21 Şubat 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

21 Şubat 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

üŞ DER — nni ÜREÇEŞARAYAT 8 Sayfa Tarihi Tetkikler : Topkapı tarihi mutbakları * * Bu mutbaklarda bir zam:nlır 1350 aşçı ve yamak çalışır, bunların yaptıkları yiyeceklerle adi gün- lerde 5000, bayram ve düğün günlerinde ise 10,000 kişi karnını doyururdu Turan Can Yazan : Mutbaklardan dış görünüş Türkçedeki «can boğazdan gelir» ıb-l zü çok büyük bir hakikati anlatır. Has. talığa tutulduktan sonra şilasına uğ * raşmaktansa tutulmartaya çalışmak el- bet daha doğrudur. Bunun içindir ki doktorluk ilmi, vücudun dayanıklı 0) - Masına çalışılmasını tavsiye eder. Da- yanıklı bir vücut ise her şeyden önce iyi beslenmek suretile elde edilir, Bu hakikat çok eskidenheri Türk ülimleri arasında — anlaşılmış — bulunuyordu. Türklerde mutfak işlerine çok büyük ehemmiyet verilmesinin sebebi de bu- dur. 'Türk yemekleri dünya milletlerişin yemekleri arasında tam - bir karakler sahibidirler. O kadar ki buna alışan'&> kolay kolay bırakamıyorlar. «Türk &- bi kuvvetli» sözünü bütün dünyaya yayan sebeplerin de birincisi şüpi Türk yemeklerinin pek sıhhi ve besle. yici oluşudur. Türk mutfağı bugün bü- tün Balkanlarda, Arabistan ve M: . sırda, şimali Afrikada, İran ve Kaf - kasyada diğer mutfaklara hâkim bulu nuyor, Türk icadı olan, yahut Türkün elinde en yüksek tekâmül noktasına yükselen pilâv, yoğurt, helva gibi yi - yecekler bugün garpta bile ön safta bu. lunuyor, Bugün size yalnığ Türkiyenin değil, belki bütün dünyanın en büyük mut- fağından bahsedeceğim. Bunlar Top - kapı sarayındadır ve dünya mimarla - rının en büyüğü, Türk (Sinan) tara - fımdan yapılmıştır. * Ayasofyayı solda ve Sultanahme! çeşmesini sağda bırakarak (Babıhü - mayun) dan girenler büyük bir 'mey - dana varırlar, Sağda Gülhane hasta - nesine giden yol, solda Askeri müze| vardır. Bu meydanı ve ağaçlar arasını geçlikten sonra Topkapı sarayının asıl kapısına gelinir, Sivri kubi iki kııie.r kesme an yapılmış — olup| Vf!klilr (Orta kapı), yahut Babüsse - lâm denilen bu kapıdan sonra (Divan meydanı) na girilir, Bu meydanın et . rafı, üstü tavanlı beyaz mermer di - rekli revaklarla çevrilmiştir. Saray mutfakları işte bu meydanın sağ tara -| fındadır. Arkala üksek kale duvar- ları halinde Al apı fenerinin bulun- ! tarafa çevefimiştir. Marmara - dan İstanbul limanına giren gemiler - dekiler, bu du! arı ve her birinir. te. <z|Bu yangın saraya dehşet verdi. Ayni SON POSTA Şubat 21 ı Kurbanlık koyunlar arasında bir kaç saat Sarayının — |Dört klüp Turnuvası bugün Başlıyor *& Galatasaray ile Beşiktaşın ve Fenerle Güneşin karşılaşmaları spor meraklılarına bayramda heyecanlı saatler yaşatacak Yazan: Ömer Besim | Şehrimizin maruf dört büyük takımı nin bayram turnüva maçlarına bugün Taksim stadyomunda başlanacaktır, İstanbul lik maçlarında ender karşı Jaşan bu takımlar arasındaki turnuva futbol varlığımız için güzel bir tesadüf dür. Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Güneş takımları kendi oyun tarzla- zile şöhret yapmış, ayrı ayrı sevilmiş ve gene ayri ayrı muvaffak olmuş ta- kımlardır. Lik maçlarında biribirlerine karşı çok sürprizli neticelet alan bu takımlar yalnız bugün değil, her gün heyecanlı oyunlar çıkaracak kuvvettedirler. Galatasarayı Beşiktaşa karşı, Fener- bahçeyi de Güneşe karşı şu vesile ile bir kere daha görmek spor zevkimız bakımından kolay bulunur bir fırsat de ldir. mabetlerle dolu iki. İkinci Mehmet İs. ğıîııııı:ılml lik oyunları zamanında Şe- tanbulu aldığı zaman şimdiki Beyazıt yef sahasında karşılaşmış olan Galata- külesi civarına bir saray yaptırmıştı.| garay - Beşiktaş takımları maçı henüz Fakat Sarayburnunun yeşil ve çok Bü-|kimsenin hâtırasından silinmemiş olsa zel olması dolayısile daha sonra oraya ,gerektir. bir sarây inşa ettirdi. Beyazıttaki sa.| Haâkim bir oyunla sahayı 2 . | mağ - ray (Eski Saray) adile, gözden düşen Ü1gp terkeden Galatasaray, nihayet spor hasekilere, kocaları veya oğulları ölen |/ sahasında her galip ve her mağlübun valide sultanlara tahsis edildi. jhemen her maçta b aşına gelen bir âkı. İlk zamanlar Topkapı sarayı için ya-|bete maruz kalmıştı. pılan mutfaklar küçüktü. Saray halkı Bugünkü maç biraz da o günün re - artlıkça ilâveler yapılıyordu, Kanunif ,vanşı mahiyetinde sayılmalıdır. Uzun Sultan Süleyman zamanında dünyanın seneler zarfında birtakım hâdiseler ne en büyük hükümdarının —sarayı olan | ticesi uzun bir dostluk yapan bu iki ta| Topkapıda beş bin kişiye yakın insan 'kımın maçının hem dostça, hem de | ) vardı. Mutfaklar da ona göre büyümüş- ' sportmence ol tü. İkinei Selim zamanında ve 1574 y gün tahmin edebildiğimiz kadar geniş lında saray mutfaklarında yangın Çıktı. | mânada güzel ve zevkli bi Kiler ve mahzenler tamamile yandı. | redlleceğine şüphe Fenerbahçe - Güneş sene içinde bir zelzeleden İstanbulda acağını hesap edersek bu | Jere başvurmamışlar? aer ÜT D, Sürü sahipleri zavallları müşterilere şirin, besli göstermek için ne çare- lere baş vurmamışlar! Fakat alıcılar da satıcılardan daha az açık göz değil. Koyunları nerdeyse karpuz gibi kestirip tadıma baktıktan sonra alacaklar. Hani, kafes arkasından gönül bağla- dıkları bir yiğitin hasretini gizli gizli geken eski zaman kızları vardır. Gü- »ün birinde yüzünü bilmedikleri bir ta dip namuna kendilerini görmeye gelen. lerir . önlerine çıkafılırlar. İsyan etmezler, itiraz etmezler. Fa - kat görücülere çirkin, huysuz Rgözük - mmek için baş vurmadık çare bırakmaz- | Jar. Ben dün aralarına karıştığım biçare ikurban koyunlarını, istedikleri taliple- zin görücülerine kötü gözükmeye çaba Jayan o sevdalı kızcağızlara benzettim. , Aralarına karışan, yağlı kuyrukları- gı tartaklayan müşterilerden ürker gi- bi biribirlerine sokuluyor, âdeta büzül meye, âdeta küçülmeye, âdeta yağsız, ve cılız gözükmeye çabalıyor gibiydi - deri. Fakat sürü sahipleri, onları müşteri lere şirin, besli göstermek için ne çare- 4 İçlerinde gelin gibi, telle pulla, bo- ir oyun sey- | vayla süslenmemiş, tüyleri taranıp ka- etmemek lâzımdır. İhartılmamış olanlar yok gibl. Zavallıları bir bacaklarını bıçakla . yıp ta balon gibi şişirmedikleri kalmış! dört yüz evin yıkılması, bir kuyruklu yıldızın görünmesi, Mekkenin bir sel| tarafından tehdit edilmesi, Şeyhislâm Ebüssuut Efendinin ölümü gibi hâdi- seler de olduğu için ikinci Selim za -| ten korkmuştu. Mutfaktaki yangın onu büsbütün sarstı ve henüz tamir edilen bir hamam, girdiği sırada düşüp öldü. İşte bugün mevcut olan mulfaklar, yanan mutfakların yerine Mimar Si - nan tarafından yapıldı. Mimar Sinan başla Süleymarniye olduğu halde yap- tığı camilerde, köprüler, kervansa- raylar, çeşmeler ve imaretlerde olduğu gibi bu mutfaklarda da büyük bir üs- tadlık gösterdi. * Bu mutfakların üç kapısı vardı. Her biri, helvahane, hâs mutfak ve mutfağa mahsustu. Reçelhane, k: hane, iki mescit, bir hamam, tuz ve er. zak ambarları, mutfak hademesile aş- Çı ve tablekârların oturmalarına mah- sus yerler de buradadıt. Mutfağın en büyük Âmirleri kilerci- başı ve tatlıcıbaşı idiler. Adam ekmekçi, tavukçu, sü durrnacı ve saire diye on iki kısma ay ılmişt: mutfak a. m n a$ı niz padişahin şahsına ta kırk kişi çalışıyordu. Bunların sa - anında yetmişe varmıştı. Soraydaki- cariyeler, haremafaları, şağı |. olamazdı. Yal-| , mu'lak- vısı İbrahim ve dördüncü Mehmet za-| *" İki ahbap takım galibiyeti kend; leh lerine çevirebilmek için ellerinden ge- len ve futbol bilgisi namına mevcu! o- lan bütün kabiliyetirini bir araya top. lamak suretiyle bu maçı kazanmak için kimbilir nasıl bir kuvvet sarfedecekler dir. Lik maçlarının başından ber! büyük bir gayret sarfetmekle beraber gene ol dukça büyük bir şansla önde yürüyen yürüyen Fenerbahçenin lik maçiarı ha ricinde yapacağı bu Maç, Çok ehemmi- yetlidir. Bundan çok kısa bit müddet €vvel | - O gibi üzerinde dikkatle du- JTulacak bir sayı ile Güneşe galip gelen Fenerbahçe, inanmak lâzım ki bugün müsavi bir varlıkla müâakvi bir oyun #çin meydana çıkmış olacaktır. y ç ö Voleybol maçları İstanbul voleybol ajanlığı tarafından | tertip edilen şampiyona Maçlarına dün Galatasaray klübü salonunda devam e- | etmiş olursun! Fakat alıcılar da, satıcılardan daha Az açıkgöz değil. Hiç birisinde öyle bo- yayla, telle, pulla kanacak göz yok. Ka yyunları neredeyse, karpuz gibi kestı - İrip tadına baktıktan sonra alacaklar. Biçare hayvanları, birer titiz opera för dikkatiyle muayene ediyorlar. Koyunlar, altı ile on beş lira arasın- da satılıyor. Bana kalsa, altı liraya sa- tılan koyunla on beş İtraya satılan ko- yun arasında pek fark göreceğim yok. Fakat erbabı öyle anlıyor kil. — Satış yerinde, «kurban» kelimesi et tafında yumurtlanan nüktelerin bini bir parayal!, Açıkgöz bir müşteri, tambul bir ko- yuna 14 lira isteyen satıcıya: — Etme yahu... diyor. Benim niye. tim kurban edilmek değil, kurban kes- mek! — Ben de sana bunu 14 liradan aşa. Besim Bir celeple konuşuruyorun — Tabif piyanko gibflir bizim iş! r. , Bilmem nereden bin koyun gön gelmediğinden İstanbulspor | derilir... Yolda bir soğuk sürüyü kırar |hükmen galip addedilmiştir. geçirir. Elinize beş yüz koyun ya gelir, saray; 15 - 9, 15 - 10 sayılari- | Ya gelmez... Koyunların dışarıdan İs - ğlüp etmiştir. tanbula getirilmesi gibi, burada bakıl- 5.. 10, 15 . 5 sayısile Fener-|ması da bir derttir. Zaman olur kı, bir ılmaza galip gelmiştir. koyun bize, satılabileceği fiyatın iki Müsabakalara gelecek hafta devam e| misline mal olur!. dilecektir, * içlarda Topkapı 15 - 4, 18 9 v farkiyle Davutpaşaya ga. Bir kasabı dinliyorum: Bi verirsem, koyunu değil, beni kurban |, kurbanlık koyun eldı, Koca bayramda pbiİr dirhem et satamıyacağız, Zenginle Jrin koyunları var, Fakirler de ontardan geçinecekler, Biz ne yapacağız bilmiya yum! Hoş, bayramdan evvel de daha gparlak vaziyette değildik ya? Sözleri mize hak vermek isterseniz, tecrübesi bedaval. Hem bu tecrübe sayesinde, Küçük« gekmeceye kadar bedava otomubil so- ,yyahati yapmanın yolunu da öğrenmiş a ursunuz! , Taksilerin en lüksü, Çekmeceye kâe dar 4 liraya gidip geliyor. Çekmecede Kuzunun kilosu 30 kuruşa satılıyor. Hal buki burada 60 dan aşağı veremiyoruğ. Otomobile atlar, oraya kadar yidersi « piz. Mükemmel bir gezinti yapmış, bol bol hava almış olursunuz, Gelirken 0« #omabile kilosu otuz kuruştan 15 kilo ida kuzu eti attınız mıydı, kekâ! Etin kİstanbul piyasasına göre, hem seyaha« fi bedava yapmış, hem 50 kürüş te Üse fe kazanmış olursunuz! Güldüm: — Bu kabil kârlar bize göre değiı ho cam! * Ahıcılardan birisini de dinliyorum, Fakat ne tuhaftır ki, o da, celepten v& kasaptan az bedbin değil: — Berbat... diyor. Ortalık berbat... #Şöyle eti yenir bir koyunun yanına vas rılmıyor. On beş lirada ayakdireyen, on dörde inmiyor, Yılda bir kere sevağ dşleyeyim diyorsun, öyle dolapiar dön dürüyorlar ki, günaha girmeden kure tulabilirsen, sadaka veriyorsun! Şu var ki, kurban bayramı sayesine |de, yılda bir defa olsun, yediğimiz etin pe eti olduğunu bilebiliyoruz! Hava Kurumundan — bildirdiklerine , göre, Büyük çekmecede Süleyman Kar ya, Üsküdar Salacak iskelesinde H>me di, Üsküdar Selimiye caddesinde Meh« ,met Erkmen, Samatya Çavuş zade sos kağında Kâmil, kurban bedellerini Tay yare Cemiyetine teberrü etmişler... ne göre, sevabı bü 'yi tercih edenler gün geç ,tikçe çoğalıyormuş. Cetepler, kasaplar da: — Eskiden,, diyorlar, biz kurban de- risini almak mukabilinde koyun kesi» yorduk. Şimdi aramızda sözleştik: Derf Mmukabilinde koyun kesmiyoruz. Bu sa yede hem biz zephiyemizi alıyoruz, hem de halkı, kurban derilerini Tay-< ,yare Cemiyetine- vermeyee mecbur e$ miş, oluyoruz! . Gülüyorum: — Desene artık kurban derileri ha vaya değil, Hava Kurumuna gidiyor! pesinde birer baca olan yirmi büyük ' iç oğlanları ve saireyi beslemek - için kubbeyi pek güzel görürler. Mutfak -| kullanılan ahçılarla 'yamakların sayı - ların uzunluğu en az bir hesapla elli metre, genişlikleri de kırk metr dir. Bu hesapla altı bin metre mu - rabbar bir sahayı işgal eder, Mutfakların başlangıcında (Dolap o- cağı) vardır. Sarayın ihtiyacımı kar Jiyan Kirkçeşme suyü burada ve d bine kıvrıla kıvrıla bir merdivenle ini- len derin ve büyük kuyuda toplanırdı. Atlarla işletilen bir dolap bu süyu ka- Bu!?ır Slavya takımı zm're gidiyor İzmir, 20 (Hususi) — Bülgar Krakı S. M. Boris tarafından vazedilen kupa- yı kazanan Bulgar Slavyası takimı bay larda çalışanlar 1117 kişiydi. Burada| ** L AMT h yazın en sıcak gününde salep, kışın en| ETın ikinci ve dhrdun;ü L zrlar k gününde de her saat dondurma | —<<0€,İki maç yapacı” bulunurdu. daki ziyafete çağırılanlarla bil ler dır. Üçünecü Murat zamanında mutfak . ise akla durgunluk verecek kadar- ikte bu — İşlerimiz berbat... diyor.., Hezkes N. 8. - —.. sırmalı bir çok değerli sofra örtüleri vardı. Aşçıları kırk taneydi, Paşa sefer de bulunduğu zaman yirmi tanesi sof- racıbaşı ile önden gider, yirmisi paşa ile beraber bulunurdu. Bu kırk aşçının eşyasını taşımak için, beş ahır uşağı Berleri çadırcı ve salire olmak üzere Mutfaklarda bir yılda otuz bin ta -| mutfaklardan yemek yiyenler on bin|yirmi uşak kullanılırdı. Yedi aşçıbaşı- vuk ve hindi pişiritirdi. kişi olurdu. sı ve her aşçıbaşısının da birer çadırı Bir yılda burada pişirilen koyunla - pinın üstündeki hazineye çıkatır ve o-| rın sayısı (22,500) ve rafları sarayın hör tarafına borularle da (400) dü. Çünkü saray halkı Fatih sevkederdi. "i * Taddelerinde iken üçüncü Mura! zama- Şarki Roma imparatorluğu zamanın-|nında ve daha sonraları beş bin kişiye da Saravburnunda saray yoktu. Ve bu-| varmıştı. Bazı bayram, cülüs, sünnet rası Atina ve Romadaki Kapitollar gibi| düğünü gibi günlerde dışarıdan saray- kuzuların sayısı| 1650 yılında yaşamış olan vezirlerden Sultan Mehmet zamanında beş yüz di ve | vardı.» Üçüncü dördüncü derecede bir ve - (Evliya Çelebi) nin efendisi Defter -| zirin mutfağı bu kadar şatafatlı olursa arzade Mehmet Paşanın mutfak işleri| Topkapı sarayının mutfak işleri hak - hakkında şunları öğreniyoruz: kındaki malümat bize hayret verme - «Mehmet Paşanın gümüş ve fağfuri | melidir. bir çok solra takımları, klabdanlı ve| Mutfak halkının bir defa bir harpte Dördüncü Mehmet zamanında padişahın çadırına kadar sokulan düş« manı, bir defa da saraya hücum eden ve muhafızları kaçıran &! Sipahilerle Yeniçerileri püskürttüğünü — tarihler yazıyor. Beş on bin kişiyi besliyen, kavukla, ve Bırma elbiseli aşçıbaşıların 1200 aşe Ç ve yamağa kumanda ettikleri bü mutfaklarda şimdi in çin töp alıyor. Bugün için biricik değeri Mimar Si « nan gibi dâhi bir Türk mimarının elin« den mükemmnel bir eser olarak çıkmı$ş olmasıdır. ve bunun için cunhuriyet hükümeti 15,000 lira vererek bunlari tamir ettiriyor. Turan Can

Bu sayıdan diğer sayfalar: