13 Ekim 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

13 Ekim 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün Nereye gidiyorsun, Avrupa? —izan: Muhitlin Birgenaa B ir yandan para buhranın dün- yanın — bütün altüst ederken, — öteden. sımf, Mü- cadelesi" son — şiddetini bulmak Ü- zeredir. Kırmızı bayraklı — ür - kaların enternasyonal ismini taşıyan bir sınıf şarkıları, bir marşları vardır ki bunun bir beyti şöyle söyler : Bu bizim son ve kat'i kavgamız olacak, İnsanlık enternasyonal ile yükselecek! Galiba, insanlara kanlı ve gaddar bir gınıf boğuşmasından sonra büyük bir gulh ve saadet açacağını iddia eden ih- tilâlci enternasyonal sosyalizm, yani komünizm, son zamanlarda bu şarkının söylediği kat'i muharebenin zamanı yaklaştığı fikrine gelmiştir. Birçok alâ- metleri belirip te, çok şükür, henüz kendisi görünmiyen bu âfetin, bu sınif- lar mücadelesinin küçük bir sahnesi o- lan İspanyada İşler sıkışıp mücadele kat'i safhasına girdikçe sosyalizm âle- minde de telâş ve endişe, ileriye doğ- ru yeni bir hücum hamlesi meyli gün- den güne kuvvetlenmektedir. Avrupa- nın hemen her tarafında, komünizme karşı harp açmış bütün memleketlerde son haftalarda sıkı tedbirler alınmış - tır, Bazı yerlerde nagihan bir hareket endişesi altında bulunan hükümetler, hattâ her nevi siyasi toplantıları me - netmek kararlarına kadar varmışlar - — dür. Komünizme karşı işleyen zabita teşkilâtı her tarafta dikkat ve lıı!îy?t derecesini son hadde kadar yükseltmiş bulunuyor. Fakat, işin asıl mühim sahnesi Fran- gadır. Yakın zamanlara kadar Fransız- ların eçok şükür bizim memleketimi - zin büyük bir kısmı köylü ile meskün- dur.» diyerek sanayi buhranından do- layı az sarsılmış olmasile iftihar ettil leri Fransada şimdi Halk Cephesi hükü metinin ayaklandırdığı amele bir türlü yerine oturamıyor ve memleket daimi bir siyasi boğuşma içinde bulunyaor. Son HBaftalarda Fransada bulunmuş o- lanlar Parisin ve bütün Fransanın o &8- ki sakin ve müslerih manzarası yerine, memleketin köklerine ve iliklerine ka- dar nüfuz etmiş sınıli bir mücadele ha- reketinin doğurduğu karışıklık ve a - narşi manzarasıni anlata anlata bitire- miyorlar, Frank halen hükümetin in - dirmek istediği hadden daha aşağı düş- müş, Fransada kendisini rahatsız his- sedip sakin yerlere doğru seyahate çık- — mak isteyen sermaye, kıymetli ecnebi kâğıtlarına karşı tehalük göstermeğe başlamıştır. Borsalarda frangın düşü - şünü ecnebi kıymetlerinin yükselişi karşılıyor. Öte taraftan görüyoruz ki komünistlerin Alman hudutları civarın da faşizme karşı yaptıkları nümayişler arasında Alzasın sağ cenaha mensup bir gazetesi, «<Böyle bir komünizm a- mnarşisi içinde yaşamaktansa tekrar Âl- man idaresine geçmeği tercih ederiz'» demekten çekinmiyor. * Fransa hükümeti,” mamleketi böyle bir sınıf mücadelesine düşmekten kur- tarmak için var kuvvetile gayret et - mektedir. Fakat, bir kere söz ayağa düşmüş olan bir memlekette bütün is- tinatgâhını solların ve bilhassa komü - nistlerin yardımlarından alan bir hü - kümet, ayaklanmış olan bu kitlenin söz dinlemez heyecan ve ihtirasını yatış - tırmaya muvaffak olabilecek mi? Hat- tâ bu hükümet düşse de yerine daha mutedil bir Radikal - Sosyalist hükü- meti dahi gelmiş olsa gene ayağa düş- müş ulan sözü kafa mâkinesinin sakin mantığına iade etmek müşkül olacak- tır. Bütün bu olan ve almaya hazırlanan > müyor. Acaba, kamünizm «son ve kat'i — harbini yapmak üzere» bütün Avrupa- yı dolduran barut fıçılarını ateşliyecek mi? Ne olacağını pek bilmiyoruz ama, Av rupada en küçük bir kıvılcımdan büyük bir yangının çıkması için herşey ha - zırlamaktadır. Avrupa bir yere gidi- yor, fakat, nereye gittiğini kendi de bil- miyor. Nereye gidiyorsun, Avrupa? Muhittin Birgen NTT mekanizmasını Bir lokantada yemek yer ken camekânın önüne bir fakir gelip dursa, gözünü dikip sofranıza — baksa, lokmalarınız boğazınızdan Bgeçer mi ? siniz? (söz t Köpek sesini Taklid ederek Hayatını kazanan ver- gile mükelleftirler, Epeyce ağır olan bu vergiden kurtulmak için bir çok köpek sahiplerinin köpeklerini - gizle- dikleri anlaşılmış ve bunun — üzerine Brüksel belediyesi gizli köpekleri ha- ber verenlere verginin yüzde 10 unu ikramiye olarak vereceğini ilân etmiş- tir. Açıkgözün birisi bu gizli köpekle- İri ortaya çiıkarmak ve ikramiyeyi al- mak için gayet tuhaf bir usul bulmuş- |tur... Köpeğin havlamsını taklit e- İmek! Bu açıkgöz saokak sokak dolaşrak evlerin önünde havlamakta ve hangi evden aynmi şekilde cevap alırsa adre- sini alıp belediyeye ihbar etmektedir. Bunu yazan Brüksel gazeteleri şimdiye kadar emsali görülmemiş olan bu san'atin adamcağızı pek güzel ge- çindirmekte olduğunu — yazmaktadır- lar. İngiliz erkekleri pormenanta düşman Deyli Ekspres gazetesi erkek okuyu- cuları arasında açtığı bir ankette şu su- ali sormuştur: — En güzel kadın tipi hangi millet. lerdedir? 100.000 kişi ankete cevab vermiştir. Bunların ekserisi, İngiliz kadınını ter « cih etmişlerdir. Buna sebeb olarak da İngiliz kadınının saçlarını permenant yapmaması ve ayaklarına kısa topuklu iskarpinler giymiş olmaları gösteril - mektedir . Kâğıt para koleksiyonu Kutling isminde bir İngiliz dünya- nın en garip bir kolleksiyonuna ma- liktir. 27,000 parçadan ibaret bu kol- leksiyon kâğıt para kolleksiyonudur ve bu yirmi yedi bin parça kâğıt parâ- dan hiç birisi birbirine benzememek- tedir. Bu kolleksiyonu toplamağa ilk de- fa Kutling'in büyük babasının babası başlamıştır. Evlâttan evlâda intikal et- tikçe kolleksiyon daha ziyade zengin- leşmiştir. Kolleksiyondaki kâğıt para- ların en eskisi altı yüz sene evvel Çin- /| şeyler arasında her tarafta harp hazir-İ|de tedavül etmiş bir paradır. O vakit lıkları en son haddine çıkarılmış bulu- Çinin kâğıt paraları yaprak — üzerine sı 1713 de basılmıştır. Bir şenlik' günü çocuğu - nuzu - cicibici eğlence yerine fakat arada karşınıza üstü başı perişan zavallı bir ço- cuk çıksa rahat edebilir mi- l SON POSTA giydirip bir götürseniz, kün olur mu ? ——— —. HERGÜN BİR FIKRA Top Futbol memleketimizde henüz bu kadar taammüm etmemişti. Mek tebi Sultani - (Galatasaray lisesinin eski adı) - tabelesinden birkaçı Av- rupadan bir top getirtmişler, vatil günlerinde Kâğıthane tepesine gi - dip kendi aralarında oynuyorlardı. Bu heveskârların arasında Ercü- mend Ekrem de vardı. Bir gün, babası onu çağırdı ve: — Oğlum! dedi; açık havada, ar- kadaşlarınla oynayıp, böyle nezih bir tarzda eğlenmeğe vâkta birşey demem. Fakat zamanın acaip ol - ğ iliyorsun.. Toplanlılar ya gün herifin biri si- zi curnal ediverir, top oynayacağız derken, topunuz birden top yoluna gidersiniz ! * $- ib Tasarruf için fenerleri Gece gündüz yaktıran Leh belediyesi Lehistanda Joslo diye bir kasaba W Ftrafınıza saadet saçınız! BB Bir zelzele günü yer ile Z bir olan evlerin ankazı ö - nünde, yüzlerce ölü arasın- da kendiniz yalnız bulunsanız içinizde bir in - şirah hissi duymanız müm- ÜN Ğ İnsan yalnız başına mes'- ut olamaz, mes'ut olmak is- tiyorsanız — muhitinizi de mes'ut ediniz, mes'ut ede - nin mes'ut olacağı, asırlar- dan beri hiç değişmiyen bir kaidedir. başına RASINDA |) Tiyatrolarda herkesi Ağlalmak için bulunan Yepyeni bir usul Tiyatro müdür- keri çeşit çeşit rek- Kâmlar bulmasını X pek güzel bilirler. Bunlardan bir ta- nesi son zaman- larda Avustura- yada yeni bir usu- le baş vurmuş- tur. Temsil ettirdi- ği piyesin halk üzerinde tesir yapabilmesi için beş ta- |8€ kız bülmüş bunları — her temsilde İsalonun muhtelif yerlerine oturtuyor- Lınuş, onlarda hüngür hüngür ağlıyor- larmış, halk oyundan ziyade ağlayan- ları seyrediyor, ve göz yaşları da sâri olduğu için herkes tiyatrodan gözleri yaşlı çıkıyormuş. Kadınlar kendi İşlerine karışan erkeklerden şikâyet ediyorlar Yugoslavyada Dubrownik şehrin- deki kadınlar beynelmilel kadınlar ko- mitesine müracaat ederek erkeklerin | I*'“İ-l şı!uu_ıı_ıı vardır. Bu kasabasım belediyesi belde- |Y işlerine karışmamalarını, mutfağa deki bütün fenerlerin gece gündüz yanınasını emretmiştir. Belediye reisi gündüzleri fenerlerin niye yandığını soranlara: — Tasarruf için yapıyoruz cevabını vermiştir. Evvelâ fenerleri yakmak i- çin adam kullanmıyoruz. Saniyen o adamların petrol çalmalarına mâni - lamıyorduk, şehirde bir gece- sabaha kadar yanan petrölle üç gün- fenerleri gece gündz yakıyoruz. Bu itibarla 24 saât sönmiyen fenerler bizim için da- ba kârlıdır. Tekrar konuşmağa başlayınca Fransada bir bahçıvanın çocuğu bundan beş sene evvel bir ormanda yolunu kaybetmiş ve ancak iki gün dolaştıktan sonra yolunu — bulmuştu. Bu hâdise çocuğu çok korkutmuş ve korkunun tesirile dili tutulmuştu. Fakat çocuk bir kaç gün evvel yeni- den konuşmaya başlamıştıt. lqn hay- ret edilecek ciheti: Eskiden Fransız - cayı kaba konuşan çocuğun bu sefer çok mükemmel ve edebi bir lisan kul- lanmasıdır. Hayatın osrarı bulunacak mı ? Rusların pek meşhur bir nebatat â- Emleri vardır, ismi Kapkieroff'tur. Bu adam nebatlara yeniden hayat vermeğze muvaffak olmuştur. Lena nehri yatağının kenarında 2000 sene evvelden kalma bir yosun buülmuştur. Yosunu almış lâboratu * yarına getirmiş, kendi hazırladığı şart- lar içinde 2000 seneden sonra yosun -| | basılmaktaymış. İlk İngiliz kâğıt para-İlara hayat vermeğe muvaffak olmuş-| tur. ; İSTER İNAN İSTER İNANMA! Haliç tezgâhlarında yapılmakta olan yeni Kadıköy is- kelesinin inşaatı bitmiştir. Bugünlerde bir gece köprü- den dışarıya çıkarılacak, ve eskisinin yerine takılıp otur- İSTER İNAN İSTER İNANMA! tulacaktır. Halkın İi AĞ yi kaldırılması, yerinc yonisinin takılması ameliyesi bir gece içinde bitirilecektir. girmemelerini istemişler — ve komite- den şu kararı almışlardır: 1 — Ev kadınlığı bir meslektir, ve her meslek gibi mahrem ve müdahale- den âzadedir. 2 — Ev kadınlarile hizmetçiler için hayat sigortalarının tesisi. 3 — Erkeklerin maaşlarını ev ka- dınlarına vererek masrafın tek elden dını dava etmiştir. Davacının — iddiası şudur: —— Kosapim; gö bir kadın; bi da hoppa.. Hergün penceremize kar- şı oturuyor. Kocam onu görünce beni unutuyor. Gözleri hep onda. Bu ka- dının oturduğu evden çıkarılmasını isterim. Hâkimler düşünmüşler ve nihayet kararlarını vermişler: — Davacı hakaızdır. Komşusunu evinden îıhımıiı.ıışılü_z"ıîıhnin Sar Khiyeti yoktur,— / / ©. 2U Dünyayı fareler İstilâ eder mi? Fareler çabuk doğan ve çabuk ölen yvanlardır. Alman istatistikçilerinden biri fa- relerin hayatını tetkik etmiş ve bir fa- re ailesinin zürriyetini hesaplamıştır. Bu hesaba nazaran bir ailenin çocuk- ları çabuk ölmezlerse bir sene sonun- da 880 miktarını buluyorlarmış. İkin- ci sene sonunda bu miktar 387,000 e, dördüncü sene sonunda da 170,000,- Şu rakamları gördükten sonra, ke- haş rahatsız olmaması için eski iskelenin r_ .. . Sözün Kıs.sı Tabiat ve İnsanlar &. Talu abiat mi insanlara, İnsan'ar Mi fabiate ayak uyduruyor? Bu, öl* T ce tavuk mu yumurtadan, yoksa yü © müurta mı tavüktan çıktı kabilinden bif mesele, Fakat ne olursa olsun, incele * meğe ve halletmeğe çalışaca,; Zira şurası muhakkak ki, zamanla insanlâf değiştikleri gibi, tabiatte de hu deği * şikliğe göre inkılâplar vücude geliyofe mlere dikkal © din. Bunların seyri, normal bı-x;ı_—riy(’ zamanındaki seyre benziyor mu? Eski* den bir basma kalıp takvim vardı. BU takvimdeki sayılı günler kaliyen şaş * mazdı. Eyyamı Bahur vaktinde yakar, kavurur, Kocakarı soğuğu, günü geldi mi tirtir titretirdi. Martın yirmi bîr!m“'l; ağaçlar tomurcuklanır, bademler çiç!İ_' 4| açmağa hazırlanırlardı. Yaz, kış, sonba- har, hep günü gününe, saati saatine hü- kümlerini sürer, insanlar da ona göre€ ne giyeceklerini, ne çıkaracaklarını, nerede oturacaklarını bilirlerdi. Mayıs- ta şemsiye taşıyan görmezdiniz. çünkü yağmur yağmazdı. Kışın da paltosuz, göcuksuz kapıdan dışarıya çıkana rasts lamazdınız; zira güneş, taşçatlasa mey- dana çıkmaz, çıksa da fazla ısılıp, adar mı terletmezdi. Harbi umumiden beri, bütün bun <- lar altüst oldu. Fakat bizim mizacımız, meşrebimiz de esasen altüst olmuştu. Şimdi hangimizin hangimize tesiri ol « du İşte halledilemiyen muamma bul Bana kalırsa, elebaşı herhalde biziz. Esasen, nizam bozarlığımız meşhurdur. Rahat bir tarafımıza batar. Rahatsız ole mak için sebep icat ederiz. Onun için, tabiati de kendimize, gidişimize uydur- — - duk. O da tıpkı bizim gibi zirzoplaştı. Vakti vaktine, saati saatine uymuyor. Mevsimler cıvıttı: Bugün lâpa löva kar yağıyor, ayazpaşa kol geziyor, yarın or« talık öyle bir ısınıyor ki, açık pence- renin önünde ceketsiz oturuyoruz. Geçen gün, kim diyordu?. Denizin dibinde inci tükenmiş! Tükenir mi, lü- kenir. Biribirimizin yumurtladığımız cevahire bakmaktan, tabiatin incisine ehemmiyet verdiğimiz yok ki! e Biliyor müsunuz ? 1 — Meşhur Fransız ihtilâlcisi Ro - bespierre siyasi hayata atılmadan ev « vel hangi meslekte idi? 2 — Avusturyaya karşı isyan ederek , harp açan ve Türkiyeye kaçan Macar kralı kimdir? 3 — Süveyş kanalını kaç yıl evvel, kim açmıştır? ; . (Cevapları Yarım çe Dünkü Suallerin Cevapları: | — Yeni Zellând adaları, Büyük Okyanusta İngiliz grup adalarıdır. Cook boğazı ile birbirlerinden ayrıl « mışlardır. Mesahası 268,264 kilomet « rTedir ve nüfusu 126,000 dir. Merkezi Wellingtondur. 2 — Kristof Kolomptan sonra Ma » eollan dahi dünyanın yuvarlak oldu - ğunu isbat ettikten sonra papazlar Ro- mada büyük bir kongre akdetmişler, bu'çeşit iddialarda bulunanları dinsiz- lik ile, hıristiyanlığı İsayı tahkir ile it- ham etmişler, dünyanın dümdüz -oldu- ğunun bütün meökteplerde, bütün kili- selerde yeniden tamim edilmesini ka - rarlaştırmışlardır. 3 — Güneşin döndüğü isbat edilmez- den evvel yeryüzünün insanları güneşi sabit bilirlerdi. Döndüğünü söyliyen birr gok âlimler bu yüzden yakılmışlardı. 4 — Dolmabahçe sarayının mimart Serkis kalfadır, çi

Bu sayıdan diğer sayfalar: