23 Ekim 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

23 Ekim 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dünyanın en sür'atli kadıny üzücüsü,iddiaları hilâfına âşık oldu Bu seneki Beriin olimpiyatla.- rında yüzme şampi- yonu Ric, harikulâ- de muvaffakıyetleri güzelliği, şirinliği i- le bütün Berlini bü. yülemiştir. Her yer. de, herkesin ağzın. da onun adı dolaş makta idi. Ric Danimarkalı bir kızdır. Danimar. ka yüzme takımının baş yıldızıdır. Dün- yanın en süratli yü: zen kadını Ünvanın kazanmıştır. Yüzmek hususun. da rakiplerini yen- mesine rağmen, aşk yarışında bütün 1s- rar ve inatlarının hilâfma olarak sa- rışın bir gence mağlüp düşen Ric, ko- için bütün şampiyonluk ünvanlarını |, terke karar vermiştir. 100 ve 400 metre şampiyonu Ric, İngilterede yüzme tur- nesi yaparken seyirciler disini pek ziyade alkışla; yerde her hareketile alâl seyirciye gözü ilişmiş, (i hiç ehemmiyet vermemiş. Sonraları her vesilede karşısına çıkan nın takiplerinden âdeta usanç getirmiş ve nihayet bir gün Parkta, meneceri ile dolaşırken gene arkasında bir göl- ge gibi takip ettiğini hissedince daya- Berlin Olimpiyatlarının 100 ve 400 metro birincisi Danimarkalı Ric, vaktiyle âşık olmıyacağım deyip dururken şimdi “Bana spordan fayda yok, evlene- ceğim ve iyi bir zevce olacağım,, sözlerini söylüyor K K AM cerile birliktle çalışan şampiyon : arasında, ken- |, l 'an, oturduğu kadar olan bir lk önce gence bu delikanlı- — Mösyö, ne istiyorsunuz; peşimi ni- ye bırakmıyorsunuz, demiş.. Gencin hiç bir şey söylemeden, yal- nız uzun uzun bakıp uzaklaştığını gö- rünce de şaşırmış. İşte ilk tanışmaları böylece başlamış. Gencin böyle uzun uzun ve pek mânalı bakışı, dünya yüzme şampiyonunu ya- vaş yavaş düşündürmeğe başlamış, ve âdeta eskisi gibi her yerde ona rastla- mak istemiş. Günler hep bu iştiyakla geçmiş. Bir gün Danimarka sefaretinde ve: rilen bir çayda, bu garip delikanlıya rastlayan Ric, sanki eski görmüş gibi, ona doğru koşmuş ve ilk dansı - hiç birşey söylemeden - onunla etmiştir. Dakikalar, ve saatler geçtikçe biribir- lerini çığınca sevdiklerini anlayan ıki genç, daha o gün, orada, dir. İki defa, olimpiyat rekorunu kıran, namamış, arkasına dönerek : hdır. rında nişanlanmaya karar vermişler - 60 Hamal İşlerinden çıkarıldı Bunların adedi altmış kadardır. İki kişi testereye elini kaptırdı bittabi arala- | ken elin! kaptırmış, ağırca yaralanmıştır. Uzun müddet nişanlı vısa dahi kadına doymuş, bir baş- ka sergüzeşi peşine düşmüştür. Ka - Kalmnnın veri dlğ! diniın yapacağı şey unutmak ve is - Bir netice.. tikbalini bir başka erkek sevgisin - » İzmirden «Z. S.» inisiy: tub yollıyan bir kadın soruyor: — Altı aydanberi bir gençle sevi- şiyorum, — Evlenecektik, kalınca tasayvurumuz teehhüre uğ- radı, sevdiğim: «Bugün de aramaktır. Bu defa tecrübe sahibi ıım olduğu için ümid ederim ki uzun müddet nişanlı kalmıyacak, işi kat'i neticeye bağlıyacaktır. ... Sarıyerde (A. Koca) ya: Bu izdivac mümkün değildir. Bul- garistan Türkleri hukuku aile bah - fakat işsiz iş bulayım, bugün evlenirim» diyordu. Derken — sinde eski hükümler ile idare edi - İzmirden ayrıldı, gideli epeyce ol - duğu halde bir mektubunu bile al- madım, Acaba beni unuttu mu? Ve ben ne yapayım, onu mi7» * Bence bu okuyucum uzun müd - nunu medeni ise 13 yaşında bir k det nişanlı kalmaya kurban gitmiş- — zın evlenmesine cevaz vermez. lirler, yaş bahsinde fazla derin araş- tırmaya lüzum görmeden evlenmele- ri mümkündür, Fakat mademki kız bekliyeyim — buraya gelecektir, nikâh burada ola- caktır, kanunu medeni hükümleri - ne göre muamele görürsünüz. Ka - tir. Tanıştıkları zamandanberi ge - — nize bu noktayı anlatır, bahsi de kı- çen altı ay içinde erkek, gözleri ile sa kesersiniz. TEYZE Ric, hakiki bir evkadını olmak niye- cası ve pek yakında kuracağı yuvası | tindedir, Üç yaşında iken yüzmeye başlayan ve on yaşından beri de şimdiki mene- — Hayat benim için, kocam ve yu- vamdır, demektedir. Bunun için, şim: diye kadar kazandığım ve ileride ka- zanacağım, bütün ünvanları fedaya ha- zırım. Bana eski kafalı diyecekler bu- lunur. Fakat bunu diyecekler bilmeli ,dirler ki yüzme beni hayatımın sonu- ha kadar meşgul edecek birşey değil- dir. Bir kadının asıl vazifesi ve mu- kaddes gayesi, yuvası ve kocası olma- İstanbul gümrük başmüdürlüğü eli altında bulunan hamallardan bir kıs - minı — sıhhi vaziyetlerinin müsaade - ıiızliğ(ri'd ve ıhklild nziy;:leri dolayısile Mis Coyb işlerinden çıkarmıştır. Ayrıca da bun- e » $ ların her birine yüz otuzar lira ver - hadını genç sevgilisi Gladys'e, evin meği taahhüt etmiştir. Emniyet direk- törlüğünde teşekkül eden bir heyet iş« lerinden çıkarılanların bu ikramiyeyi bir mdmniııbıecekluuı tesbitle —meşguldür. | ——— Allen Çazls ile 1932 Eylülünde ta- * Fenerde odun deposunda çalışan Kemal | z; klaşmak istedim Ne mümkün.. Gün- de otomalik testereye elini kaptırmış, ya -| Jer geçtikçe Allene daha çok bağlan- ralanmıştır. SON POSTA Bütün servetini Sevgilisine Bırakan Evli Baron günün meselesi oldu oldukça güzel bir karısı vardır. Son va- bire değişmiş, huysuz ve geçimsiz ol muş. Karısı yabancılara karşı zevahiri kurtarmak için kocasının densizlikleri ne boyun eğmiş, ses çıkarmamış. Çı)î mamış ama, M. Çarlsi de elinden çırmış. ( —Nasıl mı kaçırmış?.. M, Çaris, bir yafette tanıdığı otuz iki yaşlarında likte yaşamaya başlamış. Fazla sevgi lsi ölmesine yetmiş... ü C eşyasını da asıl karısına bıraktığı gö- rülmüş. Sözü mirasa konan Mis Koyba bira- kalım : nıştım. Bizi, ikimizin arkadaşı olan bi- Tisi, biribirimize tanıttı. Öyle sanıyo- rum ki daha ilk görüşte biribiri! PFındıklıda odun deposunda çalışan Cemal | çevdik, o zamanlar, âyrı ayrı semtlerde oğlu Salim otomatik testere ile odun keser- oturuyorduk. Günden güne sevgimin arttığını hissetim. Ondan kaçmak, u - dım, Çevresinden, havasından ayrıla- maz oldum. Bir gün bana köyde ayrı bir apartıman tutluğunu, hiç olmazsa şenede birkaç ay beraber yaşamamızı teklif etti. Kabul ellim. Ve yeni yuva- mızda, herkesten uzak, aşkımızı en de- Trin hislerle ve okşayışlarla bezeyerek yaşadık. Köyde, herkes beni Allenin karısı diye biliyor ve hürmet ediyordu. Baronun hiç bir hâstalığı yoktu. Sa- pasağlam idi. Görünmez kaza... Apartı- manımızın banyosunu beğenmeyen Al- len bir usta çağırdı ve yepyeni bir ban- yo yaptırdı. Ve o akşam da banyo yap- tık, Su biraz sıcakça idi ama bana hiç tesir etmedi, Lâkin Allen banyodan çı- , kınca müthiş bir kulak ağrısına tutul- du. İhmalci tabiatli olduğundan dok- tora da gitmedi. Ağırılar fazlalaşınca korkan sevgilim ameliyata razı oldu. Ama bıçak altından kurtulamadı. Ve bu menhus, mel'un, meş'um banyodan üç hafta sonra öldü. Keşki banyoyu ,yaplırmamış olsaydı... Şimdiye kadar beni Allenin karısı diye tanıyanların yüzüne nasıl baka- m? Hele karısına karşı müthiş bir viodan azabı duyuyorum, Duyuyorum ama.. Kabahat benim mi?.. Sevdim. Se- vildim.. Bu tabintin ezeli kanununa karşı gelemem ya!...» Bir aşk macerası İngilterede Bütün misarını sevgilisine bırakan evli Baron Allen Çarls İngilterenin ta- nınmış şahsiyetlerinden biridir, asildir, manlara kadar gayet mes'ut bir şekilde yaşayıp giden, karısının üzerine derin bit sevgiyle titreyen M. Çaris, birden N Gladys Cayb ismindeki sarışına ilk görüşte tutulmuş. Ve Leylâsımı arayan Mecnun gibi hep peşinden koşmuş, on- dan da yüz bulunca, bunca yıllık, evini barkını terketmiş ve sevgilisi ile bir- ,ve aşağıda kahramanının ağzından an- latacağımız küçücük bir kaza, Sör Çar- | İngilizler ileriyi düşünür adamlar- dır. Bittabi her İngiliz gibi M. Çarls de bu kaidenin şazı olarak kalmamiş, o da vasiyetnamesini önceden hazırla - mış. Ölünce de vasiyetnamesi açılmış ve bir buçuk milyon tutan gayrisafi iyi tertip edilmedi x« & & 2000 Lira mükâfatlı müsabakayı kazanmaya namzet pehlivan Dinarlı Yunanistanda, Kara Ali iyileşemedi, Mülâyimin gü (Baştarafı 1 inci sayfada) miş, ve serbest usulle güreşecek pehli- vanların sayısı dörde çıkarılmıştı: Ma- lüm. Yağlı güreşe, daha birçok pehlivan- larla beraber, serbest güreşe iştirak e- den güreşçiler de girecekler, Bu da ma lüm, Şimdi pehlivanlarımız, rastgeldikle- ri gazeteciyi çevirerek, rakiplerine mey dan okumaktadırlar. Kimisi heyecan- | dan yemek yiyemiyor, kimisi uyku u- yuyamıyor, kimisi su içemiyormuş. İçlerinden besiye çekilenler varmış. Yarımdünya Süleyman pehlivan gün- de 4 okka üzüm yiyormuş. Tekirdağlı Hüseyin pehlivan,.haftalardan beri evi- ne uğramıyormuş. Molla Arif pehlivan, yorulmamak için namaz bile kılmıyor- ,müş. Bir kısmı da müsabakalar etrafında uyanan alâkayı genişletmek maksadıle ,çıkarılmış olan bu rivayetleri istediği- niz kadar çoğaltabilirsiniz. Fakat ben dün, Sirkeciyi dolduran İ geğine inanmak, meşhur Cü pehlivanla, Mülâyim kalıyor Ben dün, Tekirdağlının bir sa tesindeki sözlerini okudum. Tekirdağlı : ticeyi verebileceğine yüzde yüz inana- madım, Ben gördüklerimi duydukları- lmı anlatayım, ondan sonra siz, bu gü- reşler neticesinde, başpehlivanlığa en dâyik olan pehlivanın meydana çıka - ybileceğine ister inanın, ister inanma- , yan, » * , Türkiyede profesyonel yağlı güreşçi- ler, köylerde, kasabalarda, şehirlerde, mütlemadiyen biribirlerile tutuşurlar. Bu güreşler, pehlivanlarımızın kıy- metlerini meydana çıkarmış bulunmak- tadır. Bu güreşleri mahallinde, veya gaze- telerde takip edenler bilirler ki, kazan- mak talihi, daima dört pehlivanımız - dan birine nasip olmuştur. Bu dört pehlivandan birisi Kara Ali,|. diğeri Mülâyim, üçüncüsü Dinarlı, düncüsü de Tekirdağlıdır. Başa gü ,şenlerin geri kalanlarından hiç birisi, şbu dört pehlivana tehlikeli bir rakip ke silememişlerdir. Bu itibarladır ki, bir maktadır ! zeteyi, hem benim tahminimi uğrattı. Bu itibarla dün akşam, bu kaları tertip eden Eminönü den tahmin edilemiyecek olan gi reşler sade bu dört zorlu pehlivan a- rasındaki tutuşmalardır. Çünkü geri kalan pehlivanlara, yani Yarımdünya Süleymanlara, Molla Ariflere, Manisa- h Rifatlara birer, ikişer, beşer değil, otuzar, kırkar, ellişer defa galip gelmiş olan bu pehlivanlar, biribirlerile de bir. çok defalar tutuşmuşlar, ve kâh yen- mişler, kâh yenilmişlerdir. Bu dört pehlivandan birisi, yani Di- narlı Mehmet, yağlı güreşi çoktan bı- rakmıştır. Binaenaleyh, sade serbest güreşe girebilir. Binaenaleyh, yağlı gü- reşte kazanmaları mühtemel olan peh- livanların sayısı üçe iniyor demektir. Halbuki bu dört pehlivanın vaziyetle- rini inceleyince, 2000 lirayı hangi peh- livanın kazanacağını kestirmek işten bile değildir. Şu anda, Dinarlı Mehmet' Yunanis- tanda bulunmaktadır. Kendisini çeke- miyenlerin aleyhindeki yaygaraların- dan haberdar değildir. Ve güreşlere yetişebilmesi; Halkevinin bu müsaba- kaları tertip ettiğini falcılardan haber zifeyi gören dostum M. Sami — Biz, dedi, Mülâyimi de m! lara çağırdık. Fakat sadece : di. buriyetinde kalacağız! * tebaasında olmadığını iddia et yecej bildirmektedir. Eğer ,ka gününden evvel Halkevine mini yazdırırsa, ve kendisinin ka haricinde bırakılması için ka mahzur (!) bulunmazsa, seyin güreşi ! Kara Ali, köyüne, alçıya konmuş rık bir kolla dönmüştü. Söylenildiğine göre, kolu, bundan yirmi beş gün vel alçıdan çıkarılmıştır, — ve kendisi, bu güreşlere girmeye sureti katiyede karar verdiği için, sıkı idmanlara baş- lamış bulunmaktadır. Bu haberden, bi- çare Kara Alinin doktorsuz bir köyde yaşadığı anlaşılmaktadır. Benim de waktile bir kazada kolum kırılmıştı. Ve kolumu alçıdan çıkaran operatör, bay- numa taktığı askıyı en az bir ay atma- mamı tenbih etmişti. Benden daha yaş- h olan Kara Alinin kolundaki kırık, benim kolumdakli kırıktan daha geç kaynayacağına göre, onun alçıdan 25 | Bu itibarladır ki Eminönü gün önce çıkmış bir kalla sıkı ldmana | bu güreşleri tertip ettirdiği başlamasına şaşmamak mümkün de -| etmesini istiyoruz. gildir, ga, şampiyonanın neticelerini 'zum yoktur: Çünkü, rakipsiz korkusuz kalacak olan Teki! cek, ve mev'ut olan ikin bin | bine indirmek için, iki damla ,dan kalma Kral tacı kadar k giyilen bir. şampiyonluk — tâ€h şıyan pehlivana iftihar hakki evan dedikoaarı_ baş Halkevinin müsabakal ,sâbakada tehlikeli bir rakip k: ,Efendinin Çoban Mehmedi yere .pehlivanlar arasına karıştığım zaman, |bileceğine inanmaktan gülünç OU (yapılacak müsabakaların istenilen ne-|, Şu halde, geriye, Tekirdağlı Ht — Mülâyim pehlivan Sırp tel Avrupada milli Arnavut esvabile reşmiştir! kabilinden lâflar ediy0f” . Ben bu sözlere bakınca, Tel nın Mülâyimle karşılaşmaktan kaçıncı defa kurtulmak bahanesi şündüğüne hükmetmiştim. Ve : — İhtimal, demiştim, böyle bİf gavurarak, Mülâyim pehlivanın DU reşlere sokulmamasını temine Halbuki kulağıma çalınan Ti Mülâyim pehlivanın bu müsabâ sokulmaması ihtimalini teyit ediy' Eğer bu şekilde kafa tutmaktâ ederse, bittabi Sırp tebaasından ğunu da nazarı itibara almak, VE disini müsabaka harici bırakmak her davete memnuniyetle icabet bir tek heyecanlı tutuşma sey' ğiz demektir: Mülâyim - Tekirdâği alabilmesine bağlıdır. , Aksi takdirde, bugünkü V yani Dinarlı Mehmede haber vEfİ /den, Kara Alinin sakat halindö lâyim de bir bahane ile açığa $' için üç gün arka arkaya Taksilü yomuna kadar zahmet etmeyt sokulmıyacağı söyleniyor... Şu halde ortada tek kişi mi kalacak ? Ce bah Fakat Tekirdağlının dün benimle nuşurken, bu sözlerin kendisindef dir olmadığını iddia etmesi, hem © mi üSA Mülâyim pehlivan ise, Türk _l" ne herhangi bir Türk kadar yü?”ü bağlı bulunduğunu söylemekte, 1 B mi bir iray' onu spor kolu başkanile görüştüm. BU ğ — Meydana kim çıkarsa ben hğ * kabilinden bir cevap verdi, ve sat #eyin, ilk defa firara lüzum 8*""”: ç d ,miye bile mecbur kıılıı.uyıt:!'ı olay w

Bu sayıdan diğer sayfalar: