12 Mayıs 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

12 Mayıs 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tevkithaneden nasıl kaçmışlar? Müddeiumumi Hikmet Onat suçluların verdikleri ifadeyi ve suçluların kaçışlarından yakalanışlarına kadar olan maceralarını anlatıyor İstanbul o müddeiumümisi * Hikmetf j Onat; tevkifhaneden kaçıp Adanada Ya- kalanari kati! suçluları Ürgüplü Abdul lahla Antakyalı Tevfiğin nasıl kaçtık- ları, ne yolda ifade verdikleri ve tah- kikât neticesi hakkında, dün akşam üs“ tü şu izahatı vermiştir: — Firar, bundan üç ay evvei Abdul- lah târafından tasavvur ediliyor. Ken- disi, bu firarı nereden (yapmak daha kolay olacağın: düşünüyor. Yaptığı kikatta; irşaat dolayısile boş külan üst kattaki âmeliyat odasını uygun gö- Tevjik ve Abdu'leh rüyor. Evve'emirde kendi kısmında bU-| © Nihayet nisanın 21 inci günü parmaklıklı kapının iste-| dörte kalkıyor. O güne kadar Tevfiğin idini açabilmek içi bir anahtar uydurmak iâzim geldi ür hatirliyor ve bulmuş olduğu alo «haydi, kalk, kaçalım; ben her şeyi ha- yum kaşığın bir kısmını alıyor. Anab-|, Is diyor. Tarın kirip attıkları örpü parçasi-İyak — içeriden kilitliyorlar. Je anahtar haline getiriyor ve gene US-İkesilen parmaklık demirini taların bir kenara sttıkları kırık birle ğında saklıyor, Bu üç ay zarfında tertibatını ikma!| buçuk metre m ve kaçma hakkındaki tasavvurunu tat-İye sarayının en bik mevkiine koymak çarelerini düş azı Üzeri Ji, bu kısmın kapısında asılı kilidi açmağa muvaffak oluyor. Yanındakilimiş! törpü ile, üst kata çıkıyor. Ordan sonra, — saat beşte — 'Toj Orada, yanında bulundurduğu bir| kapı sarayı meydanından geçip Gül Pp dasının kapısını açmak için icap edenİciye geliyor ve bir taksiye biniyorlar. tadilâtı yapıyor ve kapıyı açıyor. Oda-| Taksile Kabataşa gelerek, nın içine giriyor, Dipteki pencerenin | bir kayikla Salacığa geçiyorlar. alttan bir dei oluyor, O gün kesme ameliyesin! biti-İdikte bekliyorlar. Üçüncü mevki bilet remiyor, Ertesi gün de gene ayni şekil-İle, Eskişehire yollaniyorlar. Tevfiği de, ameliyat odasına girip kapıyı arka-| anasile kız kârdeşinin getirdiği 49 yor. Fakat, parmaklığı yerinden çıkar-|lunu mıyor, — yağmurlu bir günde kâaçmâk kararile — aşağıya imiyor. Ir, işlerine yarıyor. NUL İŞLERİ! İki yaratılış Farkı. Bugün mektuplarımın arasında iki tane «şikâyetname: çıktı, Tuhaf tesa- düf: Birisi bir erkek, İkincisi de bir kadın tarafından yazılmış, Erkeğin söylediği şu: «Fakir, hattâ orta halli de sayılmam. Elime her ay geçen para memleketin umumi kazanç seviyesine göre vasatın her halde epeyce üstündedir. sFakat evimizin umumi durumun « dan, çocuklarımın ve karımın giyim - lerine varıncıya kadar her şeyimiz de bir.. Nasıl diyeyim, bayağılık var.. Bu adi giyinişimizi,- bu adi yaşayışımızı temin için sarfettiğimiz para ise ol « dukça mühim, ve başkalarınınkinden mahsus derecede fazla. Meselâ karım bir elbise yapınır. Bu elbisenin kuma” dikimine varıncıya kadar her e benim de fikrim Jâhiktir. Bu € arzedelim 60 liraya çıkmıştır, Sonra bakarız, bir tanıdığımızın 30 Ji- ralık elbisesi bizimkinden daha iyi. Görmez, anlamaz değiliz, anladığı - muz içindir ki üzülür. Ve işt sizden fikir danışıyoruz: Ken- di kendimizi nasıl ıslah edebiliriz?; . hizmetçimiz ile dört kişiyiz. Giyim, kuşam ve yiyim için gözlerimiz pek yüksekte değildir, işi ekseriya oluru- na bağlarız, gezmiye fazla ehemmiyet verdiğimiz de yoktur. Bununla bera- ber hiç bir ay varidat ile sarfiyatın iki ucu bir araya gelmez. Ay sonunu borg- la kaparız. Daha evvel söylemeli idim: Her ay elimize geçen para üç yüz li- radır.. Kocamın benden gizli hayatı yoktur. Gelen ve giden paranın san - time varıncıya kadar hesabı bellidir. Niçin biz böyleyiz?» Kaplanlara at cambazhanelerinde muhtelif oyunlar yaptırtmanın müm- kün olduğunu 100 küsur yıl eyvel bir Fransız keşfetmiş. Bir gün satılmak Üzere getirilmiş olan bir kaplanın de- mir kafesi önünden geçiyormuş. Kap- lan bir pençe uzatmış, az kaldı adamı yaralıyacakmış, adam kızmış, kaplanı uzaktan kırbaçla bir güzel dövmüş. Ertesi sabah ayni kafesin önünden ge- çiyormuş, kaplar bunu görünce ho - murdanmıya başlamış, ve ağam da an- lamış ki kaplanda batirlama kabili - yeti vardır, o halde ondan istifade e- dilebilir, Ben bu iki okuyucuma da gazete sü- tununda yol göstermenin mümkün o Jacağını sanmıyorum. Madem ki ken - dilerinde düşünme ve görme kabili - yeti vardır: Aksak noktayı kendilikle- rinden bulacaklardır, TEYZE Aldığım «şikâyetnames lerin ikinei- sinde kadın anlatıyor: «Dört odalı basit bir evde otururuz. Kocam, ben, bir çocuğumuz ve bir | sanat ©nâ|bu işten haberi olmadığı amlaşılmış- Abdullah, Tevfiği o uyanöriyor, Evvelce yerinden ıyorlar. Evvelâ Abdu'leh, kesilen destere parçasını da gpteshane aralı -İyerden kendini dışarıya veriyor, sonya Tevfik de onu takip ediyor. Arada İki İc bulunan eski adli- , her ikisi| birden, ayni zamanda atlıyorlar. Bu - müyor. Nihayet hâdiseden üç gün evve-İnun sebebi de,, ne olacaksak, ikimiz be- , kaİraber olalım, birimiz kalmıyalım, san- şık sapından yapılmış olan anâhtarla|ca beraber, kanca beraber» düşüncesi ha-| anahtarda, kilitli bulunan ameliyat o -İne parkının kapısından çikarak, Sirke- a dan kilitliyerek ve gene iki saat kadar| küsur kuruş, Abdullahın da akrabala- uğraşarak, parmaklık demirini nihayet | rının getirdiği 58 Jira küsur kuruş, bu bu ikinci gün, kesmeğe muvaffak olu- | firar seyahati sırasında üzerlerinde bu- Eskişehirde trenden iniyoflar, Ab- dullahın tayyarecilerden bir arkadaşı Yağmurlu günü seçmesindeki sebep, | varmış, Eskiden arkadaş olduğu bu tay Aşağıda bulunan nöbetçi jandarmanın | yareci, onu Tevfikle beraber davet edi- kulübeye girmesini ve kendisinin bu sulyor. Bunlar «pekis diye sureta daveti etle gözden kaçmasını hesaplamasıdır. kabul ediyorlarsa da, gitmiyorlar. «Bel- Adamın biri Mısra gidiyormuş. Bir dostu: — Mademki Mısıra gidiyorsun, demiş, oradan dönüşte bana bir eşek getir. AAdain Mısıra gitmiş, Mısırdan dönmüş, fakat eşeği getirmeyi unutmuş. Eşek is” teyen dostünu lde “bir görürmüş. Bir gün demiş ki: , — Yahu sana karşı çok mahcubüm, — Neden ? — Ne vakit seni görsem Mısır eşek- 'leri aklıma geliyor da.. Teşbihte hatâ olmaz... Ben de ne vakit İspanyaya ait bir söz işitsem, gazetelerde bir havadis okusam, aklıma bir fıkra ge- liyor. Şimdi gene İspanyaya alt yazıları okuyordum, Aklıma gene bir fıkra geldi. Aklıma gelen fıkrayı anlatayım: Şehirli değilseniz, yahut bir müddet şehirden uzak yaşamışsanız muhakkak bilirsiniz. Geceleri çakallar bağırmaya başladılar mı? Köpekler de havlamaya başlarlar. Bu karşılıklı bağırışmanın bir mânası varmış: Eskiden çakallar, köylerde, şehirlerde; köpekler de dağlarda yaşarlsrmış, Gü - nün birinde, köpekler çakallara bir mü- tar yerinin şeklini hamurla elde ede:| İkisi birden usulca dışarıya çıkiyor-| rahhas göndermişler, Köpeklerin murah rek, elindeki inyum kaşık sapınıllar, ameliyat odasına girince, odayı| pası çakallara dert yanmış: © aldığı şekle göre, inşaat yapan usta-| — anahtarı kilidin inde bıraks - izim köylerde, şehirlerde birkaç hastamız var; demiş, onların yanların- da bulunmak istiyoruz. Hastalarımız iyi | oluncağ'a kadar siz dağa çıkın da biz köy lere, şehirlere girelim. Onlar iyi olur ol- İmaz, siz gene köylere şehirlere girersi- niz, biz de dağa çıkarız. İ Çakallar razı olmuşlar, dağa çıkmışlar, Köpekler de köylere, şehirlere girmiş - ler. Şimdi çakallar dağdan: — Höstanız iyi oldu mu? Diye bağırırlarmış. Köpekler de köy- lerden, şehirlerden cevap verirlermiş: — Olmadı, olmadı. | * İspanya ibtilâlinin daha ilk günlerin- ligi da) de şuradan buradan gelerler İspanyalı- ala” , destere ile kesmeğe| cıktan Pendiğe kadar yürüyerek gidi- girişiyor. Orada iki saat kâdar meşyul| yorlar. Ankaranın ekspres trenini, Pen lara: Siz biraz kenarda durun, bu işi biz hallederiz. Dediler, Günler, haftalar, aylar geçti. Şuradan buradan gelenler hâlâ oradalar, Kenarda kalmış olani İspanyalılar bağırı- yorlar; — Bitti mi? Ötekiler cevap veriyorlar: — Bitmedi, bitmedi!. İMSET ——..emmre meram senar sananunsam. 2m asansnnnname cama ki bizi ele verir, mahsus çağırıyor? kuş- Kusu ile, iki-gün Eskişehir kırlarında yalıyorlar. Bir aralık Eskişehirde bir silâhçıdan, Tevfik, 23 liraya bir Vedley tabancasını, Abdullah du bir Amerikan tabancasını, #işeklerile beraber satın a- lıyorlar, Oradan da bir otobüse. bine- rek, Akşehire hareket ediyorlar, Akşehirde de, üç gün, Kırlarda va- kit geçiriyorlar. Üzerleri, başlari kir - Jenmiş olduğundan, bir ara'ık Akşehir hamamlarından birine gidiyorlar, Yı - kanıp çıkiyorlar ve giyinirken, rafta i- ki tene nüfus kâğıdı görüyorlar, İşleri- ne yarayacağını tahmin ederek, ahp, yapişık fotografları söküyor ve kendi fotograflarını toplu iğne ile iliştiriyor- lar. Bu iki nüfus kâğıdına göre, Abdul- Jah «Süleyman» oluyor; Tevfik 'de «Ke- mall» Bu isimleri alarak, kendilerin: da- ha emniyet altında gören firariler, orâ- dan trene binerek, Adanaya gidiyçi - lar. Bir gece «Ceyhoms otelinde kali - İyorlar. Ertesi gün de, köylere gidecek otobüsleri kollamak üzere, Nebinin kab vehanesine uğruyorlar. Bu siratla otel: ci Şevketin ihbarile, polisler gelip, iki- 'sini de yakalıyor, Miradân Mektuplar: Ankarada seyyar balık satışı menediliyor Pasta ve şekerleme satanlar bunlara el dokundur& mıyacaklar, fırınlarda ekmekler fırındiin çıkar çıkma$ kâğıtlara sarılacak, kasaplar ;- balıkçılar kokula ellerile para tutamıyacaklar Ankarada belediye meclisi içtimalarından intibalar / Ankara 10 (Hususi) — Belediye 7acc -| kâğıt veya kutulara koymaları, elle da lisinde yeni belediye zabıtası tallmatna-| kunamamaları esas konmuştur. pe yi mesinin müzakeresi ilerlemektedir. Mec-| balıkçılar ve saire gibi yoğl, kokulu ge lis ayın on beşinci akşamına kadar de -İlere temas eden esnaf kirli ellerile vamlı toplantılar yaparak talimatnameyi | alıp veremiyecektir. Hev türlü ticaret z çıkaracaktır. Talimatnamede yepyeni ve| san'at erbabı ile esnafın müşteri sağır ehemmiyetli esaslar konduğundan bun -| mak üzere dükkârlaruın önlerinde &€ : lardan bazılarının tatbilkma geçilmesi için | zinmeleri ve bağırmaları ve gerek bi 5 muayyen mühletler konacaktır. Tulimat-| tadan, gerek içeriden işaretle veya namenin müzakeresi tamamlanmıştır. F'a | takım sözlerle müşteri davet etmeleri — sıllarında bulunan dikkate değer hüküm | sak edilmiştir. Kasaplık hayvanlar "i ler etrafında tafsilât vermeğe devam eği-| nız belediye mezbahasında kesilebilec i yorum: tir. Mezbaha hâricinde hayvan sl i fan kasımda, | ei ibi vala v için ayrılan kis miyecek ve bü gibi etler lokan kii a bir spor vası. | cesmi ve hüsüst ziyafetlerde kullanılan" tası olacağı düşünülerek, sabahları saat) va0* ml sekize kadar tecrübe, tallın. spor ve te - Mezarlikli yi ine ire en bezzüh maksağile alçaktari ve gürültülü yıkanma, ve Ya a ö uçuşlar yapılması yasak edilmiştir. kında talimatnameye geniş esaslar 1d > yi” muştur. Yapılmakta olan yeni mezar ii bak zay a la ta önümüzdeki aylarda ölü görül şlanabileceğinden bu işler zaplı ri eek veiileslidiği gi, cile ve 40 | ea Pabileck şler zap a alınmıştır. Ölüler ancak belediyenin ©© kakların bir tarafından, diğer tarafına bi Vasıtalarile götürülecektir. anten çekmek. yasakları arasına «alın -| Değirmenciler, fırıncılar ve ekmek #W dugtiz. Bu bükme göre, e tanlara dair ayrılan kısımda çok - ler, bahçelerinin üzerinden geçmek şar - hükümler göze çarpmaktadır. Taze vi $ile birbirlerine anten bağlıyabilecekler- bayat fancala völikmekler ayrı BYE ei lere konacak ve üzerlerinde taze ve DA” Mecralar faslı, önümüzdeki yıllarda yat olduklarını gösteren levhalar bulun” Ankarada kunalizasyon yapılması karar- durulacaktır. Francala ve ekmekler ft * laşmış olduğundan; geniş tutulmuş ve ka-| rından çikarilmr çıkarılmaz, her tarafi” nalizasyon inşa edildikten sonra uyul - rmı kaplıyacak surette hususi ince b “ ması lâzım gelen hükümler konmuştur. İyaz kâğıtlara sarılacak ve ancak bu gi Talimatnamede temizlik şartlarına has-İ kilde camukünlara konulup satılacaktı sas davranılmış, ve şehrin sıhhati İçin 4-| Çuvallar ve küfeler içinde ekmek nakle" Imması lâzım gelen her türlü tedbir bi - lerinden ihmal Ve terahiden zannaltına İ Ur ahbap çavuşlar: Dalğın balıkçılar | dilemiyecektir. 'rer hükme bağlanmıştır. Yenecek: veya| Balıkçılar için talimatnameye kons kullanılacak her hangi bir şeyi içine sar-| hükümlere göre, balıkçı dükkânla mak veya koymak, için kese kâğıtlarının behemehal soğukhava elhazı bul satıcılar tarafından parmakla, ağızla 15-İve balıklar bu dolap içinde muhafâa latılmak suretile tutulması veya üflene- dilecektir, Açıkta balık taşımak, rek açılması menedilmiş, seker, şekerle-| sokaklarda seyyar ölârak balık me, pasta ve saire gibi hezır şeyleri sa - ; yasak edilmiştir. ii tamların bunları temiz vasıtalarla alıp) Sütve sütlü gıda maddelerini sat hamam Sümmani nel farla loköntalarda bulaşık kaplar, s' Biz, bütün firar safhalarını, resmen |lu ve sodalr sıcak * sularla yakandı işte bu şekilde tesbit et Suçluların | sonra, ayrıca kaynar suda bir Mi ifadeleri de, bunu müeyyeddir, Vaziye-) bırakılmak suretile hususi raflarda e tl, bize tamamile bu size nakiettiğim|di kendine kurumıya bırakılacaktır. Kİ ği gibi anlattılar, ' vehanelerin içinde berber balaman Tahkikat, bitmiştir. Evvelce işten el | mıyacak, çayhane ve kahvehaneleri” 5 içaktirilen gardiyan İsmail . Kakiı da| ve kahveler karbonatlı su ile PİR iy dahi! olmak üzöre, üç memur, vazife-| miyecektir. Birahane ve mey) 3 artık mezeler müşterilerin önün den KİŞ dırılınca hemen bunlara: mahsus 4 bir kutuya boşaltılacaktır. pe © ye alınmışlardır. Kaçıp da ele geçenlerle beraber; duruşimaları yapılacaktır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: