14 Ağustos 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

14 Ağustos 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İttihat ve Terakkide on sene 17 inci Azerbaycanda kısım No. 31 son İttihatçı Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen AÂzerbaycan hudutlarından çıkarken kat'i surette anlamış bulunuyordum ki, insan doğup büyüdüğü siyasi camıa siyasi vatan içinde kuvvetli olan insandır Ben, kendi nefsimde teerübe etmiş olmakla bilirim ki, insan da üstünde doğduğu siyasi toprağın hudutların- dan dışarı çıktığı zaman garip ve mu- hacir oluyor. Vatan, enternasyonalist lerin vehm ettikleri gibi, nasyonali lerce kullanılan bir edebiyat kelimesi değildir. Vatan, iktısadi ve siyasi bir mefhumdur ki insanların hayatlarını kexdisine sımsıkı bağlar, Vatan, bizim hayatımızın kendisidir ve onun selâ - metle yürüyüşünü temin edecek olan bir takım içtimai bağların umumi ve müşterek bağlarından ibarettir. Bir ta- Tafla bu bağları kopmuş olan insancarın, öbür tarafta ayni bağları tekrar vücu- da getirebilmelerine kadar çok zaman ve belki de bütün bir hayat geçer. Türkiyeden Yunanistana, isteye iste- ye hicret etmiş olan Rumların doğdük- ları vatanın hasretile dertli olduklarını çok iyi biliriz. Bunun için, biz Türkler, “aramızda mikdarları gittikçe artan Azerilere karşı hususi bir alâka göstermeğe ve onların — «Kendi memleketleri olan » 'Türkiyede sür'at eniden kök salma- larına yardım etmeğe mecburuz. Azerbaycanın hududlarına ilk girdi- #ğim gün duyduğum hisler, yukarda söy- | * lediğim gibi, beni o kadar kuvvetlen- dirmiş ve canlandırmıştı. İki buçuk se- nelik bir ikametten sonra, © nududlar- dan çıkarken artık kat'i surette anlamış | bulunuyordum ki, insan içinde dağu| büyüdüğü siyasi camla, siyasi vatan i- çinde kuvvetli olan insandır. Arkı -| da böyle bir vatanı olabilen insan, di yanın her tarafında kendisine bir va- tan yapabilir; fakat, mutlaka böy ir vat ve -bilhassa- kuvvetli bir vata- na dayanmak şartile! Arkasında bir va- tanı olmıyan zayıf ve kuvvetsiz düşmüş | uya geçsin, her za- 'Türk, eTaş yerinde ağır- san da, taş gibi, ancak yerde ağırdır. Bolşe- rek - istediği bu haki- kat, inkârı imkâmı olmıyan bir hayat ve cemiyet müdafaasıdır. Nitekim, ni- | hayet, bugün, o da «vatan» kelimesini | kullanmıya mecbur oluyor. AZERBAYCANIN SİYASİ VAZİYETİ Üzerinden on beş senelik bir devrin süngeri geçmiş olan bu hikâyenin so- nuna, bu bahse ald bazı siyasi mülâha- zalarımı da kaydetmekten kendimi ala- madım. Bunu, her nevi siyasi mülâha- zadan veya bir maksaddan âzüde ola- rak, bütün hayatımda takib ettiğim saf fet ve samimiyetle yalnız, Türkiye, A- zerbaycan ve Rusya arasındaki müşte- rek ve «zaruri» dostluğun yüksek men- faatleri namına yapmak istiyorum. Bu bakımdan belki faydası olur. Dünyaya iş gözlerle bakan bir adamm, on beş bir geçmişten sanra, her nevi tesirlerden kurtulmuş olabilece- i kabul edenler, aşağıdaki sözlerin derin samimiliğini kolayca anlıyabile- ceklerdir. * Ben, gerek Kafkasyada, gerek Azer- baycanda siyasetle hiç meşgul olma- dım. İnkılâbların ve politikaların ve bilhassa komite politikacılığının ne de- mek olduğunu çok iyi bilen bir adamın, aklı başında olduğu Mmüddetce başka türlü hareket etmesi caiz de değildi, Be- ni, gerek Tifliste, gerek Baküda aylar- ca takib etmiş, aylarca hakkımda tah- çin kendini toplıyarak: — Hay hay! dedi; çok iyi olur, emre- dersiniz... 'Tarifeye bakıp tren santini öğrenmek için tekrar istasyona girdiler. Yarınki nushamızda : Otuz senelik ahbap | N. Kren Yazan : Rusçadan çeviren : H. Alaz l kikat yapmış olanların, günün birinde beni istintaka çektikleri zaman, ellerin- deki koca dosyada bana sorulabilmek üzere yalnız bir «Tanin» kelimesinin manası ile, İstanbul ve Ankarada gör- müş, olduğum vazifelerden başka bir şey bulamamış olmaları da bunu g; terir. Bununla beraber, sırtında Os - manlı imparatorluğunun öh senelik ve mütarekeden sonraki devrin bir iki nelik siyasi vukuatından alınmış hisseyi ftaşıyan bir adamdan şüphe etmek ca di. Bilhassa bu adamın vaktile içinde bulunduğu siyasi zümreye mensub ba- zi insanların Kafkasyada kâh nal kâh mıhına vurmak suretile yaptık! siyasi faaliyetlere aid müşahedeler var- ken büyük inkılâbın mühafazas: ve mü dafaası ile mükellef olan teşki! den şüphe etmesi ve benim laşması gayet tabil idi. Bid: küya gitmemek hususunda in da bundan ileri gelmişti. Orada bulunduğum detce hiç bir işde hiç bir siyasi mülâhaza dermeyan etmedim; rejim aleyhinde ne bulun- dum, ne de muhitimde, b asında m lerin tetkiki lanmanın, yani evvelâ ikt lerin tetkiki usulünün tec: yaptım. Bütün derslerimde li ilim yolundan gittim. Yegâne k: tim, olsa olsa, din için, i din v ni akide için ilim yapmamaktı; benim de vazifem zaten bu değildi. Ben $ olmıyan bir hoca idim. Bütün bunlara rağmen, inkılâb ben- den şüphe etti; buna, ma; n materyalist tısu yasi alâkadar olmamış dı. Hoca ve 'kitab getirmek üzere İs- tanbula göndermiş olduğumuz zata ver- diğim ilk ve son talimat, getireceği in- sanların siyasetle hiç alâkadar ulmamış bulunan bir ilim muhitinden seçilmesi- ni sıkt sıkı tenbih etmek olmuştu. İs - mail Hikmet ve Halil Fikret, hakikaten böyle unsurlar ve tam manasile kâmil iki genç ilim adamı idiler. Halbuki, be- nim arkamdan bunlar da oturamadılar. Bir tanesi, bir sene sonra — tecrübi ruhiyat âletleri almak üzere Almanya- ya gittiği zaman, çıkarken kendisine vüdedilmiş olan avdet vizesi verilmedi, ötekinin de bir müddet sonra mukave- lesi feshedildi, Demek oluyor ki kabahat bende ve bizde değil, Azerbaycanda idi. Yani, bütün bunların sebebi, Azerbaycanın Türk oluşunda Idi; Türk oldukça onda nasyonalist — temayüllerin artması korkusu vardı. Nasyonalizmi sevmiyen inkılâb da bunun böyle olmasını iste- miyordu. Bilhassa Azerbaycanda Tür- kiye mühabbetinin tezahürleri meydan- da olunca inkılâbın bu hareketi höş görmemesi, ilân ve müdafaa ettiği pren- sipler bakımından gayet tabil idi. Acaba, Rus inkılâbı, bu meselede lü- zumundan fazla hassas olmuyor mu du? Acaba, bu meseleyi daha objel bir şekilde mütalea etse, bazı noktalar- | da Azerbaycana karşı daha geniş ve mü- samahakâr bir gözle baksa bu petrol memleketini inkılâba daha samimi bir tarzda bağlıyamaz mıydı? Ben zihnim- de bu meseleyi* tamamen objektif bir bahis halinde çok mütalea ettim; üs- tünde çok düşündüm. nihayet, bazı hü- kümler ve kanaatlere vardım ki onları bugün söylemek isterim. Belki bu söz- lerden ameli bir fayda hasıl olur. Bun- ları on beş sene evvel söylemiş olsay- dım, belki de bir takım taze hislerin tesirlerinden mütoessir olmuş bulun- mam ihtimali hatıra gelebilirdi. fakat, bugün öyle değildir. Bir takım taze duygüuların tesirleri şöyle dursun, bel- ki de geçen on beş sene içindeki hâdise- |lerin kontrolünden istifade edilmeğe imkân haml olmuş bulunuyor. (Arkası var) a-|ler, ona, SON POST4A | — © halde, söyle - mermekte ısrar edi yorsun! İşkenceden |korkmuyor musun? Delikanlı! Bil ki, ha- yatınla — oynuyor - sun. — Ben. hiç kimse tarafın - İdan gönderilme - dim, Casus da deği- lim. Böyie bir isna- di kabul etmem! Doğrusu bul, Delikanlının bir şey söylemiyeceği - ni anlıyan hâkim - bir hafta |enüsaade ettiler. Bir hafta içinde her şe- yi itiraf etmediği takdirde, ya doğru - dan doğruya idam yahut buraya idileceğini.. ; |işkence kuyusuna a- öldürü irdiler. Giv.. odasına kapatıldığı zaman, bir müddet ayal durdu, Olan biteni göz- İlerinin önünden geçirdi. Nihaye: haya- tının büyük bir tehlikeye maruz bulun- duğunu.. hapishaneden sağ çıkmasının imkânı olmadığını anladı. ü arasında, bü- yük babası Zâli, dayısı Rüstemi halırla- dı. Onlar.. çok uzaklarda ve herşeyden habersiz idiler. Onlara, bir haber gön- derebilse.. ne yapıp yaparlar imdadı- na gelirlerdi. Kendi: |mazlarsa, muhakkak, lardı, Delikanlının düşü da bıraktığı hizmetcisini hatır tün parası onun elinde idi. Ona bir ha- ber gönderebilse, mutlaka son sür'atle gider, büyükbabasını, dayısını vaziyet- ten haberdar ederdi. Giv.. iki gün, kapalı odasında, böyle bir imkânı bulamadığına yandı, durdu. Gece, üzüntüsünün tesiri altında bi- raz kendinden geçmi. İ risinin kendisini dürttü; f kanlı! Delikanlı» diye seslendiğini duy- du.. Rüya gördüğünü zannetti. Gözleri, karanlıkta bir şey görmüyordu, Bir e- lin uzanıp kolundan çektiğini duyunca, ürktü.. öldürülmesi ihtimalini düşüne- rek, birdenbire, doğrulup oturdu: — Kimsin sen! Ne istiyorsun? diye bağırınca, karanlıktaki adam, yavaş sesle, korkmamasını söyliyerek onu teskin ettikten sonra, kapısı önünde bekliyen nöbetci olduğunu.. hizmetci- sinden haber getirdiğini anlattı. Hizmetci, onun, efendisinin rmahbus bulunduğu odanın kapısında nöbet bek- liyenlerden olduğunu anlamış.. o da iki İsi arasında muhabere vasıtası olmayı İkabul etmiş. Nöbetci, karanlıkta Givin yanında çömeldi. Hizmetcinin söyledik- lerini şöyle anlattı: — Seni götürdükten sonra, elbiseleri- sana ait olan şeyleri almışlar, Götür- müşler, — Hizmetcinin mevcudiyetine dikkat etmemişler. Hancı ile arası iyi olduğu için, o da, onun hakkında kim- seye bir şey söylememiş. Senin atını da almışlar. Hizmetçininki duruyor. Hiz- metci senden, ne yolda hareke: edeceği hakkında talimat istiyor. Şunu da söy- liyeyim, ki.. ben seninle hizmetcinin a- rasında haber getirip götürmeyi üzeri- me aldım, Kaçmıya kalkışırsan.. 0 za- man iş değişir. Bil, ki buna hiç göz yum mam. Aranızda habercilik yapmaktan da vazgeçerim.— Hizmetçine de böyle istiyorum. Hizmetcim.. bir deri kâğıdı, bir kalem, biraz mürekkep temin etsin. yarın gece nöbete geldiğin vakit bunla- yı bana getir. Bir mektup yazmak isti- yorum. İstediğimi yaparsan, parmağım- Giv ;ob;çîye, kendisine hokka ve kalem getirdiği takd pormağındaki altın yüzüğü hediye edeceğini vadetti İşkence kuyusunun yanında başını taşa dayadı ve €ünledi daki altın yüzüğümü sana hediye ede- ceğim. - Dedi. Nöbetci.. ertesi gece, herkes uyuduk- tan ve gece yarısını geçtikten sonra nö- bete geleceğini.. istediği şeyleri getire- ceğini ve yazı yazabilmesi için de ko- ridordaki zeytinyağı lâmbasını verece- ğini söyliyerek odadari çıktı. Giv.. sevincinden sabaha kadar uyu- yamadı. İranı, Zabulistanı, büyük ba * bası Zâli, dayısı Rüstemi.. anasını, ba- ba: kardeşlerini, evini düşündü. Bu düşünceleri arasında, gözlerinin önün- de, sevgilisi Tomrisin hayali dönüp do- laştı. Zavallı kız.. kim bilir ne kadar pe- rişandı ?Her hâlde, gizli gizli ağlamak- la vakit geçiriyordu. Giv.. günün saatlerini ıztırablar, sa- bırsızlıklar içinde geçirdi. Gece, hiç u- Odasının kapıst — tıkırdadığı bayılacak kadar heyecanlandı. Kap! çılınca, başka birisinin gelmesi ih lini düşünerek yerinden kımılı a Kapının içinde, sağ elinde kılıç.. linde yağ lâmbası bir adam kendisine bakıyordu. Delikanlı, f A sesini çıkarmadı; çünkü, bir gece karanlıkta kendisile konuşan nöbi nin bu adam olup olmadığını bnml!:. duü. Kapının önündeki adam.. Givi, Üj an tetkik ettikten sonra, yağ '.mb; ni kapının içine koydu. Koynundan deri kâğıt.. kuşağı arasından bir # le bir toprak hokkâ çıkardı. Onlari Jâmbanın yanına bıraktı. Sonra a) # kalkınca, onları almasını işaret Sonra, kapıyı çekip kapadı. , (Arkas ver) yumadı. Nöbetcinin gelmesini bekledi. p İstanbul Üniversitesi Arttırma, Eksiltme ve Pazarlık Komisyonu İlânları İşin özü Lira ——— Haseki hastanesinde tedavi paviyonu inşaatr Gureba hastanesinde nisa- iye pavyonu İtamiralı ve operasyon kısmı inşası 124687 92 85002 57T Keşif bedeli Muvakkat teminat İhalesi —— 2.9937 perşembe # saat 15 de Lira 7485 29937 perşembe 'J Baat 16 da. 1 — Bu işe ait şartnameler ve evrak şunlardır: A ) Eksiltme şartnamesi. B ) Müukavele projesi. C€ ) Bayındırlık işleri genel şartnamosi. D ) Huşusi şartname. E ) Keşif cedveli, silsilei fiyat cedveli, metraj cedveli. F ) Proje, İsteyenler bu şartnamelerden Tedavi Kliniği projesini 7 lira, Kadın ve projelerini ise beş lira bedel ile Ünivers'te Rektörlüğünden alabilirler. 2 — Yukarıda yazılı fki iş ayrı ayrı kapalı zarfla Üniversite Rektöclüğüö” ihale edilecektir. 3 — Eksiltmeye girebilmek için muvakkat teminattan başka Bnyındırlıl; kanlığından alınmış 1937 senesine ait müteahhitlik vesikasile beraber da 100 bin liralık bina inşaatı taahhüdünü iyi surette ikmal ettiğine dair verecektir. bir vesih e 4 — Teklif mektupları ihale saatinden bir saat evveline kadar lln.lvâ'd Rektörlüğüne makbuz mukabilinde verilmiş olmalıdır . 5 — Posta ile gönderilecek mektupların nihayet ihale saatine kadar olması ve dış zarflarının mühür mumu tada olacak gecikmeler kabul edilmez. Az Çok Kilo Kilo 7000 9125 7000 9125 500 500 500 500 200 200 Tıp Fakültesi lâboratuvarlarında mevcut hayvanlar için alınacak be$ş gd ile iyice kapatılmış olması şarttır. pi (5080) Muhammen — Muvakkat İhale # ü fiat teminat __ap 18898f 55 13 lira 45 3,5 25 85 e yyem Üniversite Rektörlüğünde ihale edilmek üzere açık eksiltmeye konulm! mq Şartname ve lislte pazartesi ve perşembe günleri Rektörlükte görülür. (67 5 Doğut | te, T

Bu sayıdan diğer sayfalar: