28 Kasım 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

28 Kasım 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

28 - İkinciteşrin SON POSTA “ Son Posta ,, nın resimli zabıta hikâyeler ———T Bu tabloyu kim çaldı? 1 Mister Vayt antikaya — çÇok meraklıdır. ve bu işin de mütehassısıdır. Genç- liğindenberi bütün zevkını ve parasını bu işe hasreden « Asan atika » mütehassısı, daima nadide ve güzel şeyler bulmak için hergün antika- cıları dolaşır, tozlu raflarıni karışlırır. 2 is Birgün — çarşıda gezerken antikacı dükkânlarının birinde son derece kiymelli bir tablo gördü. Heyecanım belli etmemoeğe çalışarak, sanki ehemmiyetsiz bir şeyden bahsedermiş gibi, pazarlık etti ve 30 liraya aldı, neş'e ile evine dönerek bin itina ile bir köşe- ye astı. Sevincinden kabına sığa- mhyordu. Yeni keşfini birisine an- latmak ateşile yanıyor, tutuşuyordu. « Delikanlılık arkadaşı 4 ö Vayt san'at eserleri satan ve * Mak Knrti tesadüfen ona uğramıştı. Mak Karti bir vapur. kumpanyasının sahibi idi, Işmden ziyade, güzel san'atlerle meşgul olur, hele tablolara bayr hrdı. Vaytin bu yeni “keş- fini ,, İşidince, açıklan &- çığa kıskandı, haset etti. *Muhakkak ki allahın en talili koulu sensin ! ,, dedi. anlamıyan, dalma öteberi saltın aldığı an- tikaccı Nettelfold'la, resimden birşey har vurup harman savur- makla meşhur genç yeğeni Diki de evi- ne davet etti. ıî' İxonusına ğ Şeyh Bedreddin dostum Nurullah Ataç Nâzım Hikmet'in & : «Şa m geçici endişeler ölanır malı, bir ideologlanın yayıcısı malı,insanda ebedi olan şeyi aramalı diye tenkid edenlere, Simavne kadısı oğlu Şeyh Bedreddin destanı (1), üyle yorum ki, susturucu bir cevab ola» bilir. Bu kitabdaki parçaların hepsi de zamaniımızın bir fikir cerey olmakla beraber, yine insanın e hissini, tarihin her devrinde ra bir kaygusunu akset olsun insaf göst kâr etmek kabil değildir insanları yoksullaş r mem bir fikir uğrund T aları, iha uğrıyanla vir etmek; bildikleri bir y vern olanlar için ağ hislerinden doğmaz mı yun, göüreceksiniz ki 0 ma deki hisleri sizin kendi hisleriniz say manız için içtimai veya siyasi it kad larına iştirak etmeniz hiç de zaruri ?> gildir. Hattâ daha ileri Şeyh . Bedreddin'i Nâ kru: inandığı fikirlerin değil, onlara zıc kirlerin remzi diye telâkki edip €ana kapılmanız kabildir sandan ebedi olan şeyi aram dır» demek, «Şair, her devir ins: 1 «ebedi> Destanı oku - ümeler - rının tarafından kabul edecekleri, ken- di hislerine, hakikatlerine g edebilecekleri mythe'ler yaratma, lışmalıdır» demektir. Şeyh Bedr din'in Nâzım Hikmet'in kitabındak? ile, böyle bir mythe ığu O destandaki manzumeler güz dir? Her hangi bir eseriri güze ğinı anlamak için elimizde yecanımızdan başka bir ölçü Ben, Şeyh Bedreddin destanı'n manzumeleri heyecandan sarsılarak kudum. Demek ki onlar benim 'zeldir. Bir insan için güzel ha birçok insanlar için de güzel pek muhtemeldir. Şu var ki şiir, göz içindir. Mısraları sad Ymeniz, manalarını anlamamız içir Vayt kıymetli tabloyu aşağı- Bu arada, Mark karti n Fakat ertesi günü 5- ye indirdi. Ve birer birer 6 - genç Dike, kıskanç: N Ğ 8 — kahvealh — etmek Misafirlerine gösterdi Bu. hususla hüııı gösterir bıııînı eda ile üzere aşağı, odaya indi- &öz söylivecek en salâhiyettar adam SAĞAĞT e AUKT DĞ Baat 21 olmuştu. Mak Karti ile gi zaman tablonun ye- ğildi le Nettolfold'du. Tereddüitsüz. * çok — Gödü Bu adüman. göytan 'T — Dik birlikte övden çıktılar. Net- Tinde yeller estiğini bas —— | değildir. Kitabda kalan bir ma : kıymetli, hakikt ve orijinyal bir şük-bir hayret ve teos- ö ıyanları da vardır; fakat on- n telfoldda onlardan yarım saalt sonra, tablo,, dar, dedi. daha fazla sarfediyor,daha faz Vaştten ayrıldı. Yayt, kıymetli hazine- w e la geziyrorum da böyle kele» gürle gördü ve bemen lara şiir diyemiyoruz). Şiirin - keli - telefona sarıldı. meyi hemen hemen musikideki mana- sinin ıuım—ında durdu. Bir müddet sey- pir birşey düşüremiyorum,, rettikten sonra, yatak odasına çekildi. ©1 verilerek - sokunma» sı lâzımdır. Bir manzume, bilhassa bir bes! » WOR : a nası, yani güfte, o besteyi bu yardım eden bir vasıtadan başka şey değildir. Nâz © manada «okumak» is ki pek kolay değildir. Çünkü klâssik nazım kalıblarını kullanmadığı her manzumede ahengi aramağı buruz. (Fakat bu zaruret, zım kalıbları ile yazılmış, yan 10 « ( Stğda ) mü- fettişin bulabil- diği diğer bir iz de, oda- da bulunan iskemlenin sol köşesindeki bir sıy- rık oldu, Vayte sordü. Vayt, iskemlede önce- den bir çizik, sıyrık fa- lan olmadığım bildirdi. ya hece vezinlerine uygun manzume- lerde de vardır; ancak onlarda bir de veznin #ttiradı vardır ki biz ekseriya «bestes diye bununla Nâzım Hikmet'in şiiri için: değil, nesir!» diyenler var, Hay: ile nazım arasındaki başlıca rin 1 «okunamamasıdır.» Nâzım Hikmet'in şiiri muhaki nulmak» ister. Bunun için © niz de sevmeseniz de nazım olduğu- nu, hiç olmazsa nesir olmadığını kabul etmeniz lâzım gelir. Şeyh Bedreddin destanı'nı okuyun, bestesini keşfe çalışın. Bulursanız eme- ğinize acımazsınız; çünkü bulacafımız ahenk, gerçekten asil bir ahenktir, (Şiirin bestesi bittabi musiki değildir. «Şiir okurken kulağımıza bir bir tanbur veya bir piyano sesi g Kibi sözlerin manası yoktur. Fakat bu ayrı ve uzun bir meseledir.) Emeksiz bulduğunuz bestelerin zelliğine de pek inanmayın; onlar 7 ten bildiğiniz şeylerdir. Her yenilik yazan gibi okuyandan da - belki yazan« dan ziyade okuyandan - bir gayret ister, Nurullah Ataç 9 i Polis müfettişi vak'ayı haber ahe ıılmfız. hemen Vaytin apartır manına koştu ve tahkikata koyuldu. Eve pencereden girilmişti. Vayt alt kalta oturuyordu. Ne ayak, nede parmak izleri belli idi. Lâkin müfettiş, iskemlenin yanında bir pantalon düğmesi buldu. * £ M üfettiş Vayt'ı da sorguya çekti, ve bu tablonun satın alındığıni bilen ve o gece evde misafir bulunan üç arkadaşın kimler ol- duklarını araştırdı. Eşkâllerini öğrendi. Aldığı izahat ve vak'a yerinde gördüğü ve bulduğu şeyin verdiği kanaatle hırsızı yakalamak için dağ- ruca bu üç misafirden birinin evine gitti. Sizin fikrinizce, kimin evine Rti?.. Bilemezseniz, ıı Yazıhanenin de * karıştırıldığı bel- li idi. Gözlerden birinin köşesinde duran ve için- de beş İngiliz lirası bu- hanan çanlaya el sürül- memişti. Bundan da hır- şgızın sırf tabloyu çal- mak için buraya geldi- gi anlaşılıyordu. 11 inci sayfaya bakınız! DNT kuruş (Ye Bursa sta ıiyoıru ıc 'âh edıır'rak Bursa (F tkikatta bulunr ma daha modern b ekil le müda faa cdıx.

Bu sayıdan diğer sayfalar: