27 Temmuz 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

27 Temmuz 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

itimad ediyorum. p Fakat bu sözü söylerken hiç düşün- İdüz mü? Vicdanınıza tahmil .Hîğiniı sır çok ağır bir yüktür, d meydana çıkması için, ihtiyatsız. 25 sarfedilecek bir tek kelime kâfi- " Bu kelimeyi ebediyyen muhafaza Heceğine, bir dilsizden başka, hiç kin- kıBüvenwıew_ Aksini iddia edemezsi- t Size şu kadar soracağım. Rüya hiten sayıkladığınız vâki değil mi yalnız mi yatarsınız? Bazan hn landığınız vakit nöbet gelir mi? %k ». Kâfi... Böyle çok elddi mesail- i Yâalnız hüsnü niyetin kıymeti yok- ;%Suhihinm namüs ve şerefi noktal t%mdan bile tehlikeli olan vu vâdi M li esefle reddederken bunu şahsı- | karşı yapılmış bir hakaret telâkki 7 enizi de rica ederim. "Ş: sözünü bitirince beni kemali cid- B le selâmladı. Sonra sesinin ahen- A değiştirerek: a Fakat, dedi, eninde sonunda kabul *ğimiz tarzı hal ne olursa olsun, hç lemirde, tehlikenin zaman vu - Ühu tahminde yanılıp yanılmadığı - .khunlımal.ıyız. Zabit efendi, bu hu- Si €en doğru malümatı siz verebilir- iz, Söyleyiniz bakalım. Yarın sabah- Pı;ıleh yok polislerin sizi civarda a b hu:?nağa başlıyacaklarını tahmin et- * haklı mıyız? şımla tasdik ettim. — * z Ylşıîli bir tavırla: Brda; al dedi, biraz düşündü, şu suali boz, Beygirinizin, Gauthier'nin ölümü T tlhda telef olduğu doğru mu? Könil bnşıxşıı eğdim. k ösle üz kendine lmnu_ıuı- gibi hafif Sözüne devam etti: ;_ŞU halde, * ta oradan baş- ]mm?-klardm Taharriyatın kısa sür » h&k lâzım. Netice ne kadar çabuk ta- İr:ğ ederse o kadar iyi olur... Mye kutusunu açmış, parmağile, ülhm kt bir tarzda kutunun muhtevi- karıştırıyordu, —* iç şüphe yok ki, tehlike ne ka-| ) dî";mıızolurnoniıhene de ufak | N iyan polisler, uzun müddet a- :Rh“ıllrdır, meğer ki... Alin Müddet beni süzdü, sonra başıhı ;Nx M'İer ki, derhal bulsunlar. lî'nkııl Gozıtlacaklar? Bittabi sizi, başkasını q_uî sizi! Diri veya ölü olarak... Ter- N ölü olarak... 5 ı,bî:lyet beni öldürmekte karar kıl - Zannettim., Zaten bu âkibete — C hazırlanmıştım. Baridane: F * zaman emrederseniz! dedim. Ii,'hl Marki kaşlarını çattı ve kat'i İfade ile; y Zabit efendi, dedi, bize çok paha- hd:'lloi.q. gene sizi öldürmek niye- N"Ğlurmdığxmı söylemiştim zan. îlş:"q"—'llanm silkti, konta ve vikonta ıhîuânnnedçrim yegâne kurtuluş yo- | Nm h:îj Esasen k;:ı düşünceli olan ,, MAdiseden şüphe bile etmiyen po-| ; aldatacak güzel (ertip edltı:îş î..;':’l sahne! Bu işi iyi idare etmek *—d T güç bir şey değil. A, “ece bir cesede ihtiyaç var, Bura- ğ Sök uzakta ve Gauthier'nin ölümü | İ xhhn çok yakın bir yerde, bir uçu- b dibinde bir ceset... K” nüddet gözlerini yere dikti, dü- 1 'îi.ı-. daldı. Vikont (Antuvan) şöyle DA *eda bulunduü: & bi Vet efendim amma, elimizde böy |a fSset yok. Bunu nereden tedarik ,2? Bir mezardan çıkarmak ni- ' Misiniz ? Ki başını kaldırarak güldü: (Antuvan), muhayyeleniz bir ro- Nımuhıyyelesinc benziyor. Zahir, Sk de, bu zifiri karanlıkta, me- Xl.ı a ölü taharrisine çıkacağı: | Nı Yapsak bile, gene düşünceniz saç. ,wrlıler ne kadar akılsız olurlarsa S ÇAN Malettayin bir kadidi aradık- 'f;m:şı cesedi diye kabul edip he- — Bt varakası tanzim ederler mi sin ; hluııtıdıı tercüme edebi rOman Sizi yeminle temin ederim ki sözü-| sanıyorsunuz? Çünkü, nihayetülemr, | büsbütün arttırdı, şimdi bana hitap e- maksadımız, bu zabıt varakasının tan - zim edilmesidir, değil mi? Herkesin na- surette ve tabii bir ölümle ölmesi lâ - zım. Emniyet ve selâmetimiz buna va- beste! Çehresi tekrar ciddileşti, yüzüme sâ- bit bir bakışla bakarak: — Zabit efendi, dedi. Sizin hesabımı- za çok müteessirim. İsmini, sıfatını ve şâhsiyetini kaybetmenin bir insan için pek ağır bir şey olduğunu tasdik ede - rim,.. İşte sizi bekliyen âkibet budur! Yaşıyacaksınız, söyledim ve tekrar ediyorum. Fakat, ayni zamanda, her| hangi bir mezarlıkta üzerindeki kita- beşile bir kabriniz ve içinde de baki - yei izamınız bulunacaktır. Buna müta- vaat etmekten başka yapılacak hiç bir şey yoktur. Sırtımda bir ürperme hissettim. Öl. meğe hazırdım, fakat ölümün mevzuu bahsolmadığını yavaş yavaş anlamağa başlamıştım. Mevzuu bahsolan şey baş- ka bir şey, belki ölümden de beter bir şeydi... Vikont (Antuvan) gene itiraz otti: — Fakat bu nâşi nerı bulacağız? Marki elile sert bir hareket yapa- rak onun sözünü yarıda kesti ve: — Burada! dedi, XXIV Bu sözü bir süküt takip etti. Kalbi- min darabanı ürtmağa, şakaklar: buz gibi ter damlaları birikmeğe başla. dı. Korkuyordum, Karanlıktan, cinden, periden korkar gibi, içimde müphem bir korku vardı. Marki (Gaspar) ın in- cecik sesi, içimdeki müphem üzü -— — ——— Tercüme eden: H, V. diyordu, — Zabit efendi, zihnimde bu işin iyi sek | zarında, zabit efendinin ölmüş olması | ve fena taraflarını iyice muhakeme et- Bu| ve kabil olduğu kadar az esrarengiz bir | tim, Fakat artık kat'i kararımı verdim. Bu karara siz de makul bir itiraz serde- demezsiniz; çünkü siz de bizi müşkül mevkiden kurtaracak bir çare bulamâ- dınız. Binaenaleyh, bu kararı gayri ka- bili itiraz ve gayri kabili temyiz olmak üzere, aynen kabul etmek mecburiye- tindesiniz. Mahkemede yemin eder gibi sağ eli- ni yukarı kaldırdı: — Zabit efendi, bügüne kadar Toülon mevkii müstahkemi erkânıharbiyesin. de, süvari yüzbaşısı Mösyö Andr& Narey idiniz. Artık o değilsiniz. Süvari yüzbaşısı Mösyö Andr& Narcy biraz sonra ölecek; onu bu âkibetten hiç bir şey kurtaramaz, zira onun hayatı« öl- mez adamlar» için ölüm tehlikesi teş. kil etmektedir. Ve bu dakikadan itiba- Ten «zabit efendi> diye hitap etmeme artık imkân kalmıyan siz, intihap ede- ceğiniz her hangi diğer bir nam altın- da yaşamağa devam edeceksiniz. Fakat burada, bu evde mahpus olarak yaşıya- caksınız. Bu mahpusiyetiniz ancak bir müddet devam edecek; zira size ebedi bir mahpusiyet tahmil edeçek değiliz. BVu memleketteki ikametimiz müddeti- ni azaltmak bizim elimizdedir. Sizin hatırınız için, bu müddetin, bugünden a | itibaren iki, yahut üç seneyi tecavüz sızlık, hastasızlıkda karar kılıyordu. etmemesini temin edeceğiz. Etrafta şüphe uyandırmamak şartile, ne kadar kısa bir zamanda gitmek kabil olursa gideceğiz. Sizi de beraber götüreceğiz. (Arkası var) ı Yeni neşriyat ı Matbua tumum mücür.üğünün fotoğraf sergisi Matbuat umüm müdürlüğünden: İdaremiz taratından 1938 senezi şubatı sa- nunda Ankarada açılmış olan Türkiye tarih, güzellik ve iş memleketi adli foto sergisinin ikincisi, gene Ankarada önümüzdeki 1038 |. senesi Ukbaharında açılacaktır. Bu sergiye de, birincisinde olduğu — gibl yurdumuğdaki profesyonel ve amatör fo - ıwınnınn da iştiraki ârzü- ecildiğinden, san'atkârlarımızın, yardumuzu — tarih, tabil güzellik ve her husustaki inlilüplarımız ba- kımından tanıtâcak ölan artislik resimleri hazırlayabilmesi için şimdiden keyfiyeti ilâ- Ha lüzum gördük. Sergide jüri tarafından seçilen birinci, i- kinel ve üçüncü fotograflara Idatemlz Lürü- fından gene birer şeref diplaması verilecek- tir. Marks ve Engelsin hayatları — Bu isim | Rltında Hikmet Kıvılcımın bir abı İhlişar etmiş ve matbaamıza gönderilmiştir. FEVKALÂDE TENZİLAT Beyoğlu İş Bankası karşısında COŞKUN MAĞAZASI Coş;u. Ticaret Odasının müsaadesile ve Bir ay müddetle Büyük Tenzilâtla Geç gelmiş ve gelecek sene- ye bırakmasını istemediğimiz” büyük mikdarda yazlık keten, pamuklu, ipekli keten, — son moda kumaşlar — satılacaktır. Bu emsalsiz tenzilâtı maruf COŞKUN manifatura mağazası temin eder. Fiyatlar Maktudur. Nasır ilâcmı kullandık- tan sonra o kâdar rahatım k! Ayaklarınızı sıcak suda banyo ettikten sonra nasırlara “Dermin,, sürünüz. kısa zamanda bu ıstırab membalarından — kurtulursunuz! GEREETERERENEN — | -— Hususi Hastanenin ASahiplsri Nakleden : İsmet Hulüsi ——— L Nafiz bir tabutçu .-teneşirci dükkânı açmıştı. Doktor Nafizle, doktor Hüsamettin| — Fakat tabutçu dükkânının açılma « iyi arkadaşdılar, Muayenehaneleri kar İsile beraber Hüsamettinin hastanesi « şı karşıya idi. Onların iyi arkadaş ol -İnin işleri de fena gitmeye başladı. Has. malarma belki bu bir sebepti. Fakat a.|taneye gelen hastalar sabah uyanır u » sıl her ikisinin de hasta cihetinden fa-|yanmaz karşılarında sıralanmış tabut- kirin fakirirolmalarıydi. Haftalar ge «|ları teneşirleri görünce fenalaşıyor * çer, muüayenehanelerinin kapılarını ça“|lar, ve hemen o gün Hüsamettinin has- lan olmazdı. tanesinden başka bir hastaneye gidi « Bir gün oturmuş konuşuyorlardı. | yorlardı. Mevzu dönüyor, dolaşıyor, hep para - Hüsamettin, Nafize adam gönderdi; tabutçu dükkânının hastane karşısın- Hüsamettin: da çirkin bir manzara teşkil — ettiğini — Benim aklıma bir şey geldi, dedi. | söyletti. — Hayırdır inşallah! Nafiz, kendisine gelen elçiye: — BSeninle ortak bir hususi hastane| — Bundan tabii ne olur, dedi, Bir ta» açalım. bütçu için en münasip yer; hastane Öteki güldü: karşısıdır. Hastanede ölen olursa uza - — Hususi hastane para ile açılır En' ğa gitmeden buradan lâzım olan her taşağı yüz bin lira lâzım. Bu para ne şeyi tedarik ederler, İsende var, ne bende... Günler geçiyordu. Artık Hüsametti. — Birer piyango bileti alalım, Bi -İnin hastanesine bir tek hasta bile gel rinci ikramiye yüz bin lira değil mi? (miyordu. Gerçi Nafizin de ticareli yo- Sana çıkarsa da ortağız, bana çıkar -| lunda değildi amma: sa da.. — Adam sen de, diyordu, doktorluk- — Çıkacağına pek itimadım yok am-| 44 ne kazanıyorduk ki! ma bir tecrübe edelim, Bi a aELLA Hernen o gün birer bilet üldlür. Ve Günün birinde Nafizin dukkın.mı:ı Ş aa İ kapısı açıldı. İçeri Hüsamettin girdi. piyangonun keşidesini beklediler, Pi - Ren Nr © P ggi epey solmuştu. Bir kaç zaman yango çekildi. Nafiz numaralara bak . İki hali H tL Yüz bin lira Hüsamettine çıkmış -| ©VYEİki ha kalmımış v y t. Koşa koşa Hüsamettine gitti: — Nafiz kardeşim sana bir ricaya — Kazandık. Husust hastaneyi aça- | Beldim. cağız. — Hay hay emret! — Piyango sana çıktı mı? — Ben senin iyi bir arkadaş olduğu- — BHayır bana çıkmadı, sana çıktı.|nu eskidenberi bilirdim. Senden ricam Ha bana çıkmış, ha sana.. ga. — — Hiç de öyle değil, aramızda bir| — Söyle! mukavele varmı da.. — Dükkânını buradan başka bir ye« — Yahu konuşmadık mı? re naklet; yapacağın bütün masraf da — Ben seninle şaka ettim. bana ait olsun! Nafiz şaşırmıştı. Arkadaşından böy-| — Ne istersen yaparım, fakat bu im- le bir şey beklemiyordu. Eğer ona çık- kânsızdır. Hem burası bana uğurlu gel- miş olsa, derhal Hüsamettini ortaklığa di. alacaktı. — Seni zorla attırırım. — Ben de sana gösteririm, — Ona da imkân yok. Ben ticaret Nafiz, Hüsamettinin yanmdan ây -| yapıyorum. Tabut ticareti — serbesttir. rıldı. Hiç kimse beni buradan atamaz. * — Çok para vereyim! Bir'iki -ây geç Hüsamettin gü -|- — Pen kimseden sadaka almam zel bir bina yaptırdı. İçerisini tefriş et-| — 0:' bin lira! ti. Mükemmel bir hususi hastane vü -| — Olmaz. M cuda getirdi. — On beş bin! Nafiz de hasta gelmiyen kabinesi.| — Olmaz! çe ni kapadı, Hüsamettinin hastanesi kar-| — Ya ne mŞenıu:ı. şısında boş bir dükkân buldu.. onu ki-| — Hakkımı! iş raladı. — Hakkını mı? : Hüsamettin hususi otomobiline bi -| — Evet, hastane sermayesinin yarı- nerken, Nafizi gördü: sını! — Burada ne yapıyorsun? Hüsamettin çarü nâçar razı oldu. — Kabineyi bıraktım, daktorluktan x ümit yok, Ticaret yapacağım,. Şi ö kua — Haydi hayırlı olsun. ç İki eski ıı-kaıdışi şimdi hususi bir öylerki eski arkadaşının | hastanenin sermayesine yarı yarıya or- hılşıg"l;ııyîylî;:d.mn gülüyordu. O git-|tak sahibidirler. Nafizin ortaklığı yale tikten sonra da Nafiz güldü; nız dostlukla değil, kâtibiadilde ynpıl- — Sen görürsün! mış sağlam bir konturatla da bağlıdır. Ke x Yarınki nushamızda : Ölüm korkusu Nafiz bir tabutçu, teneşirci dükkâ - nı açmıştı. Her gün boy boy tabutları teneşirleri dükkânının camekânına sı- Yazan: Peride Celâl

Bu sayıdan diğer sayfalar: