5 Aralık 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

5 Aralık 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

, 2. Sayfa ği SON POSTA 3 Birindkânn 5 |, (— İDE z 4 | Her gün Resimli Makale: BG Medeni insanda kanaat mefhumu BG Sözün Kısası | Enver Paşa Bay Hulüsiği Basil Zaharoftan Andım.. Bir milyon lira istedi mi? İmam Yazan: Muhittin Birgen ünkü Son Postada Deyli Tel - edilmiş D ii graftan naklen £ aaber va Bu habere Paşa, Zaharoftan bir milyon lira rüş - vet istemiş imiş. Deyli Telgrafı rup dururken İ mem. Havadis ında (böyle bi bir ira edeceğini zannet - Zaharofun 4 zamanına gelineiye kadar Tür İttihat ve Terakki haxkında e bitarafane ve bazan da dostüre neşri - yat yapmış bir gazele Onun İstan- buldaki muhabiri Kont Ostroro, de, bir aralık adliye yapmış bulunan dü zânnedemem. Öyle tahmin ederim ki harp zamanında gizli politikacılık ve siyasi casusluk yapmakla meşgul ve â- zası mebzul muhit içinde olsa olsa işe © Enver Paşanın da * bir dolandırıcılık yapılmak 1iş “ ve bunun dedikodusu Zaharofun evra- kı arasma da karışmış bulunabilir. Harp esnasında bu yolda bir hayli do- landırıcılıklar yapılmış ve hakikaten milyonlar ve milyonlar israf edilmiş - tir. Yoksa, Enver Pasa, Zaharofla doğ- rudan doğruya veya dolayısile temas edip Türkiyenin harpten çıkması için © bir milyon lira istiyecek adam değil - ” di. Eğer böyle bir şey olsaydı, İngilte- © — renin yarım günlük harp masrafı olan bir milyon lira verilmiş, Türkiye da - © ha o zaman harplen çıkarılmış bulu - “Durdu. ni hi fırlamak “üzere o zamana alt hatira - Enver Paşanın 917 deki ah Jarımı uyandırmaya çalıştım. O zaman © Enver Paşa gözümün önüne şöyle gel- © di: Harbin ağır müşkülât içinde bu - Tunmasına rağmen o henüz ümidini » kaybetmiş olmadıktarı maada «muzaf- feriyeti kat'iyye> ve «zaferi nihaf» söz- lerini im yaptığım gibi, inanmıya- nanarak ve hâttü çok kuv - veile iman ederek tekrar edip duru - yordu. 917 yazında bir aralık Alman - yaya gitmişti. Sonbaharda da İttihat ve Terakki kongresi toplanmıştı. Ben de o sene Berlinde bir ay kadar zaman ge- çirmiştim. Benim oradan getirdiğim in- ,tibalar çok fena idi. Halbuki o, ber - — mutat, gayet nikbin ve kuvvetli idi, İt- - tihat ve Terakki kongresinde onun du- « tuşunu, sözlerini ve bunu müteak'p © bir kaç gün sonra meclis koridorların- © da kendisile yaptığım küçük bir müna- © kaşadaki tavrını gözümün önüne geti- riyorum da onun o sıralarda meğlüp ol- « mayv hatırından bile “geçirmediğine — kani bulunuyorum. O; Almanyâya kör- © kürüne inanmış, öylece gidiyordu. Mu- » hârebenin kazanılma um için ne bir milyon, ne de yüz milyonla ölçülür bir © kıymette değildi, onun ruhunu kaplı- miş olan muzafferiyet ihtirası milyoh- “ların çok üstünde idi ve biz Türkles «- Zer onu muahaze ettikse, ediyorsak, e- deceksek bunu, sırf bu ihtirası yüzün- - den yaptığı kuvvet israflarından do- leyı yapıyoruz. * Enver Paşayı, tarih, yanlış görmüş, — yanlış anlamış ve yanlış düşünmüş; “ayni zamanda bundan dolayı da fazla © istemiş ve fazla hülvaya ve ihtirasa kapılmış bir kumandan olarak kayde- » decektir. Fakat, o böyle bir kümündın olmazdan evvel bir Türk zabiti idi. Bir Türk zabitinin tarihte malüm olan bü- © tün vatan ve şeref duyguları onda © mevcut idi. Bunun için, Enver ordu - - sunun şerefini satabilecek bir adam » olamazdı. Böyle bir şeyin Türklerce “küçük bir ihtimal olarak kabul edil - » mesine dahi imkân yoktur. Harp as - — kerlik tarihinde düşmana, her hangi bir rüşvet mukabilinde, ordusunun şeref ve izzetini salmış kumandanlar bulun- oduğu görülmemiştir. Askerlik milli ve mesleki İzzet üzerine kurulan bir " ruhtur. oAskerlik Okadorsu içine Beki zamanlarda insanlar kanaatin (Kanaat hak bir ifadesi olarak «bana bir hırka bir tir, fakat de hırka ile bir m gösterdiği vasati konfor Va- lokma yetişir» derlerdi, bu hareketi de mâya kadar ind zaman İnsanı sı temin etmiye çalışmalı, ka- pek memduh sayarlardı. na üst tarafı için göstermelidir. — m man m mma ia —x Biri obur, öteki saf İki maymun Londrada telefonla Şatrançoynıyan adam HERGÜN BİR FIKRA Çam devirme, budur. Bayan S..., Ayazpaşadaki yeni a - parlımanında çay veriyo noh'ar 8osyelesinin en seçkin simaları ora- da, Ev sahibesi, bu esnada, kıvıweık saçları ve parmaklarındaki yüzük - lerile meşhur olan Bay Z.. ile, son zamanlarda talihin yardımı ile bir- denbire zengin olan Bay H.. y. birbirine tanıştırmış.. bunlar konu şuyorlar. Z.. birdenbire, etrafına bakıma - rak, soruyor: — Bizim mahut M... hanımı bu- rada görmüyorum. Ne oluyor, aca- ba? Hâlâ G.. beyle birlikte mi ya - şıyor? H.., soğuk soğuk cevap veriyor: — Zannetmem! M.. hanım evlen- — Ya?! Hangi budala aldı onu? — Ben! Şatranç deyip geçmeyiniz? Bu o- Bay Z.. nin yüzüne kolonya serp-| İyuna müptelâ olanlar her şeyini amma pe icap etti; yoksa bayılacaktı. her şeyini unutuyorlar. Yemekten, su içmekten vazgeçiyorlar da bu oyundan kendilerini alamiyorlar. Londrada bir şatranç maçında tim- lerden birinin en mühim âzasından o- Sırtlarına karikatür a Çizdiren Balet kızları Ceki ile Fifi Londra hayvanat bah- İçesinin en sevimli, en şirin iki Şempâ- ze maymunudur. Her gün binlerce sc- yircinin kabkahasmı toplayan bu iki maskara maymundan Fifi, müthiş bir oburdur. Ne bulsa ağzına tıkar. O ka- dar ki, arkadaşı Cekiye bir şey veril idi miydi,, dayanamaz, atılır ve el çâ- ibukluğu ile, biraz safça olan arkada- şınım yemeğini yer. Resimde de görü- yorsunuz ya,. Cekinin yemeğinden ta- dıyor. Kâfi gelmiyor.. e Tabanını ağ- zına götürüyor. Ve nihayet kâseyi den çıkamıyacak kadar maça hususi bir telefonla miştir. Resmimiz, bu ateşli oyuncuyu gös- teriyor. fazlalaşınca devam et- Koyunlar makinede iyi iş görüyorlar rinde otları daima makine ile keserler- ra imiş. Fakat otlar makine ile muntazam Ya er or ray bir satıh haline getirilemediği için tay- | resim! ö : , İski kadırilardan: bahsetmiştik” Mösyö yareler rahatça inemezlermiş. Bunun ba Jüzerine burada koyun ( otlatmayı dü- girerler arasında bu ruha mu- halif hareket edebilen insanlar zuhu- rü pek ender olarak görülmüş şeyler -| dendir. Bumlar da, nihayet küçük va- Şolp isminde bir Fransız artisti de zifeler üzerinde bulunan insaniarm (let kızlarının sırtlarına çeşit çeşit ka- şünmüşler. Koyunlar otları o kadar i- bazı nevi askeri sırları satmaları gibi jrikatürler yaparak, onları sahneye gıjyi kesmişler ki makineden edilen isti- hâdiselerdir ki, çok şükür, bizim as - /kanıyormuş. Bu yeni çıkan karikatürlü |fadeden çok fazla istifade edilmiştir. kerlik tarihimizde böyle şeyler de £ö-'balet oyunları pek revaç bulmuş. rülmemiştir. | Harp esnasında ordusunun varlığını | Klorformla bayıltılan : i satan, izzet ve şerefini payimal eden| ağaçlar Japon ticaret evlerinden üç tanesi- kumandan hiç görülmüş değildir. Harp| İngilterede bir ağacı bir yerden di-İnin yaptığı reklâmları aynen alıyo- ğer bir yere nakletmek için ağaç sö -|'U7: esnasında bir kumandanın sulh zams- mnındâki askerden büsbütün ayrılan va- küldüğü zaman klorform zark ediyor. Bizim mekinelerim|e > GU dirler larmış. den daha kuvvetlidir.» sıfları vardır. Kloform nebatlar üzerinde aynen «Mağazamıza gelmeniz, yağmur- Onlarda şeref ve izzet, vatan ve fedakârlik duyguları daha yüksek). BR ae y insanlar üzerinde yaptığı tesiri yapar-dan sonra birdenbire bulutlar arasın- 8. dan çıkan bir güneş tesiri yapacaktır..» derecelere çikmış bulunur. Enver Pa - «Mağazamız müstahdemleri evde şa da bir Türk ordusunun kumandanı olmuştu. Kumandanlıkta hatalı, ihti- kalmış kızına koca arayan bir baba ka- dar naziktirler.» İNAN İSTER İNANMA! milyon lira mukabilinde ordusunu düş- Maarif Vekâletinden müsaadesi «linarak bir «garson Japonyada reklâmcılık mana satmayı hatırına getirebilecek bir kumandan... Asla! Muhittin Birgen p İSTER mektebi» açılmasına karar verildi, hattâ binası tutuldu, hocaları bulundu, müdürü bile tayin edildi. Bu müesse - seye ilk mektebi bitirmiş olan garsonlar alınacak ve mek- tebin tahsil müddeti de iki yıl olacaktır. Şu halde mı tepsiz garsonları biliyorduk. Yakında mekteplilerini de İSTER İNAN göreceğiz demektir. Fakat kendi hesabımıza garsonluğu öğrenmek için iki yıl okümıya katlanacakların fazla ola- cağına, sonra da bu iki yıl içinde garsonluğa dair okutu- - | labilecek fazla malümat bulunabileceğine biz pek inan - miyoruz, fakat ey okuyucu sen; İSTER İNANMA! lan romatizmalı bir zat ağrıları evin- İ İde ve refah içinde görmek! Berlin tayyare meydanlarından bi- ! larından birini duymakta. Ve mes'ut- tur! İ raları bulunan E. Tala in, Ankarada, kıymetli üst miz Hüseyin Rahmiye gene dim. Büyük Millet Meclisine doğrü, ufak adımlarla, yokuştan iniyordu. Bü tün hayatında, düstur edinmiş oldu * ğu kibarlıkla memzuç tevazuu hase » bile gözleri yerde olduğu için, benim karşıdan geldiğimi görmedi. Yanma © n. Yıllarca, beyaz kâğıt üze * İn İm ek şaheserleri naki miş olan temiz ele sarıklım.. Öptün.. — Nasilsmız üstadım? İstanbu ile dı » cevap verdi. Bilâkis bu- eleli, kendimi daha zin evik hissediyorum. Bu beşaret haberi beni çok sev di. Onun vefalı ve samimi bir tilr sıfatile, üstadın. yaşına rağmen Sih * ek benim için ı. Kendisini ar irabilöcek, doyulmuyan sohbetine iyice kanacaktım. Hüseyin Rahmiyi, Ankaraya ilk * *, yak bastığı gün de görmüştüm. Yanım da, müşfik bir evlât ihtimamı gösteren kitapçı Hilmi vardı, Koluna girmiş, â deta bir mürid itinası ile, üstada henüz * yabancı olan bu kaldırımlarda, onun İ fk adımlarını güdüyordu. Tâ, İstanbuldanberi birlikte gelmiş, bu kırk senelik büyük dostu otele ver- , | leştirmiş, heyecan anlarında yanında | bulunduktan sonra, nihayet Tanrıya emanet ederek, İstanbula dönmüştü. Ben o gün de, dün de, üstadı yörün- ce, yanında gayri ihtiyari başka bir şahsiyet aradım: Gözlerimin önünde, kumral, pos bıyıklarile, babacan eda- sile ve bilhassa Hüseyin Rahmiye kar- şı eşsiz hayranlığı ve tapkı derec-sin& varan sevgisile, rahmetli Hulüsi Bey tecessüm etti. Sağ olsa, bugün, kim bilir ne kadir sevi k.. Biricik evlâdının mürüv - vetini gören bir baba gibi, nasıl bay* ram edecekti?! i Ömrünün tek endişesi daima bu ol muştu: Hüseyin Rahmiyi, hayatının kış mevsiminde, muişet kaygusundan özâ“ Zavallı Hulüsi Bey! Zavallı candan dostluğun sembolu olan temiz ve ve * fakâr insan!, Bugünleri görmedi.. Yos kuştan aşağı, Milet Meclisine doğru tin tin inen üstadın adımlarına bakıp iz gözleri sularımad:.. Fakat eminim ki, o, şimdi bulunduğu yerde, nasipsiz ruhunun en büyük hâz“ EN Biliyor musunuz ? 1 — Meşhür Türk denizcisi Turguf Reis hangi yilda, kimin marifelile esi? edilmiştir? 2 — Turgut Reis tarafından esi dilip forsa (kürekçi) olarak yi çalıştırılan Malta şövalyesi kimdir? i 3 — Bir yerinde «İzn alup'cuma nâ- mazına deyu maderden - gün uğur” byalım. carhı m perverden» Mis * kimindir? (Cevapları Yarın) * - Şiir Dünkü Suallerin Cevapları: 1 — Buckingham 1592 de doğan ve 1628 de ölen İn; kral birinci Jakın ve | inci Şarlın nedimlerinden” dir. 2 — Kâtip Çelebi ismile anılan meş” hur âlimimizi, Avrupalılar Haçı Kak fa ismile anarlar. 3 «. Kopo D'İsira Korfoda doğmu$ bir Yunan kontudur. Yunanisandö bizim o zamanki idaremize karşı i$ * yan eden Yunanlıları teşvik etmiş, h- tilâlde büyük bir rol oynamıştır. Bİ£ müddet Yunanistanda diktatörlük 1€“ sis etmiş, Noplda 1831 de öldürülmüş” İ pe iii

Bu sayıdan diğer sayfalar: