4 Ekim 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

4 Ekim 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

VALİDE SULTANIN BON FPOSTA «Son Posta» mım zabita romanı : 10 CEVAD FEHMİ RDANLIĞIE — Hocam biliyor musunuz, öldürü-|mem. Adaya senden başka kimsenin| Motör sür'ağle uzaklaştı. Karanlık len kadın kim? dedi. Kevser hanım. »| gitmemesini mi istiyorsun? içinde kayboldu. Hakikhaten yapılacak Nazan hanımın kardeşi Kevser hanım.| Arkamızdan gelen motörün sür'ati|ne vardı? — Nasıl anladınız? bizimkinden çok fazla idi. Bunu sesin| Serkomiser Oğman gösterdiği yersiz — Ada merkezinin bildirdiği eşkâl-| ve ışığın pek çabuk yakınlaşmasından| telâş ve heyecandan utanmiış gibi susu- den... Bir de sırtındaki yara yı Merkez bunu da vazihan bildiriyor. inden...| anladık. Biraz sonra bize yetişti. Hiza- yordu. mıza geldi. Aramızda 30-40 metre me- Nihayet Büyükadaya varabildik. İs- — Şu halde sarı saçlı kadın da Na-|safe vardı. Küçük bir motördü. Suları| , 140 bir Si bizi bekliyor- zan hanım olacak. Cinayet masası serkomiseri suratını| kada yolcu oturma yerinde dimdik a- buruşturdu. Sanki cevab vermiyormuş|yakta duran bir adam, bir gölge gör- da kendisini çileden çıkaran bu yeni Mmuammanın üstüne tükürüyormuş gi-| Sadullah elinden tutarak onu zorla o- bi söylendi; — Öyle Allah belâsını versin! Bu ci- nayet değil, hokkabazlık... Kan'ı bir hokkabazlık! — E, şimdi ne olacak? — Adaya gitmiyor muyuz hocam? — Derhal mi? — Evet.. polis motörü bizi Köprü: bekliyor. Adaya da geleceğimizi bi dirdim., — Haydi gidelim. 4R1dvan Sadullah beş dakikada giyin- di. Ben zaten soyunmamıştım. Bir oto- mobile atlıyarak Köprüye indik. Rüzgâtsız ve karanlık bir gece idi. Deniz o kadar ölü ve o kadar siyahtı ki insan su ile değil katranla dolu olduğu vehmine kapılıyordu., Polis motörünü Köprünün Kadıköy İl'kcleşimn yanında bulduk, Ve biner bMEı hareket ettik. Küçük ve eski înr tekne idi. Sür'ati oldukça azalmış- Li Serkomiserin canı sıkıldı.. Molörün yolunu bir müddet tetkik ettikten son- Ta söylendi: — Bu ne berbad şey be! Yerimizde sayıyoruz. Rıdvan Sadullah tahmin etti: — Bir buçuk saatten evvel Adaya varamıyacağız. — Öyle Allah belâsını versin! Yolun yarısı sükütla geçti. Her taraf derin bir sessizlik ve karanlık içinde i- di. Üçümüz de susuyor ve dü; yor- duk. Üçümüzün de aynı şeyi, Erenkö- yünde başlayıp Büyükada otelinde kişaf eden faciayı düşündüğümüz tah- min olunabilirdi. Serkomiser Osman nihayet davana- madı. Sanki aramızda epey müddetten- beri sürüp gelen bir mükâleme geçiyor- muş gibi: — Bu mavi gözlüklü adam da kim? dedi. Mühendis denilen herif mi, yok- sa bir başkası mı? Ah onu bir yakulı- yabilsem... Mavi gözlüklü adam ülsün olmasın.. o İhsan denilen züppeyi E- renköyünde elimizden — kaçırmıyacak- tık, hocam. Tedbirsizlik ettim. Firar ihtimalini evvelinden düşünecektim. Şimdi tut kelin perçiminden... Meçhul içindeyiz. Halimiz tıpkı şu vaziye''mi ze benziyor. Kapkara bir deniz, kapka- ra bir gök... L Rıdvan Sadullah itiraz etti: — Fakat nereye gittiğimizi biliyoruz. Biraz sonra da hedefimize vasıl olaca- ğız. — Ah öbür davada da bu böyle ol- e -— Bedbinliğe lüzum yok. Sabretme- sini bilelim. Düşün ki son söz bizim- dir. — Hocam ben hiçbir meselede bu ka- dar sabırlı olmadım. Sabırlı olmıya a- Taşmadım. Bilsen bu mel'un katilin ya- kasına sarılmak ve onu ayaklarımın al- mılmıkiçlniçimdeı:yuilmw arzu duyuyorum. Fakat herif insan de- ğil iblis. Yakalamayı bır»ıuun_ kırak daha henüz hüviyetini bile tesbit leğe- medik. Kimdir, nerededir? Sen bmm bilmediğimiz şeyleri görür ve bilirsin hocam. Söyle şimdi nerede? Rıdvan Sadullah gözlerini k_lıırll bir saniye düşündü, sonra lümsedi ve elini geriye, karanlık içinde pırildi- yan bir ışığa doğru uzatarak: — İşte orada! dedi. Serkomiserle ben hayretle arkaınıza döndük. Rıdvan Sadullah alay mı edi- yordu? Hayır hayır, ışığı görüyorduk, Biraz sonra bizim motörün sesine ka- rışan bir bâşka motör sesi duyduk. ÂAr- kamızdan bir başka motör geliyordu. Serkomiser Osman bağırdı: — Takib ediliyoruz, “—Nereden anladın? Hayır, zannet-. * vermelidirler. Bu saattan sonra verilecek zarflar kabul olunmaz. şiddetle yararak âdeta üçüyördu. Ar-| :, Serkomiser ayağını karaya atarken memura sordu: — Bizden on dakika evvel başka bir motör geldi değil mi? — Ne yapıyorsun? Bunun aradığın| — Bir motör mü? Hayır efendim. adam ol:).lugığıu nereden biliyorsun?| — Nüösıl hayır? Sen 'ne kadardanberi Hem bilsen bile ne faydası var. Görü-| Puradasın? yorsun ki silâhlarımız henüz müsavi| — Bir buçuk saattenberi efendim. değil. Farzet ki bu adam mavı xıâzluk-l — Buradan bir yere ayrılmadın ya? lü âdamdır, yakalıyabilir misin? (Arkası var) kkreaaesaa AAA aren dük. Serkomiser ayağa firladı. Rıdvan turttu: kasaseşaa Yazın insan kendini daha kolaylıkla üşütür! Nezle Başağrısı Kırıklık Dikkat Ediniz. Bu ilk tehlike alâmetlerini görür görmez derhal NEVROZİN almak lâzımdır NEVROZİN soğuk algınlığının fena âkıbetler doğurmasına mâni olmakla beraber bütün ıztırapları da dindirir. İcabında günde 3 kaşe alınabilir İsim ve markaya dikkat. Taklillerinden sakınınız istanbul Belediye! ları I Keşif bedeli 11923 lira 19 kuruş olan Büyükçekmece - Hadımköy yolunun ta- Miri kapalı zarfla eksiltmeye konulmuştur. Keşif evrakı ve şartnamesi Levazım Müdürlüğünde görülebilir. Eksiltme 5/10/937 Salı günü saat 15 de Dalmi Encü- inende yapılacaktır. İstekliler 2490 No. l1 kanunda Yazılı vesikadan başka buna benzer iş yaptığına dair Nafıa Müdürlüğünden ılıeık_hn fen ehliyet vesikasile 8854 lira 24 kuruşluk ilk teminat makbuz veya mektubile beraber teklif mektub- larını havi zarflarını yukarıda yazılı günde saat 14 de kadar Daimi ıı Encümene () (6851) Muhammen kıymeti Lira 1600 — Galatada Sultan Beyazıt mahallesinde Yenişehir sokağında 38, 40, 42 No, lu altında iki dükkânı müştemil beş odalı kârgir banenin tamamı, Beşiktaşta Köy içinde Türkali mahallesinde İmamzade sokağın- da 98 No. hı dört odalı yarım kârgir banenin tamamı. 98460 Hasköyde Piripaşa Dere sokağında 43 No. lı bostanın nısıf hissesi. Yukarıda yazılı gayrimenkullerin mülkiyetleri peşin para ile satışı 30/9/93T gününden itibaren 15 gün müddetle açık arttırmaya çıkarılmıştır. İhalesi 15/10/ 937 Cuma günü komisyonda yapılacağın dan taliblerinin *& 75 pey paralarile Mahlülât kalemine gelmeleri. — (6601) — 5 ; 1072 SİNEMADA ) Biletlerini kapıdaki memura kontrol ettirdikten sonra Madam Beru kocasına kuru bir tavırla: — Sana söylemedim mi geç kalırız di- ye.. İşte bak, Aktüaliteyi kaçırdık, Birin- €i film de başlamış, dedi. Kocası cevab vermedi. Sakin adımlar- ia yürüyordu. İçerideki kadınlardan biri elektrik fenerini yakarak önlerine geçti. Orta yere kadar geldiler. Salon hınca- Nihayet bir yere yerleşince karısı eği- "ip kı mın kulağına fısıldadı: - Kötü bir yere de düştük.. Perdeye garan yüzünden. Sigara almağa gitme- seydin yarım sast evvel gelecektik.. Yanı başlarında biri kımıldadı. Ma dam Beru sustu ve sahneye bakarak fil- İmi seyretmeğe başladı. Film hareketli komik ve gürültülü idi. Madam Beru ya- vaş yavaş hiddetini unuttu ve filmi sey- retmekten doğan bir zevkle rahatladı. | Fakat ne çare ki bu zevki ve rahatı çok sürmedi. Kocasını dirseğile dürterek yavaş bir sesle: — İşitiyor musun? Âlâ.. İşimiz var.. dedi. — Ne diyorsun? — İşitmemek için adamakıllı sağır ol- malı. Öndekilerini görmüyor musun Hakikaten önlerinde, muazzam c bir kadının k mösyönün küçücük gövdesi seçiliyordu. Kadın yüksekçe bir sesle ko! i Ah, Raymound! Görü |Bak, fil ormandan geçiyor.. Ay |ğaçlar nasıl kırılıyor bak.. Bir 'y:ınma yaklaştı. Bir şey var galiba. dir acaba. Sus!. Var, var. —Ah mound! Bir kaplan yaklaşıyor. Görüyor müsün kaplanı.. Pençelerini açmış iler- Niyor. — Avcı ner- | de Şt Tüfeğini | nişanlamış. Sen cesarettoen bahsedersin! Bak adamdaki soğukkanlılığa. Seninki hiç kalır. Ateş ediyor. Hayır, bekliyor, biraz dahi yaklaşsın diye.. Oh, kaplan iyice yaklaştı. Bu sefer ateş!... Madam Beru mırıldandı: — Bu bizim talihimiz mi nedir? Her wakit böyle komşulara rastlarız. Kocası: — Ne yaparsın karıcığım, diye cevab verdi, bazıları var ki konuşmadan dura- mazlar.. — Fakat bu bir sebeb değil.. Yanında- ki budalaya bunları anlatmasa olmaz mı? — Yanındaki ihtimal kördür. | — Körse ne diye sinemaya gelir? Bu gırada önlerindeki şişman ve mu- azzam cüsseli kadın devam eder: — ». Tozu dumanı görüyor musun? İBir yabani manda sürüsü geliyor.. Ko- şuyorlar, sıçrıyorlar.. Nasıl, nasıl? Bak, bir fırtına, bir kasırga gibi ilerliyorlar.. Zencilere bak korkmuyorlar. Ay, kaplan ölü bir halde duruyor, gördün mü? Ya- nanda bir zenci korkmadan duruyor. Br- kek dediğin böyle olur.. Madam Beru bu sefer hiddetle kocası- nı dirseğile dürterek: İçok yakın oturduk.. Bunlar bep senin si- | sık İstanbul Üniversitesi Arttırma, E Pazarlık Komisyonu İlânları. 1 — 119697 lira TI kuruş keşif bedelli İstanbulda Cerrahpaşada Çeviren: Faik Bercmen — Bunlara bir şey söyle!, Bu böyle ol maz! dedi. j Ve işitilir bir sesle ilâve etti: — Kaç kişi konuşacak bu filmde.. ©O vakit kocası, önlerindeki kadının muzlarına hafifçe dokunarak: — Rica ederim madam, eğer bu çel de konuşmakta devam etmezseniz dahet — sevimli hareket etmiş olacaksınız, dedi. Şişman kadın başını döndürmedi bile.. Kocasına doğru sokularak: — Çök kahraman insanlar var Rays Bazıları, bu gibi adamları çeke- ve sevmezler.. Bu onların es fakat böyle tehlikelere kendilerje yen atamazlar, korkaktırlar. yö Beru bu sefer tekrar — ihtara mecbur kaldı: — Madam, karım sinirlidir, rica edı rim. * Kendisi de sıkılmıyor değildi. Bu bu- dalaca sahne mükâleme onu da sinir- lendiriyordu. Nihayet elektrik açıldı. Aydınlıkta, kas dın daha vehşi ve daha heybetli görüne dü. Mösyö Beru siğara içmek için ayağa kalkarken karısı: — Umarım, ki bu saygısızlara bir ne- — zaket dersi verirsin!, Gedi. Hakikati halde kocasının böyle bir nle yeti yoktu. Fakat karısına peki peki.. di- yerek uzaklaştı. Şişman kadının kocası da Mösyö Beru'nun arkasından kalktı. Büfeye yaklaşınca göz göze geldiler. Müös eru: — O0! Dolnon sen misin? diye bağırdı. Zayıf adam da onu görünce sevincini saklıyamadı: ; — Ne güzel tesadüf!. Nasılsın dostuml — Önümüzdel oturanlar sizdiniz dee- mek.. Azizim afledersiniz karım bir pare ça sinirlidir, hani sizinki de. — Evet evet dostum benimki — daha beter; siz de affediniz, pek gevezedir. — Zarar yok azizim.. Ne var ne yok.. İşleriniz nasıl gidiyor? — Şöyle böyle. Pek fena değil. gördüğümden dolayı ne kadar şevindin bilseniz!.. — Ben de öyle, dostum.. Sinema tekrar başlıyacağı vakit b birlerini selâmlıyarak uzaklaştılar. Dolnon şişmin karısının yanına gelin- ce kadım sordu: — Bu sersemin haddini bildirdin — Evef karıcığım seni temin ederim, ki adamakıllı söyledim. Karısını azarlı. yacak.. Mösyö Beru da karısının yanına oti runca eğilip kulağına fısıldadı: — Benden özür diledi karıcığım. Ka- bahat onda değil o cadaloz karıdaymış, anlıyorsun ya.. Yarınki nüshamızda: Köy Muallimi Yazan: Salâhattin Enis * ksiltme ve l KÇ SEüatanı Göz pavyonu inşaatı kapalı zarfla eksiltmeye konulmuştur. 2 — Bu işe aid şartnameler şunlardır: A — Eksiltme şartnamesi. B — Müukavele projesi. € — Bayındırlık genel şartnamesi D — İnşaata dalr fenni şartname ve E — Keşif hülâsa cetveli F — Projeler. . ilişikleri İstiyenler bu şartname ve projeleri 600 kuruş bedel ile Üniversite Rektörlü- ğgünden alabilirler. 3 — Eksiltme 21/10/937 Perşembe günü saat 15 de İstanbul Üniversitesi Rek- törlüğünde yapılacaktır. 4 — Ekslltmeye girebilmek için isteklilerin 7234 lira 89 kuruş muvakkat te- minat vermesi ve Bayındırlık Bakanlığından alınmış 1937 senesine aid bina mü teahhitlik vesikasile bir defa da 100 bin olması lâzımdır. Hralık İnşaat tashhüt ve ikmal etmiş 5 — Teklif mektubları üçüncü maddede yazılı saatten bir saat evveline Üniversite Rektörlüğüne makbuz mukabilinde verilmiş olmalıdır. 6 — Posta ile gönderilecek mektubların nihayet üçüncü maddede yazılı sağ- te kadar gelmiş olması ve dış zarfının şarttır. Postada olacak gecikmeler kabul edilmez, — «6666. mühür mumu !le iyice kapatı vi

Bu sayıdan diğer sayfalar: