16 Ağustos 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

16 Ağustos 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“8 Sayfa TEE EA Ormanlardan kat'iyat yapılmasına izin verildi Ormanlarımızın muhafaza ve inki -|dir. Sömi Kok fabrikası geçen seneki şafını istihdaf eden yeni orman kanu- nu, gelişi güzel ormanlardan kesim ya- pılmasını menetmiştir, Kanun tatbik znevkiine, iki buçuk aydanberi, girmiş bulunmaktadır. Fakat kanun tatbik mevkiine gireceği sıralarda dun ve kömürcüler fiatları birdenbire yük - seltmişlerdi. Odunun çekisini 300-350, kömürün kilosunu 5 - 6 kuruşa kadar çıkarmışlardı. Ancak kanunun, büsbütün orman - lardan kesim yapılmasını yasak etme- diği anlaşılınca fiatlar biraz inmiştir. Bugün odunun çekisi 260 - 280 kuruş- tur. Kömürün kilosu da # kuruşa ka- dar satılmaktadır. İstanbul ve r vilâyetler orman müdürlükleri köylünün zati odun ih - tiyacı ile satacakları mikları lesbit et- meğe başlamışlardır. Dört nüfuslu bir köylü ailesine 50 kental (bir kental 100 kilodur) miktarında odun kesme müsaadesi verilmektedir. Nüfus ço - Zaldıkça beher nüfus başına da 10 ken- tal ilâve edilmektedir. Satış için de ö- tedenberi köylü kendi vesaitile ne mik tar satış yapıyorsa bu miktar üzerin - den müsaade edilecektir. Hükümet, yeni kanunla bir taraftan ormanlarımızın muhafazası gayesini gütmekle beraber diğer taraftan da milli servetimiz olan maden kömürle - rimizin istihlâk ve revacını temin et - mek istemekledir. Fakat hâlen Zon - guldaktaki Sömi kok fabrikasının is - tihsalâtı olan Türk antrasiti mikta- rı İstanbulda mevcut havagazı kum - panyalarının çıkardıkları kok kömürü mikları ve bunların yekünu mahrukat İbtiyacını karşılamaktan uzak bulun - maktadır. Bu itibarladır ki, yeni kanunla da, ormanlarımızın inkişafına engel olun - mamak şartile, kat'iyat yapılmasına müsaade verilmiştir. Kat'iyat, teşrini- evvelden sonra yapılacaktır. Esasen Bisandan teşrinievvele kadar orman » lardan kat'iyat yapmak yasaktır. Zonguldak Sömi Kok fabrikasında 20 ocak vardır. Bunların senelik istih- salâtı 60.000 tondur, İstanbul ve Ka- dıköyünde mevcut üç havagazı fabri - kasının istihsalâtı mecmuu da ancak 50 - 60 bin ton tutmaktadır. Şu halde Sömi Kok ve kok olmak üzere bütün istibsalât senede 120.000 tonu geçme - mektedir, Bu ise ancak İstanbul, Anka- ra, İzmir gibi şehirlerimizin talepleri- ni kârşılayabilmektedir. Münhasıran bir çok evlerde odun sobaları kullanılmasından ve odun kö-| devam etmekte, âsiler, hükümet kuv. mürü yakılmasından dolayıdır ki, Sömi | vetlerine karşı silâhla şiddetli mukabele- Kok ve kok kömürü bulunabilmekte «İlerde bulunmaktadırlar, KYTTPNE Li talepleri temin etmiştir. Bu sene de te- min için tertibat almıştır. Sömi Kok fabrikası kurulurken 20 ocağın beş se- ne içinde 120 ocağa çıkarılması düşü » nülmüştü, Eğer bu ocaklar yapılabilir- se madenlerimizden mahrukat ihtiyacı temin edilebilecektir. Şimdi mevcut 20 ocak günde 150 ton sömi kok vermek- tedir. Sömi Kokun toptan beher tonu kam yona teslim 21, perakende 22.5 lira - dır. Kok toptan 16,5 Yradır. Peraken- de 18.5 - 19 liraya satılmaktadır. Diğer taraftan resmi dairelerde ma- den kömürlerinin kullanılması vilâyet lere bildirilmiştir. Hatayda Türklere karşı Tecavüz tekrar şiddetlendi Kargaşalık devam ediyor (Baş tarafı 1 inci sahijede) Türklere karşı yapılan tecavüzlerin ta- hammül edilmez bir hal aldığını bildir- mektedir. Antakyada, Türklere, sokaklarda, tast- gele kurşun atılmakta, müsellâh Arab lar, masum ve silâhsız halka ateş açmak- tadırlar. Sokaklar bir karışıklık ve kar- Hüşalik manzarası arzetmektedir. Bir çok Türkler tevkif edilmektedir. Hayat dur- muştur. Mahalli hükümet, postahaneye, ajans. ve gazete muhabirlerinin harice çeke- cekleri telgraflari kabul etmemek emri- Bi vermiş bulunmaktadır. Amuk ovasına inen aşiretler, Antakya» nın içinde ve dışında silâhlı gezen De- mirgömlekiilerle birleşmişler, şarki Ha- tay'ı kordon altına almışlardır. Teşkil ettiği bir çetenin başına geçen Mustafa Kuseyri Şamdan Kırıkhana doğru hareket etmiştir. Şehirde Türk ve Arab mahalleleri ay- rılmıştı. Anarşinin Sancağın diğer te- raflarına, bilbassa İskenderuna siraye- tün şehir heyecan ve endişe içindedir. Şam propaganda dairesi de Türklerin bir çoğunun tevkifini itirafta beis görme- mektedir. İsyan devam ediyor Cezirede kanlı bir anarşi hüküm sür- mektedir. Halk, hayaflarını kurtarmak için, kafile kafile, Türkiyeye iltica et- mek temayüllerini göstermektedir. Bü- tün mıntaka alevler içindedir. Deirizor- da petrol istasyonu yakılmıştır. İsyan hareketi hâlâ olanca şiddetile “ Son Pönta 5 nin edebi tefyikam 3 kısmın hülâsası Yazan: SELAMİ İZZET kendine hâs bir ustalıkla hemen sözü değiştirdi: «Seni bugün amma da şımartmışlar, dedi, bu ne tüâletl> 5 Sordum: — «Şık mıyım?» Şöyle bir süzdü; — Bebek gibisin, dedi. Yalnız keme- rini ters ve fena bağlamışsın, elbisenin bütün güzelliği gitmiş... Bir iki parmak darbesile kemerimi düzeltti, teşekkür ettim. Mazlum garib bir gülümsemeyle yüzüme bakıyordu: «Bir türlü büyüdüğüne inanamıyo- rum Sevim, benim gözümde hâlâ beş , | yaşında çocuksun!» «Sizinle beraber büyüdüğümü gözü- müze sokmak için torun sahibi mi ok mam lâzım?..» Bunu biraz resmi, biraz da sert söy- Jedim. Mazlum duraladı, bu resmiyete şaştı. Bir müddet daha senli benli ko- muştu, fakal benim ciddi ve resmi mu- kabelelerim karşısında o da ciddiyetle «Bayan Sevim» «siz» diye hitap etmek iyetinde kaldı Mi SÖN POSTA RE Denizin dibinde Acıklı bir ölüm (Başınrafı 1 inet sayfada) Bu kaza, vilâyet merkezine sekiz kilo- metre mesafede Kozlu tahmilât iskelesin de vukua geldi. Bu iskeleden kömür yük- leyen Doğan vapurunun çapası her han- gi bir ârıza ile kopmuş ve denizin dibin- de kalmıştır. Vapurun bulunduğu yor, alelâde dalgıç oelbiselerile dalınması «mühim: addedilebilecek bir derinlikte- dir; dalgıç tâbirile 25 kulaçtır. Çapayı çıkarmak işini üzerine alan dalgıç, Keçi Mehmed isminde eski bir dalgıçtır ve fakat seneler var ki bu işi terketmiştir. Muvazzaf dalgıcın bhâsta bulunması bu emekli dalgıcı vazifeye ça- gırmıştır. Dalgıç su altında çalışırken dışarıda bava dolabını çeviren işciler, birer ucu dalgıca bağlı işaret ipi ile hava hortu- munun denize doğru âni bir böşarima yaptığını görmüşler ve aşağıda bir kaza olması ihtimâlinden endişeye düşmüş- lerdir. Verilen işarete karşılık gelmeyin- ce kaza ihtimal olmaktan çıkmış, kat'i bir mahiyet almıştır. Dalgıçlar, deniz altında çalışırken te- neffüs ettikleri havayı, başlarına giydik- leri tasın tepesindeki bir süpaptan salı- lar halinde suyun yüzüne çıkar, Dışarıda çaresizlik içinde kıvrananların gözleri, su üzerinde fokurdayan kabarcıklara di- kilmiştir. İşaret ipi ile cevab alınamama- sina mukabil deniz üzerinde, bir insanın teneffüs fasılalarile kabarcıklar görün- mektedir. Bu kabarcıklar su altında ka- zaya uğradığı tehmin olunan dalgıcın ya- şadığına alâmettir. Dışarıdaki hava dolabi muntazaman çevrilmektedir. Ve fukal bir müddet sonra su altındaki dalgısın hayat müjde- cisi gibi su östünde beliren hava Kabar- cıkları gitt&çe azalmağa, bir insanın ne- fes fasılalarından daha uzun aralıklarla görünmeğe başlamıştır. Derhal koşturulan bir otomobil, hasta- nede yatmakta olan muvazzaf dalgıcı pi- jamasile almış, vak'a yerine getirmiştir. Suya giren dalgıç arkadaşının yanına koştuğu zaman şu manzara ile karşılaş- muştar: 5 Dalgıcın sudan çıkarmak istediği bü- yük çapa ufki vaziyetini kaybederek devrilmiş, hava hortumunun üzerine düş- müştür. Biraz ileride de ellerile başında- ki tası kavramış ve o vaziyette kalmış olan zavallı dalgıç Mehmet yatmakta- dır. Kazasının vukuile kurtarılma teşebbü- sünün yapıldığı zaman srasında geçen saatler zavallı dalgıcı yavaş yavaş hava- sızlıktan boğmuştur. Arkadaşının cesedini çıkaran dalgıç bu ölümün çok ıztırablı ve feci olduğunu söyledikten sonra şunları ilâve etmiştir: — Eğer arkadaş, dalgıçlık san'atinde en küçük bir ihmalin en büyük bir teh- like getireceğini düşünüp suya dalma- de Gönül kadar güzel olsaydım: diye içimi çektim. Onu bu ilk kıskanışımdı. Neden kıs- kandığımı bilmediğim için yazmıyo- rum. Daha doğrusu biliyorum... Hayır bilmiyorum. Y 4 Bir haftadır defterimi elime alma” dım. Eğer kış olsaydı, muhakkak defte- ri tutar, sobaya atar, yakardım. Meğer hissiyatı ortaya döktükten sonra oku- mak da güçmüş, Düşünceler bir gelip bir geçiyor. Kâğıt üzerine nakşedilince sanki vücudlanıyor, cisimleşiyor ve in- san kendi hislerinden korkuyor. Düşün- celerimi yazıp okuduktan sonra bir şe- ye hayret ettim. Ben ki, herkesin kal- binden geçenleri bilirim iddiasındayım, * Bugün annemin tembelliği vardı, ka- nepeden kalkamıyordu. Gönül, teyzem, ben, Halkevi içtimai yardım kolu mü- sameresine gittik, Teyzem yemeği biz- i yedi. Mazlumdan gelen son riektubu ve alem eml ke m ny mem amasnl okuduk. Mazlum Ankarada, Harbiye- nin Laşınması ana oğulu ayırdı. Bereket versin Mazlum haftada iki üç mektup! yazıyor. Buna teyzem de hayrette. — Ayrıldıktan sonra muhabbeti art- tı! dedi. Sonra anneme döndü: — Naciye, dedi; Mazlum gene bizi davet ediyor. Ankarayı görmemek ci - nayettir, diyor. Ne zaman gideceğiz? verirler. Kullanılmış pis hava kabarcık» | şe İGeçenki bilmecemizde kazanan ar keli © yy i I Ağustos tarihli bilmecemizde ka-|tep 230 Sabiha Muhiddin, İstanbul 4” zanan talihli okuyucularımızı aşağıya a yazıyoruz: İstanbulda bulunan okuyu- 276 Sevim Pulat. CEP AYNASI (Son Posta markalı) cularımızın pazartesi perşembe günleri) #9 uncu mektep 4 den 43 Muzaffer, Bö? öğleden sonra hediyelerini bizzat idâ-| apı orta mektep 204 Şevket Çuhadar, Sİ rehanemizden almaları lâzumdır. Taş- ra okurlarımızın hediyeleri posts ile| Belsan, | gönderilir. Birer masa saati İstanbul kız lisesi 50 Bedin Beşkurt, İs - tanbul birinci mektep A/3 den 88 Nezih Er- kal, BİRER ŞIK KEMER Çay nahiyesi nahiye müdürü oğlu Kadir Oğuz, 6 inci Kor. muhasebecisi Ali Rıza oğlu Kemal Gürkan. MUHTIRA DEFTERİ Mimar Acem Zağrap sokak 2/1 den H. Sen, İstanbul 49 uncu meklep 30 Saide Gümüş. ALÜMİNYOM BARDAK (Son Posta markalı) Kumkapı Nişancası Mabeyn çeşme sokak $7 Lâmün, İstanbul Sirkeci Ankara caddesi 191 de İsmail, İstanbul Selçuk san'at mek - tebi 318 Lâmla, İstanbul Erkek ilsesi A/5 den 385 Ekrem Olguner, DİŞ MACUNU İzmit Harp silâh ve vasıtaları K. lığında Birinci şubede Veli kızı Hatice, İzmit piyade alayı 3 üncü tabur komutanı binbaşı Bekir Sıtkı oğlu Orhan, İstanbul 48 inci mektep 164 Zeki Altındıl, Vefa erkek lisasi C/4 den 360 Nurettin. R DİŞ FIRÇASI (Son Posta markalı) Rize Nafla müdürü kım Feride Taşdemir, | Adana İstasyon caddesi kahveci Kerem Al yasıtasile Niyazi Oralar, Beyoğlu $ üncü mek ame sanamassakasuasananmmaan saa sananeeunanns sane s0me sen dan evvel yamna bıçak almağı unutma- saydı, bu feci âkıbelin yüzde doksan ö- nüne geçebilirdi. Bu gibi ahvalde bir dalgıcın ilk yapa- cağı iş, hortumu, işaret ipini ve boynun- daki ağırlık için konan kurşun levhaları kesmektir. Dalgıç elbiselerinin içinde ha- va olduğundan bu suretle ağırlık ve bağ- lardan kurtulan dalgıç tıpkı bir şaman- dıra gibi suyun üstüne fırlar. Maamafih ecel bu.. yazılmış... Ni ; ki i * — Benim yerimde olsaydın anlar- dın... Annem gene mahzun, Kırk altı ya- şındadır ama hiç göstermez. Buna vağ- men altmişlık tavrı takınır, Teyzem an- nemden beş yaş büyük, fakat öyle ne- şeli, öyle çaçarön ki, görenler annem- deh on Yaş gerç sanırlar; Tsrar ediyor: — Haydi bugünlerde gidelim. Gönül ne der bilmem ama, Sevim gitmek için can atıyor. Hem sana Ankaraya gide - lim de gece gündüz gezelim demiyo- rum. Sen gene oteldeki odanda yan ge- ip yatarsın... — Çocuklar bu yaz Adaya gitmek istiyorlardı. Mayısta Ankaraya gider- ters bana bakıyordu. Onun için yazın en büyük zevki plâjdır. Dağ sporuna da ezbere hayran. Bütün kış, Beyoğlu vitrialerindeki kayakcı modellerine baktı durdu. Bir akşam, bir vitrinde, kar gibi görünen ince bir neftalin tabakası üstünde ka kene baktı baktı da: çar gibi kaymak çok güzel şey olacak! dedi. yaklarla kayar gibi görünen bir man- Br pie yük — Uçsuz bucaksız karlı sahalarda w)| Bir biz ordan oraya dolaşlık. — Kim bilir, ne soğuktur, dedim. Bermütad ablamın K — Yok canım, insan kayarken üşür| sardı. Bugün de bütün güzelÜğ, Jadde" bane Boğazkesen 55 da Samibey Çamlıca Alemdağ caddesi tem sokak 8 de Süreyya Meriç, a SULU BOYA Zanguldak Urayı bando (o âmiri gi Fevziye Akdoğan, Beyoğlu Parmakkapi kâr sokak 16 Hamdi Yetiş, Eminönü # Za lik şubesi başkanı Avni kızı Nermin, Ağ. Cebeci Bağalürler sokağı 44 de Vi (Son Posta markalı) İstanbul Atabey han No. 5 de Lat” vas, Şehzadebaşı Bekbanlar sokak 29 öf met, Kumkapı orta mektep EL. Dalgıç, $$” ci mektep 143 Sedat. KİTAP İ Fevzipaşa Ş. 51 şefi Adıl kızı Şükran köprü Paşazade damadı oğlu No. 149 ÖL ya, Tire sorgu hâkimi Necati oğlu ir nemen hükümet karşısında Hakkı Kın Aâmmer, Urla Vatan mektebi 303 Gürbüz, Çarşamba Hoca Kadı sokağı Oy meli Abdullah oğlu Kemali, Taşköpfü £4 türk yolunda 120 kahvede Rasim, F. X4 demiryolları depo müdürü Bekir kım © de, Bayramıç bakkal Mes'ud oğlu Yusuf yoncu, Kastamonu Dutdibi mahal Dedirgazi sökak 20 de Muzafler, KART v Merzifon orta okul 2/A dan 9 Rifat “4 Kastamonu İsfendiyar B. mektebi 2 defi Buşra Erden, Gümüş Hacıköy Celâl KI. Samsun tütün fabrikası kıyımhane d ru Tahir kızı Semiha, Vezirköprü AS relsi oğlu Demir Bilek, Kilis varidat mM ru oğlu Edip Yazgan, Bandırma H 0 GC. Ümit, Ankara Musabey muhasebesi X talar sokakta Muammer, Adapazar DÜ met caddesi pulew malül subay Tevfik © Mudurnu Halkevi spor kolu azasından Organcı oğlu, Pulatlı zahireci Hüsnü $ Saadet, Ankara Yenice mahallesi D kak 46 da Kırşehirli Şemseddin, Kilis di layı B. 4 komutanı yüzbaşı Naci kız Adapazarı maliye memuru Ömer oğlü gan, Ankara adliye sarayı civarında Geri 4 apartımanında Ahmed Esengin, Edir” Atik Alipaşa eami sokak 7 de Nuriye Edirne Kizilay tahsildarı İzmali Hakkı “4 tasile Heri, Harbiye okulu Tbr. 3 ii Bnb, Ziya oğlu Nejad, Edirne gümrük W. yene memuru M. Ekrem oğlu İorahiin. Si kara İsmet ik mekteb Savcı AT 4 Ankara Doğanbey M Tekkeş sokak © 'Turgud, yüksek ziraat enstitüsü talebe kâtibi Halli Klile Yavuz, Pendik 23 caddesi Azayan evinde Şinasi, Ankara * ye meydanı Ali Rıza kahvesinde İb#” Byüp orta mekteb 2/A dan 87 Mümine “ can, Gedikpaşa Dürdani Ali sokak 16 3 Gönül birdenbire hülyasından $ di; — Buna şüphen olmasın!. dedi. yp Ona bu zevkleri tattıramıyacak © erkekle evlenmiyeceğine eminim. si Bugün Ankaraya gitmek iste rum. Ama gidersek Mazlum çok & necek, Israrla bizi davet etmesi © lü göreceği geldiğindendir. Teyzem yeniden ısrara başlayınf”* d nem; yi — Bir kere doklora sorayım, © yım havası bana hasıl gelir, dedir. il Teyzem ellerini çırptı: ” — Oraya yıllanmağa gitmiyor, f haftada havanın ne tesiri olu”... Mazluma geliyoruz diye yazacağı” Ablam atıldı; & kişi de odur. Her halde beni dafaa eder, beni aklı başında, beti yerinde bir genç kız telâkki si ni de saklamaz. Ablama göre “© öğ sönük” Halkevinin müsameresi çok & çok alibaba, tanıdıği ğ Teyzem ahbablarile konuşmaği wi)

Bu sayıdan diğer sayfalar: