25 Aralık 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

25 Aralık 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

l | | ı 25 Birincikânun SON POSTA' Tüihad ve Terakkide on sene | —— ——|| Hikâye | CEMAL PAŞA VE SURİYE Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen Cemal Paşa Suriyede müstemleke siyaseti takip etmeğe başlamıştı Paşa orada bulunduğu esnada çok büyük işler görmüştü. Kısa zamanda 200 kilometrelik bir şimendifer hattı tesis edilmiş, hat üzerinde, elektrikli, sulu, banyolu, hattâ sinemalı menzil noktaları yapılmıştı. Onun hamlesi güzeldi, fakat Kanal seferile o, Donkişotun değirmene hücum etmesinden başka şey yapmamıştı Bu sükünetten istifade eden Ce -| mal paşa bizi bir hayli dolaştırdı ve, da- ha ziyade, kendisince görmemiz mat- lüb olan şeyleri gösterdi. Bizi Medi - neye kadar gönderip ' göndermemek bBususunda biraz tereddüd ettikten son- ra nihayet ona da karar verdi, beş gün- lük bir tren yolculuğu yaparak oraya kadar da gittik. Bizim avdetimizden sonra da artık Medine ile muvasala em- niyeti kalmamış oluyordu. Cemal Paşanın eserleri Bütün bu seyahat esenasında gördük- lerimi hülâsa etmek lâzım gelirse, di - yebilirim ki Cemal paşa, büyük bir iş görmek hülyasının peşinde, kendisine mahsus bir iş başarıcılığı ile pek bü » yük şeyler yapmıştı. Pek büyük şey - ler yapmış, fakat, hepsi de temelsizdi: sonraları yavaş yavaş daha iyi anla « diğım bu temelsizlik, sırf büyük hül- yanın, Mısır fatihliği hülyasının eseri olmak lâzım geliyor. Bütün harbin plânı nasıl bir taarruz ve fütuhat hül yası üzerine kurulmuşsa bu Suriye ve Kanal harekâtı da hep ayni hülya ü - zerine kurulmuştu. Hicaz demiryolunu Bi'rüssebi, As- luc ve Kusaymaya, yani çölün orta « larına kadar uzatıp, hattâ daha öteye kadar götürmek üzere yapılan hazır - hk iki evvelki tecrübenin verdiği aka- mete rağmen, henüz 916 da dahi taar- ruz hülyasının terkedilmemiş olduğu- mun alâmetiydi. Cemal Paşa, bütün bu kıt'adaki hâkimliği zamanında, askeri | teşkilâtın kendisine tevdi ettiği bir kumandayı bir asker gibi kullanan b'nı Kumandan olmadı. Devlet makinesi ' içinde siyasi bir menfez gibi hareket | etti ve kendisince mutasavvır bir plâ- mın hakikat sahasına çıkarılması için o zamanki Türkiyenin elinde bulunabi- len bütün vasıtalardan mebzulen isti- fade etti: Daima istediği kadar para adabildi. İstediği kadar değilse bile her| halde başka kumandanlara - nisbetle pek çok fazlasile para aldı. Almanla - rın da yardımile vücuda getirdiği men- zil teşkilâtı sayesinde, başka cephele - rin zararına da olsa, kabil olduğu ka - dar fazla malzeme tedarik — edebildi. Merkezi Avrupadan kalkıp çölün or- taâsına ve hattâ Kanala, Medineye ka- dar gidecek olan harp malzemesinin me kadar müşkülâta ve ne kadar pata- ya malolacağını hesap eden bulunma- di. O zamanki menzil teşkilâtı arasın- da «paşanakliyatı» diye yadedilen seri ve fazla nakliyat, hep Cemal Paşa or- dusuna ait olan nakliyat idi. İrak cep- hesi bidayette kuvvetten tecrit edilir- ken, Sarıkamış taarruzu esnasında bir kaç gün içinde, hattâ belli »başlı bir harbe girişmesine bile vakit kahnadan yüz bin kişilik güzel bir ordunun mah- vedilivermesile açıkta kalan şark cep- hesi ihmal edilirken bile Cemal Paşa nakliyatı, gerek demiryolu üzerinde, gerek kamyon ve saire nakliyatında daima imtiyazlı nakliyat olarak kaldı. Para, malzeme ve nakliye kuvvetine Cemal Paşanın bu cephede yaptığı hayli güzel eserler vardır. Fakat bütü» bu kuvvetler, askerse, parça parça Ka- nal üzerine doğru atılıp israf edilmiş; malzeme ise gene ayni akibete uğra- mış, para ise ana memleketten çok w zak sahalara Kizumsuz yere dökülün Mi ldehıhınuıkmmjiışıtm_ Cemal Paşanın kesmek istediği ve uğu runda lüzumsuz bir sefer yaptığı, Sü- veyş kanalın dan bir manzara Müstemleke siyaseti güdüyorduk | etmesinden başka bir şey değildi. O zamanlar gördüğüm şeyler, ba -| — Suriye ve Hicazın idaresi na tutulan ölçünün, ayni zamanda| Suriye ve Hicazda iki ay dolaştık. hem bir fütuhat, hem de bir koloni -| Teşrin aylarında çölün, sakin olduğu zasyon plânının bütün geniş nisbet- zamanlarda, insanın gözlerinin önüne lerini şâmil olduğumu göstermişti. Bu|"© kadar güzel ufuklar görebileceğini fütuhat ve kolonizasyon işi ise Al « gördük. P”'k::'i”in «Çöl» ünvanlı manya ve AÂvustur. a a OÖK eüal.. Oyun nıyiy:nıımulâlı, M'#;îi;'î'ğn"'_ içindeki tasvirlerin sırf bir hayal mah- sndüğ ea ARE 5 eli Üa | sulü olduğunu zannederdim. kiyede'miktarı' pek'az olaün mütehas - z görkmem v sisile yapıdacaktı.: Fütullata : gelince, onun da nihayetülemr, Anadolunun gönderebileceği çocuklarla temin edil- mesinden başka çare yoktu. Sonra, bütün bunlar da İngilterenin hayat BaDab Tlau y Ka laa . Bütal Seçilcakç a Kanal göşlarakı Dih fethedilecek idi! İngilterenin Hind yollarına ve islâm memleketlerine ver- diği kiymet malümdur. Bizim bu yol- ları tehdit edecek hareketlerimize kar- şı lâkayt kalması imkânı olmıyan İn - gilterenin elinde ise para, fen, asker, | her şey bizimki ile kıyas kabul etmi - yecek derecede mebzul idi. Bu şartlara göre, nasıl olurdu da biz bu kadar geniş bir plân ölçüsü tutabi- lirdik? Hamle hakikaten güzeldi: Pek kı- sa bir zamanda iki yüz kilometre ka - dar bir demiryolu yapılmıştı. Bütün sinai ameliyatı, köprüleri, istasyon - ları ve hattâ tamir atelyelerile mükem- mel bir halde inşa edilmiş olan bu hat üzerinde Maysner Paşa ile birlikte tâ Fasiheye kadar gittim. Bütün Hicaz hattını inşa etmiş olan başmühendis. Maysner Paşa, bana bu hattın bu ka- dar mükemmel olarak meydana geli- şini sırf Türk mühendislerinin eseri 6- larak anlatırken « bu işlerde benden Ö başka hiç bir ecnebinin bir zerrelik ©- meği yoktur!» diye iftihar ediyordu. Hat üzerinde, temiz inşa edilmiş, e. lektrikli, solu, banyolu, bahçeli ve hattâ sinemalı menzil noktalarına va- rıncıya kadar her şey yapılınıştı. Bütün bunlar Cemal Paşanın müs- bet ve başarıcı tarafları idi. Onun menfi tarafı ise, esasta, plânda, Me - galo İdeasında idi. Hamle güzeldi, fa- kat Don Kişodun değirmene hücum ŞN ea —— —x Beyoğlu Tapu Sicil Muhafızlığından : Mehmet Salih veresesi tarafından intikalen tescili istenilen Galatada Şe- hit Mehmet Paşa mahallesinde Yelkenciler caddesinde eski 25, 27, 21 nu- maralı evvelce dükkân şimdi iradlı Arsanın Tapuda kaydı — olmadığından tahkikat yapılmak üzere 19/1/1937 tarih ve saat 10 da mahalline gönderi- leceğinden işbu gayrimenkule tasarruf iddiasında bulunanların ellerinde- ki vesaik ile Beyoğlu Tapu sicil rachafızlığına yahut keşif günü mahallin. olunur. - (3738) Allahın yarattığı tabil ve saf çocuk gıdaları day, irmik, patates,. mısır, arpa, çavdar, türlü, badem, HASAN Özlü Unlar ile çocuklarınızı besleyiniz ve büyü- tünüz. Vitamini ve kalorisi bol o- lan bü özlü unlarından istedikle rini ve sevdiklerini bıktırmıya- rak değiştire değiştire — yediriniz. Çabuk diş çıkarırlar. Hasan markasına dikkat. Başka marka verirlerse almayınız ve al- danmayınız. Bütün eczanelerde ve bakkallarda bulunur. Hasan deposu, İstanbul, Arikara, Beyoğ. lu, Beşiktaş, Eskişehir. Sayfa İTİRAF Nakleden: Faik Berçmen | Filip Hamiran, tetkik merasiminden | ve bahçenin bittiği yerde bir vadi vars ayrılınca arkasından, arkadaşı Mak - dı. Vadiden, içinde balık bulunan bir sim Sarzo seğirterek onu kolundan| denre akardı. Vadinin başlangıcında! tuttü. — Filipçiğim, çok güzel &öyledin doğrusu.. Nutkun müessirdi ve Fer - linye hakkında söylenen sözlerin en yisiydi. — Ferliny mümtaz bir adamdı. Hem bana da büyük iylikler yapmıştı.. — Evet, biliyorum.. Kendisinde bu- lunan bütün nüfuz ve kuvvetten se - ni de istifade ettirmişti. Sana siyaset yolunu açan odur. Ulaştığın meykii sana o temin etmişti, Bununla, sen eh- liyetsizsin, demek istediğimi anlama.. Hayır. Bilâkis bu hususta senin kabi- liyetin ve çalışkanlığın da müessir ol- muştur. Ferlinye senin gibisini seç - meesini bilmiştir. — Benimle öğle yemeğine gelir mi- sin? Yemekte konuşuruz. Sonra ben bir içtimaa gideceğim.. O vakit ayrılı - riz, — Peki.. Yalnız bir şey soracağım. — Ferlinye hakkında, gazetende dercedilmek üzere mi? İstediğin bü - tün malümatı veririm. Bir saat sonra her iki dost yemekle- rini — bitirmişler, kahvelerini içiyor - lardı. Yemek sırasında, kendisine lâ - zım olan bütün malümatı alan arka - daşına, bir aralık Hamiran: önümde defterlerim, kitaplarım bıı" barakada ne günler geçirmiştim. Ba oj zan pencereden yaz güneşinin yeşil valar üzerindeki yayılışını seyreder, bazan da vadiye inerdim. Derenin â î bür yanındaki arazi Mösyö Lövrangj aitti. Bu zengin ihtiyarın yegâne vâd risi, torunu Pol Ferlinyeydi. İkisi be 4 raber oturuyorlardı. İhtiyar, geçirdiği bir cilt hastalığı yüzünden korkunç b hal almıştı. Elleri daima ekliven iydi Bu itibarla âksi ve müstebitti. b Torunu © vakit 26 yaşlarındaydı; Ben o zaman tanımadığım bu'genç a 4 dama karşı bir sempati duyardım. Bei nim barakada her zaman oturmam # dan müteessir olundu. Hattâ bir güm bana: — Burada canın sıkılmıyor mu? di ye sormuştu. ğ O sene ikmale kalmıştım. Onun içiz her gün barakaya gidiyor ve çalışı 4 yordum. Facianın olduğu gün gene ayni şekilde, amcam beni barakayal gönder i. Akşemleyin bir silâh sesi duydüm. Silâh Lövran arazisinden Retmişti. Bunun üzerine bahçıvanın a< celeyle koşup ihtiyarın üzerine kapan- cıı—lı:naîîrmı;.a: > dığını gördüm « dedi. “ | Yarınki nushamızdı : Böresi / vedinteğ M&:;îeri:iüîîıî '.V’.ll'. :::İ“E oıd:ıağ? pıy_”ı'-ıî sual kal K.dplıımbıığı Şfmyb” k"""i dı.. dostum, diye Yazan: İsmet Hulüsi w%: m»:—i cevap verdi. Fa- kat bu gazete için değil. Hususi mahiyette bir sual. Bu sor- gu, çok nazik ve hassas bir meseleyi ihtiva ettiği için bugüne kadar sana onu sormamıştım. Fakat şimdi Fer - linyenin ölümü dolayısile mahzurlar ortadan kalkmış sayılabilir. Küzum, şu eski meselenin aslı neydi? Hani o ci - nayette Ferlinyeyi itham — elmişler - di., ve, Hamiran arkadaşının sözünü kese - rek: — Ve o işte küçük bir çocuğun ifa- desine müracaat edilmişti. Evet.. İşte © çocuk bendim. — Şahit olarak gösterilen çocuğun kim olduğunu hatırlamıyorum. Çün - kü ©o sıralarda ben de çocuktum. Ve se- ninle çok zaman sonra tanışmıştık. — Şimdi, on iki yaşımndayken hatır - banca duruyor < du. Bu bir cinayet mi, yoksa bir inti —I har mıydı?. Filvaki ihtiyar hastaydı amma intil hardan hiç bahsetmezdi. Tabancadal hiç bir”parmak izl butunmadı. ıcıın! eldiven kullanmıştı her halde.. İhtiya- rı öldürmekte kimin faydası olabilii di? Pek basit. 'Torunu onun varisiydi! Böyle olmakla beraber ihtiyar, daima onu-mirastan mahrum edeceğini söy « lerdi. O gün torun da ihtiyarla bera * ber bahçedeydi. Silâhın patlaması üi zerine koşmuş ve vak'a mahallinç bahçıvandan sonra yetişmişti.. De « deyle torun arasındaki bu ziddiyet nar zarı dikkati celbetmiş olduğundan; burada, meseleye ben de kırışu:ı'dım._w 'Tahkikat yapan polisler, «benim öğü leden sonra barakada bulunduğumu Bu mülâhaza üzerine ifademe müra » caat edildi. Fakat ben hiç kimseyi gör- lerdeydiler. Babam oralarda büyük bir memurdu. Ve ben Pariste mektep- teydim. Tatillerde — Normandiyadaki amca ve halamın yanına giderdim. Onların çocukları olmadığı için bana çok bağlıydılar. Halam beni çok se - verdi. Fakat suüratsızdı. Amcam, yani kocası, « ona amcü derdim - çok aptal bir adamdı; kendisini beğenmiş kibir- |inin birisiydi. Ve çocuklar için takip İettiği terbiye usulü çok fenaydı. Na - |sihatlerle düzelecek kusurlara çok kö- tü cezalar tertip eylerdi. Sarzo dayanamıyarak; — İyi amma, Lövranın katlile bun- ların alâkası var mı a canım? — İşte oraya geleceğim. Fakat mev- |zua girmek için buntardan bahsetmek |lâzım. Amca ve halamın emlâki şehrin lkıpılınnı yakındı. Büyük bir bahçe Ferlinyeyi kurtardı, İşte bütün mese: le bundan ibarettir dostum. duyduğun için onu kurtarmak mak - sadile yalan söyledin, değil mi? yüzden, o da senin bu hizmetini tak * dir ederek istikbalini hazırlamak çit sana yardım etti. O vakit Hamiran: — Bilmiyorum diye cevap verdi Fakat ben yalan söylememiştim. Çün: kü vak'a anında barakada değildim. Vadide, derenin başında balık avlıyor- dum.. Ve ancak kurşun sesini duyduk- nedense ben buralarını polise itiraf e dememiştim.. - Çanakkale Vilâyeti : Orman Müdürlüğünden: Çanakkale vilâyetinin Bayramiç kazasına bağlı Mekere Devlet Orma - mından evrakı keşfiyesinde yazılı hudutlar dahilinde mevcut 4095 kental çıra bir sene müddetle satılığa çıkarılmıştır. Arttırma açık surette 8/1/37 günlemecine rastlayan Cuma günü saat 15 de hükümet binasındaki or - man müdüriyeti odasında toplanacak komisyon huzurunda yapılacaktır. Muhammen bedeli 614 lira 25 kuruş olup teminatı muvakkate akçesi 47 liradır. Talipler şartnamesi mucibince teminatlarını Malsandığına yatır- mak ve yahut devletçe muteber banka mektubunu ibraz etmek — suretile ihale gününde komisyonda hazır bulunmaları şartnamesini görmek ve da- ha fazla tafsilât almak için de Ankarâda Orman Umum Müdürlüğüne, İs- tanbul ve Çanakkale Orman Müdürlüklerine müracaatları ilân olunur. 3662 ZT AraE KSS c ĞKS n ei dÜ ÖĞÜ K v e hâdise üzerine torun tevkif edildi. İşte — — Anladım.. Ona karşı bir sempati — J «İtahta bir baraka Bultnurdu. İçine bit — sandalye ve bir masa konmuştu "Benl — bir ğğ hyabildiğim bu hâdiseyi anlatmamı| öğrendiler. Şüphesiz silâh patlayınca mı istiyorsun? pencereden bakmıştım. Ve eğer O vakit annem, babam müstemleke- | katil varsa mutlaka — görmüşümdürs. — mediğimi söyledim. Bu şahitliğim Pol —— tan sonra yukarıya çıkmıştım. Lâkin, — lf X

Bu sayıdan diğer sayfalar: