18 Nisan 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

18 Nisan 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün İsmet İnönünün Yugoslavya içinde Yaptığı cevelân Yazan: Muhittin Birgen Belgrad, 4 Nisan " c gün evvel gelen İsmet İnönü, U bugüne kadar burada kaldıktan sonra bu akşam, dokuzda hususf bir trenle Yugoslavya içinde bazı yerler görmek üzere dört günlük bir cev eldnn çıkıyor, Ayın on dokuzunda buraya gelip hiç durmadan, gece yarısı, kon- wensiyonel trenile hareket edecek. Er-| | tesi sabah hudutta hususi bir Bulgar treni kendisini hemen alıp doğruca Sofyaya gölürecek. Başvekilimiz orada kendifini öğle iline davet eden Bulgar Başv fetinde hazır bulunup altı yedi sa.'n kadar bir za- manını da Bulgaristan devlet adamla- rı ile geçirdikten sonra arkadan ge Semplon ekspresile, ayın yi irmisinde Türkiyeye müteveccihen hareket ede- cektir. Bu seyahatin mânasını size ayrıca ya- zacağım. Bugün, yalnız İsmet İnönü- nün burada bulunduğu günlerin man- zarasını hülâsa etmekle iktifa edece- ğim. * - İsmet İnönü büyük bir dostluk nü- mayişi içinde karşılandı. Ekspresin gelmesi geç vakte tesadüf etmesine rağmen, halktan bir hayli kalaba lik, istasyon civarına toplanarak misafirin gelişine alâkadarlık göstermiş ve onu hararetle alkışlamıştır. Sonra, üç gün- den beri devlet adamları bir yandan oturup aralarında konuştular, bir yan- dan da merasim yaptılar. Yapılan bu merasimin çoğu mutat olan şeylerdir, her kime olsa xapı ır. Bir kısmı da mu- İsmet İnönüne, bir Yugo: pıldığın: gi Nitekim, ye d yapmamıştır. Yu- ımlıvxa şu dakikada bizim devlet a- damlarımıza, îv-mv İnönüne, tıpkı ken- imi: bakıyor ve en büyük şereflerden biridir. Her tür- Nü mübalâgadan âri olarak bunu bu- raya kaydedebilirim. * Türkiyenin burada son zamanlarda kazandığı itibar, hakikaten yüksektir. Meselâ, bugün, burada Kral Alexandre n müze olmak üzere millete hediye et- tiği sarayda bir Türk sergisi açıldı. Bu sergide Türk resmi, Türk kitabı ve Türk gazetesi teşhir edildi. Sergini ölçüsü geniş ve zengin tutulmuş de dir. Sadece Türk kitabına, Türk gaze- tesine ve Türk rsmine dair kısa bir fi- kir vermek üzere tertip edilmiş gös- terilebilecek deha pek çok ol duğu halde o kadar geniş zum görülmemiş olmasına rağmen, ser- gi Yügoslav davetliler arasında büyük bir alâka uyandırmıştır. Bir tablonun karşısında zevkle durdular; gazetele- rin bir asırlık tekâmülünü cüretle sey- rettiler. Bundan yetmiş küsür sene ev- vel İstanbulda sırf kadınlar ve sırf ço- tuklar için neşredil alar bulunduğunu - ayıptır ama, doğ- rusunu söyliyeyim! - ben de bilmiyor- dum. Bunların karşısında durup sey- rederken, yanımda genç bir kadın bir takım notlar alıyardu. Meğerse gaze-! teci imiş, Tanıştık, konuştuk. — Şimdi anlıyorum, diyordu; şimdi anlıyorum ki Türkiyede xapıl:n şey- Halbuki Türkiyede hem bunlar hem de gazeteciliğin ta daha fazla bir zaman dolduruyormuş! Gene sergide, Belgrad kalesinin es- ki bir krokisi, bir plânı ve ayni zaman- da temsili mahiyeti haiz bir resmi t aş- hir ediliyor. Bence iptidat birşey gö- rünüyordu. Fakat, onu seyrederken ya nımda üç Alman, bu hem kroki, hem harita ve hem levha olan şeye karşı çok alâka göstererek aralarında konu- şuyorlardı. Kulak misafiri oldum, Mü- hendis olduğunu sözlerinden anladığım (Devamı 11 inci sayfada) arihi bir asırdan iş hususi mecmu- | : Resimli Makale: Bir İtalyan kimyaj larca çalıştı, bir İngi — SON POSTA H Çöle atılan tohumlar W İnsanın zekâ tatbik edildiği takdirde " hilinde olmıyan mek için bn ? imizın en kuvvetli kim- » yager ve fizik profesörlerindendi, Iakıyesızı kle geçti. SOZzZ On yaşında Çapkın Bir koca! Rechester Democrate yazıyor: 17 yaşında Hindli bir kadın Kal- kötada mahkemeye müracaat ederek 10 yaşındaki kocasının çapkınlığından şikâyet etmiş ve boşanma bulunmuştur. Zevcenin dinlettiği şahitler arasın- da 35 yaşında bir kadın şu yolda şe- hadet etmiştir: — «Evet bu delikanlı karısına sa- dik değil, çünkü ben bunların evinde misafir kaldığım esnada, her gece ka- pimı vurdu, ben seni istiyorum diye ağladı, durdu. Hava ile işleyen saatler Amerikada bir saatçı havanın has raretile işleyen bir saat makinesi keş- fetmiş, Bu saat makinesi havanım en küçük ihtizazile harekete başlıyor, tam 18 saat tıkır tikir. işliyormuş! Hele odanın harareti stık sık - değiştirilirse saat artık asırlarca işleyebilecekmiş. Hava - civa ile saat işleten adamca-> ğız, şimdi bu işin daha şümullü olma &1 için, cep ve kol saatlerinin de hava cereyanile işlemesini temine çalışıyor- muş. fakat bayatları muvaf- talebinde | R kıldc xııl]an mız. isi, azmi ve iradesi müsbet sahada semere verir, tahakkuku imkân fikirler peşinde koşturulan zekâ, kum n tohuma benzer, heder olmıya mah - bilginizi, azminizi ve iradenizi israf et- iz ve hemcinsiniz için fayda verecek şe - ARASIINDA $ HER GÜN BİR FIKRA O beni bilir! Tanınmış bir tiyatro artistiyle bir likte Romco ve Jülyet filmini sey- re gitmiş bir muharrir; sinemada, yanındaki artiste sordu: — Siz herhalde Şekspir'i bilirsi- niz, — Doğrusunu isterseniz bilmiyo- rum; fakat © beni bilir. Tiyatroya geliyorsa herhalde sahnede görmüş tür. Tiyatroya gelmiyorsa bile ismi- mi duymuştur. p Çalanların Gözlerini kör eden Mücevher Meşhur dan - söz Maüno - Mar ina'nın çok kıy - metli bir mücev- heri — çalınmıştır. Bu mücevher şim diye kadar iki ke- re çalınmış ve iki defasında da ça * lan hırsızların göz leri kör olmuştur. Şimdi üçüncü adamın da gözleri kör olmak üzere imiş. Mücevher hır- sızı Pariste dolaşıp duruyor, fakat bir türlü yakalanamıyormuş. Mücevher bir kere çalındığı zaman Hintli fakirlerden biri, bir dua etmiş: — Bunu çalanların gözleri kör ol sun! demişmiş. Hakikaten de şimdiye kadar bed- duası tutmuş. Bakalım üçüncü defa- sında da tutacak mı? Ağaçların ömrü Bu sütunlarda insanlarrn, hayvan- ların ömürlerinden bir çok kereler bahsetmiş fakat şimdiye kadar nebat- lar hakkında bir şey söylememişti Bir Alman nebatat mütehassısı şimdi bu müşkülü de halletmektedir: Asmalar 130 yıl yaşarmış, çam ve Densöz Malna | Saksı içinden | Çıkarılan [ Servet | Bir ay evvel Londrada John Brown isminde garip tabiatlı bir adam ölmüş- tür. Hasis olduğu için, fazla parası bu- Tunduğu tahmin ediliyormuş. Vasiyet- namesinde servetini göstermemiş, yal- nız bütün parasınin evinde saklı ol duğunu ve arandığı takdirde buluna" cağını bildirmiş. Varisleri evi altüst etmişler, büyük servete konmak için - döşemeleri sök- müşler, duvarları yıkmışlar, fakat hiç bir yerde bulamamışlar. Nihayet dört yaşındaki bir yavru bir gün antredeki bir limon saksısını devirmiş ve saksı kırlınca içinden aranan servet çıkmış. Bu servet 10,000 İngiliz Hrasından i- baretmiş. Varisler yıkılmağa yüz de âncak bu paraya tamir tutan evi ettirebil- mişler. Hülâsa cimrinin parası kimse- | , ye yaramamış. fistık :g;.l—annm-;;r-ü_îlîî yıl ıüıe_r-. miş, kavak ağacı 700 yıl pâyidar olur- muş, Meşe ve ıhlamur ağaçları onar « asır, yani biner sene yaşarlarmış. Kes- tane ağacının ömrü 2000 — yılmış. A - gaçların Zaro ağası da tamam beş bin sene yaşayan servi imiş. İSTER İNAN İSTER İNANMA! İstanbulun Yolcu Salonunda ötedenberi bir hamal in- tizamsızlığı vardı. Son günlerde halledildi. Şimdi rıhtı- ik basan her yolcu karşısında üniformalı ve nu - maralı bir hamal bulur, eşyasını teslim eder, mukabilin- de hir numara alır ve salon kapısında bu numarayı ge- ek eşyasını Her şey muntazamdır. Yalnız tizamı temin için sarfedilen paranın çok veya az olduğu nöktası üzerinde yolcu ile hamal arasında ihtilâf | vardır, Çokjur : Çünkü yolcunun getirdiği meselâ paket gi- bi küçük eşyanın beherinden 20 kuruş alı- Azdır bir kapıdan sokup öteki kapıdan çıkarmak için 200 kuruş verecek demektir. : Çünkü İstanbulun Yolcu Salonuna gelen yolcuların sayısı maalesef mahduttur, Be- herinin bıraktığı para şahıs hesabına him de olsa yekünu ehemmiyetsizdir. Bu para adedi 68 i bulan hamala taksim edi - Jince beherine düşen para adamı zor geçin- dirir. Şu halde biz yolcu sayısı çoğalmadıkca veya hamal sayısı azalmadıkca bu işin tamamen halledilmiş olabile- nır. Yolcunun 10 paketi varsa bu 10 paketi | ceğine inanmıyoruz, Fakat ey okuyucu sen: İSTER İNAN İSTER İNANMA! Sözün Kısası Bugün birinci sayfamızda E. Talu —a Bostancıda dünkü facla | (Baştarafı 1 inci sayfada) n |de âni olmuştur önde giden ot tobÜS yolun hemen yanında bulunan hendef ğe düşmüş ve iki defa taklak attıktafi sonra da 4 - 5 metre derinlikte olafl tren hattının üzerine yuvarlanmışlır. Yuvarlanma çok âni olduğundan otd' büsün içinde bulunan 25 yolcudan hi biri kendilerini kurtarmağa vakit bü lamamışlar ve taklak ştıp ta uçurun dan yuvarlanan ve parça parça olan Ğ N tobüsün bu yuvarlanı: men he mişlardır. ı Yaralılar içinde bulunan Bm' Muzâ ferin yaraları diğ ağırdır. Kazadan sanra indeki otobüse çar * ından getirilmiştir. ren Bay Şaban Demirkol isminde kaza hakkında şunları £ lemektedir: büslerin bir gün böyle feci bir subehıvrl ver(vcı'.—ıder Zzaten bek yıldırım gibi bir Metre geçince büs önde giden Maltepe 10 numarali üsü geçmek istedi ve işte bu sıra* da feci kaza vukua geldi. Şi üsü hün sağ çamurluğ nün arkas Vacı feryatlar yüksele y lçmde uçummdan yuv, 'a Kadiköy müddei umll toğlu kaza mahallind efer mübendislerile yapmıştır. Her iki suçlu şoförün ifadesini alan Şekip Musluoğlu geç vakte kadar tahkikata devam eti miş, hastahaneye kaldırılan yaralılarızt da ifadelerini almıştır. Her iki şoför d nezaret altına alınmışlardır. “Son Posta,, nın Müsabakası : (Baştarafı 1 inci sayfada) numaralı resimleri neşrediyoruz: Müsabakamız 40 gün sürecektir. Şimdi müsabakanın esasını anlata * hm, 40 tane tanınmış simanın fotoğ* rafını aldık. Her fotoğrafı üçer parça* ya böldük. Bunları birbirlerile karış! | tırdık. Bu parçalardan her gün lüalet» tayin üç tanesini neşredeceğiz. 40 gü bitince elimizdeki resim parçaları dâ bitmiş olacaktır. Sizlerden bu resimli parçalarının her üç fanesini bir arayâ ftır. rak bir fotoğraf vücude getir” zin için hiç t Çünkü gördüğünü$ sim parçası ile berabef ayrıca parçaladığımız resimlerin asıllar rını da neşrediyoruz. Parçaların yanında hergün tanınmış bir simanın fotoğrafını bulacaksınıfı " Parçalardan biri bu resim, diğerleri — daha evvel çıkmış veya daha sonra çit — kacak resimlere ait olabilir. Yapılacak iş şu: Bu resim parçalarınl * kesip saklamak, yanlarındaki modelle* ri de kesip ayrıca bıfzetmek, resim neş* Ti bittikten sonra modellere bakarak her üç resim parçasından bir toloğrıl meydana getirmek. Bu suretle elinizde 80 resim olacak, bunları sarih isim ve adresinizle bizt yollıyacaksınız. İşte müsabakamızın © sası bundan ibarettir. Resimlerin gönderme müddeti gazt” tede resim neşri müddeti bittikten sofi” ra üç haftadır. Bunu müteakıp neticd ilân edilecektir. Birinciye bir beşibiryerde attın, ikiâ* ciye 2,5 liralik bir altın, 3 kişiye biref altın, 10 kişiye yarımşar altın, 20 * şiye çeyrek altın ve diğer 165 akuyü” — cuya hoşlarına gidecek hediyeler y ceğiz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: