10 Kasım 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

10 Kasım 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

" $ Hergün ! Yazı Çok Olduğua İçin Bugün Konamadı Memleket — Meseleleri (Baştarafı 1 inci sayjada) havada, şuursuz hareketlerile, her vesi- lede bir taşkınlık yapan, cam kıran, çam deviren, zamansız gelmiş fırtınalar gibi coşan, akacak yer bulamadığı ne çıkan her şuur seddi giden bir gençliğin teşk memlekete hürriyet ve demokrasi şuuru- yayılmasına hizmet eden ve kendi a ünitversitenin umumİ men- menfaa ni faatleri ve memleketin umumi yükseliş | ihtiyaçları bir nevi teşkilât mede- Her medeniye | her medeniyet niyetidir devrinin kendi ve insanlı ne mahsus bir nevi teş- minci asır medeniyeti ise eşkilât medeniyetidir. Me - memleketlerde hangi tarafa bakar - sak bakalım, orada bir teşkilât görürüz. an bir takım hayat organla- rının bir araya gelmesinden mürekkeb, yekpare, ahenktar bir uzviyet, içtimaf bir uzviyet demektir. Bizde bu teşkilâtların bir kısmı ya hiç yoktur, bir kısmı da ölü ve bürokratlik teşkilâtlardır. Üniversitede çarpan yegâne teşkilât ise rektör- , dekaniık ve saire gibi sırf bürokrasi ve idare teşkilâtıdır. * Halbuki, orada üniversiteye ruh vere- cek, talebeyi canlandıracak, onun ruhunu ısıtacak, ona okuma, Öğretme, birlikte düşünme, birlikte anlama ve arama aş - kını, bulma zevkini verecek bir değil, bir kaç türlü teşkilât adır. Şuu: gençlik esinin yaptığı taşkınlıklara bakarak üniversitenin deki talebe teş- kilâtını lâğvedivermek, üniversitenin ma« nevi sıhhatini korumak için tasavvur edi- lebilecek ne yegüne tedbirdir, ne de bu, en evvel hatıra gelmesi caiz olan tedbir- lerdendir. Türkiye bir hürriyet memleketi ize, bir hürriyet memleketi olmıya muhtaç ve mecbur ise, Türkiyede fikir hürriyeti, vic- don hürriyeti, şuur hürriyeti varsa ve te- şekkül edecekse, bu memlekette bir de - mokrasi ruhunun yerleşmesi ve kö mesi, karşılıklı bir tesamüh ruhunun Vâ- tandaşlar arasında kuvvetle hüküm gü - rerek bizi birbirimize karşı sevgiye ve hürmete sevketmesi bizim bütün kuv- vetimizle varmak istediğimiz bir gaye ise, bunu ancak üniversite temin edebilir. Bütün bu manevf ve ruhi hâdise, haâkika- ten bir yirminci asır milleti olmanın bu Za uz bir €n mühim şartı, ancak üniversitede ve ü- niversite içinde bu nevi gayeler için ça- lışan teşkilâtların elile tahakkuk edebi- lir. Her hangi bir üniversite unsurunun karşı: Keçip, onunla, münferiden bu bahsi samimi olarak konuşalım ve ken - disine bu sözleri söyliyelim. Derhal, mu- hatabınız size şu cevabı verir; Evet, yerden göğe haklısınız! Bu cevabı vermiyecek, bu sözlerin doğ- ruluğunu kabul etmiyecek h r pro - fesör, biç bir doçent bulamazsınız. Ayni fikri, Maarif Vekâletinin bütün erkânile ayrı ayrı konuşunuz; hiç kimse sizinle münakaşa etmez; herkes bu fikir- lerle beraberdir ve size her dakika: — Evet, yerden göğe kadar haklısınız! Der. Fakat bütün bu İttifaka rağın Üniversite teşkilâtsızdı benin ruhu, teşkilâ 1ü, her türlü ma- nevi ve fikri inzibattan mahrumluğun perişanlığına terkedilmiştir. Meselâ, Tür- kiyede, millet ordusunun içinde muay - ir ve bilhassa tale- yen bir fikir ve ideo- en bir ruh inzibâtı vardır. | 1 olmıyan bir itaat ruhu üzeri- fe kurulmuş olan bu inzibata mukabil, | Üniversitede eniçin?> li bir ruh inzibatı, | bir gönül ve kafa birliği, daha doğrusu bir takım gönül ve kafa birlikleri etmeğe mecburdur. Üni Be vazifesi, milli varlık ve bunun istik- Bali bakımından göreceği esas vazifesi - diz. Üniversite, bu bakımdan hiçtir, sanki bir ölüdür. * Niçin? Çünkü üniversiteyi idare eden- (Devamıs 5 inci sayfada) SON POSTA İkinetteşrin 10 5İ Resimli Makale: 8X Sişmanlık hastalık, ifrat derece zay raW tarihinde Ingilterede Raği mış olan takımda her oyuncunun sikleti 1937 yılında şampiyon olan takımda ise vasati ağırlık 70 ki- loya indi, 1900 yılında şişmanlık $ yıllarda ise hastalık olduğu Çin işini konuşanlar Çin çayı içiyorlar ( | | Brükselde, dokuzlar konferansında Çin - Japon ihtilâfını münakaşa eden Rus hariciye nazırı Litvinof nutkundan son- ra, bir fincan Çin çayı ile yorgunluğunu dinlendiriyor. Esneme hakkında döktora| tezi Paris tıb fakültesi mezunla an olan Antuan Portua'nın doktorluk tezi| için seçtiği mevzu hem üniversite mah fellerinin hem de Fransız gazeteleri - nin büyük alâkasını uyandırm tezin mevzuu esnemeğe aiddir, Ve ü - niversite tarihinde doktora tezi olarak ilk-defa intihap edildiği görülmüştür. Antuan Portua esneme mevzuunu dak ıilmiş 450 büyük sayfa i- le izah etmektedir. Bu tezi mevzdubah- seden Paris gazeteleri bu eseri tetkik| eburiyetinde bulunan profe-| una varıncaya kadar pek| le ya etmek m sörlerin şampiyonluğunu kazan- hat seri olarak görülüyordu, san anlaşıldı. çok defalar esnediklerini kaydetmek -| ,(tedir. Ve esneme sâri olduğuna göre belki | siz de bu yazıyı okurken esniyorsunuz. | Veyahut esnemeniz geliyor. Haydi sı - kılmayın ve rahat rahat esneyin! yağati 97 kilo idi, siklet 55 kiloyu gi lardan yüzde dok tadır, çirkin görünür, fakat kuvvetle, rtliterafık olmıyatı unutimyalım. V HERGON BIR FAKRA | Çam deviren İki arkadaş, Yemiş iskelesinden bir kayığa binmişler, Kâğıdhaneye gidi - yorlarmış. İki arkadaştan biri pek az konuşurmuş, öteki ise ağzırhiç dur - mayan takımdanmış. Konuştukça da pot kırar, çam devirirmiş. Kayıkta da gene çenesi açılmış, ka- yıkçı ile gevezeliğe başlamış, bir ara- lik kayıkçıya sormuş: — Bu kayığın tahtası ne ağacından- dır. — Çam. Kayıkçının cevabını duyünca ye - rinder, biraz kımıldamış. ?? zamana kadar hiç sesini çıkarmamiş olan ar- kadaşı kolundan yakalamış: — Sakım devirmiye kalkmayasın, demiş, altımız denizdir. BAA K z SÜÜ D0 FKT e Dünyanın en bereketli ve garip memleketi Dünyanır. en bereketli memleketi Mek- sikadır. Meksikada senede 7 defa mahsul alınır. Buğday, pirinç, tütün, mısır, pa- k arka arkaya ekilir. duz nı diker dikmez İ& ay sonra hsul verir. Şeker kamışı da ayni müd- det zarfında elde edilir. Hele limonlar.. bem en kısa zamanda meyva verir. Hem de futbol topu kadar büyük olur. Diğer meyvalar, elma, armud . en tatlılarına Meksikada tesadüf edilir. Esasen Meksi. kaya meyvalar memleketi derler. Halk yemeklerde hepsi meyva buluftidurur. ve ayrıca meyvaların birçok garib yemek- lerini yaparlar, Meksika ahâlisi sinemaya ve tiyatroya çok meraklıdır. En ufak köyde bile mu- hakkak bir'sinema vardır. Meksikada iki katlıdan fazla ev bulun- maz. Bahçeler arasmda, çiçeklerin içinde bulunan bu evler birer aşk yuvasına ben- zer. Nitekim İspanyol kaninı taşıdıkları- | a y mı iddia eden Meksikalılar oyuna, musi- kiye adetâ âşıktırlar. Her vesile ile şar- r söylerler, danslar ederler. Hele ak.- şam sinemadan çıkıp evlerine giden aile- leri görseniz hayret içinde — kalırsınız. Filmnde söylenen bir şarkıyı derhal hafı- zalarında tutmuşlardır. Bu şarkıları tek. rar ederek kahkahalar atarak - evlerine dönerler. Esasen bakikt Meksikalıların — selâmı 1937 vücud moda kipte en ileri giden Amer asının £ tir, modayı tâ- Jizlarında vasati çmez, fakat bir istatistiğe göre bu yıldız. min ölümü veremdendir. Şişman has- sağlamlıkla, sporla Zayıflığın da ölüme müncer olduğunu Cavalı kadın l Büstünü yaptırdı Londra sirklerinden birinde numara yapan bu cavalı kadın, memleketine dö- nüp kendisine bir koca satın almadan ev- vel, İngiliz heykeltraşlarından birine; uzun müddet modellik etmiş ve bir büs- nü yaptırmıştır. Dört mahküm şeytan adasından kaçtı Şeytan adasının, ağır cezalı kürek mahkümlarından dört Fransız, hapis- haneden kaçarak geçen Salı günü Por- to - Rigo'ya gelmişlerdir. Üçü katil bi- risi de kasa hırsığı bulunan bu dört mahküm, Şeytan adasile Porto - Rigo arasındaki büyük mesafeyi bizzat yap- tıkları tahtadan oyma bir kayıkla geç- mişlerdir. Fakat denize açıldıktan bi raz sonra bir taraftan kayığın ağırlığı er tarafltan timsahların hücumu do sile batmak tehlikesine maruz kal- arından beraberlerinde bulunan diğer bir arkadaşlarını denize atarak |bem kayığı hafifletmişler, hem de ken- dilerini kovalamakta bulunan timsah- lara yem vermek süretile yakalarını kurtarmışlardır. yoktur. Erkekler bir arkadaşını ve yahut tanıdıkları bir kızı nce hemen belle- rinden kavrayıp havaya kaldırırlar, —— — İSTER İNAN, Bir gazeteci tanınmış gazinolardan birinin sahibine müra- | caat ederek sormuş: — Müessesenize gelen müşterid. yüzde on fazla bir para alırsırız, fakal aldığınız bü parayı | garsonlara vermezsiniz. Ortada ihtilâflı bir mesele var, demiş. Mücsvese sahibindon: — Bizde herkes bil'r ki garson yoktur. Aralarında iptidaf tahsilleri olanlar sayılacak kadar nadii İS1TER a garson hakkı diyerek cem, tarh yapmayı hocalarını gede yüzde onu istiyorla İSTER İNANMA! tilmezler, Buna mukabil bir çok cebir bırakacak kadar hesap hilesi bilirler. Ne r, şeklinde b'r cevab almış. Bu cevab sua- lin karşılığı değildir, fakat bu kısmı birakalım, esasında haklı mıdır, değil midir, orasını da araştırmaya lüzum gör- miyelim. Yalnız bu sözleri söyliyen zatın da garson kullan- dığına göre bizzat dürüst İSTER edir, doğru İNAN, kendi müessesesi aleyhinde bir reklâm yapmış olacağına biz inanıyoruz. fakat ey okuyucu sen: İNANMAI ıflık ölümdür x' Sözün Kısası Bugün bin'nz;'_J Sayfamızdadır ——<7/wn"“j“j“V Atatürkün Nutku Hatayda Şükranla karşılandı (Baştarafı 1 inci sayfada) sı Türkiye hududu yakınındaki Aktepf nahiyesine giderek köylülerle temas #” miştir. Heyetin şimdiye kadar tercümanlığıt Ahmed Reşad isminde lise muallimlerii” den bir Türk genci yapıyordu. Anlaşıl * yan bir sebebden dolayı heyet son d€” amen Türk olan Aktepe H7 hiyesine giderk Tcüman olarak türk” çe bilmiyen bir hıristiyan gencini götü” tür. Bu vaziyet Türk efkârı üderlr e derin zkişler uyandırmıştır. | Son & ümata göre heyetif kinci bugünlerde Hatâ$ * n diğer âzasili da ayın on beşine kadar tedkiklerini lğl a k Cenevreye avdet edecekleri #ÖY” Gizli silâhlar Antakya, — (Hususi) yetle müttehem bazı asabecilerin evi tsharri edilirken bu arada bir çok #i 've mermiler meydana çıkarılmış, bu ©* lerde oturanlar tevkif edilmişlerdir. A sabecilerin bu suretle memlekete bir 05 gizli silâh soktukları sabit olmuştur. Antakya, (Hususi) — Suriyeye gidef hariciye müsteşarı Menemencioğlunu! Hataya da uğrıyacağı rivayet edilmek * tedir. Müusolininin oğlu spanyollara Esir düştü (Baştarafı 1 inci sayfada) lunduğunu bildirmekte devam ediy0ft Londradaki İspanya büyük elçiliği, Brunü Musolininin ne o'duğuna dair hiç bir Hüt bere malik bulunmadığını - söylemiştir İtalya büyük elçiliği de, genç tayyare 2” bitinin nerede bulunduğundan haberdaf olmadığını bildirmiştir. Londra gazetecilerinin mülâkatta bu * lundukları İtalya matbuat ve propagi'” da nazırı, bu hususta demiştir ki: Bruno sağdır ve sıhhattedir. Öldüğünü yaralandığına ve yahud esir düştüğün? dair olan haberler bir şeye istinad etmö” mektedir. Nerede olduğunu söylüyemeyi” Zira hâlâ askeri vazife ifa etmektedir Finlandiya Türkleri Cumhuriyet bayramını Heyecanla kutluladılar (Baştarafı 1 inci sayfada) İlk önce hop bir ağızdan İstiklâl mü” şı söylenmiş, bunu İbrahim Arifullahif besi ve öğretmen Bay Z. Kadir Uçanın konferansı takib etmiştir. Nibâ yet milif şair Bayan Saniye İftet USt? Atatürk için yazdığı iki şilri okumus * tur. Bu şürler fevkalâde bir heyecah Ü yandırmıştır. Daha sonra FinlândiY Türklerinin başimamı Bay Veli Ahm' Hekim hazır bulanan gençlere, Atatüfi kün gençliğe hitaben söylediği vecizeler teşrih ve izah etmiş, nihayet merâ? Finlândiya Türkleri birliği retsi Bay A7 fullahin teşekkü Cina * Jeri 1358 1 ci Teşria

Bu sayıdan diğer sayfalar: