26 Mayıs 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

26 Mayıs 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün Rockefe!!er in ümü münasebelile Yazan: Muhittin Birgen —— «Zenginin parası züğürtün çenesini yo- rar» derler, doğrudur; dünyanın büşük para babaları hakkında insanların çe - neleri, kim bilir, şimdiye kadar ne dere- ©e yorulmuş ve bundan sonra da ne de- rece yorulacaktır! Hayatta her şeyin pa- ra olduğu bir medeniyet devrinde cihan zenginlerinin parayı namıl sarfettiklerini hikâye eden edebiyat, en çok müşterisi olan bir metadır. 97 yaşında, ölüme gale- be çalmak için, parasının bütün kuvve - tile pençeleşe pençeleşe ölüp giden buru- şuk yüzlü ihtiyarın hayatı da, ölümü de dünyanın mühim bir meselesi olmuştur. Parayı nasıl kazandı? Hiç şüphesiz, pa- ra zekâ ile, teşebbüs ile, çalışmakla ka - zanılır. Fakat, dünyada ne kadar zekâ, teşebbüs ve sâi vardır ki, bütün bir ha - yat, didine didine sarfedildiği halde, iki buçuk milyar dolarlık bir tortu bırak - mak değil, hattâ küçük bir tasarruf bı- rakmadan bile sönüp gidiyor. Sade zekâ, teşebbüs ve çalışma kâfi değildir. Bun - ların bir de yırtıcı sıfatını haız olmaları ve, hiç değilse, tesadüfün lütlünden de istifade etmeleri icap eder. İki buçuk milyar dolar! Bilmiyorum, bir insanın, ceplerini, kasalarını bu ka - dar para ile doldurmıya hakkı var mı - dır? İnsanlığı dolduran bu kadar Befa- let karşısında, bir insana derin bir hicap hissi vermeksizin, insanın insan olmak itibarile namusunu lekelemeksizin, bu kadar paranın bir araya ve bir imzanın altında toplanmıya da hakkı var mıdır? Bunu da bilmiyorum ve bilmeğe de lü - zum görmüyorum. Bildiğim bir şey varsa, böyle paralar toplıyan insanlar, mezar- larında herkezle beraber rahat rahat ya - tabilmek için bunun bir kısmını, hem de mühim bir kısmını tekrar insanlara he - diye etmeğe mecburdular. Hesabı. malüm olmamakla beraber, Rockefeller bunu yapmıştır. Denildiği - ne göre bu servetin iki buçukta birini, yahut yüzde kırkını insanlık namına la- de etmiştir. * Bunun gibi bir insan da Türkler ara - gında çıkmıştır. Zeynel Abidin Takiyef. Bundan yüz sene evvel küçük bir sur içinde, bir Türk hanının sarayından iba- ret olan Bakü şehrinin etrafındaki pet - rol kaynakları para etmeğe başladığı za- man, bugünkü bir: kaç yüz bin nüfuslu büyük şehrin yeni sekenesi arasından çı- kan bir insan, bu petrol kaynakları sa - yesinde büyük bir servet sahibi olmuş, ondan sonra mensucat sanayiine geçe - rek büyük fabrikalar kurmuş ve muaz- zam servetler kazanmıştı. Kazandığı pa- ranın büyüklüğü karşısında temiz Türk ruhunun muazzep olduğunu hissetmekte gecikmemiş olan Takizade Hacı Zey - nelâbidin, bir taraftan para kazanmış, bir taraftan da bunu fıkara için sarfetmeği kendisi için kaide yapmıştı. Onun kese - sinde toplanan altının pek çok sefaletin önüne geçtiğine dair olan hikâyeler, bü- tün Azerbaycân Türkleri arasında dil - den dile dolaşan menkibeler halindedir. Takizadenin fabrikaları sade bu adamın ailesine servet kazanmak' için değil, bel- ki ayni Zamanda binleree ve attâ — on binlerce-insanım giydirilip” kuşaltılması için de çalışmıştır. Sırf bu hayırseverliği sayesindedir ki, 'Takizade Bolşevik ihtilâli esnasında ha- yatını kurtarmıya muvaffak oldu. O gı - ralarda korkunç ve kanlı ölüm - dalgası halinde köpüre köpüre zenginlerin — ve hattâ zengin olmak istiyen fakirlerin ü- zerine çullanan kızıl isyan, Takizadenin karşısına gelince birdenbili dürmüş, kazandığı para ile fakirlere bu kadar yar- dımı dokunan bir adamı öldürmeğe kım- senin eli varmamıştır. O isyan ki, sade zenginlere değil, kudurmuş bir intikam hırsı içinde, zengin büyük babaların fa- kir düşmüş torunlarına bile hayat hakkı | tanımıyordu! Bölşevikler, Takizadenin kollarının bütün öldürme kuvvetinin kı- rıldığıni hissettiler ve önun bütün ser « vetini elinden aldıktan sonra, kendisini, Edil (Volga) ağzında güzel ” bir yerleştirdiler, Takizade orada sükün içinde ve hiç bir şeye muhtaç olmaksızın öldü ve herkes, hattâ bolşevikler de onun adını hürmetle andılar. * Parayı kazanmak lâzımdır. Parayı te- sadüfle de, yırtıcı bir zekâ ve yırtıcı bir (Detamı 4 üncü sayfada) karşısında | soN POSTA Resimli Makale: Bağırarak konuşma, tahsilsiz ve görgüsüz derler, cudak arasından konuşma, pısırık sanırlar, konuşurken — kızma, aşağı tabakadan olduğuna hükmederler, acabiyete kapılma, müdafaa ettiğin davada haksız olduğunu düşünürler. Bağırmıyan adam daha geç yorulur, fısıltısız. konuşan maksadını daha kolay anlatır, kızmıyan ber vakit için kuv- vetli, asabiyete kapılmıyan da giriştiği bütün davalarda mu- hakkak surette galiptir. SOÖZ ARASINDA İngiliz kiliselerind S | TERGÜN BİR FİKRA | eken tümsah cazband ve |dans Görüm Londra hayvanat bahçesine Çinden İngilterede köy papazlarından biri, Restam Elif Naci evinde bir tablo | 'yeni bir timsah getirlimiştir. Geldiği yapmakla meşguldü. Arkadaşların - | |gündenberi yeni yurdunda rahat ede- Daıssıla halkın kiliseye gelmediğini, pazarları Ayin saatlerinde kırlarda veya gazino- larda hep cazın âhangine ayak uydu -| | dan biri geldi: miyen, limsah müthiş bir dawssılaya rarak dans ettiklerini görünce, kiliseye — Yaptığın tabloyu görmek istiyen | | tutulmuş ve tam beş ay ağzına bir lok- de radyo tesisatı kurdurmuş. Üstelik, | | bir tanıdığım var. ma yemek koymamış. Suyun bir .köşe- sesi güzel olan papaz vaızlarını, caz — Olmaz, bitirmeden gösteremem! sinde kendi başına büzülmüş kalmış. musikisine göre besteliyerek, cemaati- — Tebüt bir kere görmek için yüz Günün birinde, gene kendi cinsinden ne okumuş, âyinden sonra da dört ba-| | 1şra verecek. yani Çinli bir timsah daha yanına kat- şı mamur bir dans faslı tertip edince, Elif Naci bir kere olmaz demişti ya, tıkları zaman ölü gibi kapalı duran kıv- kilisesi en fazla irat getiren, en - fazla| | xzünden ceymüdi; gene ayni sözü _;!;_ rım kıvrım gözleri açılmış, ve yavaş ya- kalabalık toplayan bir bar olmuş.. pa- ledi: vaş © inziva hayatından çıkmaya baş- paz bu marifetinden dolayı aforoz edi- L Olmaz lamıştır. Hayvan şimdi çok neş'eli ve Dostu iki gün sonra tekrar geldi: — | |sıhhatli imiş, — Beş yüz lira veriyor. lecekmiş. 15 liralık mükâfat için ai mae öi eR ÜĞ vvi Diy. mandı. J2000 mil kateden köylü — Gelsin görsün! Cenubi Avustralyada çiftçilik eden Dovkins isminde bir adam Londrada en| | — Dedi. Dostu gitti. Yarım saaz sowra semiiz koyun müsabakasına iştirak et -| | yanında bir âmd ile geri döndü mek için yurdundan kalkıp, haftalarca| | — İşte bu, yaptığın resmi gürebi - seyahat etliklen sonra İngiltereye var- lirse beş yüz İirayı verecek! miş: ve bütün-bu yolculuğu esnasında | * da 600 liraya kadar para sarfederek en büyük emel; olan, semiz köyun müsa- bakasının ikinci mükâfatını — kazan - mıştır. Avucuna 15 lira koydukları za- man: — Ne beis var..haftalarca zahmet çek tim amma, gene gümüş madalyeyi al- dım ya.. siz ona bakınız... demiştir. Köpek etinden başka et yiyemeyen adam Umumi harp zamanınd, Almanyada rolü oynamışlar ve tavşan diye muh - telif suretlerde yetiştirilerek halka ye- a | dirilmişlerdi. O zamandan köpek eti ye muge alışan bir serseri geçen hafta po- lise ait bir köpeği aşırıp pişirirken ya- kalanmıştır, Köpek hırsızı, verdiği ifa- dede köpek etini yemeğe alıştığını ve şimdiye kadar pek çok köpek çalıp ye- diğini söylemiştir. Mahkeme bu serseriyi altı ay hapis ve nakdi ceza ile siyasi haklarının su- kutuna mahktim etmiştir. Çerkeşte domina Oynuyan bir kör Meşhur adamların yanlışları Eline bir makas ve zamk şişesi a - lan bir zatı şerif Fransız akademisi âza- larının yazılarını tetkike ve yaptıkları yanlışlıkları meydana çıkarmağa karar vermiş, işe-akademinin kurulduğu tarih- ten başlamış, ve eserini 1883 de bitirmiş Eser 3500 sahifelik imiş. Adamcağız bir iş daha yapmış ve bu kitabı götürüp a- kademi kütüphanesine hediye etmiş. İhti- yar akademi âzaları reddedememişler. Eser baştan başa meşhur zevatın yan- lışlıklarile dolu imiş... Hergün biraz daha ümitlenen bir prens Franko kuvvetleri günden güne ilerle- dikçe, her gün biraz daha sevinen bir in- san vardır. Bu zat sevincini son günler- de üç gün bayram yâpmak suretile iz - har etmiş. Bu zat İspanya kralinin ikinci oğlu Don Jaine deBaurbendir. Kendisi - nin tahta getirilmesi melhuz değilse bile, hanedan âzasi olarak yaüşamağı bugün - kü vaziyete tercih ediyormuş. YETESE N ee eemn e e esmeenneme erm eee tanımadığı bir yabancıyı öksürüğünden tanır, amuzuna değen elin sahibini an- lar, saatin kaç olduğunu bir el araştır- masi ile bilir. Mükemmel domina oy - nar. Hüseyinin derdi koçanlı bir dönüm arazisini ekememesidir. Senelik vergi olan bir lirayı vermek güç geldiği için bu araziyi satmaya karar vermiştir. Hüseyin bütün kasabada hangi evde kimin oturduğunu kaç nüfus olduğunu bilir ve hergün girdiği evinin kapısı- nı sormadan kolayca bülur. İSTER İNANMA! masıdır. Resmi şekli ise yazın hakikâten geldiğine nakil vasıtalarının kanaat getirdikleri gün başlar, Nakil vasıta- ları ise henüz bu kanaati edinememişlerdir. Zira bütün Hususi şekli bugünlerde olduğu gibi güneşin erken doğ- | vapurlar, trenler, tramvaylar elân bahar tarifesi üzerine Mması, geç batması, toprağı gittikçe artan bir sıcaklıkla ısıt- | işlemektedirler, Fazla olarak tramvaylarda pencera ac - ması, ve şurada burada denize girenlerin görülmiye başla- | mak ta yasaktır. İSTER İNAN İSTER İNANMA! Filistinde evlenme pazarı Filistinde nikâhla karı alacak kimse - ler bu karılarını pazarda para ile satın jalıyorlarmış, asgart fiat 50 İngiliz lirası imiş. Bunların güzellerine 100 İngiliz li - rasına kadar para veriliyormuş. »Bundan başka Filistin bekârları, pa - zardaki kadınlarla kız kardeşlerini de ]rubadule ederlermiş. Vasati olarak Pi- listinde her erkeğin bir buçuk karısı var« miş. isi | Çerkeşte 304 doğumlu Hüseyin is - minde biri vardır. Gözlerinde hiç bir ârıza olmadığı halde dünyaya - gelmiş, fakat bilâhare çiçek çıkarmış, iki gözü birden kör olmuştur. Hüseyin, altı nü- fus sahibidir. Bir kahveye girdiği za- man, sanki o kahvenin iç lertibatını görüyor ve biliyormuş gibi sormadan istediği yere gidip oturur. Şahsımı hiç İSTER İNAN Bir arkadaşın anlattığına bakılırsa yaz mevsimi İstanbul şehrine biri hususi, diğeri de resmi olmak üzere iki şekilde gelir. . ve 'şistemli sulama ile iki misline çıkâ” açlık sebebile bir çok köpekler tavşan | ,Salâhattin ve İsviçreli müşavir Dr. GrU” Sözün Kısası Yazı Çok Olduğu için Ege mınl.ı.ı.k';smdı Büyük bir baraj İnşa ediliyor Bergama, 25 (Hususi) — Devlet büt çesinden ayrılan otuz bir milyon lira tah”* sisatla memleketin muhtelif yerlerind başarılacak büyük sulama işlerine büyük bir hız verilmiştir. Nafıa Vekâleti - tarafından — muhtelif mıntakalarda şubeler ve postalar teşkü edilmiştir. Su işleri umum müdürü Salir haddin ve sulama işleri için İsviçredefi celbedilen müşavir Dr. Gruner başlıyafi — sulama faaliyetini tetkik için seyahat€ — rdır. Bursa ve Süsığırlık havali” ik eden mütchassıslar pazar 8 nü Gediz mıntakasını baştanbaşa gcıcre* Gedizden nasıl istifade edileceğinı tesbit etmişlerdir. , Bakır çayın derhal temizlenmesine V€ —— 'sularının kabili istifade bir hale getiri” mesine karar verilmiştir. Mütehassıs Df —| Gruner Bakır çayda kaybedilecek vakii” — le, geniş bir sahanın küçük Menderes gİ" bi bataklık haline gelmek tehlikesine işa” ret etmiştir. Bu itibarladır ki Bakır çay” da derhal faaliyete geçilmiştir. Gedizden Manisa ve Menemen ovalari” nın istifade etmesi için bu kısımda bif baraj inşa edilmesi muvafık görülmüş” tür. Evvelâ Gedizin yatağı temizlenccek ve büyük bir baraj inşa edilecektir. B* raj, Akhisarla Salihli arasındaki Mar* mara gölünde toplanan sudan istifadü edecektir. Bu suretle barajda zaptedile” cek su ile hem kış mevsimindeki su tağ” kınlıklarına meydan verilmiyecek, heti de yaz mevsiminde baraj sularından SU* lama işlerinde istifade edilecekti-. Mene” men ve Manisa ovalarının verimi, fi caktır. İnşa edilmesi kararlaşan — baral ' için bir proje hazırlanmak üzeredir. YA& mevsimi içinde eksiltmaye konuşulacak” — tır. Li Cellât ve Belevi gölleri bu yaz mevsit — mi içinde kurtulmuş olacaktır. Bu sahâ” da üç buçük milyon lira sarfile meydant getirilen tesisat ümit edilen iyi neticeleri — vermiştir. Kanallar hazırdır. Yaz mevsi' — mi içinde kanalların Menderese bağlal” ması suretile asırlardanberi biriken Bi taklık suları denize akıtılacak ve Cel İ kış mevsiminde artık ortada kalmıy8t — caktır. İ Nafıa Vekâleti su işleri umura müdüfü ner dün Mendereş mıntakasını - tel 4 başlamışlardır. Büyük Mendereste Sökü | ovasının sulanmasını gözden geçirmekt€” dirler. Çine çayı üzerinde bir baraj in$i” | sı muvafık görülmüştür. Söke ovasınlfi suyile sulanması ve Menderese akan ne çayı sularının istifade edilir bir | konması, ancak bu baraj sayesinde temif', | edilecektir, b | Akçay ve Mu'ıüreslen östifade ıd*" rek Nazilli ve Sarayköy ovaları da sult | hacaktır. g 'Bütün bu işlere başlarıdığı için. ihsli qı mevzuu olan projeler hazırlanmaktadi! Su işleri umum müdürü ve mütehi iki güne kadar otomobille Adanaya f deceklerdir. Oradaki sulama işleri den geçirilecektir., **kX | aeaamnk aüi bi pT Biliyor musunuz ? — | 1 — Avrupadan Amerikaya ilk kaç yıl evvel, hangi tarihte gitmiştir” | 2 — Ankara hangi yılda devlet kezi olmuştur? v 3 — Danimarkanın nüfusu ne kadtf ” dir? (Cevapları Yarın) * Dünkü Suallerin Cevapları: 1 — Darmstadi şehri Almıııyl "a, Hesse eyaletinin payitahtıdır. Darm ) ri üzörinde kurulmuştur. 82 bin nüf! vardır. 2 — Tarihte «Bir inkilâpta ve bir VŞ te muvaffak olmak için cür'et, W'e:ifh jne cür'et ve dalma cür'et uıım * meşhur Fransız ihtilâlcisi Dantondur" M 3 — Asurilerin meşhur pıyibh“vlj- Ninuva milâttan 606 yıl evvel Med Kiaksar tarafından yıkılmıştır

Bu sayıdan diğer sayfalar: