25 Şubat 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

25 Şubat 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

& Ar 4435 a M K v a - TatlmAi ÇUA U BOi DÜD e Y Bayramda M TOYLU 'SON POSTA yapılan maçlar klüpler arasındaki dostluğu takviyeden ziyade aranın açılmasına sebep oldu Güneş ve Beşiktaş takımları firale kaldılar, Fenerbahçe Güneşe ve Galatasaraya karşı çok sert bir oyun oyna nasına rağmen Güneşten bir gol yiyerek turmıva harici kaldı. Galatasara fı Dört klüp organizasyon komitesi ta- “rafından hazırlanan kurban bayramı maçları arife günü Galatasarayla Be- Şiklaş, Fenerbahçe ile Güneş takımla- Tı arasında Taksim stadyongunda yapı- lan müsabakalarla başladı. Büyük bir dostluk havası uyandıra- cağı zannedilen bu maçlardan bazıları bilâkis bu dostluğu ortadan kaldıracak hattâ silip süpürecek şekiller aldı. İda recilerin, ayaküzeri yarım yamalak ha zırladıkları işler, kat'i bir şekilde tes- bit edilemediği için öoyun icabı birta- kım hâdiseler meydana gelince dostça çereyan etmesi lâzımgelen maçlar çok başka şekiller aldı. Fenerbahçe ile Güneş takımları ara sındaki maç | - 0 Fenerbahçe aleyhine döndüğü zaman iki taraf oyuncuları- hın gırtlak gırtlağa gelmeleri araların Gaki dostluğun pamuk ipliğiyle bağlı olduğunu acı bir şekilde isbat etmiş ol Ğu. Mağlübiyetin Fenerbahçeye görün - Güğü bir sırada eski antrenör Boothun işin daha fazla şekerrenk olmasına yar dım edecek kadar basit bir görüşe sap lanması takımlar arasındakijj rekabeti gok fena bir mecraya döktü. Yavaş yavaş kabaran ve Güneş ka- lesine yüklenen Fenerbahçe hücum hatlı bir aralık Güneş müdafsasile bo asına — kavgaya tutuştu. Kendi ilimizden anlamıyan Bonth işi yatış- tırabilmek için bir hayli müşkülüât çek u. Bereket bu kavga oyunun son daki kalarında oldu da hakemin düdüğü da ha büyük bir arbedenin önüne geçti. İşte kurban bayramı maçlarından bir kaç nâhoş hâtıra... Galatasaray bu genç takımile galip gelemezdi Beşiktaşla Galatasaray arasındaki müsabaka baştan sona kadar müteva zin bir şekilde ce Boşiktaş — 1| reyan etti. Beşik- Galatasaray O| taş en kuvvetli şekliyle, Galatasa yay ise Necdet, Gündüz ve Lütfi gibl hücum ve müdafaa hatlarının en sağ- lam oyuncularından mahrum bir yazi yette sahaya çıktı. Birinci devre sıfır sıfıra bitti. İkinci devre müsavi bir oyunla de- wam ederken müdafaanın fazla açık oy namasından küçük bir fırsat bulan Be Şiktaş merkez muhacimi oyunun yegâ he sayısını yaptı. Oyunda Gelatasaray daha ziyade sa yı fırsatı kazandı. Hüsnü bir tarafta ftek başına müdafaa yapıyor, diğer ta- raftan Avni ise bir kahraman gibi kale sini müdafaa ediyordu, Galatasarayın çok genç takımı her - kesi memnun eden bir oyun gösterdi. 'Ama o kadro ile de galibiyet pek hakkı Geğildi. Fenerbahçe kavga yüzünden bir çok sayı kaçırdı Fenerbahçe de sanki Galatasaraya #öÖz vermiş gibi ayni gün sahayı mağ- lüp terketti. Fe - Gi 1 | nerbahçenin zafe çe O| rinden herkes e- mindi. Ama evde ki hesap çarşıya uymadı. Lik maçların da pek büyük bir şansla galibiyetten galibiyete koşan, hattâ bir tek say: ye- Mmeden ilerleyen Fenerbahçenin tılsımı Galatasaraydan yediği gol lle bozulmuş Olacak ki bu sefer de Güneşe mağlüp ©ldu. Fikret oyun esnasında sağa gir- d, solda kaldı, ileri gitti, icap etti ge- rilerden tom çıkardı. İkinci devrede kor Nerden gelen topu içeri alan Hüsamet- tinin yediği bir tek sayıyı bir türlü çı- karmak imkânı olmadı. İstanbul spor Piyosasında gol kralı olanlar, Fener- bahçe hücufn hattında yer almışlardı. lstanbulda'lîahrâna Yolculuğun ilk günü * Dostlarımın verdikleri bütün dasihahatları dinledim ve | Şubat sabahı, elimde seyyar eczahane halinde bir çanta, başımda bir tayyareci şapkası, gözlerimde kar gözlüğü, kolumda ucu sivri birdağ bastonu ile nargileye benziyen marpuçlu bir flitre bulunduğu halde bu uzun yolculuğa başladım. —mrrm D Galatasaray - Fener Her dakika sayı bekleyen Fenerbahçe hücum hattı, nihayet ateş gibi oynayan Güneş müdafaası önünde sayı yapama yınca kavga yaptı. Her şeye rağmen Güneş kalesine sokulamadı ve oyun 1-0 Fenerin msğmbiyeızylc bitti... Bu sert oyun daha ne kadar devam edecek On beş gün evvel Galatasaryı 4 . | mağlüp eden Fenerbahçe, bayram tur- nuvasında ayni takım karşısında mağ lübiyetten güçlükle kurtuldu. 'Takımının yarıdan fazlası sakat ©- lan Galatasaray, hü maçta eski günle- — ri hatırlatan coş- Galatasaray 1 | kun bir oyun gös termesine — rağ - men galip vaz; - yetten beraberliğe düştü. Fenerbahçe- nin bütün akınlarını olduğu yerde ke- sen Galatasaray müdafaası nasıi mu- vaffakıyetli bir tabiye kurdu ise, hü- cum hattı da Fener müdafaasını ayni tabiye ile öylece sarstı durdu. Galatasaray — muhacimleri oyunun başlarında yakaladıkları üç büyük fır sattan ancak birini sayıya tahvil etti- ler. Takımın en genç oyuncusu sağ a- çık Şevketin mütemadi hücumları kar şısında Fenerin o, seyyal ve maruf mu avin hattında değişiklik yapılmamıs ol saydı maçın on beş gün evvelki netice ile Fenerbahçe aleyhine neticelenme- si çok muhtemeldi. Son haftalar içinde ikinci defa Fenerbahçeye llk gölü atan Galatasaray, üst üste birkaç sayı fır- satı kaçırdıktan sonra yirmi yarda bir mesafeden firikikten de beraberlik go lünü yedl Fenerbahçeye ferahlık veren bu sa- yı Galatasarayı daha ziyade galeyana getirdi. On beş gün evvel Cevacın tek melediği Salim bu defa da Ali Rızanım hücumlayrına maruz kaldı. İkinci devrede rüzgârı lehine alan Galatasaray daha müessir akınlar yap- da Beşiktaş gene bir sayı farkile mağlüp etti maçından bir intiba t. Vaziyetin tehlikeli olduğunu gören Fenerbahçe kaleden Hüsamettini çıka- rarak yerine Necdeti almak suretile mü dafaaya ehemmiyet verdi. Bülen:, Yor gi Angelidis, Reşat, Lebip ve Yaşar ile iki iç oyuncunun geriye yardımları sa yesinde büyük bir mukavemet göste- ren Fenerbahçe, Güneş karşısında uğ: ramış olduğu mağlübiyete bir daha uğ ramamak için hayli çalışmak mecburi yetinde kaldi. Ömer Besim Beşiktaş - Güneş maçı oynanmadı Bayram turnuvası maçlarında ilk gün gelip gelen takımlardan Beşiktaş- la Güneş takımları dün Taksim tadyo munda karşılaşacaklardı. Havanın birdenbire bozulması ve kar yağması yüzünden bu müsabaka - lar yapılamamıştır. Antreuör Booth memleketine dönüyor Türk spor kurumu tarafından muka velesi bozulan antrenör Booth hususi işlerini bitirdiklen sonra Londraya dö necektir. Dört büyük kulübe ceza verilecek maçlarını idare eden dört klüp organizasyon komilesi tarafından hakem tayin edilen Mister Bayram turnuvası Booth'un bu maçlarda hakem durma - masını telgrafla bildiren Türk spor ku rumurnfan emizlerini dinlemiyen dört klübe Futbol federasyonunca ceza ve- rilecektir. Fenlândiya güreş müsabakası Helsinki, 23 (A.A.) — Türkiye - Fen arasında yapılması mukarrer güreş müsabakaları dün bağ | landiya takımları lamıştır. Tik günkü müsabakalar dört çift ara sında yapılmış ve bire karşı üçle Fin- landiyanın lehinde neticelenmiştir. Bu müsabakada Mustafa Finlandi - yalı meşhur Ventoyu yenmiştir. Pazartesi, | Şubat 1937... eİrana gi- der misin?» dedikleri vakit, Arnavu- dun Azrall tarafından sorulan «Cehen neme gider misin» sualine verdiği ce- vap gibi, emaaş kaç?» demedim. «Hay.. hay» 1 yapıştırdım. Zira, hiç görmedi- ğim, bilmediğim, lâkin uzaktan uzağa bahsini birçok defalar işittiğim, eski tarihini, edebiyatını okuduğum bir ül- keye gidecektim. * Hiç şüphe yok ki, bugünkü İran yep yeni bir kuruluşun siglonu içindedir. Dünün bütün molozlarını, çakıllarını ayıklayarak, atarak, yeni bir yapı mey dana getiriyor. "Türlü türlü istilâlara uğramış, Cihan harbinde birçok harp sahnelerine yataklık etmiş olması, onu az zarara sokmadı değil, Hele onu ida re eden köhne kafalı, doymak bilmi- yen ezillulah» lık tevehhümünde bu - lunan Kaçarların oldukça uzun süren saltanatında epeyce inledi. Beyinleri örümcekli ahvendlerin din pardesi al- tında türlü türlü zulümlerine uğradı İlerileyemedi. Aksine günden güne ge riledi ve koca bir memleket bildiğiniz gibi üçe taksim edilmiş «devleti gehin- şahi İran» şeklinde, emperyallst dev- letlerin eyağı böreği> oldu. Fakat, gü- nün birinde, ecdadı uzun seneler, Ma- zendran eyaletinde hanlık etmiş, aile- lerinin mefahirine en yüksek kahra - manlık sayfaları nakşetmiş olan bir as ker oğlu asker, küvvetli azim ve ima- nile ortaya çıktı. Kendisine tman et - miş birkaç arkadaşı ve küçük bir kuv: vetle Tahran üzerine yürüdü. Göster- diği celâdet, attığı adım pek büyüktü. Mukadderatı her zaman, her şeyde ol- duğu gibi, iki şıkka dayanıyordu. Ya muvaffakıyet veyahut ta ölüm.. O, fik- yinden bir an bile dönmedi. İradesi zer Fece sarsılmadı. İlerldi. Tahranı zap- tetti. (2 Esfent 1299) Hazine Nazırı ol ,du. Başvekil oldu ve bir gün halkın di leğiyle, Şahlığa seçildi. Bu adam bu- gün dost İranın yüksek Başbuğu olan Alâhazreti Hümayun Rıza Şah Pehle- vidir. * Rıza Şah Pehlevinin inanışına göre, ,bir ülkenin ilk kuvvetli vasıtası, askeri olmalıdır. Ve buna bütün varlığiy| yılan Pehlevf, işe, ilkönce askeri sikle, tanzimle başladı. Ve bugün İra- puan gayet muntazam bir orduya malik olduğunu biliyorüz. Memleketin ima- za ve hele yola ziyadersile ihtiyac: bu- hunduğunu da bilen, İranın kurtarıcısı, ilk plânda bunu da itibar nazarına al- mış, ve bugüne kadar 20,000 kilemet- relik şose yolu - yaptırmış, - şimalden başlayan demiryolunun açılış törenini de iki aya kadar yapacaktır. * İşte ben, böyle bir faaliyet, ilerleme Yazan: İbrahim Hoyl sek L f Tahranlı bir kadın siklonu içinde bulunan İranı görmeğe gidiyor, intibalarımı kayda hazırlanıe yordum. 'Tanıdık birkaç İranlı dosttan, sağlık almak istedim. Hangi yollardan gidece ğimi sordum. «ldevsim kıştır dediler.. Deniz tarikini, yani buradan vapura bi nip Batuma çıkarak oradan ya Tiflis 'Tebriz yoliyle Tahrana gitmeyi veyar hut ta Batum, Baküden sonra Bahri Hazeri geçip Tahrana hareketl vavsiye etmeyiz. Trabzon yolu ise, gene çekil- mez.. Şu yollar düzelinceye kadar bek leyebilseydin, en ideal yol. Lâkin şi di hayır! Kop dağlarını aşmak her ba- bay in kârı değil İnsanda kazmasile ri yarıp ta sevgilisine süt getiren Ferhat aşkı lâzım:, Bu da sende yok. İyisi mi sen buradar Haydarpaşadan trene bin, Ankara, Adana üzerinden Telkuçeke git. Oradan trenle Musula, Musuldan Kerküke ulaş, oradan gene trena atla ever elini, Hankın» diye.. dan İran hududunun arası ya « attir. İki buçuk günde de, İranın de olursun ve bilemedin alu tım. Ve Vagon Li- nin Galata şuhb birçok kereter aşın dırdıktan , bir hayli de para verdikten ,gonra, Tahrana kadar biletlerimi al dım, hi * Bavulumun içini bir görseniz şaşar gınız. Seyyar bir ecza deposu sanki.. Asprin, kinin, buruna çekmek için bir, boğaz ağrısına tutulmayayım, diye ay gı bir ilâç. Tanrı eş dastun başından eksik etsin emüshil ilâcır meyve tuzu, ae 'Blree Isfahanda bir medrese talebesi tendürdiot, gazli bez, pamuk ve daha neler.. Nereye gidiyorum?., İrana.. Öy le ya. Az yol aşacak değilim. Günlerce engin ve 1ssız çöllerden geçmek var, Sonra da şubat ayındayız, Cüce aydır a, soğuğuna hiç dayanılmaz. Başım Ha bir tayyareci şapkası, gözümde rüz gâr geçmez, soğuk işlemez kar gözlü- Bü, elimde ucu sivri dağ bastonu.. O- lür a, insanlık hali bu., Yolda kalıveri» riz.. Dağ tırmanmak âzım. İhtiyatlı bulunmak gerek. Arkadaşlar öv lediler.. Bana kasa, Ben Pendige gider gibi sefere çıkardım. Geliniz, görünüz ki iyiliğimi isleyen dostlar, tün tü- ıen.. Hele bu dostların içinde Be- kir Nüzhet denileni vardır. Son daki- kada elime marpuçlu bir makine tu * tuşlurdu ve: (Devamı 10 uncu sayfada)

Bu sayıdan diğer sayfalar: