3 Kasım 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

3 Kasım 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e Hergün Hükümet 'mamul eşya Fiyatlarını niçin Düşürmek istiyor? —oYazan: Muhittin Birgen ea T ürkiyede büyük bir sanayileş programı h ben, İzmirde «Türk vanile ve memlek kültürü yaymak maksadile a mecmua neşrediyordum. Bu mecmua- da iktısadi meselelerimize ait y bDeşriyat arasında sa ileşme ketinin muvaffak olması için en bü - yük engelin büyük müstehlik kitle içindeki mübayaa kudretinin Ğ dan ileri geleceği fikrini müda! yordum. Yer yüzünde toprak mahs leri fiat'ları harbi müteakip on p kadar yukarıya doğru bir flat hareketi yaparak bir müddet yüksek bir sevi - yede tutunduklan sonra sür'atle düş - meğe başlaması, Türkiyede büyük is- tihlâk kitlesinin mübayaa - kudretini birdenbire düşürünce, tabiati ile; bun- dan, mamul eşya sürümü de müteesş - sir olacaktı. O zamandanberi yapılan tecrübelor göstermiştir ki artık toprak mahsulleri fiatlarının tabii seviyeleri- ni yükseltmek ve bu suretle -artacak olan mübayaa kuvveti sayesinde fabri- kalarımızın meydana getirecekleri ma- mul eşya sürümünü matlup bir sevi - yede tulmak mümkün değildir. Hal - buki büyük ölçüde yapılan her ima - lin yegâne muvaffakiyet şartı sürümün çoğalmasıdır. Sürüm çoğalmadıkça sa- nayiin genişlemesine imkân olmamak şöyle dursun, hattâ bunun tutunabil - mesi dahi şüpheli olur. İşte, son za - manlarda Başvekilimizin hayatı ucuz latmayı düşünmesine sebep olan muh- telif âmillerden biri de bu olsa gerek- tir. * Türkiyede istihlâk maddelerinin fiat seviyeleri ve bunların aralarında mev- cut karşılıklı nisbetleri tetkik edilince görülür ki en çok düşen fiatlar toprak mahsulleri fiatlarıdır. Bunun karşı - sında, ya hiç düşmiyen, yahut ta pek az düşen fiatlar da en ziyade köyde is- tihlâk edilen eşyanın fiatlarıdır. Pet - rol, kaput bezi, kahve, deri mamulâtı ve bu arada ayakkabı gibi. Meydana getindiği mahsullerin eski- sine nisbetle çok az para etmesi yüzün- den pazarda sarfedeceği paranın abal- dığını gören köylü, kendisini, derece derece, muhtelif eşyanın istihlâkinden mahrum etmeğe mecbur olmuüş ve bu- nun neticesi olarak ta mamul eşya sar- fiyatında istenilen nisbet elde edile - memiştir. Köyde görülön bu hareke- tin gari tezahürleri de olmuştur. Me - selâ, Türkiyede ötedenberi mevcut bir deri sanayii bulunmasına ve bunların fiatlarının da pek yüksek bulunma -| Masına rağmen köy pazarında yeni bir meta zuhur etmiş ve bu deriden ve battâ bezden mamul ayakkabıya re - kabet etmiştir: Eskimiş otomobil lâs - tiklerinden mamul ayakkabılar! Bu - gün otomobil tekerleklerinde kullanı- Tamıyacak hale gelmiş bir lâstiğin dört Biraya satılabildiğini görüyorsak bunun başlıca sebebi budur! Bu tarzda garip misaller bundan iba- ret değildir. Daha başkaları da vardır. * Hep ayni sebeplerden dolayıdır ki Türkiyede hususi sermaye ve hüususi teşebbüs şeklinde yapılmış olan bazı sanayi tecrübeleri müsbet neticeler vermemiş ve bünu yapanların hayli miktarda zarar etmelerini mucip ol - muştur. Büyük müstehlik - kitlesinin mübayaa kuvvetinin düşmesi, bunun sanayi eşyasına bir nevi zaruri boyko- taj yapması gibi bir netice vermiş bu- lunuyor ve bu vaziyet bugün vazih bir surefte göze çarpmıyarbaşlıyor. Hakiki vaziyet böyle göze çarpınca buna karşı çareler aramak lâzım gele- ceği aşikârdır. Çare hayatı ucuzlat maktır. Ucuzluk hareket, hareket u- cuzluk ve gene hareket ve gene ucuz- luk yapar. Köylü mübayaa kuvveti - nin artmasını mahsul fiatlarının yük - selmesinden beklemek bugün için yan- hştır. Yeni bir harp dünyayi bir daha yerinden oynatmadıkça fiatlar yük - selemez, Şu halde yapacak şey mamul eşya fiatlarını düşürmektir. İşle hü - met te bunları düşünüyor. Tahmin edilebilir ki bu husustaki tedbirlerin a- hmnması gecikmiyecektir. Tabiat en büyük taklit kabiliye - tini çocuğa vermiştir. Çocuk, söz söylemeden, yiyip içmeden, giyin - miye kadar her şeyi taklit ederek yapar, görerek öğrenir. SON POSTA L —- — - Çocuk bir âmir.. gibidir. Ka Hakkınızda yabancılar tarafından fena bir hüküm verilmesini istemi - yorsanız, çocuğunuzun bulunduğu Çocuk iyi konuşmayı bilmiyorsa, temiz yiyip içmiyorsa, — elbiselerini itina ile muhafaza etmiyorsa bili - niz ki iyi konuşmayı, muntazam ye- meyi, elbiseyi temiz tutmayı evinde görmemiş dmekt?' mecliste tıpkı bir âmir — karşısında bulunuyormuş gibi muntazam hare- ket ediniz. SÖZ ARAsıNDA *| İnsanlar gibi Kuşlara da müshil Vermiye başladılar İtalyanların Habeşistan için Bastırdıkları pul ' aa aa ae AA DA İtalya Habeşistanı ilhak ederek im- paratorluk tesis ettikten ve bu impara- torluğu da Almanlara tasdik ettirdik- ten sonra, Habeşistan namına pul bas- tırmağa karar vermiştir. Resim, üzerinde İtalyanca, Habeş- ce ve Arapça yazılar bulunan ilk pulu göstermektedir. Resimde İtalya Kralı Viktor Emanoel görülmektedir. Siyaset mi, cerrahi mi, mimari mi eskidir? Bir diplomat, bir operatör, bir de mimar mesleklerinden bahsediyorlar İve her biri kendi mesleğinin daha eski lolduğunu iddia ediyormuş. Operatör; — Cerrahi her meslekten — eskidir demiş, Hazreti Âdemden bir kemik çıkarılarak Havva anamız yaratıldı. Mimnar itiraz etmiş: — Âdem dünyaya geldiği zaman sığınacak yerler bulmuştu ve dünya © sıralarda hercü merçten kurtulmuş- tu. Bu işi elbet bir mimar eli yapmış- tır. Derken diplomat söze karışmıştır: — İyi söylüyorsunuz, bahsettiğiniz hercü merci biz yapmıştık. Siyaset dünyadan evvel vardı. Bu iddiaya hiç biri cevap vereme- miştir, Greta Garbo hayatını " filme aldırdı Greta Garbo yeni bir kaprisini tat- min etmiştir. Güzel yıldız kendi husu- «£ hayatını filme aldırmıştır. Filmde «Greta Carbo burada doğdun, «ilk de- fa şu evde iken film çevirmeğe başla- “|din, «parayı şurada kazandı», gibi lev- halar varmış. HERGÜN BİR FİKRÂ İkisi de fena Şeyhislâm Piri zade Sahip Mol- la sözünü esirgemez, salâbeti ahlâk sahibi ve düşüncesinin eri bir adam Buyııııleı Abdülhamit devrinde, tâ Meşrutiyetin ilânıma kadar men- kan Molla Bey bir gün meclis kori- lekette korkulacak iki türlü insan Kurulmadan İş!igen saatler Yalnız insanlar rahatsızlanmaz, mi- İsviçrede bir saat fabrikası halkı de ağrısı çekmez, ya... Kuşlar da ayni derdin esiridirler. İşte şu, resmini gördüğünüz Afri- ka ormanlarının Londrada misafir bu- hunan kuşcağızı Landranın — rutübetli havasına tahammül edemediği — için hastalanmıştır. Doktor — da kendisine kaşıkla Hint yağı vermektedir. Borjiyaların kullandıkları lüzumsuz — hare- « ketlerden vikaye etmek için par mağa takılan yü: zük gibi saatler i- Mal etmiştir. Bu saatler fevkalâde iyi işlemekte, el ferin — hareketila :u;ulmıklı ol zehirlerin terkibi bulunuyor ı:: ]"’“"a"'.kî'ı:_ Hiristiyanlık tarihindeki cinayet ve vahşetlerile şöhret kazanan Borjiya- ların, meşhur bir zehrinden bahsedi- Hir. Onlar ân? tesiri olan fakat hiç eser bırakmayan bir zehre sahip imişler. Borjiyalara bu zehri Venedik tarikile Portekizli gemiciler getirmişler. Por- kurmağa lüzum h issettirmemekte imişler, ayn i za- | manda çok ucuz olan bu saatler fevkalâde — fazla he v& tekizli gemiciler bu zehri, Habeşis- Tağbet görmüş Na tandan tedarik ettiklerini söylerlermiş. .lt,ı ayda / sekiz | İtalyanlar Habeş ülkelerini zaptettik- milyondan / fazla Biği ten sonra, bu zehrin de mahiyetini öğ- satılmıştır. renmişlermiş. Bu zehir Tana gölü ci- varında yetişen bir nevi akrepten is- Ş, tihsal ediliyormuş. Zehir dimağa tesir kendisine 84 _ı;:;şuıda ediyor, adamı ânt elarak öldürüyor, ve bir koca buldu ölümün de sebebi bir türlü anlaşılar Önümüzdeki hafta yeni Zeeland'ın miyormüuş. Okland şehrinde Madam Smit ile Mig- | weeeseces ter Vilyams'ın düğünleri yapılacaktır. |ilân etmiştir. Pek az bir müddet zar Madara Smit 83 yaşındadır. On beş|fında 45 ile 98 yaşları arasında erkek- senedenberi duldur. Senelik beş yüz|lerden altmış yedi mektup almıştır. İngiliz lirası iradı vardır. Ömrünün|Her vakit makul düşünen Madam geriye kalan kısmını mes'ut geçirmeği |Smit bunların içinden 84 yaşında mü- arzu ettiği için gazetelere verdiği bir|tekait bir kaptanı tercih etmiştir. A- ilânda vaziyetini samimiyetle — anlat-|vustralyada yerleşmiş — olan kaptan mış ve kendisine «meftunb olacak | Vilyams karısıma kavuşmak üzere ilk #şenn bir koca aradığını ve bununla| vasıta ile yola çıkacağını telgrafla bil- «kalbinin boş» kısmını dolduracağını İdirmiştir. 83 yaşında bir kadın K KA Z l aG r YGT ee İ İ Mudanyada bir mütareke âbidesinin yapılmasına ka- rar verildi. Mudanya mütarekesi, Lozan muahedesinin mukaddemesidir. Kararı alkışlamamak, doğru bulmamak STER İNAN İSTER İNANMA! caktır. Kripelin şahsına veya san'at kabiliyeline itiraz edecek değiliz. amma Türkün hijssini bir yabancının ifa- dz edebileceğine inanmı)oxuı. fakat ey — okuyucu kabil olamaz. Fakat işittik ki bu âbideyi de Kripel yapa- İSTER İNAN lS'l'ER İNANMA! —— göm İkinciteşrin 3 -—X Sözün Kısası E, Talu ürk kızı! Bir kaç yıl evvelisine gelinceye T kadar, insanların arasına çıkmağa lâ- yık görülmiyen sen, bu mülkü ve bu milleti yoktan var eden yüce kudretin kurtarıcı himmetile göklere kadar yük- seldin. Çarşaftan ve kafesten kurtuldu- ğun gün, ruhunun temiz heyecanı, gönlünün yükselme ideali seni kanat« landırıp, Türklüğünün ve kadınlığının şerefini bulutların da fevkine ulaştır- mağa sevketti. h Asırlarca, koyu ve şuursuz bir ta- assubun hakir gördüğü aziz varlığıni tenzih etmek kaygusile, onun en çe- tin imtihanlarda bile üstün çıkacağıni ispat etmek istedin. Kültürde, fazilette, yazıda, hitabet- te, muallimlikte, hekimlikte, avukat- hkta, hâkimlikte hak ettiğin şeref sa» na yetmiyordu. Çeliğe, demire, fezaya, unsurlara da hâkim olmak istedin. Bir çoklarımızın içine binip rahat yolkculuk etmekten — de korktuğumuz tayyare, senin nazik parmaklarma râm oldu. Uçtun.. Paraşütle, en yüksek irti. falardan yerlere atılmayı, insanlara cesaret, cür'et, metanet dersi vermeyi ideal edindin. Bir gün, hava, unsur, senden öc ak mak istedi.. Ve sen, Türk kızı, birden- bire sana itaat etmez olan paraşütü- nün bir hiyaneti yüzünden çok sevdi- ğim anayurd'un kucağına, cansız dü- şüverdin. Fakat ben buna düşmek — demem, Türk kızı Eribe! Hava şehitleri yere düşmüş sayıl mazlar; onlar, hayattan nasipleri ke- sildiği andan itibaren milletin kalbina düşer, orada kalırlar. Sen de bizim kalbimize düştün, Türk kızı! Sana orada, en temiz duy- gularımızdan bir mezar vücuda getir« dik. Emin ol: O mezara, nisyan denix len mel'un şey aslâ uğramaz. — Senin aziz hatıran orada daima yaşar.. Çün- kü sen, yurdunun, milletinin, kadın« hığının şerefini birlikte yükseltmek i- çin çıktığın gökyüzünden düştün. Korkmal Senin bu düşüşün, hiç kimsenin şevkini kırmadı. Bilâkis, gö- receksin. Senin intikamını almak için, haxaya, daha kaç tane kardeşin, kaç hemşiren daha atılacak. İnsan, hangi cinsten olursa olsun, inatçı ve kineidir. Bir gün o intikami elbette alacak, senin artık dolaşamadı- ğın gökkubbede senin hazin menkte beni terennüm ederek, kat'i hâkimiye- tini dolaştıracaktır. G, Biliyor musunuz? 1 — İngiltereden Türkiyeye ilk de- fa hangi tarihte elçi gönderilmiştir? Ve bu elçi İstanbula niçin gelmiştir? 2 — Bazı Avrupa kadınlarının, bil- hassa İngiliz kadınlarının kullandık « lart saplı gözlük ilk defa ne zaman, kimin tarafından kullanılmıştır?. 3 — Goşo nedir? Kimler kullanır? (Cevapları Yarın) * Dünkü Suallerin Cevapları: | — Kanüni Sultan Süleymanın en gözde karısı Hürrem Sultanın asıl is « mi Rokzolandır. Öldükten sonra Mimar Sinanın yaptığı Süleymaniye camiinin yanındaki türbeye gömülmüştür. 2 — Ayçiçeğine Fransızlar Kraliçe Margrit derler. 3 — Meşhur müftü Cemali Etfendi, Yavuz Selim zamanında yaşamış ve şeyhislâmlık etmiş bir adamdır. Ken- disi evinin penceresinden, içine halkın istidalarını kolayca atabilmeleri — için bir zembi! asmıştır. Bu yüzden kendi- sine «Zembillis lâkabı takılmıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: