21 Şubat 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

21 Şubat 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

aĞ 21 Şubat Deniz ve Denizcilik : Zarhlıların Bitpazarı Milyonlara malolan zamana harp gemileri tabif ömürlerini yaşadıktan sonra tıpkı eski elbise toplıyan *Eskiler alayım;, cılar gibi bu işle uğraşan muazzam firmalara satılırlar ve parçalanırlar Feshedilip eskikilere satrldıktan $ onra parçalanma sıralarını bekliyen İngiliz zırhlı ve kruvazörleri Sizlere ıuhhlın.'lın. kruvazörlerden, | tiler. Kazanlar, tarbitler değişti; ateş Genizaltı gemilerinden, diströyerler -|tanzim âletleri ıslah olundu; topların den, yani zamanenin deniz kuvvetlerini | drise irtifaları elden geçirildi. moydana getiren vâhidi harplerden bahsettim, bunların muharebelerde oy- nıyacakları ve oynadıkları rolleri say. dım. Hep birlikte bir çok donanmaları seyrettik ve gördük ki her devlet ihti - yacını karşılıyacak bir deniz kuvveti vücuda getirebilmek için milyonlar sarfediyor. Peki böyle milyonlar sar. file vücuda gelen harp gemileri netice itibarile ne oluyorlar? Bir harbin pat- lak vermesine intizaren ilânihaye hiz- mette kâlıyorlar mı?.. Eskiyen vâhidi harpler hangi âkibetle karşılaşıyorlar?. İşte bu müsahabemde bu merak gı- cıklayıcı mevzua temas edeceğim. Ev. velâ size şurasını hemen haber vere - yim ki bugünün harp gemisi ne kadar pahalı ise hayatı da 6 kadar mahdut - tur. Meselâ son sistem bir hallı harp zırhlısının filclarda hizmet müddeti yirmi seneyi aşamaz. Bir kruvazörün faal hizmet müddeti 15 sene, bir dis - tröyerin ise 10 senedir. Bu müddetler içinde o gemiler eski- yip yıpranmasalar bile yeni yeni ke - şiflerin, ihtiraların ortaya çıkmaları dolayısile yeni vühidi harpler tabiatile daha mütekâmil bir hale gelmiş ola « caklatından yaşlı gemiler yerlerini da- ha asri, daha kudretli haleflerine bı - rakmak mecbüriyetinde kalırlar. Zırhlılar eskiyince,. Vüâkıa beheri milyonlarca liraya malolan hattı harp gemilerini bugün kölayca feda etmek mümkün olamı - yor. Denizci tabirile her hangi bir vâ - hidi harbin «feshedilmesi>, o heybetli geminin köhne demir ve çelik pahasına ekden çıkardıması eskisi kadar kolay bir iş sayılmıyor. Bunun için de, gene bir çok paralar sarfile yıpranmış, sür'atlerini kaybet- Miş gemiler tecdit ediliyor, esaslı su - rette elden geçirilerek harp kudretleri arttırılıyor. Mese!lâ cihan harbinden sonra Fran. sız bahriyesinin en kudretl/ hattı harp zırhlıları olan «Lorraine» sınıfı üç dritnavtın sür'atleri pek ziyade düş - müştü. Bu gemiler yeni yapıldıkları zaman (22) mil üzerine resmedilmiş oldukları halde uzun süren bir barbin doğurduğu yorgunluklar — yüzünden harpten sonra münferiden seyrettik - leri zaman ancak (14) ilâ (16) mgil ve grup halinde seyrettikleri zaman ise Baatte ancak V1 ilâ 12 mil bir sür'at te- Min edebiliyorlardı. Bu kadar sür'atsiz teknelerin ise si- Tâhları ve zırhları ne kadar kuvvetli o- fursa olsun, asri bir filoda mevkileri o- Tamazdı. Çünkü karşılaşmıya mecbur olacakları düşman gemlleri onlardan. hiç olmazsa bir misli derecede daha se- Ti gemiler olacaktı, Para, daima para!.. Bu yaziyot karşısında Fransız bah « Tiyesi ya bu kuvvetli, fakat yolsuz ge- Mileri çürüğe çıkarıp yenilerini yap - Mak ve yahut ta bunları esaslı surette İecdit ve tadil etmek mecburiyetinde lıyordu. Gemiler top ve zırh bakımından vühidi harplerdi. Fransızlar ler, taşındılar, nihayet zırhlı- larını bir çok paralar sarfile tecdit et- Ve bugün bu Fransız hattı harp zırh- hları eski sür'atleri olan (22) mili ye- niden elde ettiler. (34) santimetrelik topların (540) kilo ağırlığındaki mere milerini eskiden (14,000) metreye ka- dar atabilirken, bugün bu menzil (25,000) metreye kadar çıkarıldı - ve, bütün bunlar milyonlar sarfile müm - kün olabildi. Türkiye cumhuriyeti bahriyesinin göz bebeği olan «Yavuz>» muharebe kruvazörü de böyle milyonlar - sarfile, tamir ve tecdit edilmedi mi? Ve bu kudretli gemimizin nurlu ay yıldızı - mızı şerefle dalgalandırmasını cumhu- riyet hükümetinin şuurlu ve program- h deniz faaliyetine borçlu değil miyiz?. Demez ki yıpranımış gemiler de, masra fı göze aldırmak şartile, yeniden ha . yat buluyorlar, Peki o halde yeni ge- mi yapmıya ne lüzum var? Tamir et - tirip kullanmalı diyeceksiniz... Evet amma tamir ve tecdidin de bir haddi vardır ve her harp gemisi öyle tamirle, tecditle eski harp kudretin! ye- niden kazanamaz. Bazan öyle gemiler vardır ki tamir- leri için yenisini yaptırmak kadat bir masrafı göze almak icap eder ve tabil bu şartlar içinde © geminin feshedil - mesinden başka çâre kalmaz. Eski zarhlılar alayım!.. İşte devletlerin bahriye açgözlü büt- çelerini doyurmak için milyonlar sar . file yaptırıldıkları halde tabii ömürle- rini yaşadıktan sonra feshedilen harp gemileri kırılıp parçalanarak köhne de. mir ve çelik halinde satılmaya er geç mahkümdurlar. Ve işle bu yüzdendir | — ki bir harp gemisi için en şerefli 4 bir deniz cenginde mensup olduğu dev- letin bayrağını direğinde dalgalandıra dalgalandıra denize gömü batmak- tır derler, Her şeyden İstifadeyi düşü - nen insanlar mefsuh harp gemilerinden de istifadeyi tabil ihmal edemezlerdi ve etmemişlerdir. Bunun için İngilterede ve Amerikna- da müuazzam sermayeli firmalar teşek. kül etmişlerdir. Meselâ mühim bir mecmuada ve yahut nim resmi deniz yıllıklarında şöyle bir ilân gözünüze Çarpar: W. Ward Limited Sheffield Mefsuh zırhlılar, — kruvazörler, dis- tröyerler alır. Londra merkezine mü- racaat. Yukarıda ismi geçen firma 1932 ge- nesinde yalnız İngiliz bahriyesinden şu mefsuh gemileri satın almıştır: 4 — Dritnavt, 7 — Zırhlı, 18 — Zırlıh ve muhafazalı kruvazör. 74 — Muhrip ve torpidobot. Demek ki mensup oldukları devlet -| lünü yapamıyordum. Nihayet ona da lerin denizdeki müttefiklerini koru -| şeref vermek ve işi bu suretle hallet - yan deniz pehlivanları nihayet eskici| mek lüzumunu hissettim. Pittsbourgda bezirgânlara da milyonlar kazandıra -| kurduğum bir fabrikaya onun rak ortadan yok oluyorlar, Lâkin her harp gemisi böyle eskici. lere satılmıyor, harp gemisi olarak ya-| baren benim en sadık müşterilerimden şadıktan sonra denizdeki hayatlarına | oldu, sırasına göte dışarıdaki - piyasa başka surette devam eden gemiler de| fiatından çok daha pahalıya mai ver - vardır ki gelecek müsahabemde re -|diğim halde, sırf tarihe karışacağını simlerle tevsik etmek şartile sizlere bu-| zannettiği ismi için, bana karşı cömert nu anlatacağım. A Cemalettin Saracoğlu SON POSTA Hayatta nasıl muvaffak olmalı? Milyarder Carnegie nasihat veriyor Amerikanın maruf iş adamlarından Carnegie «Muvaffakiyetin sırrı» ün - vanile bir eser yazmıştır. Carnegie'yi yalnız Amerikalılar de - ğil, bütün dünya tanır; ilme ve fenne hasrettiği milyonlarla «karneci mües - seselerinis kurmuştur. Çelik sanayilmin en müthiş kurtlarından biridir. Karneci yazdığı kitapta, iş hayatında muvaffak olmak için, dostların ve ah- bapların oynadıkları rollerden bahset. miş ve dost edinmenin yollarını yeni hayata atılan müteşebbislere öğretmiş- tir. Bu bahis etrafında kitabında çu sa- tırları yazmaktadır: «İnsan hayatta para kazanmak ve zengin olmak izterse bilhassa ilk za - manlarda halkın nazarı dikkatini faz- la celbetmekten çekinmelidir. Kendisi ilk zamanlarda 3 kazanırken başkasının en kazanmasına meydan veren âdam muhakkak ki sonraları yaptığı fedakâr lıkları, büyük faizlerle toplar. Carnegie Ben çok fakir bir çocuktum. Babam allemizin gündelik rızkını zor yetiş - tiriyordu. Bahçede sekiz on tane tav- şanım vardı. Biz kendimiz yiyecek ekmek bula - mazken bir de tavşanları beslemek an- neme de ağır geliyordu. Babam bir gün kızdı. — Bunlara masraf edip duracağı - yelim, dedi, n razı olmadım, tavşanlarımı çok' ordum. Nihayet babama: — Siz bunları beslemeyin, ben bun- |lara bakmanın yolunu bulurum, de . |dim. Mahallede bir sürü Aarkadaşım yardı, onları topladım. — Tavşanların her birine sizin isim- lerinizi takacağım, fakat buna mu - kabil, her biriniz de, kendi ismini ta - şıyan tavşanı himaye edip ona baka - caksınız, dedirn. Arkadaşlar razı oldular, Ve o gün - den itibanen en nadide otları, en gü. jzel yemderi, tavşanlara taşımağa baş - ladılar. * Küçük aklımla hayatın mühim bir sırrını keşfetmiştim. İnsanların ma - neviyatlarını doyurmakla, — onlardan İçok şeyler istifade etmek mümkündü. |Büu psikelojik hallerden azami surette istifade ettim ve milyonlar kazandım. İşe giriştikten Ssonra, bir — kere Pensylvanladaki şimendifer kumpan- yasına ray satmak istiyordum. Kumpanyanın aksi bir direktörü vardı, ismi Thompsondu. Bir türlü gön- ismini koydum. Budala ve mağrur direktörün yüzü derhal güldü ve © dakikadan İti- davrandı. (Devamı 10 uncu sayfada) miza pazar günleri birer birer kesip yi- | y Sayfa 7 Avrupanın en 1 çok endişe veren dertlerindenbiri Çeklerle Almanların arası neden bozuk ? Çekoslovakyayı dolaşan bir Fransız gazetecisinin şayanı dikkat intıba ve ihtisasları Pragdan bir manzara Almanyanın en gözde devlet adaâm-| Sovyet zabitleri almış olmakla itham larından General Goering, Lehistana ediyorlardı. Ayrıca, Çekoslovakyada bir seyahat yaptı. Geçenlerde İtalyaya | yaşayan Almanlara lâyik oldukları gittiği zaman bütün hareketleri Fran- sızlar tarafından nasıl alâka ile takip edildiyse bu defa da öyle yapıldı.. Generaj Goering Lehistanda evvelâ Dançig meselesi ile uğraşacak, sonra Lehistanın Çekaslovakya ile arasını aç maya çalışacak, denildi. Bu, bir tahmindir. Fakat Dançig me- selesinin de, Alman - Çek münasebet lerinin de günün hâdisesi olduğu inkâr edilemez. Alelhusus bugünlerde Alman ve Çek gazeteleri arasında şiddetli bir münakaşa da vardır. Almanlar Çekleri Sovyet pişdarı olmakla, Çekler de Ai- manları Çekoslovakyada yaşayan 3 mil yon Almanı ayartmak teşebbüslerinde bulunmakla ithâm etmektedirler. Aşa - ğidaki satırlarda tam bu mühim gün. lerde Çekoslovakyayı dolaşan bir Fran sız gazetecisinin ihtisaslarını bulacak- sınız: — Praga bir kar fırtınası arasında çıktım. Bindiğim otomobil ile geçtiğim sokaklar tamamen tenhaydı. Fakat ertesi zabah uyanıp ta sokağa çıklığım zaman gece karanlığının bi- raktığı bu jlk tesirin tamamen yanlış ol duğunu anladim. Prag hem moderr, hem kalabalık, hem de canlı bir şehir. di. Alman gazetelerinin neşriyatı Ben Paristen ayrıldığım sıralarda Al- man gazetelerinin Çekoslovakyaya kar| di şı epeyce zamandan beri devam ettire ldırmalar epeyce telâş u- iyordu, Alelhusus bu saldırmı ların henüz son şiddetini bulmamış ol- duğu hissi de vardı. Alman gazetele. ri Çekleri tamamen Bolşevikleşmiş, Av rupada Komünizmin pişdarı haline gel- miş, Sövyet tayyare filoları için iniş meydanları hazırlamış, Çek ordusuna mevkiin verilmemesinden de şikâyette bulunuyorlardı. Çeklerin söyledikleri Rastgeldiğim ilk Çek : — Bizim Bolşevikleştiğimiz hikâ&ye- sine kim inanır? dedi. Parlâmentomuz da topu topu 30 tane Komünist mebus var. Onlar da asla kendilerinden bah- settirmezler, Tayyare meydanlarına ge lince; geçen hafta Pragda bulunan bü- tün ecnebi ataşemiliterleri bir teftiş yapmaya davet ettik. Seyahatlerinden yeni döndüler. Hiç birşey bulamamış- lardı.» Alman Partisinin reisi.. Geriye Çekoslovakyada yaşamakta olan üç milyon Almanın vaziyeti kalı- yordu. Bana: — Profesör Konrad Henlein'e gidip görünüz, denildi. Bu zat bir jimnastik hocası, daha doğ rusu spor türneleri teşkilâtı müdürü. dür ki, Bohemyanın bütün Almanlarını bir fırka halinde toplamaya, ve geçen seçimde 45 mebusluk temin etmeye mu vaffak olmuştur. Maalesef kendisini göremedim, seya hatteymiş, buna mukabi| fırkasının ile- ri gelenlerinden birisi e konuştum. Bu, uzun boylu, kara gözlü, kara saçlı, €esmer derili bir Almandı, şöyle söyle — Biz Çekoslovakyada 3,200,000 AL manız. Bütün nüfusun yüzde 22 sini -| teskil ederiz. Bu mikdarın bir mizyonu memleket içinde dağınıktır. Geriye ka lan iki milyonu Böohemyada toplu bir halde yaşarlar, Gözlerimizi ırk, dil ve medeniyet kar deşlerimize çevirmekliğimizi tabit bul- maz mısinız? Devamı 10 uncu sayfada b ——— Son günlerde şehirde artan hırsız. lıkları mevzubahseden Sultanahmet. te Akbıyıkta okuyucularımızdan Veli Akyol diyor ki: — Cemiyetin zararlı birer mahlü- ku olan bu adamları şiddetle ceza » landırmak lâzımdır. Bu cezanın şöy- le olmasını”düşündüm: Bunların a- lınlarına bir hırsızlık damgası vurul. mali, ondan sonra da birakılmal:dır. Hırsızlık Damgası d Bittabi bu damga ile insanlar ara . sında dolaşan hırsızların cür'etkâr. hkları ve kötülükleri kökünden yok edilmiş olacaktır.» Biz, bu mektubu yazarken fikri benimsemediğimizi de kaydedeceğiz, cemiyotin vazifesi cea vermek değil, doğru yoldan ayrılan uzvunu ıslah etmektir. * Okuyucülarımızın sorgularına cevablarımız Akşehir Kilerci mahallesinde 69 No. da Mehmet oğlu Mustafaya: — Mektubunuz çok karışık.. Ne « rede yaralandığınız, batan gemi ya- rım Dünya ne gemisidir?, Hangi ma- lüller zümresine dahilsiniz, maaşını- zı nereden, ne suretle, hangi tarih - ten hangi tarihe kadar aldınız da, şimdi alamıyorsunuz?, Bütün bu su- allerin cevaplarını havi bir mektup gönderirseniz alâkadar makamın na. zarı dikkatini celbetmekten hâlı kal. mayız. * Adapazarında Sabahaddine: — Arzunuzu yerine getiremedi ğimiz için bizi mazür görünüz. Man- mafih burada size şu tavsiyelerde bulunmaktan da kendimizi alama - dık: Her şeyin ifratı muzırdır. Sizin anlattığınız şekildeki merak ta İyi bir şey sayılmaz. Belki de bu hayal yüzünden istikbalinizi kaybedebilir- iz. Kendinizi ciddi bir mşraka, kitaplarınıza, ilme, fenne bağ ız, bunlar, sizi bütün hayatınız. da memnun bırakacak — bir istikbal temin eder.

Bu sayıdan diğer sayfalar: