30 Ocak 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

30 Ocak 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün Sancuga ait itilâfın Tatbikine Doğru giderken Yazan: Muhittin Birgen —— s ancak meselesinin halli münase- betile Fransız gazetelerindeki neşriyata dair flik gelen haberler gös- teriyor ki neticeden Fransız matbua- tının büyük bir kısmı memnundurlar; fakat, onların memnuniyetleri ile bi- zimki arasında büyük bir fark var: Biz, istediklerimizi — aldık, diye — mem- nunuz, onlarsa, biraz geç ve güç ©ldu ama, nihayet Türklerin — is- tedikleri de verildi, diye mem- nundurlar... Fransanın bu davada uğ- radığı Tüzumsuz mağlübiyeti itiraftan çekinmiyen bu matbuatın — gösterdiği bulüsu, burada bilhassa kaydetmekle| memnunuz. Eğer, — müstemlekeciler, — bu şin başında meseleyi Ççok ters taraftan görmüş ve göstermiş olmasalardı, elbet daha iyi idi; fakat, işler geç ve güç-dü- zelmiş olmasına rağmen, gene herşey İyi neticelenmiş ve perde kapanırken sahne dekoru arasında bulunan Fran- Sız gazeteleri rollerini tam yapmışlar- dır. Bununla beraber, eğer M. Blumun kuvvetli müdahalesi olmasaydı işler fena bitebilir, Fransa ile Türkiye ara- sında doldurulması imkânsız uçurum- lar açılabilirdi. Bunun için Fransanın Uğradığı şerefli mağlübiyetin bütün meziyetleri M. Bluma aittir. Avrupa işlerine geniş bir gözle bakan bu dev- let adamı Fransaya bu şerefli mağlübi- yeti vermekle ona büyük bir zafer ka- zandırmış kadar hizmet etmiş bulunu- yor. Fransa - 'Türkiye münasebetleri onun ismini kolaylıkla unutacak değil- dir. * Türkiye - Fransa münasebetleri yeni bir devreye girmiştir; müstemlekeciler bu defa biraz daha iyi anlamışlardır ki bügünkü Türkiyeyi eski Türkiye far' zetmeğe imkân yoktur. Onların bu mü şahedeleri bizim için de, Frans, için de en bü bir kazançtır. E: Öönümüz- şlerimizde bu k ! şlet- mek yolundan gidebilirsek bundan her İki taraf için de hesapsız menfaatler doğabilir. Biz müstemlekeci bir mem- leket olmadığımız için aramızda Fra! sa ile bir rekabet mevzuu yoktur. Müs temlekeciliğin ne demek olduğunu bi liriz. Fakat, bütün bunlara rağmen, Frans İle aramırda müstemlekeci'ik rekabe bulunmadığı için, onun işlerine karı mak aklımızdan bile geçmez. Suriyede- ki müstemlekesine hangi şekli verir versin, Suriyelilerle anlaştığı müdde çe, orada yaptığı ve yapacağı şeyler bi- zi alâkadar etmez. Fakat, ara yere bi- zim alâkadar olduğumuz Türklük me- seleleri karıştığı zaman - bugünden tam bir samimiyet ve hulüs ile söyliye biliriz ki - müstemlekeci Fransa - ile Türkiye menfaatleri tam bir tezat ve ihtilâfa girer. Ne Türkiyenin karşısın- da müstemlekeci metotlarının kullanı! Masına, ne de umümiyetle Türkler hak kında bu tarzda muamelelere razı ola- mayız. Fransa Türkiyeye karşı Ayru- | evlerinde toprağın üzerine dikerek ya-| palı millet muamelesini yapmaya mec- burdur; yapmadığı zaman gene onun- la mücadele ederiz. Bize ve bizimkilere karşı Avrupalı mille; muamelesi yaptı- ği müddetçe dostuz, yapmadığı zaman da mücadele, sade hakkımız değil, ay- ni zamanda varifemiz ve borcumuz- düur, * Bu sözleri böylece, gayet açık ve tam bir samimiyetle söylemekte birçok Tay- dalar vardır; bunların başında Sancak | meselesi üzerindeki itilâfa ait tatbikat meseleleri bulunuyor. Yarın, öbür gün bu tatbikat başlayacaktır. Tat nasında M. Blumun temsil ettiği Fran- sa İle aramızda belli başlı meseleler çı- kabilmesine ihtimal vermiyoruz. Fa - kat, M. Vieno'nun müstemlekeci bürok ratlardan ilham alâan ve M. Dö Martel- in müstemlekeci teçkilâtile temsil edi- len Fransadan şikâyet edebileceğimiz birçok şeyler çıkmasından korkarız. Bu gibi ahvale karşı şimdiden söyle- mek Jâzımdır ki Türkiye müstemleke- cilerin yeniden oyuna başlamalarına hoş gözle bakacak değildir. Bunun için, kendisile daima dost kalmak istediği- miz Fransaya rica ederiz: Sancağa ait 3 Resimli Makale: Amerikada ilk tahsil çağında 19 milyon çocuk vardır. İlk mektebe gi- denlerin sayısı tamam 19 milyondur. SÖZ Korsa Kurbanı bir Genç kız Belçika gazete- leri meşhur üyan B âzasından Patrie- nin yeğeni olan genç ve — güzel Germine'nin acık h ölümünü anlat- maktadırlar., Ö- lüm şöyle olmuş- tur: Genç kız, Bel- $ çikanın «Gün ga- zinosunda» — bir merasim esnasın- da nişanlıı — ile dans ederken bir- denbire yıkılıp öl- müştür. Nişanla Lanın kolları ara- sında âni bir su- rette ölen — kızın kalb sektesinden öldüğü zannedilmişsa de yapılan mu- ayene neticesinde korsasındaki balen- lerden birinin her mnasılsa etini ve kar burga kemiklerinin arasındaki boşlu- Bu delerek kalbini yırttığı anlaşılmışe tır, Hindistanda nasıl boşanılıyor? Hindistandaki boşanma şekilleri dünyanın hiç bir tarafındaki boşanma şekillerine benzememektedir. Geçen- lerde Hindistanda bir tetkik seyaha- tingdlen avdet eden Fransız muharriri Rene Kazkar yerlilerin nasıl — boşan- dıklarını şöyle anlatmaktadır: Aralarında geçimsizlik — başlayan karı koca ikisi birden bir bakkal dük- kânına giderek müsavi boyda küçük iki mum satın alırlar ve bu mumları karlar, bu mumlardan birisi, erkeği di- çe de a Üecill ödür. Erkek ve kadın bu mumların dibi- ne kadar yanmalarını büyük bir endi- şe ile seyrederler. Zira hangi mum da- ha evvel sönerse o kimse haksız telâk- ki edildiğinden malını, mülkünü ter- kederek gitmeğe mecbur kalır. müstakbel işlerin hallini, şimdiye ka- dar yanlış yoldan gitmiş olan müstem- lekecilerin eline bırakmasın. Bunların kat es- | elinden çıkacak işlerden hayir gelmesi |takdirde affedeceklerini çok şüphelidir. Muhittin Birgen SON POSTA 10900000 MEKTEBE DEVAM EDEN Eski devirde memleketlmizde ilk tahsil çağında 3 milyon çocuk vardı. Halbuki mektebe gidenlerin sayısı ancak yür bindi. W İstikbalin temeli Bi Cumhuriyet hükümeti bu nisbeti ©n defa arttırd. Yakında mektepsiz çocuk biç bırakmıyacaktır. Çünkü is tikbalimizin temeli ilk tahsildir. ARASINDA H HERGÜN BİR FIKRA Oh Zamanın Dahiliye Nazırı kayma- kamların imtihan olmadan tayinle- rine razı değildi. Fakat günün birin do Sadrüzamın — tavsiyesile yanma gelen biri kaymakamlık istedi, İmti hana da girmeyo cesareti yoktu; Dahiliye Nazımı düşündü: — Pekâlâ , dedi, sizi mutasarrıf yapıyorum. Adam çıkmca rahat bir nefes ala- rak söylendi: — Oh, hem benim dediğim oldu, hem de Sadrâzamım dediği! 4 Kendi dilendiği halde Kocasının parasına Dokunmıyan kadın DNYK Prag zabıtası geçen gün sokakta dilenen bir kadını yakalamış ve üstü- nü aradığı zaman bir banka — defteri bulmuştur. Bu banka defterinden ka- dmın 25,000 kuron serveti olduğunu anlamiş ve kendisini derhal tevkif et miştir. Kadın mahkemede: — Bu para benim değildir. Koca- mağdır. Ben ernanete hiyanet edemem, © harbe giderken «bu paraya dokun- ma, gelince bir ev alırız» demişti, ko- <cara da benim gibi sözü doğru bir in- sandır. Onun için nasıl olsa gelecek. tir. Ben onu bekliyorum» demiştir. Bu zavallı kadının hâlâ kocasının geleceğine inanmakta olduğunu gören mahkeme kadını serbest bırakmıştır, Evlenen mahküm affediliyor! Siyamlılar; evlenmek — ile mahkü- miyeti ayni şey saydıklarından mı, yoksa kendi iddiaları veçhile nüfus ço- ğaltmak istediklerinden — midir nedir, yeni bir kanun yaparak müebbed kü- rek mahkümlarını dahi evlendikleri bildirmişler- dir. Şimdiye kadar Siyam hapishanele- rinde mahpus bulunanlardan 75 kişi *| Servelini cenazesini Takip edenlere Bırakan adam Bir kaç gün ev- vel Londrada ve- fat eden ve cimri olarak tanınan bir ihtiyarın cenaze- N v fevkalâde ka: 4 Tabalık olmuş. A- damcağız hali ha- yatında kimse ile konuşmaz, hattâ insanlardan — ka- çarmış, — hastalı- fında — kendisini tek bir dostu bile « vasiyet- namesine tek bir insan vakıfmış, O da bu sırrı evvelden ifşa etmiş, meğerse adamcağızın vasiyetnamesinde şu sa- tırlar yazılı imiş: «Biriktirgiğim 120 bin liralık ser- vet cenazemi takip eden insanlar ara- sında seyanen taksim edilecektir.» Gribi tedavi eden tönbeki miş hafta evvel pu hastalıktan 195 kişi mü racaat ederken bir hafta sonra 1144 kişi baş vurmuştu. Londrada bu hastalığa — tutulan- ların miktarı bir mülyonu bulmuş, mek tepler, hastaneler hattâk — mahkemeler bilç tatil edilmişti. Yalnız bir sulh hâ- kimi mahkemesini tatil etmemiş, kür- sünün üzerine tönbeki — koyarak onu burnuna çekmiş ve bu sayede gripten kurtulunca, adliye nezareti bütün mahkemelere bir tamim gönde- rerek hâkimlerin tönbeki kullanmala- Tnt tavsiye etmiştir. Yemek dağıtan Robotlar Amerika, Robot'lardan daha doğ- rüsu sun'? adamlardan adamakıllı is- tifade etmeğe başlamıştır. Son günlerde, bir lokanta, garson- larını hep Robotlardan teşkil etmiştir. Bir Amerikan gazetesi bu hâdiseyi şöyle anlatmaktadır: «Lokantaya girersiniz, eğer şapka- nızı çıkarmak isterseniz, kapının ya- mında duran Robotun — elini dürtersi-. niz, derhal uzatacağınız şapkayı alır, ve duvara asar. İçeri girince masanıza oturursunuz. Düğmeye basınca elinde liste ile bir Robot gelir, listeyi okur ve yemeklerin yanına işareti koyarsınız, Robot gider, ve bir müddet sonra ye- meklerle önünüze gelir.» orana ae eenamaameanE eÜ aa evlenmiş ve 450 kişi de evlenmek için serbest birakılmışlardır. —-> ——— —— DA L " İSTER İNAN İSTER Bir arkadaşımızın anlattığına göre bir harp vukounda halkım tayyare bombalarından sakı- nabilmesi için umumi bir sığınak yaptırmayı düşünmüş, bunun için de 937 bütçesine 30,000 koymayi tasarlamış.. Sığınağın yerinin tayinini de tah- İstanbul belediyesi Hralık bir tahsisat İ sisatın meclisçe kabulünden sonraya bırakmış.. Fikir güzel, fakat sığnağın her mahallede bir tane yapılmadıkça harp zamanında ameli bir faydası dokuna- bileceğine, diğer taraftan da 30,000 liraya çıkarılabilece- gine biz inanmıyoruz, fakat ey okuyucu sen: NANMA! İSTER İNAN İSTER İNANMA! we bu yabancıi çlt"ı'”' ni çubuğunu toplar Fakat Türkiye Ho kadar yabanci çittçi 4 lamıştı. Samanlll"'In | yını toparladı, gö te yardım eden, " manda tınaz sâ' rına da: — Sizi unutmadılk nunu size bi Emektarlar Nkhı:i de &üpürü! tanesi kalmıştı. B . ll — Bu bize kâfi D — Kalan buls N 4 İ x ö Şark şimendifer” rum. Kazancını eleyiP Ö ketin Türk işçilerint bg? ye mikdarı bir AY yormuş. K — Ne yapalım, ki. diyorlar; evet- şey yök. Çünkü luğiyle elden ele karmıştır. Şimdi yapılaca — Pekâla, elinde Öğgll yok. Olabilir.. Fakak y K fa aktarma ettiğini Cışll eleref getir ve sana sem' ver vt işçisinin hakkını Harman sonunda daydan değil, bar' kile kile buğdayla' yırman gerektir. Biliyor mU | — Eski Misirli ilâhı kimdir? 2 — Fuçe-u şehri Y letine bağlıdır? g 3 —.Meşhur B. yet hangi yılda, yaşında ölmüştür? SELİFPYA | — Kambis ' biridir. Astyagın Kögg b lenmiş ve meşhur ) habası olmuştur. 2 — Meşhur £ Beethovenin ilk ikİ 3 — Büyük Rus vada doğmuş, ** Dünyanın €N * gı Felemenk vetiahiğ nanın aldığı bir SÖ da bilhassa İsviçrt * derdiği hediye P mmiştir. 'et Bu hediye saf F rinde toplamış 0147 Bu saatin 1 f dünyada yapılmı? 5 b ki ür, Eni Vi limdir. Ağırlığı dâ Bu şayanı 3:;:“ finda 21,000 zembereği de alelâ " dan dört defa daha dünyanın en k“» € sene muntazam ka garanti etmiş —ALI Ti L L İ S I L LAY SDY L I F VAA LA PI N y ğ

Bu sayıdan diğer sayfalar: