3 Eylül 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

3 Eylül 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— Amerikada garip kanun | ve memnuniyetler Nevyork mezarlıklarında kuş ve tavşan avlamak, Florida da komşunun ahçısını ayartmak, Newjer- seyde akşam altıdan soni ra köpeklerin havlaması memnudur, Nevyorkta at hırsızının cezasi idamdır Oklahamada devlete aid göllerde balina avlanamaz (!) Amerikada günün yirmi dört saati zarfında, kanunsuzluk yapmadan, mev- zu nizamlara aykırı hareket etmeden yaşamak imkânsızdır ve eğer, Amerika- da şimdiye kadar yapılagelen kanunl: Tın her maddesi bik — edilebilse mevcud hapishaneler adam almaz, çok muazzam mücsseseleri de Hapish lere çevirmek icab ederdi. Zira yedider yetmişe kadar suç işlemiyen tek adam mevcud olmuyacaktı bi Ama cilerden biri, hukuk — kütüphan raflarında istif edilmiş olan bütün kanun rını karıştırmış, fe- ndan fazla kanun çıkardı- ma her sene niden Oklohamada devlete aia göllerden bi- rinde balina avlarsanız; cezanız hapistir. Nevyork mağazaları pazar günü mum fiatlarını il edemezler. Aksi takdirde para cezasına çarpılırlar. Nevyorkta at hırsızlığı, cezası en ağır olan — suçtür. Suçlu, icabında ha elektrikli sanda yada idam bile edilir. New Jerseyde, Collingswoodda sabah saat sekizde ve akşam' altıda, köpeklerin havlaması kanun ile menedilmiştir. Nevada eyaletinde, umumun geçtiği caddelerde deve güdmek yasaktır. Nevyorkun, herhangi kuş ve yahut tavşan avlamak memnudur. Arkanzasta, öküzlere boyunduruk — tak- mak yasaktır. Klintonda, hiç kimse, ta- vuklarını, davarlarını, hattâ kaplanlarını zincire vurup dolaştıramaz. Nevyorkta güneş battıktan sonra, mü- cevherat alım ve satımı yasaktır. Denverde, bisikletle gezerken, ayakla- rınızı ön tekerleğin yüksekliğinden faz- la yukarıya kaldırırsanız, karakolu bay- “larsınız. Alabomada pazar günleri domino ay- namak memnu GÖNÜL İ 18 yaşında genç kız, İki çocuk annesi — «Ben 18 yaşında bir kızım, se. Ziz aydanberi bir erkekle tanışıyo- rum, bu zat ailesinden yenı ayrılmış 2 çocuk babasıdır. Kendisile tanış- mamız bir arkadaşın takdimi ile ol du Ve aramızda derhal anlaşma baş- ladı. Beni seviyor. benimle evlen. mek istiyor. Ben de ona mütema; lim, fakat evvelâ mes'ud olup ola- mıya sonra da ailemin mu- wafakatini alıp — alamıyacağımdan korkuyorum.» * Bu sabah aldığım bu mektup bana birkaç hafta evvel Ankaradan almış olduğum bir mektubu hatırlattı. ŞLERİRA | Yi D ” | | | Alaskada, resimlerini almak için ayı -| lar rahatsız edileme: | Oregönda, otel ve yahut pansiyonlar. |da yatak çarşaflarının boyu, muhakkak |surette 2 metre 70 santim olmalıdır. Ak- | takdirde suçlular 300 dolar cezaya çarptırılır. Virjinyada üç pazar arka arkaya kili- ! ye gitmiyen idam olunur. Gene garbi Virjinyada pazar günleri aksırmak ka-| hetsizl Tennessee'de herhangi bir şeför, geçe- ceği yolları on gün evvelinden, aid oldu- Ru makama haber vermekle mükelleftir. Bir bi maçında, herhe bir bahse girişmek, kumar oynamak demektir. Bu çtur ve 100 dolar cezayı müstel- da zemdir. Sigara kutularını açarlı füzerindeki varidat pulunu da y Aksi takdirde kaçakçılık suçile, 6 ay hapis ce- yersiniz, rtmalısmız. zamı mal Karolinasında, otel İbulunan ikişer kişilik karyolalar arası isgari 60 santim mesale olması kanun iktizasındandır. Öregon ve Vaşington şeh nünlarına göre, otomobil sa raşanlar, — otomobillerinin koyduğu tüzami sür'atten daha hızlı git- tiğini ilân edemezler. Misuride, demiryolu üzerine sabun bi- rakanlar hapsedilir. | Corciyada, zulmü ile İştihar eden diş hekimleri hapse girer. Louisiana'da — kadırların taktıkları iğnelerin 3 santimden fazla - zun olmaması iktiza eder. Yeni Meksika eyületinde, bisiklet ı.! yahut herhangi bir arabaya, ahenksiz ses çıkaran korna veya klâkson takmak in ka- belediyenin şapkalarına memnudur. Floridada, komşunun alçısını — ayart- ayakkabı ile yemin | esnasında Onda da bir genç kız kendisile aynı müessesede çal:şa evli bir erkeği sevdiğini söylüyor Bu sonuncu. sunda erkek hiç olmazsa karısından ayrılmıştır. Ve görülüyor ki bana gelen nümünelerinde his dalöleti hastalıkları hiç değilse hafiflemek- tedir. * Ortaköyde Bayan «A, N.» ye: Kanun bir Türk kızının yabancı kandan bir erkekle evlenmesine bir şey demez. Fakat cemiyet bu kadını affetmez. Avam tabiri ile mı bo- zük telâkki eder, benim de: tamamen haklıdır da. Meseleyi mü- nakaşaya girişemeyiz. Bu bir histir. Mantık oyunları ile hırpalanmıya gelmez, kırılır toz olur. TEYZE | koştular sarı, si SON POSTA HÂDİSELER KARŞISINDA Çorapsızlık modası Bir tarihte İstanbula Rus mültecileri gelmişlerdi. Hemen hepsi de beş parasız- dılar. Kadınlarının başlarına giyecek şapkaları yoktu. Uzun sarı saçlarını yi- kayabilmek için lâzım gelen sabunu ala- mıyorlardı. Bir çare düşündüler.. Ve ni- yet buldular.. Uzun sarı saçlarını kes- tler. Eski bluzlarını yırtıp, kesik saç. larının üzerine sardılar. Onları görenler oldu. Pek azı - acıdı Pek çoğu da beğendi. Beğenenler h, kumral, düz, r ve üzerlerine birer ma Rus başı denildi. geçli, cık saçlarını kesti bez bağladılar.. Bu Ve moda oldu. * Sokakta çorapsız gezeti kKağınları gör- dükçe bu Rus başı modasını hatırlıyo- rüm. « Kadın sokağa çorapsız çıkamazdı. Hat- e bile daima çorap giyerdi. Ço- peklisi vardı, ajurlusu vardı, koyu vardı, açık rengi vardı.. Her elbi- seye göre çeşidi ayrı, rengi ayrı olurdu. Çorab sağlam bir şeydi. Çabuk çabuk eskimezdi. Fakat sonradan nedense çorabın çabuk eskiyenini, yani çürüğünü piyasaya çıkardılar. Çürük ço- rablar en aşağı bir buçuk liraya satın a- lınıyordu! Fakat bir gün bile dayanmı- yorlardı Hergün bir buçuk hira çorab- parası veremiyen kadınlar bir çare düşündüler ve nihayet buldular. — Çorab giymeyiz! Dediler. Evde . çorabsiz gezdiler, sokâ- ğa çorabsız çıktılar. Onları görenler ol- du. Pek azı acıdı geçti, pek çoğu da be- ğendi. Beğ çeşid, çeşid, çorabları çi nenler koştular, renk, re p tonekelerine mmek moda oldu, Ve bu modaya an kadın kalmadı. Senelerce evvelki Rus başı modasile, bugünkü çorabsızlık modasının menşe- leri tamamile birbirinin aynidir, İsmet Hutüsl yavaş gittiği ar ile ölay edilen bir aü alay eden kendisile lere nanik yapâbili! er *Suzi set in sup» cümlesini doğru telâffuz edebilirseniz Filadelfiya — polis- leri Barhoş olmadığınızı tasdik ederler. Ternesse'de, sokakta gezerken eski şarkıları ıslıkla çalarken yakalanırsanız, 50 dolar nakdi cezaya uğrursınız. Nevyorkta milli bayrağı, müzayede ile veya rehine koymak büyük bir suçtur. Garbi Virjinyada, bir ecnebinin köpek beslemesi memnudur, Vapur abonman ücretlerinde tenzilât yapıldı Haliç, Akay ve Şirke purlarının İktisât Vekâli edilen tarifeleri gelmiştir Eylülden mut yriye va- tasdik Tar içler 1 Haliç va let tarafınaan verilmiş memurlarile, belediye ve devletin üc- vetli memurlarına nısıf tarife üzerinden sbonman karneler: verilecektir. Yani bunlar da devlet memurları giti nısıf ücretli tarifeden istifade Akayda: Tam ücretli nelerinde yüzde on ter tır. Bu tenzılât, an yapraklı karnelere de şâmildir. Şirketi Hayriyede:! Boğazın karşı - |lklı iskeleleri arasında tek biletlerden dörder kuzuş indirilmiştir. Yeni liman tarifesi Liman isşletme tarifesi 15 — eylülde tatbik mevkiüne girecektir. Hamaliye ücretlerinden 25 kuruş, 375 kuruşluk gruplardan 25 kuruş in Diştir, Sa - lon hamaliye ücretlerinden de tenzilât yapılmıştır. Yolen salonundan geçe - cek bağajlar tasnif edilmiştir. Diğer limanlarda İzmir Himan işletmesinin dahili ti -« caret hamaliye ücretlerinde 75 kuruş tenzilât yapılmıştır. Mersin ve Trab zon liman işletmelerinde de muhtelif nisbetlerde tenzilât icra kılınmıştır. Türkkuşunun tayyare filosile nasıl uçtum ? Tayyarecilerden biri karaya indikten sonra arkadaşına takıldı: “ Tam dört defa kanadına dokandım, anlata- madım. Adalara gidelim diyordum ,, Yazan! Naci Sadullah şladılar; Ço- j çorapçılar | İstanbul havalarındaki gezintiden bir başka intıba Dün, İstanbul üzerinde bir saat süren uçuş yapan filodaki tayyareler- den birisinde ben de dıim, Fakat ne yalan söyliyeyim: Dünkü uçuşum, geçen seferki uçuşum kadar korkusuz geçmedi. Sermayesi Dev | o1 müesse: 'ib'?' Yeşilköyden hareket ettiğimiz zaman saat tam ona on vardı. Uçacağımız istikametleri, en önde gi- den tayyare tayin ediyordu. Biz onu, o kadar yakından takib ediyorduk ki bi- zim tayyaremizin kanadile klavuz tay- yarenin kanadı arasında hemen hemen bir metre mesafe kalıyordu. Önde giden tayyarenin sağında u tayyare de bi- zimle tamâamen ayni hizada uçuyordu. Onun ve bizim arkamızdan da birer tay- yare daha geliyordu. Bu suretle, beş tay- yarelik filomuz, havada çok muntazam es teşkil etmişti. diğim tayyareyi kullanan genç pi- lot Hilmi, hareketimizden evvel beni o- şum yere iyice bağlamış, ve: — Sakın, demii kıp ta, bir tehlike ye binmeye henü ce alışmamış yolcuları bağlamaklığımız, onlara et vermek istememiz- Yar si iy Tayyarenin tekerlekleri karadan ke- ildikten sonra pilotun bende evvelâ şüp- he uyandıran bu teminatını haklı bul- dum. Çünkü Türkkuşunun yeni getirt- tiği bu küçük tenozzüh tayyaresi insanı, yeni yapılmış asfaltta giden bir lüks otos mobil kadar bile sarsmıyordu. Fakat beni ilk ürküten şey, tayyarenin önünde gördüğüm bir cam borudaki si- jyah mayi oldu. İkide birde, cam borunun ucundaki 130 rakamına kadar yükselip alçalan bu mayiin mahiyetini bir türlü kestiremedim. O cam borunun, motörde bulunan su- yun zeveban derecesini gösteren bir âlet olması ihtimalini düşündüm. Ayni cam boru, çok yakınımızda uçan diğer tayyarelerde de vardı. Onlardaki boruları bütün dikkatimle gözden geçir- dim. Diğer tayyarelerde, siyah mayi, cam borunun tâ üstüne kadar değil, ya- rısına kadar bile yükselmiyordu. Bu far-« kı sezince kendi kendime: — Eyvah... dedim, bizim motörün su- yu fena halde kaynamış. Bu tehlikeyi, bizim gatil pilota nasıl haber versem? Bu endişe, belimi saran kuşağın bana verdiği sıkıntıyı büsbülün artlırdı. Ra- hat bir nefes alabilmek için evvelâ ken- dimi çözdüm, Nisbeten ferahlayınca, bir sigara yakmayı düşündüm. Fakat cebime de kibrit bulamadım. areye baktım. Önu, meşhur kadın pilotumuz Bayan Yıldız kullanıyordu. Cesur kızın ince yüzünde- ki sükün, bana da sirayet etti ve endişe« lerimi azalttı. Hele başımı sağa çevirip te, diğer tay- yarelerden birini idare eden Bayan Na- ciye Torosun güler yüzünü görünce, sa- de korkularımı gidermekle kalmadım, korktuğumdan bir hayli utandım da! Meşhur tayyareci Vecihi, Bayan Yık dızın kullandığı tayyareye binmiş, © ha- un emniyetini — kazanışından belli ki Bayan Yıldız, hakikâten mesle- ğinin Yıldızı. Bunu düşününce kendi kendime gülüyardüum ve: 3? diyotum. Yıl- zünde «Yılk yık oldukları yerlere yük mek te gene bize müyesser oldu! reye bakıyorum Mubarek, kanadlanmış bir mihrace azar metile süzülüyor. Biz onun peşinde, fer man gözliyen bir maiyet gibiyiz. Nitekim, o klavuz tayyarenin pilott arada sırada, arkasından gelen otomobil- lere işaret çakan bir açık otomobil şafö- rü gibi elini kaldırarak bize direktifler veriyor. O alçalıyor, biz d& alçalıyoruz. © sağa kıvrılıyor, biz de kıvyılıyoruz. O yükseliyor, biz de peşinden! n Aşağıya — bakıyorum. — İstanbul, — bol renkli bir kabartma harita gibi görünü- yor. Boğazda demirliyen İngiliz filosun- daki koca kruvazörler, birer küçük futa* ya benziyorlar. İnsanları, apartımanları, hanları, sas rayları küçük, âciz görüp hiçe saymanızI zevkini, gururunü, çok yüksek makam” lara yükselmenin çilelerine katlanma dan tatmak istiyenlere tavsiye ederim* Tayyareye binsinler! Muvakkaten de O sa, matlub hâsıl oluyor! Tayyarelerin pilotlarına bakıyorum Birbirlerile harıl harıl sohbet ediyorlar. Fakat ağızlarile değil, kollarile, ve-işâ” (Devamı 10 uncu sayfada) K

Bu sayıdan diğer sayfalar: