25 Aralık 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

25 Aralık 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

10 Sayfa îSon Posta ,, nın tefrikası : 69 — IKINCI KISIM — Yaver ile Cemil Aleksi Babayı buldular ve ona şu sözleri söylediler : “Senelik yirmi yedi merkezin m kongre toplandı içtimada urahhasları vardı, müza- kerede fikirler ikiye ayrıldı bir kısmı derhal harekete geçmek taraftarı idi...., — Giriniz. Demişti Çit kapıdan girmişler. Yabant otla-! rının yarıdan fazlası kavrulmuş olan murahhasları vardı. Müzakere, hara- retli bir surette başladı. Fakat, fikirler ikiye ayrıldı... Murahhasların bir kıs- mı, derhal harekete geçmek istiyor - SON POSTA « Son Posta * nın Tarihi Tefrikası : IU Birincikânun 25 MERYILDIZI TUNCASN Yazan : Celâl Cengiz Gudea Kral Nabo ile harp etmek için ordusunun başına geçiyordu Tanzer çok müteessirdi “Şimdi dünyayı zindan gibi karanlık görüyorum, Tunçay beni bu halde bulmasın. Varsın uzaklarda yabancı illerde kalsın, fakat onun sevgisi içimde yansın... Sönmesin,, diye ağlıyordu — Beni (Güneş Mâbudu) nun öni avluyu geçmişler; CGorgonun yanına|lar. Diğerleri de bu hareketin vereceği| ne götürün! gölmişlerdi. Gorgo, kulübeye girmişti. Bir kaç saniye sonra, kapıyı aralıyarak Cemil ile Teodor'a, içeri girmelerini işaret et- mişti Aleksi baba, gene ocağın önünde o- turuyordu. Önündeki alçak bir masa- nın üstünde, bir takım dört köşe, yu- varlak kalıblar, kutular, şişeler, kalınlı inceli elektrik telleri duruyordu. İhtiyar adamın bembeyaz kaşlarının altından, korkunç ve vahşi pırılti ile bakan gözleri, Cemil ile Teodor'a çev. rilmişti. Canavar homurtusuna benzi - yen bir sesle: — Gel bakalım, delikanlı. Seninle, bir defa görüşmüştüm. Fakat; bu gen- ci, ilk defa görüyorum. Demişti. Cemil, ona biraz daha yaklaşarak ce- vap vermişti: — Aleksi Baba!.. Bu genç, Prenses Emma tarafından geliyor. Size, bazı| şeyler söyliyecekmiş. (Prenses Emma) işitmez, ihtiyarın “çehresinde, garip bir tebessüm husule gelmişti... Derin de- rin içini çekerek: | »— Prenses Emma, tarafından öyle mi>.. Gel bakalım, delikanlı. Şöyle.. şel. Kendisi nasıl?.. İyi mi?.. Demişti... Teodor, Aleksi Babaya doğru ilerlemiş;” yanına — çömelerek cevap vermişti: — Çok iyi, Aleksi Baba... Yalnız; bu son günlerde, çok mesgul. Diye - bilirim ki, hiç bir gece, doğru dürüst uyumuyor bile.. — Yaaaa?.. ı sözlerini — işitir yanıma — Evet. — Seni, niçin gönderdi?.. ne istiyor?.. Efendim!.. Beni göndermekten maksadı, şu... Senelik kongre top - landı. İçtimada, yirmi yedi merkezin Bir Doktorun Günlük Notlarından Genç kızlarda Asabi haller Ve ruhi tahavvulât Genç kızlarda görülen asabi halleri, |! ruhi tahavyülâtı ana, babalarır gayet ya- kından Cakip etmeleri lâzımdır. Bilâ - sebep sinirlenen, ağlıyan genç bayanla - rın dimağlarında, kalblerinde belirme - Be başlıyan arzu hislertni icabina göre tadil etmek ebeveynin vazifesidir. Ta - Benden Cuma €) dikkat etmek lüzimdiır. estliğe sevkeden sık siDema zi Ti ve romanları büsbütün menet ânı yoksa da bunları ifrata var- ya bu hususta ana ve babaların alâkadar olmakta geç kaldıkları ve bir mç bayanların isterik bir hal al - görülüyor. | Ruki ve cinsi ihtiyaçlarını tatmin eden bayazların bilhassa cümlel asabiyeleri nde tesahürat vukua gelir. Ve bu gindikten sonra da yıllarca teda - izsm eden asabi hastalıklar baş C) Va notları keşip saklayımız, yahut || bir albiöme yapıştırığ kolleks'yon yapınız. Sık'> | zamanınızda bu notlar bir doktor dadınıza yetişebilir. neticeden ürküyorlar... Reyler müsa- vi değildi. Kat't bir karar verilemedi. İçtima, bir ay sonraya taahhür edildi... Şimdi prenses, soruyor.. bu içtimada, hangi cereyanı kuvvetlendirelim; di- yor. İhtiyar, bir top gibi gürledi. — Hhayır.. vakit, gelmemiştir... Ya- pılacak hareket için de kuvvet kâfi değildir. Yapılacak işler, matlüp olan neticeyi tam bir şekilde vermezse, o | kadar emekler ve fedakârlıklar boşa gidecek... Hükümet gene galip gele - cek.. bütün teşkilâtı altüst edecektir. Aleksi Baba, yorulmuş gibi, bir kaç dakika süküt etti. Sonra, başını iki ta- |rafa sallıyarak sözlerine devam etti: — Yirmi yedi merkez, diyorsun Az, çok az.. bütün Çarlık ülkesine kar- şı, hiç bir şey değil... Kazakların hü - cumlarına karşı, bir Tökmüdün ibaret olan bir kuvvet... Hayır.. hayır.. ben, bu kuüvvetle ortaya — atılmalarına kat'iyyen razı değilim... O dermansız, o kuüdretsiz ihtiyara, sanki meçhul bir membadan -birdenbi- re umulmaz bir kuvvet gelmişti. Kol- karını sallıya sallıya sesi yükselmişti — Hiç olmazsa, elli. yüz.. hattâ, yüz elli merkez olmalı..: Öyle ki.. bu! merkezler harekete geldiği zaman, ko- ca Çarlık ülkesi, baştan başa bamba tarrakelerile sarsılmalı.. zulüm ve is- tibdadın korkunç birer heyulâsı olan o yaldızlı kubbeler ve tavanlar bir an- da yıkılmalı.. bütün hain ve zalim un- surlar, her tarafı saran alevler içinde tamamile yanıp kavrulmalıdır... On - lar, o budala gençler; ne zannediyor - lar.. ihtilâl, yortularda fişek atmak de- ğildir.. üç kişiyi yere sermek değil -| dir.. bir kilisenin duvarını, bir sarayın tavanını yıkmak değildir... İhtilâl, bir varlığı temelinden yıkmak; onun ye- İcine faydalı bir varlık yaratmak de - mektir... Ne oldu?.. Şimdiye kadar |yapılan hareketlerden ne netice elde olundu?.. Hiç., hiç.. ve, hiç..» Gene Petersburg - sazaylarından zafim bir haşmet taşıyor.. gene Kremlin kilise- lerinin kubbelerindeki altin haçlar, tehditkâr bir vaziyetle kollarını etra- fa uzatıyor... Bir darbe; ağır ve acı İbir darbe lâzım.. bütün o zulüm ve is- tibdat kaynağını bir anda kurutacak, racak gat'i bir darbe lâzım... İyi ame İma; bunu, kim'yapacak?.. O, yirmi yedi merkez mi?.. Hayır.. hayır.. yüz bil kerii Beğöl.. Milletin ruluadan 'doğmuyan.. ve millet hakiki varlığına dayanmıyan ihtilâl, hiç bir netice ver- mez. Nafile; boşuna yorulmayın... Aleksi Baba, durmuştu. Uzun saka- hnin altında, zayıf göğsü, bozuk bir körük gibi kalkıp iniyordu. Havada kalan dört parmaklı sol eli, heyecanı - pin derinliğini gösterecek kadar titri- yordu. Cemil; kapının yanında, - kollarını gi ne kavuşturmuş, sırtını. duvara dayamış, gözlerini Aleksi Babadan a- yıramıyordu. Önun, titriyen elindeki boş parmak yeri, Cemile pek korkunc görünüyordu. Ve.. kalbinden — taşan heyecanı zaptetmiye çalışırken, için - den de: (Arkası var) Diye yalvarmıştı. Kralın sesini duyunca tanıdı.. Titredi.. Yürüyemedi. Gudea yerinden kalktı; başını Tan- zerin başına yaklaştırdı.. yüzüne dik- katle baktı: — Gözlerine ne oldu, Tanzer? Ne zamandanberi meydanda yoktun. ner- den geliyorsun? Tanzer kendini affettirmek - için, kralın bastığı yere alnını koyarak yal- vardı: — Beni affet, amcal Suz şehrine gitmiştim. Nabo senden öç almak için, benim gözlerime kızgın mil çektirdi. | Gudea çok sakindi. Yerine oturdu ve elini uzatarak: — Kalk, dedi, anlat bana başından geçeni! Ne zaman geldin Suz'dan..? — Dün geldim.. gezmeğe gitmiştim oraya. — Nabo benden ne iştiyor? — Yurdumuzun bir parçasını.. — Yurdun bir parçasını mı istiyor dedin? — Evet.. vermezse, ben zorla alaca- ğim, dedi. — Sen ne cevab verdin? — Sumerliler çok kuvvetlidir. Ku- maş parçası gibi satılık toprakları yok- tur. Bir avuç çakıl taş bile alamazsın yurdumuzdan, dedim. Nabo kızdı.. gözlerimi söndürdü: «Ben Gudeadan |kuvvetliyim. Haydi, git ona haber ver.. yakında çarpışacağım kendisile. Hazır folsun!» dedi. Beni bir deva ile Sumer İsınırlarma kadar gönderdi. — Gözlerin sönmüş olmasaydı, se- ni affetmiyecektim.. ve sözlerine inan- mıyacaktım, Tanzer! Mademki göz - lerin görmüyor.. artık dünyada bir e - jmelin kalmadı demektir! Seni affedi - yorum.. ve Suz kralına açacağım sa- vaşta yenilmemek için, şimdi Ulu Tan- tıya yalvaracağım... Gudea tekrar güneş mâbudunun ö- nünde diz çöktü.. biraz geride de Tan- zer diz çökmüştü. İkisi de Tanrıdan zafer dilediler, Kral, Alamlara açacağı harpte mu - zaffer olmak istiyordu. Tanzer de Tunçayın Suzdan kur - tulmasını, Anayurda bir gün önce dönmesini diledi. Ve mâbedden çıkarken, Sumer kra- h, Tanzeri kendi sarayına götürdü. Gudea mâbedden çıktığı günün ak- |Moskovadan uzanan o tehditkâr kol-|şamı kumandanlarını saraya toplıya- Harı bir harekette dibinden kırıp kopa- rak Alamların harbe - hazırlandığını söyledi; — Biz de hazırlık yapmalıyız.. Suz kralı kendine ve ordusuna güveniyor- muş. Ben de Sumerlilerin temiz kalb- lerine ve yurd severliklerine güveni - yorum. Merd ve cesur Sumerliler! Be- nimle birlikte düşman üzerine yürü - meğe hazırlanınız! * | Sumeriiler harbe hazırlanırken Tanzer, Sumer sarayının loş dehliz- İSESİTİREK bilrie üray Ünündeki meydanda konuşmaları dinliyordu. At sesleri.. okcuların tâlimleri.. ço- luk çocuk gürültüleri.. Ve bunların arasında saraya çok ya- kın bir ağacın dibinde iki genç konu . şuyordu: , — Geçen yıl Akadlarla yaptığımız dövüşte Tanzer ordunun başına geçe. rek muharibleri nasıl - coban arkasın- dan giden bir koyun sürüsü gibi - pe- şinden sürüklemişti! — Ya şimdi..? — Ben de bunu düşünüyorum.. A- lamlar üzerine yürüyecek ordunun ba- şına kim geçecek..? — Belki Gudea... — Gudea mı? Haydi canım.. o, has- ta kızının başından ayrılıp da şehir di- şına bile çıkamaz. — Çıkacak, diyorlar.. ordunun başı- na geçip Alam yurduna kadar gidecek- — Eğer Gudea ordunun başına ge- çerse, Sumerliler yüzde yüz Suzluları mağlüb ederler. Fakat, iddia ederim ki, Gudea Ur'dan bir adım bile uzaklaş - maz.. ve bunun için de Sumer ordula- rimın - (Nabo) ya mağlüb olacakları şüphesi içimde derinleştikce derinle - şiyor. Tanzer bu sözleri işidince dayana - madı. Loş dehlizlerin arasından çıktı.. mermer sütunlar üzerinde ellerini gez- dire gezdire bahçe kapısına kadar yü » rüdü. — Arkadaşlar? bana bakın! Diye haykırdı. Bahçede konuşan iki genç birdenbire Bugünkü Program 25 Birincikânun 1936 İSTANBUL Öğle neşriyatı : 12.30: Plâkla Türk musikisi. 1250: Hava- dis. 13.08: Plükla hafif müzik, 1$25; Muhte- Hf plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı : K 17: Konferans: Ünlversiteden naklen İnkı- lâb dersleri, Receb Peker tarafından. 18.30: Plâkla dans müsikisi. 19.30: Spor musahabe- leri: Eşref Şefik tarafından. 20: Vedia Riza ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 20.30: Cemal Kâmll ve arka- daşları tarafından Türk musikisi ve halk şar- | kıları, 21: (Saat üyarı). Orkestra. 22: Ajans | ve borsa haberleri. 22.30: Plâkla sololar. BUKREŞ | 16: Rumen muzikisi, 18:Müzikhol havaları. 19: Kabare musikisi. BUDAPEŞTE | 18: Çigan orkestrası. 18.30: Orkestra. 20.10: Tiyatro. 22: Çigan örkeştrası. 21/05: Caz ha- vaları. 2405 Haberler. PRAG 16: Konser. 17,85: Almanyadan nakil. 19,5: Varyete havaları. 20: Bratlılavdan habm'ltr.î 21: Tiyatro. 22,90; Plâk neşriyatı. 23: Salon orkestrası. ! VİYANA 16,45: Plâk neşriyatı (cenubt Amerika şar- ' kıları). 1745 Askeri bando. 18,10: Şarkılar, muhtelif havalar. 1945: Öperet. 2125; Caz havaları. Yarınki program 28 Birinelkânun 1936 İSTANBUL Öğle neşriyatı: 12,30: Plâkla Türk mustkisi, 12,50: Hava, dis, 13,05: Plükla bafif müzik. 1325: Muh- telif plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı: 18,30; Plükla dang müsikiei. 19,30: Şehir tiyatrosu kömedi kısmı tarafından bir tem- sil. 20: Türk musiki heyeti. 209.30: Münir Nu- rettin ve arkadaşları tarafmdan Türk mü- sikisi ve hâlk şarkıları. 21: (Gaat fyarı) Ör- kestra. 22: Ajans ve boörsa haberleri - 22,30: Plâkla sololar. Son Posta Matbaaı Neşriyat — Nd. : SAHIPLERİ: dim - Raztp EMEÇ A, Ekrem UŞAKLIGİL 8. Ragıp EMLÇ şaşkın şaşkın arkalarına bakındılar: — Tanzerin sesi... — Tanzerin sesini ne çabuk tanıdı- nız, yiğitler? Delikanlılar Tanzeri görünce şaşır dılar.. Bir kenara sindiler. Tanzer bağırdı: yiğitler, kaçtınız — Neredesiniz mı? Delikanlılardan biri kızardı: — Buradayız.. kaçmadık. İki arka- daş dertleşiyorduk. Tanzer başını sallıyarak mırıldan: dı: — Sumer ordularına güveniniz yok mu? Neden umutsuz görünüyorsu « nuz? İkisi birden cevap verdiler: — Umutsuz değiliz. Fakat, ordu - muzun başsız yola çıkması ihtimalini düşündükçe Nabonun bizi yeneceği « ne inanıyoruz. (Arkası var) * Son Posta © İstanbul Gelir ve Para BORSASI 24412 - 1936 Türk Devlet Borçları Lira Kira © TAT.B. 1 22,625 İIIWIW.W TETB. II 21,30 | Dahill istikras 99,05 T75T.B. ITT 00,00 I Devlet Deııu'r;ıl.lın Borçları Lira Kira Ergani $7.25 Anadolu Iveli4o.80 Bivas Brzurum 95,00 || Anadolu M — 4415 Sosyeteler Eshamı Kira 81.00 10,00 Türa İst. Tramvay 22,50 Bomonti 9,50 10,00 - | 'Terkos M,7S 90,00 || A Çimento — 13,25 ÇEKLER Krş. 616,50 17,085 İs. B. Mü. ”» Hâ, » » Namo Merkea B. D. İsterlin F. Prangı 115,50 176.0) 619,00 20 F. Frangı 1 Dolar 1 İsterlin 20 Liret Mübeadil Ban. W,0) Gayri » 0,0)) Altın d011 Mecidiye o»)

Bu sayıdan diğer sayfalar: