınız. Siz uyur - €&r ve gençleştirir. üuklar izale olur ve birkaç hafta daha genç görünmüş olursunuz. Gündüz için (yağsız) beyaz rengindeki Tokalon kremini kullanınız. Siyah benleri sameleri kapatır ve en sert bir cildi yumuşatır, beyaz - Kanunu esasşi, ken, o, cildi be tır. zarfında de yapılan keşfin mereleri bu profesörün keş

Bu sayıdan diğer sayfalar: