9 Eylül 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

9 Eylül 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 yaşında bek iken #urette alâkadar olduğun: delikanlının bir iptilâsını göstermekti kestane renginde saçlı bir delikanlıdır. Türk sinema Robert Tay! lor. bir sene zarfın- da yüksek şöhret mertebesi- ne çıkan sinema yıldızıdır. Hergün kendisine fena halde â- Şık 8000 genç kızdan ateşli aşk mektubları almaktadır. Bü resimlerde bu şayanı hay- ret delikanlının hayatının muh- telif safhalar nin en meşhur artisti olacağını tlbette bilmiyordu. Çok şen ve neş'eli olan Robert işinde de çok tiddidir. Yukarıda, sol taraftaki tesim, onun işile ne kadar ciddi , terzisinde elbise prova ederken alınmıştır, iryakisidir. Robert Taylor, 1.80 boyunda, ölensel çalmakta dır. 4 görüyorsunuz. daha minimini bir be- günün birinde dür Gayet iyi piyano ve viy sının busene göstereceği filmler Bunların arasında altı Türl rkçe, bir Türkmence, bir Özbekçe, iki de Ermenice sözlü film vardır Önümüzdeki sinema mevsimi da, yük bir titizlikle seçilmiş güzel «Türk sineması» İstanbul halkına bü- filmler tunacaktır. Oyunlarını — zevkle Ban'atkârlar arasında şu biliriz. Martha Eggert - Lilian Harvey - Villy Fritseh - Henri Garat -« Vill - Hans Aibers - G. Milton - Raimu - Lid Baarova - Lucien Barroux - Victor Fran- cen - Dolores del Rio - Edwige Fenil löre - Zarah Eeander - Kay Francis -| Ginger Rocers, ilâh... Bu sa! Jar tarafından çevrilen filmlerden maada, türkçe olarak: Birinci Petro, Mehmed Ali Paşa ve ikinci Kate- Tina, Hacı Murad gibi tariki filmler ve türkmence, özbekçe, ermenice - güzel filmler de temaşa eyliyeceğiz. «Türk sinema» sında göreceğimiz film- zarfın- | lerden bazılarını aşağıya yazıyoruz: 1 — Mehmed Ali Paşa ve ikinci Kate- Tina: Türkçe büyük film. 2 — Hacı Murad: Türkçe büyük film. 3 — Cennet perisi: Doleres del Rio ta- rafından, türkçe sözlü. 4 — Saray sefahetleri: Villy Fritsch - BHeli Finkenzeller. 5 — Çifte kumrular: Lillan Harvey - Henri Garat. 6 — Casus: Viliy Birge ile Tüda Baa- Trova, 7 — Aşk kadrili: Lilian Harvey - Vik- tor Staal. 8 — Çigan: Büyük türkçe sözlü film, 9 — Yemin: Özbek filmi. 10 — Sumbar; Türkmence film. N — Karo: Ermenice fil: 12 — Zangezor: Ermenice film. 13 — Bekâret: - Lil Dagover - Sabine Peters, 14 — İstiklâl fedaileri: Viliy Birgel - Victor Staal - Hansi Knoteck 15 — Saray konseri: Mariha Eggert - Marcel Simon, 18 — Genç kızlar mektebinde: G, Mil- tan - Françoise Rozay, Bu sene Türk sinemasında göreceğimiz sihirkâr sesli Macar yıldızı Martha Eggert 17 — Macera: Victur Francen - Henri Rolland - Blanche Montel - İvan Mosjou- kin. 18 — Zaman adamı: Râimu - Lucien Barrcux - Edwige Feuillere, 19 — Sonate de Kreuscher: Lil Dago- ver - Peter Peterson, 20 — Şarlok Holmı Hansi Knoteck. 21 — Vatanseverler: Karl Ritter - Lida Baarova. 22 — Divanıharb huzurunda: Harvey - Villy Fritsch. 23 — Şahane fahişe? Dolores del Rio, 24 — Vatan: Zarah Leander, 25 — Yüzbaşının kımı: Puşkinin ese- : Hans Albers - Lilian rinden: Ti sözlü büyük film. 26 — Gürcü kızı Dariko: Tamar Çiçi- vişvili - Nutsa Çiheyze. Büyük Rus filmi. 2 Birinci Petro: Büyük film türkçe sözlü. Oynıyanlar: Tarasova - Simonaf - Çer- kasov, Soldaki resim ise mavi gözlü, Henri Garat yeniden baba oluyor Meş sıIz fi kârlarından Hen- Ti Garatın bun - dan bir buçuk se- ne evvel bir ço - cuğu dünyaya gelmiştir. — Şin öğrenildiğine gö- re sevimli — yıl - dız bir ikinci de- Ş* X fa daha baba ol- j: ) mak üzeredir. Bu- çok mekte olan Herv 'maktır. Vakıa bu v delildir ur Fran « na sevin * ri Garat, bir ga- Onun| için çok memnunum htiyarlamakta — olduğuma amma, ne yapalım? Hayat bu... “ İtham ediyorum ,, filmi Meşhur Fransız vazil Abel Gance «<İt- ham Ediyorum» adındaki filmini bitir - miştir. Filmin montajına pek yakında başlanacaktır. Jdu)uıyvnl.ınm göre 1918 senesinde sessiz olarak çevrilmiş olan bu filmde başrolü Belçikalı san'at- kâr Viktor Francen yapmıştır. 28 — Mandalay: Kay Francis - Ricar- do Corter. 29 — Aşk dalgaları: Ginger Rocers - Diek Powell, $0 — Nuhun gemisi. 31 — Yeni ufuklara doğru: Villy Bir- gel - Zarah Leander . Carola Hoehn. Bu filmlerden evvel «Türk sineması» Avrupa ve Amerikada bilâistisna herke- sin lakdirini kazı fevkalâde mükemmel & ler gösterecektir. Öğretici filmler içinde Paris sergisinde çok büyük bir muvaf- fakiyet kazanmış olan Ufanın fenni pro- iz, ti Ertugrul faciasının sağ kalan iki şahidi maceralarını anlatıyorlar Bartın'ın köylerinde son günlerini yaşıyan eski Bundan yarım asır evvel Japon sü- larında batan Ertuğrul gemisinin hatırası hâlâ unutulmaş değildir. Bir tayfun esnasında sulara karışan Er- tuğrulun 1090 nefer ve zabitinden ancak altmışı kurtulmuş, bugün ise bunlardan yalnız ikisi sağ kalmıştır. Facianın birinci yaşıyan — şahidi Bartının. Yeniköyünden Emin Ağa oğullarından Ahmet Erkiştir. İkinci- si de gene Bartının İlyasgeçidi kö - yünden Ağvalı oğlu Alidir, Ahmet Erkiş bugün 75 yaşındadır. Faciadan sonra İstanbula gelmiş, bu- radan da köyüne giderek yerleşmiş- tr, Fakat o günden sonra unutulup gitmiş, nihayet C. H. P. genel sekrev | g; nin «Ertuğrul faciasının ya - şıyan şahitleri> ni bulmak üzere yap- tığı teşebbüs netice vererek — Bartın Halkevi tarafından meydana çıka - tılmiştir. Ahmet B bir. konuş a Erytuğrulun hareki tinden batışına kadar olan macera- İstan - Sa Ertuğrulun vardıklarını söylüyor ve devam ediyor: —Cidded. Onuü dan kömür & Havva anamızın ik. Babilmendep aldık.. Buradan sı karşılaştık.. On iki güz ge hndüzlü denizler aştık ve niha, me fırtına ile an ra Kolom - 1 Serendip adasında... Âdemin yattığı yermiş orası.. Singapora eylül iptidasında Biraz sor ni gözlerini sürdüler. vardık: 1 vardık, a kış bastırdı. Kışı geçirmek ü- zere tam altı ay limanda bur olduk. Mart - ortaları: kalktık. Yolda kılavuz değiş re Say tmağa mec- buradan | gona, oradan da Japönyanin Yezu vardık. Geminin pon bayrağını çeklik.. 'Tam yüz bir pare | top attık. Japon tabiyeleri de karşılık top ttılar. Bu selâmlaşma o gün akşama ka- | dar sürdü. Limanda Rusun, — İngilizin, başka devletlerin gemileri de vardı. On- larla da selâmlaştık.. Bunları 21 pare top- la selâmlıyorduk.. Hangi gemiyi selâmlı- yorsak o geminin bayrağını çekiyorduk. O gemiler de bizim bayrağımızı çekiyor- lardı. Japon bahriyelileri gemiyi ziyaret ettiler, bizimkiler de onlara ziyarete git- tiler. Sonra bizleri de posta posta koyver- diler.. İstanbuldan Japon imparatoruna büyük hediyeler götürüyorduk. Hediye - | , ler 800 sandık kadar tutuyordu. Bu he- diyeleri mavnalara yükliyerek karaya çı- kardık. Ben o vakit 25 yaşında idim. Japon - vada epey gezd zdum. Bir kaç defa da Tokyoya gittim. Bu ziyaretten iki şeyi | bir-türlü unutamadım. Biri Japonların misafir severliği. Bize çok hürmet etti- | ler. Dükkânlardan alış ve! rdik. Pa- ra bile almazlardı.. Biri de insan arabala . Bu arabaları insanlar çekiyordu. O te kadar bunu görmemiştim! Fakat nedense bir gün gemiye bir kı- ran girdi. Günde üç beş kiş! ölüyordu. Bizi gemiden çıkardılar, çadırlara yatır- dılar, gemiyi halatlarına varıncıya kadır Ertuğrul tayfalarına göre facianın tnfsılah Bişti- | g direğine Ja - ;' | | N Ahmet Erkiş adılar.. Bir ay içinde yüzlerce kişi öl- dü. Hastalık devam ediyordu. Bu yüzden dönmeğe karar verdik.. Bize «hava bozuk batarsınız. dediler. «Ne olursa olsun çı- kalım'» dedik. 1306 şenesinin 4 eylülün- a. Fırtır kudurmuş v yanı- |mıza döndü, Deniz idi. Biz dayanıp gidiyo: laturka beş sularında bi yedik. bir dalga daha... bir ka m gece yük bir dalga ir daha, bir ve bir ka- nide L şma ğa başlamış- hasına tırmanı yorlardı. Fakat da ar direk mirek dinlemiyordu. Direkler üzerine tırmanan Biraz 80 tı, Askerler gemir ra gemi su a erle beral yıkıliyore (du. Ve artık h ikı.lmıyı bu ana baba |gününde korkunç bir se duyuldu. Er - tuğrul kayalık bir yere oturmuştu. Devrilen bir direkle beraber ben İnize dökülmüştüm. Biraz sonra |dakilerin yardımile denizde çırpına çı |pına bir enkaz yığınının üstüne çıkabil « r çatır miz birer birer suya dö- e de- anım - Gözümü bir saniye kadar ya açtım, Dağ gibi bir dalga daha ye- Denizin dibiri gene boyladım. Tam boğulmak üzere idim. Nasıl oldu bilmi - |yerum, kendimi bir kaya üzerinde bul - dum... Artık kurtulmuştum! Yanımda bir :ki arkada vardı. Birbirimize sarıldık. Göz- lerimizden sevinç yaşları akıyordu.. Ya- nıbaşımızda bir fener görünüyordu.. Bak- tık orada bizim arkadaşlar var... Biz de oraya gidelim dedik. Ölümle pençeleşe pençeleşe güç belâ oraya vardık. Her ta- rafımız yara bere içinde idi. Kolu ayağı kırılan, kafas: patlıyan ararmısın.. Fener adasında yetmiş kişi toplanmıştık.. Hepi- Bu adada aç, çıplak, dık.. çmadım. imn... z çırılçıplaktık susuz dört gün ka Ümidimiz hiç sönmemişt Ölüm dere- Fakat içimizden bir seğ diyordu. Bir gün bir Bayrağı Almandı O daki- kaya kadar yarı ölü bir v Şumuz cesine gelmiştik. «kurtulacaksımız!'» gemi gördük ziyette oldu - andık.. Deli şladık. lde birden bire ca er yapmağa bi Ahmet Erkişin bundan sonra Ribi * hastanı hastanede cdı mişler k İst 70 gün ra iki Japon zırklısı heps a bırakmış! Bu seyahat dör gün sürmüş., Kurtulanlara İstanbulda madalyalar verilmiş, son- ni ala

Bu sayıdan diğer sayfalar: