14 Şubat 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

14 Şubat 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4 ? l â ı © Güreşçiler Flândiyaya dün hureket ettiler Dünyanın en çetin güreşi ilerile karşılaşacak olan pehlivanlarımıza muv Güreşçilerimiz Ga diyada yapacakları millf mü-ı Fin sabakadan sonra İsveç ve Almanyada da muhtelif müsabakalar yapacak olan güreş ekipimiz dün Köstence yolile Finlândiyaya hareket etmiştir. Milli takımın kafile reisliğini Seyfi Gidenler; 56 kilo Kenan Galatasaray 6 » Yaşar Güneş 66 » 2 » 29 » » B9 Yusuf Aslan Güneş Si M siklet Çoban Mehmed Gala - 'Takım ayın yirmi ikisinde Finlân - diyada bir milli maç yapacaktır. Fin - lândiyada bir kaç husust müsabaka da yapılacağı ümid edilmektedir. Fede vapurun hareketin- den evvel gür erimize muvaflaki- yet temenni ederek hepsinin ayrı ayrı ellerini sıktıktan sonra bize de «Tür - kün ruhunda meknuz olan kudret ve büyük meziyetin neler Ibda edebile - ceğini irmek herkesin haddi de - ğildir. Fakat normal vaziyette takımı- mızın bir iki muvaffakiyet kazanması çok muhtemeldir. Eğer üç müsabaka kazanabilirsek çok mükemmel bir de- rece elde etmiş olacağız. Bu arada gü- teşçilerimiz bize dört galibiyet müjde- Si verirlerse onlar Türk tosunları ol - dukları için buna da şaşmıyacağız» de- miştir. aa — aeee— akıyet temenni ederiz lata rıkhtımında Ayrıca kafile reist Seyfi Cenab da muharririmize: «Bu müsabakaların gü- reş âlemimiz için büyük bir fevkalâde- Hk olduğunu takdir etmek lâzımdır. futbol milli takımı İngilterede milli bir maça davet edildiği zaman nasıl bir netice elde etmek mümkünse, bizim i- çin de Finlândiyada maç yapmak ayni neticeye razı olmaktır» demiştir. Bununla beraber orada bir iki mü - gabaka kazanacağımızı da ümid ediyo- ruz. Biz bu seyahatten mayısta Pariste yapılacak Avrupa şampiyonasına çok büyük istifadeler ve hazırlıklarla dön- müş olacağız. Antrenör Pellinen «ben herkesten fazla ümidvarım. Hazırlan- dık» demiştir. Berlin olimpiyadının dünya birincisi içinde Yaşar büyük bir hüzün çi sehebler dolayısile lâyıkile hazırlana - madığını, bununla beraber elinden gel- diği kadar iyi derece almak için uğra- PEcağını söyledi. Dünkü voleybol müsabakaları İstanbul voleybol ajanlığı tarafın - dan hazırlanan şampiyonluk — maçları dün Galatasaray kulübü salonunda ya- pılmıştır. z Eyüb, Topkapıyı 15-4, 15-2, Hilâl, Ortaköyü 15-8, 15-7, 15-5, Anadolu, 15.2, 15.7, Galatasaray, ini 15-1, 15-0 mağlüb et- yola mişlerdir. “S » Posta,, nın Edebi Tefrikası: 51 Az balık Yiyoruz Balık istihlâkini arttırmak için tedbirler alınıyor Türkiyede balık istihlâki öteki ba- lıkçı memleketlere kıyasen azdır. En çok balık tutulan yer İstanbuldur. lı.ı tanbul halkı çok balık yemekle müşte- hirdir. Üç yıllık rakamlara nazaran İs- tanbul sularında yılda sekiz milyon ki- bo balık tutulmaktadır. 1938 yılında İ se bu miktar daha fazladır. Karadenizin balıkçı mıntakaları, İzmir ve Ege Yalı boyundaki sekene istisna edilirse İç Anadoluda az balık yenmektedir. Anadolu kasabalarında halk et, kümes ve av hayvanlarını ba- lığa tercih etmektedir. Halbuki köylerde et istihlâki nis- beten azdır. Buralarda et yerine balık ikamesi mümkündür. Bu da İktısat Vekâletinin bu hususta yapmış olduğu yeni formüllerle kabil olacaktır. Hükümetimiz ikinci beş senelik sanayi proğramında balıkçılığa mühim yer vermiştir. ümüzdeki seneler i- çinde balık günleri, balık yemekleri müsabakaları tertip edilecek, balık is- tihlâkinin arttırılmasına çalışılacaktır. Kurulacak olan balık kooperatifinin bu işde büyük vazifesi olacaktır. Ticaret ve zahire borsası 13 Şubat 937 İTHALÂT Buğday 180, arpa 35, Çavdar 15, yapağı 67 3/4, kepek 153, mısır 75, un 4ö, razmol 15, ke- ten tohumu 48 1/4, B. peynir 1 3/4, tiftik 5 1/2, fasulye 1 8/4, zeytin yağı 8 1/2, pamuk yağı 21 1/2 ton. * İHRACAT Buğday 510 3/4, mercimek 7 1/4, — tiftik 10, yapağı 231 1/4, g ceviz 11 1/4 ton. Çakal 369 adet. SATIŞLAR Buğday yumuşak kilosu 6 kuruş 18 para- dan 6 kuruş 28 paraya kadar, Buğday sert kilosu 6 kuruş 25 paradan 6 kuruş 37 1/3 pa- raya kadar, Afyon ince kilosu 520 kuruştan, İç fındık Kilosu 68 kuruş 20 paradan, Tiftik oğlak kilosu 165 kuruştan, Tiftik mal kilosu 145 kuruştan 150 kuruşa kadar, Yapağı Ana- dolu kilosu 62 kuruştan T1 kuruşa kadar, Pa- muk yağı kilosu 49 1/2 kuruştan 50 kuruşa kadar, Susam yağı kilosu $4 kuruştan 56 ku- rüuş4 kadar. TELGRAFLAR Londra; Misir Laplata şubat tahmili kor- teri 24 ŞtL & peni KL 3 K. 48 8. Londra: K. tohumu Laplata şubat tahmili tonu 11 ster, T V2 $L P, KL 7T K. 23 8. Ânvers: Arpa Le- histan şubat mart tahmili 100 kilosu 123 B, — Yüzün çok solgun, gözlerin de HİBİM ı | saade edilmiştir. Bu gibi eşya imal e - ,ki şekildeki kombinezonlara yanaşma- Plâstik eşya yapanlar Bu nevi eşya idhalâtının aBi Alış — Satış menini istiyorlar ö ee 12300 — 126,00 Plâstik eşya amilleri Avrupa malla- rile rekabet edemediklerinden şikâyet- çidirler. Bu münasebetle Ticaret Oda- sına müracaatte bulunmuşlardır. Oda Sanayi şubesi piyasada tetkikat yapa- rak bir rapor hazırlamıştır. Düğme, toka, tarak, sigara ağızlığı, sürmelik, iskarpin tokaları, kadın şap- ka süsleri yapan bu şikâyetçilerin id- diaları şudur: «— Yeni ithalât rejiminde bunların mamulünün serbesiçe girmesine mü - dı7, den fabrikalar lüks eşya yapan fabri- kalardan olduğundan muamele vergi- sine tâbidir. Avrupadan getirilen eş - yalarla bu yüzden rekabet edileme - mektedir. Binaenaleyh Avrupa malla- rının eski kontenjan sisteminde oldu- ğu gibi tekrar memnu listeye konması muvafıktır.» K İmalâtçıların bu iddialarına muka - bil bu gibi eşyanın mamulünü ithal e- denler de şunları söylemektedirler: «— Bu gibi eşyanın lüksleri burada yapılamamaktadır. Bunun için ithali zaruridir.» 'Ticaret Odası Sanayi şubesinin ha - zırlamış olduğu rapor bir kaç güne ka- dar Vekâlete gönderilecektir. A Kaj 61 ?',ı.f' mgml 07926 — 0,7927$ ıred 15,055 Tüccarlar İspanyaya yumurta vermiyorlar | Yumurta satışları hararetli bir dev- reye girmiştir. Anadoludan az mal gel- mekte, iç piyasada yumurta buzhane- lerden çıkarılarakk satılmaktadır. Ha- Anadolü şm, 7 60 R 4 peşin 440 M00 ricden firmalar yumurtalarımıza ta - | A &m. & 60 vadeli| 10 — 400 ,libdirler. Yalmız tüccarlar peşin para | Bomonti - Nektar 0,00 — 000 ile mal satmak istemektedir. Bu yüz - || Aslan çimento 00.00 — 00,00 den İspanyollar tarafından yapılan | kombinezonlu teklifler reddedilmekte- dir. İspanyollar dahilf karışıklık başlama- dan evvel yumurtalarımızı çokça al - maktaydılar. Şimdi de ayni teklifle bulunulmakta ise de tüccarlarımız es - Merkez bankası maktadır. Bu yüzden İspanya hüküme- | frang Ki 8 K. 24 8. Liverpul: Buğday mart | tahmili 100 Hbresi 8 Şü. 8 1/8 Pe. KI. $ K. g2 8. Şikago: Buğday Hartvinter mayıs tahmi- l Büşeli - gent - Ki, - -, Vinipek: Buğday | derhal tahımil 100 kilosu 153 R. mark KI. TT Manltoba mayıs tahmili Buşeli 126 3/4 sent|K. 86 8., Hamburg: Fındık iç Levan derhal Kİ 6 K. 01 8. Hamburg: Findik iç Giresin tahmil 100 kilosu 152 R. mark Kİ 77 K. 36 &. detâ ilk evlendiğimiz zamanki o ya -|bıraklım. En küçük bir heyecan duy- kızarmış nen var Seza dedi. bancı dargın günler yeniden başlamış Gözlerimden ayrılmayan bakışların- | gibiydi. Doktor konuşmak — istedikçe dan kurtulmak istiyerek başımı çevir-|benden pek kısa cevaplar alıyordu. dim. Ayş& yanıma yaklaşamaz olmuştu. İn- — Nezle oluyorum galiba dedim. |ce çocuk zekâsi ile gözlerime gelen ye- y Tz şödebid Başka hiç bir şeyim yok. ni alâkasızlığı, kendisine karşı aldığım Birdenbize bir ateşe dokunmu -| Şimdi artık her şeyi anlıyorsun de -| — Sofrada Ayşe bir gevezelik etti; ihmalkâr tavrı sanki sezmişti. Evin i- şum gibi elimi çenesinden çektim. El-İğil mi? Doktorun niçin ilk zamanlar| — Annem akşam sokağa çıktı dalçinde ürkek ürkek dolaşıyor, yanıma lerim, yanlarıma düştü. Bu yüzde ara-|öyle gözlerime ateşle daldığını, niçin | beni götürmedi, dedi. yaklaştığı zaman bir kabahat işlemiş dığım şeyleri çok iyi bulmuştum. Bil-|garip garip baktığını anlıyorsun değil| Doktor merakla yüzüme baktı: gibi yüzüme suçlu suçlu bakıyordu. sen Feride.. bu çocuğun gözleri ne ka-|mi? Gözlerim Gül Fatmanın gözlerine| — Böyle nezleli nezleli bu yağmur-| Geçen akşam salonda doktorla otu- dar anasına benziyordu. iyah be -| benzediği içinl. lu havada sokağa mı çıktın Seza?l ruyorduk. Ayşe yatmağa gitmişti. Ben bekL. pır.ıl pıril gözler.. tıpkı Selim Na-| — Fakat Ferideciğim benim gözlerim Ayşeye sert bir nazar fırlatarak ce-(elimdeki yün işe başımı eğmiş, kar - cinin târifine benziyerek, Gül Fatma -|Selim Nacinin anlattığı o fena şeytani| vap verdim: şımda gazete okuyan doktorun arada nın gözleri.. yalnız bunlar daha pek ço-|bakışlı kadın gözlerine benzemesin, hiç| — Evet. sırada şüphe ve merakla üzerime çev- cuk.. silkinerek kendime gelmek iste-|bir yerime o kadın benzemesin bayır|Sırrı Nihat Ayşeye bakışıma dikkat |rilen bakışlarından bu vesile ile gözle- düm. Birdenbire çocuğu oracıkta bıra- |istemiyorum. İstemiyorum.. hayır ha-|etmişti, gülümsedi: rimi kurtarmış iş işliyordum. Bir ara. karok telâşla merdivenlere fırladım ve | yır Selim Nacinin çizdiği portreye göre| — Küçük gevezeye hemen yetiştir.İlik gazetenin hişirti ile kapandığını odama çıkar çıkmaz ne yaptım, biliyor|belki biraz gözlerimin biçimi onu an-|İdi diye, kızdın galiba, Fakat bu havada|duyarak, onun okumasını - bitirdiğini musun ?Aynaya koştum. Aklıma gel-|dırıyor başka hiç bir yerim değil, Yok-Jakşam üstü sokağa çıkarak dikkatsiz-İanladım. Bir kaç dakika geçti, Sırmı işti. Bir gün Ayşenin gözlerini ken-İsa Selim Naci ondan bir şeytan -İlik ediyorsun. Nibat yavaşça yerinden kalktı, yanı- erime benzeterek güldüğümü, ve|'dan bahseder gibi nefret ederek bah-| Başımı tabağıma eğerek sustum.|ma geldi. Başımı kaldırmağa mecbur o zaman Sırrı Nihadın elâ gözlerinde settiği halde beni bu kadar sever miy-|Gece erkenden yatmağa çıktım. Ken-|oldum. Gözgöze geldik. Kaşlarını ha- beliren garib tebessümü hatırlamıştım. |di? disine hiç bir şey söylemeden hızla|fif kaldırmış, elâ gözlerini kısmış dik- Aynada ne gördüm biliyor musun?| Bir müddet yüzü koyun karyolamâ|merdivenleri çıkışımı gören kocam ar-|katle yüzüme bakıyordu. Eskiden göz- Gül Tatmanın ve aşağıdaki küçüğün |uzanarak öylece hareketsiz kaldım. |İkamdan hayretle baka kaldı. Biraz son-İlerim değdikçe ruhuma İşleyen derin gözleri gibi şakaklara doğru hafif çe- Sonra vaktin ilerlediğini dışarda kü-İra odaya geldiği zaman ben uyur gibi|bir hazla ürperdiğim bu bakışlar bu kik b'f çift patlak siyah göz.. kendilçük fasılalarla vuran saat bana ihtar et-| gözlerimi kapamıştım. Baş ucumda|sefer üzerimde hiç bir tesir yapmadı. gözlerimi ve asabi şuursuz kahkahalar |ti. Kalktım. Sürüklenir gibi gidip elimi|uzun müddet durdu, Yüzümü, alnımı | Benim boş mânasız gözlerle yüzüne boğa: tıkadı. Sonra güldüm, gül -| yüzümü yıkadım. Gözlerimin kızartı: lelledi. Sonra onun hafifçe içini çeke-|baktığımı görünce Sızrı Nihat bir kol- düm. Öyle güldüm ki gözlerimden yaşlsını gideren hafif bir makyaj yaptım.|rek soyunmak için uzaklaştığını duy-|tuk çekerek yanıma oturdu, elimdeki geldi ve ağlamıya başladım. Bir çokta| — Doktor geldiği zaman kabil olduğu |dum. örgüyü işaret ederek: ağladıktan sonra göğsümün üzerinde-|kadar tabii görünmeye çalışıyordum.| —O geceden sonra Sırrı Nihadın hay-| — Biraz bırak ta konuşalım Seza ki taş gibi ağır şeyin kalktığını, hafifle-|Fakat o bende bir şeyler olduğunu sez-|reti günden güne arttı. Elimde olmadan |dedi. diğimi hissettim. ona karşı soğuk bir tavır almıştım. Yavaşca örgüyü yanımdaki masaya, SONENSA Yazanı müuyor ve söyleyeceğini merak etmis yordum; elimdeki şişlerle oynıyaraki — Konuşalım dedim. Yüzüme dikkatle baktı: — Bu son günlerde seni bir garip görüyorum Seza, Dudaklarımı büktüm:, — Yanılıyorsun.. Yavaşca elini uzatıp elimi tuttu. Şiş- leri alıp masaya bırakarak gülümsedi: — Yanılmıyorum Seza bugünlerde © kadar değiştin kil, Biraz durdu. Cevap — vermediğimi örünce ağır ağır devam etti; — Yoksa seni bilmeden gücendir- dim mi? Çok tabif olmaya gayret ederek ce- vap verdim: — Çocuk musun doktor. Neden sa- na güceneyim! Başını salladı: — Sen farkında değilsin. Çok dur- gun bir halin var ve birdenbire öyle değiştin ki beni hayrette bırakıyorsun. Bir kaç gün sabrettim. Belki asabt bir rahatsızlık filan diyordum. Fakat artık gözlerindeki mağmum mâna beni kore kutuyor. — Senin evhamın.. Ellerimi bırakarak ayağa kalktı: — Evham değil senin bir derdin var. Bir şey hatırlamış gibi elini alnın - dan geçirerek yüzüme baktı: (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: