1 Aralık 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11

1 Aralık 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bay Burhan Feleğe cevap Ayıp olan nedir? Sporda mağlüp_olmak bir adamın bu sahada kendisini büyük bir otorite farzetmesi ayıptır. Bir antrenörün vaktile lokantacılık yapmış olması ayıplanmaz. Bunu ayıp gösterecek yazı yazmak ayıptır. Yazan : Seyfi Cenap Cevabınıa okü - düm. Affınıza mağ- Türen söyliyeceğim ki meseleyi maale - Sef gene şahsiyata Göküyorsunuz — ve bu tar kendinize bir kaçamak yolu o- larak ihtiyar edi - Yorsunuz. Son Postada çı - kan ve güreşin bey- Nelmilel vaziyetini ümumi bir şekilde fahlir eden yazımı bunu es - antre « yapmaları ne « Hicesine vardırıyor- Sunuz. Ve bu zevatın şahısla: da neşriyat yapmağa kalkı 'Teklif mi, itiraf mu Siz de, y ymı takip eden herkes de bilir ki m bu değildir. Mec: Şimal veya Macar güreş #ünlüğünü m çıkarn | — Yazılarımda oyunlar kimler ta- fafından icat edildiği, güreşin iptidat! hakkın- | orsunuz. sisteminin faikiyet. Man ve Fransız matbuatının ne: ş_:znıîl lerin olimpiyat müsabaka da elde ettikleri dereceler, ilâh h: Ga size izahat verecek, rakkam derek müsbet bir şekilde şimal güreş- ciliğinin üstünlüğünü izah ve ispat et-| Miştim. | Siz bunlara cevap olarak: Eski an-| trenörle yenisini güreştirelim de han- | Bisi kazanırsa ait olduğu milletin sis - temini üstün olarak ilân ederiz diyor- Sünüuz ve bunun organizatörlüğünü deruhte edeceğinizi bildiriyorsunuz. Münakaşayı bu safhaya Gdökmeniz Röktai nazarımı kabuklden başka bir Çareniz kalmadığını itiraftır. Garip hir teklif Müsabaka teklifiniz cidden gariptir. Ben bunu müşteri kızıştırıp parsa top- lamak istiyen sirk idarecilerinin heye- Canlı neşriyatına benzetiyorum, Sizin Bibi senelerce spor teşkilâtında çalış - Miş olan bir zatın bu kadar garip ve habemevsim teklifi ortaya —atmasına hayretler ettim. Bu fikri tâ Atinadan- beri beslediğinizi, sırasına getiri satımı bulup ortaya atacağınızı Ca evvel ötede beride söylemi duğunuzu da biliyorum. Görüyorsu - Nüz ya işi şahsiyata döküyorsunuz, mü- Nakaşanın mevzuunu değiştiriyorsu - Nuz dediğim zaman bana kızmaya hiç hakkınız yokmuş!. Sporda yenilmek ayıp mıdır? 2 — Türkiye millf güreş takımına Memleketimin mümessili olarak iki de- fa dahil oldum ve Türkiyeyi Paris o- )lnpıyudmdı ve Budapeşte — Avrupa Şampiyonasında temsil —ettim. Güreş! takımımızın ilk tecrübe devresi olan| bu zamanlarda yüksek — hasımlarımız karşısında fazla muvaffakıyet elde e- demiyorduk. Bu müsabakalarda mağ- | lüp olduğumu yazıyorsunuz. — Maksat| Spor yapmaktır. Mağlüp olmak ayıp bir | Şey değildir. Sırasına göre her sporcu Mağlüp olmuştur. Fakat asıl ayıp olan Mağlübiyetten korkarak spordan kaç- Mak, yahut hiç spor yapmadığı halde kendisini bu sahada büyük bir otorite farzetmektir. Eski antrenöre dair 3 — Yukarıda söylediğim gibi yazını Zh Mmecrasını iki antrenörün şahısları- ha çeviriyorsunuz. yatı, | Güreş antrenörü Pellinen, Seyti Cenapla beral değli, spor yapmıyan Benim teşkilâtta işgal ettiğim m ki giden hocanın gahsı hakkında sö söydememe mânidir. Buradan ayr ik veya kö- ta neşriya! ığı hem faydalı görmem, hem de bunu nezaket kaidelerine muhalif bu- luruma, Yalnız antrenörümüz hakkında mü- niz yanlış malüm e bu hususta bazı şey ler söylemek isterim. Maksat eski aristokratlık derecelerini ortaya atmak mıdır? - O. Pellinenin dünya güreşçi- liğindeki mevkil İ larınızda (Lokantacılıktan gelme) ta- birini büyük bir keşif ve çok hoş ve spi el bir tabir gibi mütemadiyen kul- lanıyorsunuz, Her zaman antrenörlüğü müdafaa e- den bir şahsiyet sıfatile siz de pek iyi bilirsiniz ki her antrenör sporcunun ona hayalını kazandıran bir mesleği vardır. Kimi memur, kimi âmir, k işçi, kimi iş adamı, kimi zengin, k fakindir. Meml nize gelinceye kadar ama tör bir güreşçi O. Pellinemin de amatörce yatığı güreşin haricinde ha- yatını kazanabilmesi için bir mesleği ol ması lâzımdır. Meşhur —dünya şampiyonlarından Westergren Şoför, Svenson itfaiye ne-| feri, Kokkinen tuhaftyeci, Macarların iştirdiği en parlak güreşçilerden Ke esztes ve Palotas kasap kdiler. Nite- kim bizim bütün güreşçi ve sporcula-| a- |V ümüzden bahsederken ya-| £ Ankaradaki Maçlar Gençler Birliği ile Ankara Gücü berabere kaldılar, Çan- kaya, Altınorduyu yendi Ankara (Hususi) — Günün, hattâ senenin en mühim maçı olan Gençler- birliği - Ankaragücü maçı büyük bir kalabalık önünde oynandı. İlk devre sıhr sıfıra geçti. Baştan sona kadar çok heyecanlı olan bu maç 1 - 1 berabere bitti. Milli kümeye namzet bu iki klübün puvan yaziyeti 11 olarak beraberdir. Bundan sonra Çankaya - Altınordu i maçı oynandı. Altınordu bu müsabakaya — dahili bir ihtilâf yüzünden — eksik kadro ile çıktı. İlk devrede bir tek gol olmadı. İ- kinci devrede Çankaya sür'atli bir - yunla tek kale oynamağa başladı. Çankayadan Nevzat üstüste iki gol yaparak takımını galip vaziyete getir- di. Devrenin sonlarına doğru Altınor- du serbest vuruşla bir sayı yaptı. Selim Tezcan örekkr e ereereemn eee aa seneneemde n eee merA AA limpiyatlara iştirak etmiş ve bütün bu müsabakalarda derece almıştır. inde Paris olimpiyadında nsondan sonra üçün- sdam dünyanın en müthiş gü k tanılan İsveçli We nyalı Pohloyu, Andı ' ;hayret bir irfa k üçüncülüğe düşmüştü?. teles olimpiyadında ise - larak memleketine bir gümüş ; iya kazandırmıştır. *Onni Pellinen iki defa Avrupa lan Avrupa şampiyon- yük bir ehemmiyeti ha- 1 müsabakalara sırf gü reşte ihtisas kazanmış milletler girer. Onni Pellinen iştirak ettiği 929 ve 931 Avrupa şampiyonluklarında yarı ağır birinciliğini elde ederek iki kere Avrupa şampiyonu olmuştur. 1929 Avrupa birimciliği neticeleri: I— O Pellinen, Pinlandiya H — Rupp, Almanya TI — Bocder Putst, İsveç 1931 Avrupa birinciliği nettceleri: I — O. Pellinen, Finlandiya II — Bvensson İsveç III — Vogedes Almanya Dünya güreşçiliğinin sayılı fırtınası Şimal güreşçiliğinin en mühim maç- ları İsveç - Finlandiya müsabakaları- dır. Peflinen 11 seneden beri yapılan bu müsabakalarda Finlandiyayı 11 de fa temsil edebilmiş olan yegâüne gü- reşçidir. Resmi cetvellere göre antrenörümüz bu müsabakalarda Westergren, Svens- Naci Saduilahın çırağı Bay Naci Sadullah; Yarın öbür gün, ciddi bir mevzuda ağız açmıya gör. Hemen: «Haydi ora- an... Eşref Şefikle münakaşaya giriş- le bir sual vardı — Bu günkü halde, W0 dirhem yürekli bir sporcuya yakışan, Dinarlı — Mehmet gibi er danına çıkıp rakibi beklemek midir, yok- sa Tekirdağlı Hüseyin gibi, etrafa birini sal- |dirıp kenara sığınmak midir? Senin ouna yazdı tırlarla bitiyord: Eşref Şefik, «doldurduğu» sütunlarda adı- |ei da anarken: «Terbiyesini pek iyi belti e- |den, haddin! bilmeyen bu zatla aramızda bir İmesafe bulundurmak istedimi.» cümlesini kullarımış. Onun eterbiye» den bahsedişi İnxsana ev- İvelâ bir tuhaf geliyör, Fakat gül Kü Eşref Şefikin böyle yüksek kel: an kapmış olması bile bir fâlihayırdır. | a bakın: Mumaileyh, haddini de bili- yor, ve aramızda bir mesafe bulunması lü- Kumunu da Lıkâra yeltenmiyor. Onun da bir de olsa, noksanını bilmesi Fakat şu haddini rettip hatası mı? Yol n ref Şefikle konuşacak kadar davranan Naci Sadullah mı? Aramımda bir mesafe bulundurmayacak kadar mütevarı davranışımın teşekkürü bu meyen de kim? Mü bu ben miyim? Ya- mütevazı ? nu' ©O halde, aramtza mesafe koymak meçbu- riyetindeyim: Eşref Şefik, Ömer Rıza amca- sından biraz ağırbaşlılık, patronu M. Zekeri- yadan biraz gazetecilik, masa komgusu Su- &d Dervişten biraz feraset ve nexaket, Felek ağabeysinden, M. Sami Karayel hocasından bir nebse nükte, bir nebze bilgi kapacağı, ve İhaddini bileceği güne kadar muhtaç olduğu dersleri, benden değil, çırağım — «Belim 'Tev- filk» ten alacaktır!» Lâkırdıyı bu cümlelerle bana devret | tiğin için, Eşvef Şeliğin, senin bu söz- | lerine ver karşılığı okumamışsın- Bir kaz, bülbül ve gülün h ikâyesi Selim Tevfikten Eşref Şefiğe açık mektup Biçare kazın hayreti büsbütün azt- miş: — Yahu, demiş, bu gü uğurunda bu kadar değer bir nesne mi ki? Dün senin sözüne ki t iğin gülden tam altı okka yedim. Ve hiç birşey anlama- dım! Muhatabının seni sükül etmiş sayı şından, son sözlerini anlayamadığı bel li. Acaba mübarek, senin yazdıkların? okuyacağına yiyor mu dersin? Ve böyle ise ben kendisine can ve yürek» ten bir : Afiyet olsun! dan başka ne diyebi lirim üstadım! Selim Tevlik Hakâride Spor teşkilâtı Hakâri (Husust) — Burada genç Ter; çoktanberidir bir spor - teşkilâtı vücüde getirmek için çalışmakta idi - dır. Eşref Şefik bittabi, ve bermutat, ya- zındaki suallere cevap veremiyor. İ Ben onun, senin suallerine karşılık , veremeyişinden ziyade, sana cevap ©-| larak karaladığı şu satırlara şaştım: «Bay Naci Badullah; Dinarlı » Tekirdağlı münakaşamız netlce- İsinde, bilmediğimiz meselelerde susmayı öğ- İsenmeniz, sizin en büyük kasancınızdır. Bl- 2e bunu öğrettiğim için, bir gün gelir belki bana teşekkür edersiniz'e ler. Son defa memlekete gelen — eskil sporcuların da teşvikile bu emellerine muvaffak olmuşlar ve geçenlerde ara- larında bir toplantı yapmışlardır. Bu toplarıtıda . klüplarinin iemini' de: Dağr lareli koymuşlardır. Yapılan — intihap neticesinde de: Başkanlığa: EFaki — futbolculardan kültür direktörü Siret İstemi, murah- haslığa; Encümen âzasından İdris Ere :ıuş, kaptanlığa: Eski boksörlerden bay- ürü Cevdet Unan, veznedarlı- İkardığı en parlak yarı ağır olarak ©- rımızın hepsinin şu veya bu şekilde l’j'son. Ackerlindh gibi şimal yıldızlarını Ter meslekleri vardır. müteaddi! defalar yenmiştir. Bunlar - Değil lokantacılık, Peliinenin oldu-' 4 ) maada 926 olimpiyadında yarı a- Bu gibi lokanta müdürlüğü, lokantadı | ğır serbest güreş birinciliğini kazanan garsonluk etmek bile ayıp değildir. Na-| İsveçli Fridel, Yohanson, Avrapa şam- muskâr'îı e ekme)'c k?zu.dıırıu hiç bır'* piyonu ve Berlin olimpiyadı üçüncü sanat du' 4 nın—hıç bir yerinde avıp O Bietags, Rieger gibi meşhur şampiyon- madığı gibi asıl bunları ayıp gösterir , , 4a yenmiştir. hıx'cm. verecek şekilde Pgşrıyı( yap - Federasyonumuza angaje edilmesin- mak çirkin bir harekettir. dit ayel Biğikholmda vütiğe iki Maksadımız Aristokratlık dereceleri | Küzabakayı da ke Di aö RAET B TR M Tatlık dereceleri | misabakayı da kazanan Pellinen dün- mizi ortaya dökmekten çok başkadır. Iya güreşçiliğinde bilhassa tekniği ile Bugünkü antrenör meşhurdur. O. Pellinen Finlandiya Şşamiyonu-| Senelerce dünya güreşçiliğinin sayı- duür: Finlandiya federasyönunun ver- | lı fırtması olmüş ve iştirak ettiği üç diği resmi malümata göre Onni Pelli- | olimpiyad ve iki Avrupa birinciliğinde nen (8 seneden beri müsabıik güreşçi | memleketine iki birincilik, bir ikincilik olarak milli ve beynelmilel müsabaka- | iki üçüncülük getirmiş olan bir güreş- lara iştirak etmiştir. çinin malümat ve iktidarı hakkında neş Pellinen 9 kere Finlöadiya Greko Ro | riyat yapmak, fazla bitaraflık olmaz men, bir defa da (933 senesinde) Fin-| zannederim. landiya serbest güreş şampiyonluğunu elde etmiştir. K doğru olması için ben de isteyeceğiniz Olimpiyat derecelerir Antrenörümüz | her malümatı size vermeğe amadeyim 1924 senesinden 1932 senesine kadar | bayım. yani üç olimpiyatta Finlandiyanın çı-| Baki sonsuz hürmetlerim, Seyfi Cenap Bu-hususta yapacağınız neşriyatm D Seni bu münakaşada süküt etmiş far tar mü: zeylemesinden de belli ki, bu ömründe ğa: Hususi muhasebe müdürü Süley- eldiyen giymemiş olan meşhür boksö-İman Öner, kâtipliğe: Kültür başsek- rün nasırlı yüzü Jlâkıtdı. darbelerine reteri Turgut Güven seçilmişlerdir. Ye- hayli mütehammildir. Sorarım sana: İni heyet hemen faaliyete geçmiş ve Bu vaziyet karşısında, ben kendisi-'askeri makamların da yardımile — bir ne ne söyliyebilirim? saha vücude getirilmiştir. Kelimeleri, iğrenç bir mayi haline so| — Şimdi gençler; boks, atletizm ve fut- kup ta yüzüne sıvasam, mumaileyhin: bola çalışmakta ve her akşam yeni sa- — Yarap şükür! diyeceği muhakkak p ajJarında ekzersizler yapmaktadırlar. değil mi? Keyfiyet Diyanıbekir spor mıntakâ» Onun cevaplarile senin suallerin arâ İsına yazılmış ve klubün federe edil » sında hiç bir münasebet sezememek, ' 4 istenmiştir. Mıntakanın da bu te- bana meşhur bir hikâyeyi "“”'r'“:ıukkülü memnuniyetle karşıladığı ve Bir bahçede, nefis bir gül fida y > ldığ miş, Her Allahın günü bir bülbül, buI:::ıî:l;:: n federasyona yazıldığı ane fidanın bir dalma konar, akşama ka- ; 1 _î ingilterede futbol dar şakır dururmuş, Bülbülün bu hali, ©o civarda yaşayan bir kaza merak ol- muş. Bir gün bülbülün yolunu kesmiş, Yazan: İrfan Şahinbaş Londra hususi muhabirimizin çok şayanı dikkat bir mektubu rmuş: — Yahu, demiş, akşamlara kadar ne Yarınki sayımızda Nu diye nefeş tüketip durursun? Derdin nedir? * | Bülbül cevap vermiş: — Ben nefes tüketmiyorum, güle şar kı söylüyorum!

Bu sayıdan diğer sayfalar: