27 Ocak 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

27 Ocak 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

( Baştarafı 6 mcı uyfınıızd:l üreşte dayanıklığın ve kuvvetin rolü | karşısında derhal yenilmiye mahküm Yorulmak adalenin zayif, fazla sert, | olur. yahut göreceği le, yahut adale gruplarını muhtelif spor nnastik hareketlerile çalıştırmak, ik hareketlerini ifrata vardır - ha zararlıdır. lelerimiz Gerece artar, Vücudunun İşletip bilfarz bacaklarını çalıştırma - miş tıracak olursak derhal kesiklik işe lâzım olduğu kadar | 1 gelir. | geçirildiklen sonra yazın fazla sıcak - reş ya -| larda güreşten ziyade muhtelif spor -| parken, kâfi derecede çalışmıyan ada-| lığını arttırmak lâ-| bol oynamak vücudunuza bü: sına dikkat etme -| lan spor ve| Asıl güreş zamanı olan kış mevsimi larla meşgul olunuz. Kürek çekmek, yüzmek, atletik &porlarla meşgul ol - 1 | mak; futbol, el topu, basketbı dalar verir. Adaleleriniz - açılır, hem çeviklik, hem dayanıklılığınız artar. Şurası akıldan çıkarılmamalıdır. ki onları hiç yapmamaktan da-|- ifrata gidilmemek şartile - adâleleri fazla sertleştirip yormıyacak her spor muhtelif hareketlere| güreşçiye faydalıdır. Çünkü — güreşte dar alışmış olursa dayanıklılığı o | vücudun her tarafının kuvvetli ve sağ- üst tarafımnı | lam olması, asâb ve maneviyatın çürük olmaması, enerjinin yerinde bulun - ir adama bacak hareketleri yap- | ması lâzımdır. Muhtelif swrlardan' hayretten hayrete düşüyor ve gelir. | maksaf da vücuda bu hasletleri vermek Kolları kuvvetli, iyi çalışmış, fakat en- | olduğundan, bilgi ve itidalle yapacağı- sesine |âzım gelen idmanı olan bir güreşçi kuvvetli vermemiş |niz bütün sporlar sizin güreşçi olma- hasmının 'niza yardım edecektir. ... Tiyatro mütehassısının beyanatı münasebetile (Baştarafı 7 inci sayfada) birkaç milyar dolar kazandığını oku - yan küçük bayanlarımız, Şehir Tiyat- Tosunun kapısını: — Buüradan inşallah Holivuda yol gö rünür! diye çalıyorlar. Halbuki sine - ma şöhretini birden bire parlak saçlı başlara könuveren bir devlet kuşu sa- yan tiyatronun bin türlü mezi- etli bir azim ve derin bir kül- n havasına dayanamıyor. ÖO - muz oynatıp bel kırarak, yayvan yay- yan tekellüm ederek birşey kazanamı- layınca haydi soldan geri, geri r memlekette, yani san'at di- ye tal 1 tulüâat operetlerine kadar Şükselebilmiş bir seyirci önünde ne göhret, ne de servet yapılamayınca ba- yanm Holivut hayali inkisara uğrayor. Bençe bütün sebep budur. Bunun ça resini sorarsan liseden itibaren kuvvet i 'at telâkkisi sahibi olmak ve kültürünü öğrenmek, Bu fkisi ut olmadıkça, mütehassıs hepimi- Zi zenneye çıkaracaktır. Bilmiş ol!. Çorap fabrikasında işçi bir bayan di- yor ki: — Tiyatro mu, Allah göstermesin. Babam beni sağlam öldürür. Tiyatroya çıkan kadını bizim konu komşu mâahal Jeye sokmaz. Annemin düyar duymaz yüreğine iner. — Peki siz hiç tiyatroya gitmez mi- siniz? Oradaki kadınların nesi var? —— İlk zamanlar «bu çocuk — ne kadar hissiz, anasından hiç bah - setmiyor, ne çabuk unutmuş!.» de - girtecek kadar garib gördüğü bu sü - kütun sebebini şimdi anlıyor, ilk gel- diği gün yüreğine girmesini bilen kü- çüğün büsbütün'gözünde yükseldiği- ni hissediyordu. Ayşe hâlâ göğsünde idi. Seza onun küçük başının harareti- ni derisinde hissederek garip bir lez - zelle ürperiyor, bu küçük baş için ar- tık hekiki bir ana gibi içi titriyordu. Bir aralık yerinde doğrularak - kulak verdi.. Kapı çalınmıştı. Biraz sonra sa- lTonu antreden ayıran buzlu bölmenin kapısı aralandı. İçeri sessiz adımlarla 3 Nibad girdi. Ayşe onun içeri gir- nin farkında .olmamıştı. Seza kol. TJarını gevşeterek onun kulağına iğil - di: — Bak kim geldi ayşet. Ayşe yavaş yavaş başını çevirdi. Doktoru görür görmez bir zıplayışta gene kadının kucağından inerek: «Ay babam gelmişl.n diye, Sırrı Nihada doğru koştu.. Oda iyice kararmıştı. Seza hayretle kücükle konuşarak vak- ladı. Şimdi salonun ortasında gölgeler — Onlar başka, biz başka. Onlar zen gin kızları imiş. — Siz hiç baloya, dans salonuna git mediniz mi? — Baâloya gitmedim. Yalnız iki kere dans salonuna gittim. O da bir arkada- Şım ısrar etti. Hem ben dansetmesini bilmem ki. — Ya şinemaya! Küçük Bayan bir an düşündü: — Bak, sinemayı becerebilirsem, gi- der yapardım. Sinemaya giriyorsunuz da tiyat- roya neden girmiyorsunuz? — Sinema burada değil ki Amerika- da., Beni orada kim bilecek, * Bir !htiyar nine diyor ki: Ha Rabbim göstermesin, ben kızımı |iki cihan bir ataya gelse, oyuncu yapa mam. Hem kadın kısmına böyle işler yaraşmaz. Günahtır evlâdım, kadın kıs mına oyunculuk etmek çok günahtı Bak uslu akıllı bir.delikanlıya benzi « yorsun, böylesine karışacağına bir ha- yırlı iş tutsana... Kömür fiyatları gene (fırladı. Bunu yaz işte, bunu yaz ! K.T. Taşköprü İcra Memurluğundan: Taşköprüde tüccardan Yusuf oğlu Bay Abdullaha Taşköprü sulh hukuk mahkemesinin 14/2/934 tarih ve 15 numaralı ilâmile 160 liraya mukabil Şihşimşir köyünden Civriz oğlu Alinin ayni köyde vüki köy önü nam tarlası bu borç için terhin edilmiş ve alacaklır 4S Fosta, nın Edebi Tefrikası: 33 Yazan: Tiçinde birbirine karışmış gibi duran İçocukla doktoru süzüyordu. Küçük kız kollarını doktorun vücudünde ka- vuşturmağa çalışarak yüzüne — doğru sıçradığı zaman Sırrı Nihad büyük bir tehalükle çocuğu kollarına aldı ve kı- vırcık siyah saçlarından öptü, öptü.. Sonra onu kollarından bırakıp Sezaya döndü: — Nasılsın yavrum? Gence kadın ayağa kalkarak verdi: — Mersi.. Ve bahçe kapısına doğru yürüye - rek: | — Hava ne çabuk karardı gün bahçeye bile geçemedik.. Sırrı Nihad onu tâkib etti: — İstersen şimdi çıkalım, hava hiç serin değil.. Seza «Pekin der gibi başını eğmişti. Üçü'de ağır ağır merdivenleri inip dı- |şarı çıktılar. Ayşe hemen koşarâk par- maklıklara doğru gitti. Sırrı Nihadla 'Seza koltuklara yerleştiler. Oturunca |Seza: — Yemeği bu gece burada yesek, cevâb : dedi. Bu: tin geçtiğinin farkında olmadığını an- dedi. Sonbaharın en güzel gecelerin - |den biri.. | vizm davasında bu derece kıdemli olan -SON' POSTA' ” Sancak meselesi ve Türk- İtalyan münasebatı (Baş tarafı 3 üncü sayfada) Yakın Şark işlerine karışmamaktan il ri geldiğini de bilmemezlik yapamaz.» İşte, Sancak meselesinin son safhaları- nı yaşadığı sırada ve Türk - İtalyan mü ( Baştarafı 6 ıncı sayfada ) tutuna, elinde bir rövelver olduğu hal- de, kayan yüzbaşı: «yüzenleri kurtarı- nız» diye gürleyerek emirler vermiş, in Hintliler küreklere sarıldıkları zakeratının başlaması arifesinde, Fran 4 Z B sız kanalları, vasıtasile Romadan akse- “b'_ u“klîş'mŞİağ. Yüzbaşının attığı kürşunlar, ördek gibi tam zamanında den düşünceler bunlardan ibarettir. * Sovyet Rusyada, maruf muharrir Radek'in muhakemesi cereyan ediyor. Troçkiye müzahe ret ve onunla be- raber olarak çalış makla itham edi- bet etmemişti. Eğgypt yavaş yavaş çöküyordu. İskele tarafı batlıkça battı. Sancak tarafı, ha vaya diktidi, ve siste tıpkı bir madenif kaya hayaleti gibi yükseldi. Kaptan Kolye son bir defa olmak üzere gemi- sinl dolaşarak kazaya uğrayanları ara- mi len bu muharrir ve arkâdaşları, bundan | 4, evvelki «tethiş» davasında olduğu gi- Denize düsen yalcular, şekil ve bi, şayanı hayret bir soğukkanlılıkla | çetle: kaybetmiş — insanlar, türümlerini itiraf ediyorlar. Onların bu itiraflarını ve Sövyet rejimine yap- mak istediklerini söyledikleri kasd hak kındaki ifşaatlarını okudukça, insan şe- tahta pareslarına, gemi ankazına yapış mış sürüklen'yorlardı. Geminin kapta- nı, birden ki elini havaya kaldn «Eyvah arkadaşlar dedi. Dayanamıy rurm. Bittim.. boğuluyorum.» Gemiden bir sandal daha indirilir -ı ken, iplerden birisi koptu ve yolcular ——— —— Sıhhi Bahisler (Baştarafı 9ncu sayfamızda | heyyücatı durdurur ve umumiyetle sü- | sel kimselerin, âdeta bülbül gibi kendile- rine cürüm atfetmelerine şaşıyor, şa- Hiyor: —— Solm Eige, n e * li -ı Resimli zabıta Hikâyesinin hal şekli Müfettişin, kadının kocasına sordu ğu sval şu idi: — Ben odadan dışarıya çıktığım za man, neden duvardaki resimlerin yer srini değiştirdiniz?e Bunun sebebi ilk üç resimde gayet açık olarak görülmektedir. Delikanlı ©im oturduğu iskemlenin arkasına isa bot eden resmin çerçevesinde kadına isabet eden kurşun saplanmış kalmış ©. -3 numaralı resimde kurşun yeri ve camın çatlaklığı gayet bellidir. E- ğer, kadın oturduğu halde Kendisini vurmuş olsaydı, o zaman kurşuti bu resme isabet etmiyecekti. Delikanlı - nın resimleri değiştirmesinin sebebi de bundan ileri geliyordu. Firketele- ri ve en g tiki yümuşak bir Bale koyar. Çok iyi - dir. Yalnız ılık banyoda uzun müddet vete seykeder. kırktır. Sıcak banyolar rucudur ve hattâ tehlikelidir. Baş ağır- hıği, baş dönmesi, sinkop ve muhtelif| ., âzada Ihtikanlara sebebiyet verir. Sı - tansiyonu yüksek olanlara, damar ka- tılığı olanlı şişmanlara, demevi o - İrin vaziyeti ile, atılan kurşunun yeri, İ| Janlara açık — veremi bulunanlara kadının kapı yanından, iskemlenin .ö-! knl":V.Ven tavsiye edilmez. nünde ayakla dururken vurulduğu - Otuz sekiz, olüz dokuz d"c_'—'ı'»k ban- lar te: için pek iyidir. Fakat nu göstermektedir. b yet on rmi dakikayı tecavüz emek şa: | Duşlar: Sıcak duşlar temizliğin en güzel bir vasıtasıdır. Bundan maada gerek cildin ve gerekse cümlej asabi - eennce ermeeseceses eee GİM nin rehinin paraya çevrilmesi yolile İ ki talebi üzerine borçlunun İstanbulda bulunması hasebile ödeme emrinin zatı na tebliğ edilememesi itibarile keyfi- yetin gazete ile ilânına karar verilmiş | der, Yazda sabah akşam alınan düş,« olmakla ilân tarihinden itibaren beş lar lenfatik ve kansız olanlar için so- gün içinde borcun ödenmesi veya bir Suk olmalı, demevi ve şişmanlar için di. itirazı olduğu takdirde ayni müddet i- |( Yık olmalıdır. Maamafih bunların ha- çinde mal beyanında bulunması, aksi vanın sıcakl: takdirde ilânı havi gazetenin — ödeme | dereceleri d emri tebliğ makbuzu yerine kaim ola- | lündeki düşlar cağı ilân olunur, navebe ile yapılıyor. Bilhassa Doktor gülümsiyerek: — Sen nasıl istersen yavrum, diye, cevab verdi. Ve hizmetci ağaçların altına çektiği|gibi herkesten kaçıyoruz. Bunda biraz masaya beyaz keten örtüyü örterken |da haklı değil miyiz acaba?.. yavaşca sordu: Sırrı Nihadın kaşları çatıldı. Genç — Gene bugün hastalar fazla idi. |(kadının sözlerinden gene aralarında a-| da, Epey yorulduk. Sen ne yaptın, bir ye-|sabi bir havanın dolaşmıya başladığını re çıktın mı? hissederek ayağa kalktı. Semaya doğ- Sonra genç kadının cevab vermesine|ru başını kaldırmış gülümsiyerek yıl »| tı: vakit bırakmadan elini başına vura «|dızları seyreden Ayşenin yanına doğru rak devam etti: ilerlerken yavaşca mırıldandı: — Ah affet yavrum, öyle unutkan — Feride hanımın yolculuğu, belli, |tu bir adam oldum ki.. senini bugün yol-İsenin âsâbiını bozmuş. Gene bu gece cun vardı değil mi ya!. Ben de sabah çok acı konuşuyorsun. Şefik beyi- telefonla aradım. Yoktu.| Seza gözlerinde kindar bir mana ya- Her halde sen benim tarafımdan da iyi yolculuklar temenni etmişsindir. Sezanın gözleri bulutlanmıştı: — Fetideden ayrılmak benim âsâbı- — Söyledim çok selâm bıraktılar. |m hiç de bozmaz.. zaten bu yakınlar- | şe Sıtrı Nihad dikkatle genç kadını sü-|da benim de İzmite gitmeye niyetim züyordu: var, Sonra böyle küçük ayrılıklarla l-! — Belli ki bu aytılık sana pek do - kundu Seza, Yüzün hemen soldu. tiğiniz dereceda deli olmadım. — Bir kaç gün içinde Feride ile be. Ayşenin biraz evvel anlattığı şeyler raber olmiya iyice alışmıştım. Yalnız- hep kafasından uzaklaştırmak isteme- ği gpay balflamları, kaçıyoruz. Seza acı acı gülüyordu: cevab verdi: vel kızdırdı: ni bir kurd gibi yiyor ve farkında ol -| ki — Eğer bu yalnızlıktan kurtulmak 'madan kavga eder gibi konuşuyordu. | nirlenmi Sırrı Nihadın, kaşları hayretle kalka- ' şında asılı ampülün F” beyaz toparlak Yü'a' gözleri; miye çalışarak c istiyorsan sana evvelce de bir kaç ke- ve söylediğim gibi biraz dışarı çıkmalı- | rak, geri döndüğünü görünce, kuru bir yız, dedi, Bir çok ahbaplarımızı artık | sesle devam etti: ünuttak gibi bir'şey, Bütün davetleri| — Babamı göreceğim geldi.. reddediyoruz. Suçlular gibi herkesteni — Doktorun da yüzü aksi bir ifade al ! ıo : oı d . üyük deniz a sayfada ) — |denize döküldüler. kurtarıp ta sandala da, öbür ip te koptü VE narak zavallıları suy Sadameye uğraylı dakika sonra Egypte * suda saklanmasını bilen Hintlilere isa | esnasında, beyni paft İngiliz Jir: lık altın p: :| Kolye d şirketi, ve aşağı yukarı batali madeni eşyayı buldü- Peştede blrlı.' Faciası | künete ve uykuya doğru götürür. Ru-| miz bir ikinci cihet hi ve asabi bir çok hastalıklarda en se-| Annanın istemiyerek Ve zel bir tedavi vasıtasıdır.| hana Ilık banyolar derimizi temizler. Elâs - kopatlır. şahsiyet Johanın âşığı olarak kalmamalıdır. Sonira büsbütün reha -| kızını bu sıfatla rakiP " boğmuştur. O y.llî'”!l lara gelince: Bunların| mam Mahkeme Madam peraber ayni zamanda te-| ç e sevketmiş, m R vasıtasıdır. Beyin hümması, me-| ,cabiyeci doktorlarına nenjitler ve brofko pinomonilerde tat-| mis ve avukatların 146 bik olunür. Sicak banyolar herkese| yuzu anlaşılarak kadilli gelmez. Sık yapıldığı ve uzun müd - miştir. Mahkeme TEİ * det sıcak suda kalındığı zaman çok Yo-| ticesinden evvel kadilifi Üir — Başka bir diye0€5 5 BTA DA — Evet var',. demif cak:banyolar kalb hastalığı olanlara,| şdam edilmesini riCü düren biy anne olarak * diğini söylemiştir. Şimdi gündüz siy-*:'w kızınım yok!uâu"dl“ ğ elemi çeken Madam ha: yenin fiziyolojik vazifelerini tenbih e raköy arasında yıl'_'lf' tı şehrimizden gcç"ı'n sad havaleler kolaylıkla #iz usu: | yolile ve ınboluı:.' ir sıcak, bir soğuk mü- |yüzden posta müvi arızaya uğrımıkl' a ve soğuklu= göre |Tanın mektul mıştı. — Doğru söylediniz. tıpkı suçlular |din?. dedi. madığı için. narak doğrulmuştu. Yüksek bir sesle | muş, yemeğin hazif lar hazırlarken göz ©7 li onlara bakıyordu: sâbım bozulacak kadar; sizin tahmin et-|larını şımarık bir ta' zaya sordu: sine rağmen içinde yeni şüpheler uyan | Sırrı Nihad hayrel Onun böyle açık açık yalnızlıktan| dırmış. Doktor çocuğun köyde bir 79 küçük kızın hem' şikâyet etmesi Sırrı Nihadı için için 'babası olduğunu söylememişti. Bu içi—'ıkuyup,b.iyle bir su macerâ'),. ındâ üş çubuk batmışti- ne son ceypt'i ', &. |x ı (Baştarafı 8 indi sahibidir, V #’ ”i ıştır. rduğu zaman: nin yolunu bekliyor? İnegöl IW# ; v, İnegöl (Hususi) — ? | kaldırılmı$ TÜi ” Bu usul kaldı! . b ve hi aridett — Bunu niçin daha ğ — O kadar mühimt * » — Suad bey, burayâ' - , sen, gidiyorsun? — gü — Çünkü; öyle i Sirfi'Nikad geni el — Bu, senin işteti ; Seza, hayretle )"’"J a Sizden izin almat' 1 Hizmetci yavaşca riyordu. İkisi de f Yemekte hiç konu3” A Gdl küçük parmaklari Bir #ap yırla Ç — Ben de seninle $ pozli tle DA8'Ügl e aSi aef Bunu, gözleri unu, gö: bal c l evkide bıraF bi ) i, Faket oNUf öği görünce

Bu sayıdan diğer sayfalar: