7 Ekim 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

7 Ekim 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA- — Sayfa ? İstanbulun en KÇA edecek ee | gık kadınıkim? Tam manasile şık olmak için bir kadın günün kaç saatini giyinmeğe hasretmeli? - İyi giyinmek istiyen kadına altı ayda ne kadar para lâ- zım? - İstanbul terzilerinden yerli mallarla şık giyinmek kabil mi? - Bu senenin modası güzel mi? Kadınları yakından alâkadar Bayan Nezihe ile mülâkat — — Bu balıklar me ile karınlarısı doyururlar ? T elık trtmiya merakli olunların altalarındaki yamlerlel umcunun İi 1 Yarın hava — Bululsuz ve —— Rusadhaneye — — Dua et ki bir yumrul;:a yr : KaT Y Af rüzgürlü! — — sorduğumuza iyi — zünü darmadağın etmedim taktığı yüzüğe bakıyor. nasıl olacak? hafif r Getiğin. ; — ASA n - AA ğ | Hoş sözler : ı & | Güzel fıkralar ı Niyagarada — - Niyagara şellâlesinde, klavuz anlattı: — Tonlarca su bu suretle yukarıdan AŞağı yuvarlanır.. Kadın sordu: — Bunu seyyah celbetmek için mi yap- tılar? orare ı İlhamı — Bu güzel güneş, bu hafif rüzgâr sa- Ha neler ilham ediyor? — Muhakkak gene bizim evde çamâşır Yıkamış, bahçeye asmış, kuruluyorlardır. a İ aA : KU N l XA A S BAM ENE Si AŞ S — Vallah bay polis hatim yok, ben; sadece temanın anahtarlarını Gt» «bizim apar- diye bağır- tuştım. suzluk u'" işanlanmak istemi- — Benimle niçin ni Yorsun? — Bir uğursuzluktan îorkııyonnn. — Uğursuz ben miyim? — On üçüncü olacaksın da.. avar Kibarlık D * — Benim bir halam VAr, gayet kib z bir kadındır. O kadar kıbuı:.;ğl.hı::h Misafirler geleceği zaman bal kuluklara smokin giydirmeyi bile timez! — Evvelâ siz buyurun. a — Rica ederim bayım siz xw — Estağfurullah imkânı Y — Mahcub ediyorsunuz! Yalvarırım tiz buyurun! Zanetmem î — Kadınlar daima parıltılı şeylere ko- şarlar. mnetmem. — Ben eminim, — Zannetmem, dedim, çünkü nefsim- de tocrübe etmişimdir. Hiçbir kadın saç- sız başımı görüp bana koşmuyor. MA Hımhıni — Şu ağzımdan ömrümde hbir defa y lan çıkmamıştır. — Sahi, siz hımhımsınız; hep burnu- nuzla konuşursunuz.. — Bu sefer bir arka cebi yaptırdım. Böyle daha kolay oluyor. abeNEaCESALELDALAREKDAKAKAErERELERERELAAnan aeeermeneren ee Niçin sordunuz Komiser sordu: — Evli misiniz? — Niçin sordunuz bay komiser, bana kızınızı mı wermek isliyorsunuz? MAĞ İşittin mi? Kadın kocasına darıldı: — Sen bana şapka almı nıma sokulup meleğim d — Ne diyeyim.. — Ben meleksem bana şapka alırsın.. — İşte o olmadı.. Meleklerin çapka giydiklerini hiç işittin mi? HAARI Sorun t Kapı çalındı, hizmetçi açtı. Kapıyı ça Jan sordu: — Bay evde mi? — Hayır sokağa çıktı. — Öyle ise lütfen kendisine sorup bâ- na haber verin; kaçta eva gelecek!.. — Kızımıza, İlhami ile evlenirsen sa- na beş para vermeyiz! Demedin mi? — Dedim ama kizımiza değil, İlha- miye! aa eee İki buçuk Şefgarson bağırdı: ı — Siz orada kaç kişisiniz? Garsanlardan biri cevab verdi: — Beş. _ — Yarınız buraya gelsin! <— Ben deniz kızı gibi yarısı insan, yarısı balık olmak isterdim. 1 — Neye? — O zaman ayakkabı giymezdim; a- yaklarımı sıkmazdı. — Evlenirsek her zaman dizlerinin dibinde oturacağım, — Sakın ha! Pantalonlarının dizleri çabuk aşınır! grenenanecenecALENE erearer e venreen e ce n LERERerAALALAmAAAN Telefonda — Allo, doktor. — Allo, emriniz. — Hemen bize gelin' — Ne var? — Kocam birdenbire sağır oldu. — Bu hal, kendisinden bir şapka; bir manto filân istediğiniz bir zamanda muı başına geldi. yaşında Dört yaşımn! — Bu at kaç yaşında? — Dört yaşında! »— Neresinden anladın? — Ayaklarından! — Ha bak şimdi ben de anladım.. Dört tane ayağı Var yal AAA Ters eğer — *e eğeri tera vurmuşsun. — gen ae ge görsen tenkid edersin, gimdi benim ne tarafa gideceğimi biliyor Tnusun da böyle söylüyorsun! — Karının yemek pişirne dersi al- masına mı kızıyorsun? — Pişirdiği yemeklerden birer ka- şık ta bama tattırmasına — kiziyö- rum, Anketi yapanı Avcılık Cemiyeti başkanı ve değerli bekimlerimizden Bay Atıf Potumgil'in eşi olan Bayan Nezihe, lâcivert garnitür- lü beyâz bir elbise giyen çok- elegant bir sarışın. Güzel bir çift iskarpinli ve gergin ço- rablı ayaklarını birbiri üstüne atımış, tat- | h bir sese konuşuyor: — İstanbulun en zarif kadını mı? Ta- | bit evlenip evlenmemiş olması mevzuu- bahs değil, değil mi? — Elbet diyorum. — O halde söyliyeyim, Tuhran sefiri- miz Bay Enisin kizı, O genç kızın giyi - nişine hayranım. Kendine bambaşka bir tip yaratmış. Geçen gün vupurda gör- düm. Birkaç hafta evvel de Beylerbeyi sarayındak: baloda harikulâde güzel bir elbise giyiyordu. Beyaz organdiden zen- gin bir etek, üstüne büyük kelebekler konulmuştu. Başına da bir kelebek ©- turtmuştu. Şüphesiz o gece en elegant kadın muhakkak o idi. — Bu senenin modasını nasıl buluyor- sunuz? Hoşunuza gidiyor mu? — Evet gidiyor. Vakıâ göz alışıncıya kadartinsan her modayı biraz yadırgar amma, sonradan seviliyor. Yalnız kış modasında gece elbiseleri kısa olacak- mış. Halbuki geceleyin kısa elbiseler hiç hoşuma gitmiyor. Uzun tuvaletler insa- nın birçok kusurlarını örter. Kısa etek ancak spor elbiselerinde gider. Sonra bir moda mecmüasında gördüm; saçlar dâ kısalıyormuş. Bu da yeniden sinirime do- ku! C — Yalnız İstanbul terzilezinden p'yi-' nerek ve yalnız yerli malları kullanarak son modaya uygun ve tam manasile za- rif giyinmek imkânı var mı? — Vardır tabit.. Tam manasile giyin- mesini bilen ve dalma bununla uğraşan bir kadına her yerde ve her zaman iyi giyinmeğe imkân vardır. — Güzel giyinmek istiyen bir kadın en fazla tuvaletinin ne tarafına itina et- melidir? — Saç, pabuç, çorab ve bilhassa şap- kasına. Fakat öteki taraflarda da aksa- mamak şartile.. — Tam manasile zarif olmak için bir kadın gününün kaç eaatini giyinmeğe hasretmelidir? — Banyo yapmak ta dahil olmak üzere bir saat... — Siz kaç saatte giyinirsiniz? — Bir saatte giyinirim. — Rasgeldiğiniz zarif bir kadının en evvel neresine bakarsınız? — En evvel baktığım yerlor saçlarıdır. Saçlarından sonra çorablarına dikkat ederim. — İstanbul terzilerinden şikâyetleriniz nelerdir? — İstanbul terzilerini beğenirim, çok beğenirim. — Çok rzarif olmak için çek paralı al- Fabrikada staj Gören fabrihkayı Gezemez mi? Dün matbaamıza san'at mektebi tare- besinden üç genç geldiler ve şu şikâyet- lerini söylediler. — Biz üç aylık tatil devresinde staj yapmak üzere Cibali tütün fubrikasında galışıyorduk, Mektebler açıldığı için ge- çen salı günü hesabımım kestik, İki gün sonre, perşembe günü son paramızi âl- mak üzere fabrikaya gittik. Kapı altında iken aklımıza fabrikayı gezmek geldi. A- lâkadar zattan izin almak istedik. Pakat red cevabi ile kazgılaştık. Belki bu husus- ta izin alacak başka bir makam vardır, dedik. Buna rağmen arzumuzdan vazgeç- tük. son çalışma paramızı almak Üzere içeriye girmek istedik. Pakat arada bir #uitefehhüm hâsıl oldu ve üçümüz de ka- pı daşıra edildik. Biz, makine gören — ve stağını fabrikanın teknik makine şube- Suat Derviş Avcılar cemiyeti oaşkanı ve doktor Atıf Potumgilin eşi Bayan Nezihe mağa ihtiyaç var mıdır? — Hayır yoktur. Bazı orta halli zaril kadınlar, çok iyi giyiniyorum zanneden .birçolı zenyin kadınlardan iyi giyinirler, Zengin kadın kendisini iyi giyiniyorum zanneder, Fakat muhiti büsbütün başka türlü düşünür. Halbuki bence en büyük zarafet temizliktir. Zaten temiz kadının hem elbisesi, çorabları, pabuçları temi2 elur, hem de derli toplu bulunur. Bu iti- barla bence asil zarafetin şartlarından birincisi zenginlikten ziyade temizliktir. Yoksa gayet pahalı bir şapka alınmış ol- sun, üstü fırçalanmadan giyildikten son« ra, ağır siyah ipek bir eibisenin yakası pudra ile bembeyaz kesildikten sonra bu pahalı şeylerin kıymeti kalır mı? — Bir kadının iyi giyinmesi için altı 'ayda asgari kaç para sarfetmesi lâzımdır? — Orta halli bir kadının giyinişi için altı ayda beş yüz liraya ihtiyaç vardır. Bir kadın tam manasile zarif olmak için bu kadar sarfetmelidir. — İstanbul kadınları zarif midirler? — Çok zariftirler, Hele gündüz kıya- fetlerinde biraz daha sade ve daha spora yakın giyinseler çok daha iyi giyinmiş olacaklar, Suat Derviş sinde yapan üç Türk genciyiz. Hüsnüni- yşetten doğan dileğimizin bu şekilde kare Şılanmasına aklımız ermedi, mütecssit oldük, Alâkadarların hâdise üzerine na. zarı dikkatini celbederiz.. * Bu gençler - bahzettikleri smitefehhü- müu ne olduğunu anlatımamış oldukları fçin şikâyetleri hakkında bir hüküm ve- rilemez. Mesele müphemdir. * Halfeti nahiyesi sigarasız ve tütünsüz kalıyor Bireciğe bağlı 2000 nüluslu ve W0 evli Halfeti nahiyesi halkı inhisarlar idaresi- nin buraya az mikdarda sigara gönder. mesi yüzünden müşkül bir vaziyettedir. Ayrıca gelen tütünler içilmiyecek ka - dar kötüdür. Halk idareden nahiyeye da- ha fazla ve daha iyi tütün ve elgara gön- derilmesini dilemektedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: