15 Ekim 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

15 Ekim 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA Sayfa -7 w ——=—-—=——-—“ — - e Soan Posta'nın tefrikası: 14 K “La Dame au Camelia,, şehrimizde gösterili l;oîuîm]n Hennie'n Dünya patinaj _ş;;l_p çevirdiği filmi bu hafta seyredeğış Greta Garbo ile Robert Taylor Bu hafta «Melek> ve <İpek» sinemala- Tında «La Dame au Camelin» filmi gös- terilmektedir. Bu çok meşhur romanın fok reklâm edilen filminde en yüksek Artistlerden Greta Garbo, Robert Taylor, Henry Danieli ve Lionel Barrymore oy- hamaktadırlar. La Dame au Camelia'nın Mevzuu şudur: C:mdın arkadaşı Prüdence Duüver- DOY'un nasihatlerine rağmen (Kamelyalı Kadın) lâkabını taşıyan güzel ve kıvrak arguerite Gautler sıhhatini tehikeli 'ir hale sokan coşkun bir eğlenceli hayat #ürmektedir. M“ı:uer::z Gautier bir taraftan da pa- Taca çok darda bulunmaktadır. Bu sıkın- tdan kurtulabilmek ümidile çok zengin :’" adam clan Baron de Varyille ile ev- "nmeği göze almıştır. Fakat bir yanlışlık eseri olarak; Mar- EBverite Baron ile tanışıyor gannile genç Ve güzel Armand Duval'ı karşısında bu- Uyor. Uzuh zamandanberi genç kadına Gelice âşık olan Armand, kolları arasına düşen bu nimeti lâyıki veçhile takdir € | | La Dame cü Cemelia'da liyor. Margueritesiz bir dakika bile yaşıya mıyacağını anlıyan baron Rusyayı ha;i:'.den vazgeçiyor. Parise avdet e yor. Fak iş işden geçmi Bir gü evvel Marguerite yaş günü şerefine muh- teşem bir suare vermiştir ve bu suara esnasında Armand ile kaçmağa — karar vermişlerdir ve bu kararı hemen tatbik tmişlerdir. Armandın ailesi bu vaziyetten telöş düşüyor. Fakat Margüerite aşkının Bafi- | yetini takdir eden Düvâlın babası, oğlu- nun herhalde tabil bir hayata avdet ey- lemesi lüzumuna kani bulunuyor ve bu- nu etrafile genç kadına anlatıyor. O da sevgilisinin babasının sözlerini — takdır ediyor. Fakat Pariste, bir türlü sevgilisini unu- tamıyan genç kadın, kendisini yeniden eğlence hayatına atıyor. Fakat bu hayata dayanamıyarak yatağa düşüyor. Hasıa d&âı—ğinde iken Armand geliyor. Az son- ra genç kadın, sevgilisinin kolları ara- sında can veriyor, Sonja Hennie'nin filmi Dünya patinaj şam: Birona Sonja Hennie- Beb ilk filmi şehrimi- Ze Gelmiştir. Saray ;*“_!mısmm göster - İği ve .Devlet ku « F işminde olan bu İlmin man e iaar öviçrede bir otel kalBi olan — Müller Endi halinde bir a- şh"]“" Birçok senee €T evvel olimpiyad ©Yunlarında patinaj #ampiyonluğunu ka- Şanmıştır. Aşude bir SYyat — sürmektedir. t hayatından ya« Üğâr kalan hatırası 2i kızı güzel Greta İle unutmağa uğroş- Yor. Greta fevkalâde Patinaj yapıyor ve o lı'npıyıdı!. şampiyon Uk Ünvanmı kazan- Mağa gayret ediyor. Bir gün Müllerin Oteline rejisör Jak Onssard'ın idatesin- © bulunan bir var- Yete heyeti geliyor. Penssard. otelcinin kızı Gretanın kabiliyetine hayran — kal: Yor, Çalıştırıldığı takdirde emsalsiz bir alet yıldızı olacağını söylüyor. a Berek Gretayı, gerek babası Mülleri elde Şâ'k t. Saint Moritzdeki gazinoda bü: Penssard | olimpi: bir müsamere verilecektir. Gretâ o-|mer; Sonjğa Hennle Devlet kuşunda t - |ruda hünerlerini gösterecektir. Gretanın bu müsamereye iştiraki ona d şempiyonluğunu — kaybettire- ceğini bilen genç bir Amerikan gazeteci- &i işe müdahale ediyor ve kızı bu müsa- ede numara yapmaktan caydırıyor. Yazan: Ziya Şakir yor General Ignatiyefin ültimatomu Saraya akseder etmez, inde|bütün neş'eler sönüvermişti. Rus sefiri Balkanlardaki Ordunun çekilmesini istiyordu «Bu gazeteden, memlekete fayda gel- mez.» Kelimelerini de ilâve etmişti. Ve bu bir zarfa koyarak, derhal Mi- göndermişti.” u zarf, Mitat paşanın eline vasıl olduğu dakikada, o da aynı gaze- teyi okuyarak büyük bir sinir buhranı geçirmekte İdi. N (İstikbal) gazetesi en ve mü ile (tatil ABDÜLHAMİDİN BURNUNDAN GELEN BİR ZAFER SEVİNCİ âdiselerin m üzülen Abd gına göre- teşrini ci çarşamba günü, ilk defa ol r sevinç hissetmi Be: )ya'dan j n isyana teşvi fevkalâde tahkim az ettikleri Aleksi- İnaç kalesi buğün sukut etmiş, galib Os- Jmanlı müfrezeleri, kaleye girmişti. | Vidin'deki ordu kumandanı tarafın- dan tebşir edilen bu zafer müjdesi, sa- rayı altüst etmişti. Herkes bu se İiçinde iken, ikişer saat fasıla ile diğer iki telgraf daha gelmişti. Biri: « Deligrat kalesi |şahane tarafından fethı manın telefatı. pek külliyet Diğeri: «Hafız paşa fırkasının karşı- sındaki müstahkem tepeler, Sırplılar. an hücum ile zaptolunmuştur. Ön a - det top İle, sayılmaz derecede silâh ve mühimmat ele geçirilmiştir. / | şahane, Karasuvaça doğru ilerliyor.» | Birbirini takip eden bu müjdelerin | husule getirdiği tesiri, takdir edersiniz. Saray, hükümet ricali ve memleket eşraf-ve âyanr ile dolmuştu. Herki Abdülhamidi tebrik ediyor: — Mücerrit, zatt hümayununuzun talihi... leri Si İyetten acı acı şikâyet etmi , |retini bize de teblij da kullanılan ve diplemasi nezaketine t Paşa hususi kâtibile , |İstanbulda bulunan sefirlere yollamış, bir saat sonra da, bizzat kendisi, hari- ciye nazırını ziyaret ederek, ültimatom münderi 1 tekit etmişti. Mesele saraya akseder etmez, bütün birdenbire sönüvermişti. Bu da, pek tabil idi. Çünkü, Rus sefirinin teklifi kabul edilmezse; zaten Osmaniı hükümetile harbe girişmek için baha- ne arayan çar, derhal harp ilân edebi- lirdi. Mütareke kabul edilecek olursa, elde edilen zaferden hiç bir faydalı ne- *|tice ahnamıyacak, Balkanların karışık vaziyeti, uzayıp gidecekti. Abdülhamid, © gün ve o geceyi rap içinde geçirmişti. Vükelâyı saraya toplıyarak saatlerce müzakereye giriş- mişti. Hattâ; Almanya ve Avusturya se- | |firlerini de saraya davet ederek, vazi- Bu iki selir, Abdülhamidin şikâyetlerine hak vermişler: — General İgnatiyef, ültimatom su- ğ etti. Bu ültimatom- sığmıyan lisana, biz kat'iyyen — iştirak etmiyoruz, demişlerdi Sarayda müzakere, ültimatom müd- Diye, parlak methiyelerle, hünkârın neş'e ve meserretini arttırıyordu. Artik sarayda ziyafetler veriliyor, bu harplerde fedakârlık gösteren efrat ve zabitana «selâmı şahünesler gönderili- |t yor, rütbe ve nişan verilmek için, | mandan ve zabitlerin künyeleri isteni- | yordu, | Fakaaat.. bu sevinç ve sürur, ancak ertesi sabaha kadar devam edebilm ti. Ertesi gün, hâriciye na gelir gelmez; eline büy verilmişti. Köşesinde, ça bulunan bu zarftan çıkan kâğıt, müt hişti. Sefir general İgnatiyef cenap - ları: « Sırbistanda hareket icra eden a: kerlerinize, kırk sekiz saate kadar bi kaydüşart iki aylık bir mütareke ilânın emretmediğiniz takdirde derhal mem- leketime azimete mühey Diye bir ültimatom göl Sebeb? Sebeb, ordu kumandanından gelen, harp tafsilâtına dair telgraflardan an - laşılmıştı. Yapılan şiddetli muharebe- lerde, Çernayef isminde bir Rus gene- ralinin kumanda ettiği Rus gönüllüle- ri tamamile mahvolmuşlardı. Bunların | içinde, bir çok Rus asılzadesi de vardı. O günlerde «Livadya» da — bulunan çar, bu hezimeti duyduğu anda, çıldı- racak hale gelmişti. Osmanlı hüküme- tini mütarekeye icbar ederek, diğer Rus gönüllülerinin hayatlarını kurta- rabilmek için, telgrafla general İgna- tiyefe emir vermişti. General İgnatiyef, yukarıda arzetti- Eimiz ültimatamu, hariciye nazırına gönderdikten sonra, birer guretini de |detinin bitmesine üç sgat kalaya kadar devam etmişti ve nihayet; Ru ile harbe sebebiyet verilmemek için mü- erekenin kabulü takarrür eylemişti. KANLI BİR MUKABELE Mütarekenin kabulü, nun etmek lâzimgelirken, bu! bile görülmemişti. Derhal tehdidkâr bir hava esmiye ba Hududlardaki Çar orduları, h ni kuvvetlerle takviye olunuy sarabyada da yeni yeni kuvvetler top- lanıyorlardı. Sefir general İgnatiye adetâ bir diktatör kesilmişti. B: çatmak ve bir hâdise çı hergün bahaneler icad etmekte (d manlı hükümet erkânı ile her temüs da; sert, haşin diplom gelmiyecek kelimeler ku! yi de birde, Deli Mehmed vak'a: rek Çar hazretleri ve gerek umumiyesi üzerinde hâsıl et tesirlerden bahsediyordu. çin Ös- n- Aradan beş on gün ge gün, Sarıyerde oturan K nilerinden ve Rusya tebaasından Ha Hamparsum ile karısı, garip bir dal ne bütün getirmişlersil. Bu karı tin verdiği karara muh dere boyundaki evler, bundan — mı zarrır olacak ve birçok kazalar vuku- bulacaktı. Bu tehlikenin önüne geçmek için Sa- rıyerin halkından birkaç kişi, rine gelmişler; hükümetin kar bahsederek inşaata devam sini istemişlerdi. O zaman Hacı Ham- parsum ile karısı ortaya atılmışlar: — Sizin hükümel Bize karışamaz. Defolun, gidin dan, diye bağırmaya başlamışlı Bu bağırışma üzerine, oraya bir hay- li kalabalık birikmişti. Bu karı koca, bu kalabalıktan ürküp te susmak şu tarafa dursun; bilâkis halkın taassub ve hamiyetini tahrik edecek - sözlerle haykırmakta devam etmişler, çalıştır- dıkları Ermeni amelelere de: — Vurun şu edebsizlere, Defedin buradan, diye emir vermişlerdi. Esa- sen mesele, mürettepti. Ameleler, elle- rindeki kazma ve küreklerle derhai balkın üzerine hücum etmişler; ilk safta bulunanlardan birinin başını kanlar içinde yere hesiz ki, hâ abıta memurları tam zamanında er, kanlı bir felâketin önüne (Arkası ver) ndan edilmeme- Küçük san'atlar Ecnebilerin Elinde mi? Ankarada çalışan Küçük — San'atlar erbabından bir okuyucumuz yazıyar; — Küçük San'atlar kanunu çıktıktan sonra da memlekette ecnebi san'atkâr - ların faaliyetine halel gelmiş değildir. Meselâ Ankarada bir çok ecnebi Işçi var- dır ki, istediği gibi rabatça, — korkusuzca çalışıyor ve verdiği randman bizden çok Az olduğu halde bizden birkaç misli fazla Dara kazanıyor. Bu yüzden işsiz kalan bir vatandaş g- fatile alâkadarların nazarı dikkatini cel- bederim.» * Bu okuyucumuz: Memleketine müflâ olmak istediği takdirde isim ve adres ver meliydi, Iddiasını isbat etmeliydi. Maale- sef pek mübhem kalmıştır. Bunun için « dir ki alâkadarların harekete geçmeleri beklenemez. * GBir işçiyi bu kadar götürüp getirmek doğru mudur? Dün matbaamıza Ömer — Yılmaz is - minde bir işçi okuyucumuz geldi. Söylediği v — Geçen ayın, yani eylülün 6 mda Bursuda Merinos fabrikasında çalışırken İstanbulda Haliç Alman şirketinde iş ol- duğunu haber aldım ve buraya — geldim. Şirketin müracaat memurluğuna gittim. Yarın derhal işbaşı yapınız, dediler, Er - tesi gün işe başlamak hevesile gittim. Ce- ne «yarına, biraktılar. Böylece her zün gidişimde bana bu ayarına 1 tekrar etti « Tamam 36 gün sallandım, durdum, İşsizlikten allem ve ben — perişan ol - duk. Halbuki bana iki üç gün içinde ma- alesef kadromuz doludür deseydiler, ben de hem perişan olmıyacak, hem de sadaki işimi kaybetmiyecektim, Benim gi Bi bir işçiyi bu kadar götürüp getirmek ve işimi kaybetmeme sebeb — olmak — dofrü mudur? * Darendelilerin teşekkürü Ceçenlerde memleket haberleri sayfa- mızda Darzendenin yakında elektriğe ka- vuşacağımı yazmıştık. Darende okuyucu - larımızdan bir çoğundan müteaddi! mek- tuplar aldık, Bu mektuplarda Darende - Hler kazayı elekiriğe kavuşturacak olan müteşebbislere teşekkürt etmektedirler.

Bu sayıdan diğer sayfalar: