24 Ekim 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

24 Ekim 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA L Ka Çeviren : Denizlerin Makyaveli ptan Bum - Bum Ahmet Cemalettin Saraçoğla Abdülhamid yastığının içinde bir muska bulunca çılgına dönmüş, fakat zeki bir saraylı: “Hiç merak etme aslanım, ben bu büyüyü bozarım ,, demişti O gece sabahlara kadar Abdülhami- din gözüne uyku girmemişti. Harem dairesindeki kadınların hepsi, isticvab- dan geçirilmişti. Fakat hiçbirinin üze- rinde, en küçük bir şüphe temerküz et- Mmemişti. Fakat bu vaziyet, daha tehlikeli ve daha şüphe âverdi. Şu halde, hariçten biri saraya girmiş; bu muskayı buraya yerleştirmişti. Artık bu kanaati hasıl €eden Abdülhamid, derhal mabeyn dai- resine geçerek, orada harem dairesini ikliyen nöbetcileri de isticvaba giri- t tam bu kararını verdiği zaman, her nasılsa aklına eski dildadesi gelmiş- ti. Halbuki o kadın, o gece sarayda de- | ğildi. O tarihte saraya girip çıkmak pek o kadar sıkı usüllere tâbi olmadığı için bu kadın da; o gün, ikindiye dağ- ru, şehirdeki eski saraylılardan birinin evine misafir gitmişti. Abdülhamid, kim bilir nasıl bir dü- | şünceden sonra: — Gidin.. şunun odasını, güzelce ara- yın. Diye irade etmişti. Oda, büyük bir dikkatle arantmş! Köşedeki bir yerli dolabın en alt gö zünde, kapak gibi kalkan döşeme tah- tasının altından, birbirine bitiştirilmiş; yeşil bir ibrişim ile sımsıkı sarılmış, bir Kumandamdaki tuzak gemisinin şekli benim keyfime tâbi idi, gâh iki bacalı 3 direkli bir posta vapuru, gâb tek bacalı bir kömür şilebi oluyordu Bukalemun gibi renk ve şekil değiş- | yaşıyamıyacağını anlamış olduğumı tiren «uzak gemisi» düşman denizaltı- kendisinden ayrılmak mecburiyetinde Vakıâğ, Çırağan sarayının harici ve kapıları, sıkı bir inzibat altına girmiş- ti. Bu haris ve cür'etkâr kadının, hariç- le olan alâkası kesilmişti. Artık kuvvetle bir şey yapamıyacağı- nı hisseden bu inadcı kadın, sarayın kuytu odalarında, böylece büyüler ya- parak, efsunlar okutarak kendisine bir fenalık edemez miydi? Bunu düşünen Abdülhamid, Çırağan sarayının içini kontrol ettirmek için, irer bahane ile, oraya da birkaç sa- raylı ile bir iki zeki harem ağası gön- dermişti, ABDÜLHAMİDİ TELÂŞA DÜŞÜREN YENİ BİR HÂDİSE Kânünuevvelin dördüncü cumarte- si gecesi, yatşı Vaktine doğru, Beşiktaş sarayından dolu dizgin çıkan iki hün- kâr yaverinden biri, Mitat paşanın; di- ğeri de, henüz asâleten serasker olan Redif paşanın konaklarına gitmişler, paşaların derhal saraya gelmeleri için irade tebliğ etmişlerdi. Paşalar, bu âni davetten telâşa düş- müşlerdi. Çünkü Abdülhamid; bir haf- tadanberi şiddetli bir diş ağrısından muztaribdi. Sağ tarafındaki azı dişle- rinin diblerinde ehemmiyetli bir ilti- hab husule gelmişti. Doktor Mavroya- ni, bu iltihabı temizletmek lâzımgeldi- ğini mükerreren söylemiş ise de, Ab- dülhamid red etmişti. Ketentohumu, ve papatya Tâpalarile geçiştirmek fikrin- de idi. Her selâmlığa atla çıkmayı âdet edi- nen Abdülhamid; rahatsızlığının büs- bütün artmaması için, bir gün evvel A- yasofya camiine yaplığı cuma selâm- lığında, kapalı bir arabaya binmişti. Ve bu da, o gün halk arasında mühim |dedikodulara sgehebiyet vermişti. Hattâ, Sultan Murad arının yeni, bir suikasd şebekesi yakalandığından bile bahsedilmişti. (Arkası var) M şeii lnhîsarlar “U. Müdü ürlüğünden: I — Kâpalı zarfla eksiltmeye konmuş olan 2 âdet sigara paket makinesi için teklif edilen bedel haddi lâyıkda görülmediğinden pazarlıkla alınması kararlaş- tırılmıştır. H — Pazarlık 4/XI/S37 tarihine rastlayan Perşembe günü saat 14 de Kabataş- tanesinin ucu iki parmak kadar yan- maş, iki ispermeçet mumu çıkarılmıştı. Bu mumlarin üzerinde de, kanla ya- zilmış olması muhtemel olan, bir takım karmakarışik yazılar vardı. Bunları Abdülhamidin önüne getir- diğimiz zaman, korku ve dehşetten, az kalsın çıldıracaktı. Bereket versin, eski kalfalardan bi- rinin, ya, zekâsı.. veyahud, malümatı imdada yetişmişti. — Hiç merak etme aslanım. Ben şimdi bu büy Diye ileri . Derhal, siyah saplı bir bıçak getiri- Aklımda iyi italmadı amma, ga- liba İhlâs Süresi okuyarak, mumla- rabteden bağları yavaş ya- Ş ti. Sonra, Abdülhamidin sır- tındaki hırkayı çıkararak - ters çevir- miş, tekrar hünkâra giydirmişti. On- dan sonra da: — Müsterih ol aslanım. Artık bu bü- yünün zerre kadar tesiri kalmadı. Eğer şu dakikadan ilibaren bir kılınıza ha- lel gelirse; boynum kıldan ince kılıçtan in sinirlerine, biraz sü- künet gelmişti. Bu meseleden, kimseye bahsedilmemesi için, bütün saraylılara sıkı tembihler verilmişti. O günden iti- baren de, artık dairei hümayüna, dört eski ve yaşlı kalfadan mâda, genç sa- raylıların girmesi, sureti kat'iyede me- nedilmişti. Odasında büyü çıkan eski dildadeye gelince; ertesi gün saraya gelir gelmez, Abdülhamid tarafından pek istiecvabdan geçirilmiş; bu büy me yaptırdığı öğrenilmek istenilmişti. Fakat kadın, hıçkıra hıçkıra ağlıya- rak yerlerde yuvarlanmış; — İftira, aslanım.. beni çekemiyen- lerin iftirası... diye, yüzlerce yemin et- Mişti. Bu inad karşısında, Abdülhamid de ileri gidememi: Ertesi gün kadına k, Bandırma civa- yüne göndermüş, fakat g- derken de, abdest aldırıp Kur'ân üze- rine el bastırarak, bir daha İstanbula eceğine yemin ettirmişti. hâdise, böyle geçmişti. Fakat Ab- dülhamidin ruhu — üzerinde, yeni bir korku izi husule getirmişti. Tahta çıktığı gündenberi, kendisine rahat ve huzur vermiyen Sultan Mura- dın annesinin de kendisine büyü yap- tırmak ihtimali, Abdülhamide yeni bir evham sermayesi teşkil etmişti. rındaki da Levazım ve mübayaat şubesindoki âlım korsisyonunda yapılacaklır. HI — Muhammen bedeli 18000 lira ve muvakkat teminatı 1350 liradır. IV — Şartnameler parasız olarak her gün yukarıda &dı geçen komisyondan alı- babilir. V — İdarece <Yagenberg> makinesi alınması mütesavver olup, eksiltmeye gi- recek makine «Yagenberg» dir. Münakazaya iştirük etmek istiyen başkâ firma- lar fiatsız fenni tekliflerini eksiltmeden en az 3 gün evvel tetkik edilmek özere İnhisarlar Tütün Fabrikalar Şubesine vermeleri ve tekliflerinin kabul olunduğuna dair vesika almaları lâzımdır VI — İsteklilerin pazarlık için tayin olunan gün ve saatte eksiltmeye iştirâk vesikası ve $e 7,5 güvenme paralarile birlikte adı geçen komisyona müracaat- ları ilân olunur. «B.> «<7122. 1 — Eskişehirde inşası mukarrer kapsül deposu, xeştı, şartnamesi ve plânına tevfikan pazarlıkla yaptırılacaktır. 2 — Pazarlık, 26/X/937 tarihine rastlıyan Salı günü saat 14 de Kubataşta Le- vazım ve Mubayaat Şubesindeki Alım Komisyonunda yapılacaktır. 3 — Muhammen bedeli 3879,38 lira ve muvakkat teminat 291 liradır. 4 — Şartnameler 20 kuruş mukabilinde hergün İnhisarlar İnşaat Şubesinden ve Eskişehir Başmüdürlüğünden almabilir. $ — İsteklilerin, pazarlık için tayin olunan gün ve saatte 96 7,5 güvenme pa- ralariyle birlikte adı geçen komisyona gelmeleri ilân olunur. — <Br — <6899> Bi Nafıa Vekâletinden : 1 — Eksiltmeye konulan iş: Küçük Menderes ıslah ameliyatı sahasında yapı- Tacak regülâtör keşif bedeli 380933 lira 6 kuruştur. 2 — Ekslltme: 3/11/937 tarihine rastiiyan Çarşamba günü saat 15 de Nofıa Vekâleti Sular Umum Müdürlüğü Su Eksiltme Komisyonu odasında kapalı zarf usuliyle ve götürü olarak yapılacaklır. —— 3 — İstekliler: Eksiltme şartnamesi, mukavele projesi, Bayındırlık işleri genel şartnamesi, fenni şartname ve projeyi 19 lira 5 kuruş bedel mukabilinde Sular Umum Müdürlüğünden alabilirler. * — Eksiltmeye girebilmek için istek Jilerin 18987 lira 32 kuruşluk muvak- kat teminat vermesi ve 50000 liralık nafıa işlerini taahhüd edip muvaffakiyetle bitirdiğine ve bu kabil işleri başarmakta fenni kabiliyeti olduğuna dair Nafıa Vekâletinden alınmış müteahhitlik vesikası ibraz etmesi. İsteklilerin teklif mek- tublarını ikinci maddede yazılı saatten bir saat evveline kadar Sular Umum Müdürlüğüne makbuz mukabilinde vermeleri lâzımdır. Postada olan gecikme- Jer kabul odilmez. — <3770> «6922> Nafıa Vekâletinden: 1 — Eksiltmeye konulan iş: Aydın bataklığı kurutma kanalı keşif bedeli 48.974 lira 40 kurüştur. 2 — Eksiltme: 3/Sonteşrin/937 tarihine rastlıyan Çarşamba günü saat 15 de Nafıa Vekâleti: Sular Umum Müdürlüğü Su Eksiltme Komisyonu odasında ka- palı zarf usuliyle yapılacaktır. 3 — İstekliler: Eksiltme şartnamesi, mukavele projesi, Bayındırlık işleri genel şartnamesi, fenni şartname ve projeyi 2 lira 45 kuruş bedel mukabilinde Sular Umum Müdürlüğünden alabilirler. 4 — Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin 3673 lira 10 kuruşluk muvakkat teminat vermesi ve 20.000 liralık nafıa işlerini taahhüd edip muvaffakiyetle bi- tirdiğine ve bu kabil işleri başarmakta kabiliyeti olduğuna dair Nafıa Vekâletin- den alınmış müteahhitlik vesikası ibraz etmesi. İrtezlilerin Teklif mektuplarını ikinci maddede yazılı saatten bir saat evveline kadar Sular Umum Müdürlü- ğüne makbuz mukabilinde vermeleri lâzımdır. Postada olan gecikmeler kabul edilmez. — 13806> — «8025e sını aldatıp yakın bir mesafeye kadar sokulduktan sonra onu topla, su bom- bası ile, mitralyözle batıran tebdili şe- kil etmiş bir harb gemisidir. Kumanda edeceğim tuzak gemisi «Bremerhaven» tersanesinde vücuda getirildi. Buharla müteharrik olan bu gemi benim keyif ve arzuma göre bir gün iki bacalı, üç direkli bir posta va- puru oluyor, ertesi günü bir bacalı, iki direkli bir kömür vapuru kılığına gi- riveriyordu. Hülâsa deniz üzerinde yü- zen hokkabaz hokkası gibi alel'acaib bir şeydi. «Marie» ismini vermiş olduğum bu ilk tuzak gemisinin hakiki olarak bir tek bacası vardı. Sahte baca ince saç- tan yapılmıştı. Ambarlarımız kömür ve kalın keres- te ile dolu idi. Kâömür gemisi şekline girdiğimiz zaman adeden bir hayli ka- labalık olan mürettebatım ambardaki kömürden bir kısmını güverleye çıka- Tıyordu. Ertesi gün bakıyordunuz ki güvertemizde kömür kayboluyor, onun yerine keresteler yerleştiriliyordu. Bilâhare düşman denizaltılarının iş:- tihalarını büsbütün üzerime çekmek Çin maiyetime bir kaç tekne daha ve rildi, Bunlardan birisi üç direkli, mu- avin motörlü «Belmonte> isimli bir go- let'di, Diğeri de büyük bir mavnayı sü- rüklemeğe uğraşan bir römorkördü. Bu üç tuzak gemisinin her üçünde| de toplar ayrr ayrı şekil ve surette tabiye edilmişti. «Marie» de alabanda- ların gerisine konulmuş dört tane seri ateşli top vardu Düşman deniınlı:sm! yaklaşınca menteşeli alabandalar açılı- | yor ve toplarımız derhal ateşe hazır bir vaziyette bulunuyordu. «Belmon- tes de toplar - güvertle altında idi. Bir | düğmeye dokunulunca güvertede de- likler açılıyor ve bu deliklerden numa- ra neferleri yanlarında bulundukları | halde toplar güverteye kadar çıkıyor- du. «Oder» isimli römorkörde ise topla- rın tabiyesi daha mahirane ve daha san'atkârâne idi. Çünkü ne de olsa rö- morkör küçük bir teknedir. Binaena- leyh bu kadar küçük bir teknede top- ları görünmiyecek bir vaziyette gizle- mek çetin bir riyaziye meselesi gibi bir şeydi. Römorkörün sürüklediği mavna da &z Su kesmesi dolayısile aynı müşkülü arzediyordu. Gerek römorkörde ve ge- rekse mavnada ince birer mutfak ba- cası vücude getirilmiş ve toplar da iş- |te bu bacaların içine yerleştirilmişti. Bir düğmeye basılınca bacası devrili- yor, ateş edilecek noktanın istikameti- ni alıyordu. Ben o kanaatteydim ki bi- ze hücum edecek bir denizaltı gemisi küçük ve mütevazi römorkörle meşgul olmıya bile tenezzül etmeden bütün dikkatini mavna üzerinde temerküz et- tirecekti. Binaenaleyh römoörkör rahat rahat nişan alabilecek ve düşman de- | nizaltısını batırabilecekti. | Minimini - filotillâmın — üssübahrisi | «Svinemünder limanı idi ki bu liman Almanyanın Baltık kıyılarında kâin küçük koylarından birisidir. Gemile- | rim için icab eden zabit ve neferleri birer birer kendim seçtim. Hepsi de birbirinden işgüzar, birbirinden bece- | rikli, ateş gibi çocuklardı. Bunlardan çoğu ticareti bahriyeden - gelme çelik gibi sağlam denizcilerdi. İçine atıldığı- mız müşkül hayaytın çetinliğine ve teh- Jikelerine rağmen neş'elerini muhafa- ; za ediyor âdeta gülerek ölümle pcnıâ çeleşiyorlardı. - Yalnız bunların içinde | «Albrecht» isminde bir tanesi vardı ki| daha ilk akında foyasını meydana vur- | muş olmakla beraber kendisini hayatı- | mın sonuna kadar unulamıyacağım. Bahsettiğim bu «Albrecht» meslek ili- barile terzi jdi. Daima şen, daima neş- eli olan bu iri yarı delikanlının bir tek lâkin müdhiş bir kusuru vardı: Silâh- tan dehşetli korkuyordu. Kendisi «Ma- rie» vapurunda biraz hizmet etti. Lâ- kin daha ilk seferimizde çok korkak ol- | kalmıştım. «Albrecht» parlak söz söyler, neş'eli içki içerdi. Kendisinin neden dolayi denizciliğe heves ettiğini bir türlü anlı- yamadım. Çünkü kendisi yaradılışı iti- barile denizci olamazdı. İlk çıkışımızda bizim <Albreeht» İ fena halde deniz tuttu. O aralık tesadü- fen ben de güvertede bulunuyordum. Beni görür görmez iri göbeğini sallıya sallıya bana yaklaştı. Zavallı ayaktâ duracak halde değildi. İki ellerini ka- vuşturup komik bir şekilde yalvara- rak: — Kumandan, diye inledi, kuman- dan!.. Ben ölüyorum. Rüzgâr sert, deniz dalgalı idi. Dal- galara hükmedemezdim ya!. O mutla- sıl yalvarıyordu: — Aman kumandan fena oluyorum!.. Ben daha ağzımı açıp cevab vermeme vakit kalmadan «Albrechts bir kere ö- ğürüp bütün midesinin muhteviyatın! suratıma boşaltınaz mı?.. — Allah belânı versin murdar herif!. Ve yaptın?... (Arkası var) Bir Doktorun Günlük Pemi Notlarından — (*) Evlerimizi ısıtmak için Kullanılan vasıtalar Ve şeraiti sıhhiyeleri: H Sobalar, Kalorifer ve salamandralar ktisna edilirse en iyi teshin vaşıtasıdır. Ayni zamanda oda ile hariç arasında n güzel teodidi hava vasıtaamtır. Bobalar, demirden, dökmeden ve nihayet fayanı- tan yani çiniden İmal edilir. Demir Ve dökmeden yapılanların çini sobalardan farkı şudur ki birincilerde sobalar der- hal kızarlar ve etrafa büyük bir kısgın- lik ve sıcaklık dağıtırlar fakat — bu hal sür'atle zail olmağa başlar ve salon d& soğur, Halbuki çini sobalar yavaş yavaf yanar, Verdiği harâret daha sabit de - vamlı ve çok tatlıdır. Çabuk da soğu - maz, odalar ve salonlar için dalma ter- cih edilen bir menbar hararettir. Bobalardan sönra — teshin - vasıtalari olarak hava gazından istifade edilir. Havagazı sobaları pratiktir. Sür'sile yakılır, tcabıtıda derhal söndürülür. Ko” lay nakledilir. Dumanı yoktur. Tozu, kü- Jü yoktur. Bu itibarla komoditesi var * hayet haya gazıdır. Ufak bir. ihmal İl€ patlamak ve zehirlenmek ihtimalleri d€ vardır. Bundan maada maden ne nazaran hem pahalıdır, hem raret kuvveti azdır. Meselâ bir den kömürü 7000 kalori bir metre mik'ap havagazı 6000 kalori yapabiliyor. Bir kömürü ile bir metre mik'ap da fiatça da çok fark vardır. Nöbetci kezaneler Bu gece nöbetçi olan ecraneler vWt * ı.ı.ı.ııİ t stanbul cihetindekiler: a Aksarayda: — (Pertev). — Alemdardt' (Sırri Asım), Beyazıtta: (Belkis). SA matyada: (Erofilos). Eminönünde: (B0 sason). Eyüpte: (Hikmet Atlamas). FW nerde: (Emliyadi). Şehremininde: VAS â). Şehzadebaşında: — (Üniversite). K” ragümrükte: — (Arif). — Küçükpazardi” (Yorgi). Bakırköyünde: (Hilâl). Beyoğlu cihetindekller: ; İstiklâl caddesinde: (Kanzuk). D8İ ” rede: (Güneş). Topçularda: — (Bporidlli: Taksimde: (Nizameddin). Tariabaşındö (Nihad). Şişlide: (Halk). Beşiklei* (Nail Halid) ğ arziçi, Kadıköy ve Adatardakilef” Boğariç ©- Üsküdarda: (Ömer Kenan), de: (Nuri), — Kadıköyünde: (Üçler). Büyükadada: (Halk). de:; (Halk). duğunu ve bizim tehlikeli hayatımızı |

Bu sayıdan diğer sayfalar: