16 Kasım 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

16 Kasım 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—S İkinciteşrin gömü]ı'i m Kü vENE ilyarlar etrafındaki gizli hab — — ) ŞS SÖON POSTA Avusturya - Macaristan sefaretinin kuriye memuru trene atladı koşarak kompartımanına girdi fırladı : “ Kuriyeleri çalmışlar! . ğ : h; Affedersiniz, dedi, siz vazifenize . Za Slayanız. Bendeniz trenin hareki m;_'ğ'-:adu etmek için muhabere od Yüm. Tanzim edilen zabtı da imza tceksiniz. — Hay hay kumandan bey! mandandan mütüriyeti umumiy süretle işkâl etm 9 uzadıya İsticvaba Tüzum Presi sefere müsaid olub ol- oktasından sıkı bir muayeneden Cen sonra derhal hareket ediniz. Sİn, sabahtan evvel İstanbula gel- lunması kat'iyetle matlüptur, b İrlori verildi. Garib şey, soyguncu- Üai kz'brhı. failleri hiç mi mühim de - tanbaz, SİA, yalnız trenin alelâcele İz- $ gelmesi mi matlüb? Üüsrev “«Son Posta ,, nın H h lokamatifin bey, bizi getiren Dien LÜ Ve memurlarile birlikte, he - - romanı _,'; Ekspresin bulunduğu yere g sergüzeşt Sin (, ten karlar temizlenmişti. Ekspr TEbR syondaki battal hatta kadar mun- İr şekilde sevkolunduğu ve hiç bir Din tahrib ol bi duğuna hükmetmiş madığı aşikâr medhalleri « bir uların ya alay ettiklerine, ya vak'ada ve birdenbire dışarı » diye bağırdı Karanlıkta ceketsiz bir adamın bize doğru geldiğini gördük şey anlamamıştım. Yalnız trenin mühim ve pek mahirane bir soygunculuğa uğra- dığı, Avusturya-Macaristan sefarethane- sinin husüusi postasının çalındığı, fakat bizim idarece bunların hiçbir. ehemmi- yeti olmadığı, trenin sabahtan evvel İs- tanbula gelmesinden başka ehemmiyet verilecek bir cihet bulunmadığı anlaşılı- Bürette K » HÜe Bör ülüyordu. yolcuların her biri muntazam v yordu. dzz. K KĞ | lerdi. Hiddetle: N t ,””"” Hüsrev beyle makinist evvelâ | hibi mutet 'f?’_“î ;i“ eRlak Hüsrev bey benim bu acı istihzama ; t lokomotifi muayene ettiler. Ma-|de çok samimi idiler. Buna kanaat getir- | Ca gu. Jikten sonra F | ciddiyetle kendilerine: ra lokomotifi ayırıp asıl hatta bir iki prova yaptı. lakine tamam! ev bey gayet tuhaf bir dolayı yolun kapanmış ol- — Kumpanya için bu bir skandaldır, dedi. Elbette işin örtbas edilmesinden başka bir şey düşünülemez. Esasen soy- h*'riîf;';r["';v"d': Vaziyet memurlara | K”T’;renm kalöriferleri de Bozulmuş | gunun siyasi bir şey olduğu aşikâr.. Kay- bormalay ça leMurlar trenin içinde üraş- | Oduğu için, beklemeye mecbur olan| bolan makinisti de polisin bulması lâ- Yoktu, paaPtlar. Fevkalâde hiç bir şeY İ trenin içinde yolcuların donmaması mak- | Zimdır. Hüstey paytemur olduğu anlaşılar zat, | Adile kendilerinin uyandırılmak isten-| — Hüsrev beyin hakkı vardı. biz u—v.b'y.,'" sualine yalnız şu kadarcı ni, fakat pek yorgün oldukları için | — Müfettiş bey, dedim, hâdisede pek A EA aF |hiç kimsenin uyanmadığını, o vakit birer | mühim bir nokta dikkatinizi celbetmiyor Vet emelile aa ulkasd veya bir cina- | birer istasyon binazma / çıkarıldıklarını | mu? hk olması , MMadığı muhakkak. Hirsiz- | çah ederek af diledi. Yol temizlenmiş,| — Ne gibi? Stediktüyiy e. fakat acaba haydudlar | Laloriferler tamir olunmuş, tren tekrar| — #reni goyanlar; daha doğrusu sefa- Buzaya T Çaldıklan sonra tre 73 çeki harekete amade idi. TMüliyiy Tişler, bunu anlamağa çabş- Benim kasden yarım yamalal: konuştı miş olmaklan memnun, söylena sö) tekrar trene bindiler. Hiç kimsı enef eşyasında eksik bir şey de yoktu eyiniz, yoleulardan her- Bi anlıyabiliriz. buyurun, Deği “SSyona gidelim.. İ Triç Tden * H cekaş ” İRmek üzere idik ki karanlık» Etsi, Vk'nn'ı istasyonunda kaldı. Diğer iki Bize gö bir halde, bir adamın koşarsk | < ü lar. Mevki kuma ya'cuları teslim al ı.!d'“h.ı? geldiğini gördük. Memurlar | ). nlığı trene her ihtimale karşı bir müf- *diler, fabancalarına sarılarak ge rere jandarma da yerleştirmişti. , Öğün ; , | tok :ı adam soluk soluğa idi, Trerin |" Müdüriyeti umumiyeden — (hamen ha- Vüya “Bisına gelir gelmez, r'lrı:ı ha «İreket) emri geldi ve biz hemen hareket Va k l ç eli ı - x ,,:'d'_"mk. bize doğru Almanca: — |ettik. - h'bık“ bî felâket! Mösyö... * ' “:'d(ı Yer, Pağa başladı. İki meamur| gyende Avusturya-Macatislan sefareti Huya, ** atladılar, adamı kollarından | yuriyesi basta olarak ) du. Fakat x'e İBte. € Goç YOrsun? * t0 bi Tdülar. Hüsrev beyin bir işare- e Yere atladım. Kendisine Âl - iri v ki oturup rahatça kor T olduğunu, ne istediğini sor- ; p ketter. sonradi mağa başlıyabil Adam den ne anladın? diye sordu. — Hiç! Hatkikaten anlaşılınca memurlar kolla- l:!aıd, Adam hemen trene ât- e sv:nmnınım.ınıın dolaşmı- kpgare koridora fırladı, zangır < lek 'Yordu. & Diy,, h:; Yok, çalmışlar.. Üğtü, bıyııl:.;re koridora yüzü koyun Tit l.q:'h"ikım Va B;". ı."Rzı- Hi hâdiselerden a) * Yülem YN Ziçlar a Gerece hayrete şayan olan şey li Yolcuları A Yapılan tahkikat oldu. kapp bilniyoriz, PS birisi ne olduğunu İyen hapılardı. Ve bayıldıklarından erleri yoktu. Bize, hiddetle, tüle çı;. frenden istasyona çıkarıl- WYuyu Yorlardı. Hemen hepsi na- 3Çükları v tuş olduklarını, gözleri- 'ı'ç.'..,j:;”:'n kendilerini istasyon ©V bey h duklarını söylüyorlardı. 'evvelâ pek şaştı, hatti :i'lhı y | ğum almancamla tercüme ettiğim bu hi- kâyeyi yolcular pek anlıyamadılar. Fa- kat herhalde başlarına bir kaza gelme din hü- Muamele ve inuhabereler sür'atle ik- mal olunmuştu. Memurlardan biri Uzun- tirmeden nezaret al- Bizim Hüsrev beyle ben ancak hare- Hüsrev bey geniş bir nefes aldıktan Avust; ve . Arya-Macaristan sefareti * : Üi lme Memuru idi Şimdi kendine | Sonra bir sigara yaktı. Bana dâ bir tane ça Kkoşn kuriye aklına gel mez | uzattı: Bi Ye aklına gelir gelmez Si ru Ku N oı.,uh“"u Kendisinin yolculardan | — Eh, söyle bakalım şimdi, olan bite hiçbir TTT ÇATT ÇT NĞ FDT LA Baş, Giş, nezle, grip, romatızma ve buddü ağrila-| rınızı derhal keser. İcabında günde üç kaşe alınabilir. Taklitlerinden sakınınız ve her yerde 'srarla Gr'pin isteyiniz. KODK TU TT GN | citr Gümadimrazın ve zihnimizin aamadı retin kuriyesini soyanlar ne kadar ma- hir, cür'etkâr ve şeytan adamlar.. Halbu- ki vak'ada tuhaf bir mantıksızlık var.. (Arkası var) Ü- Edı'rno—îırin_g Klüp agsinin otobüs gezintisi Edirne (Hususi) — Turing ve oto « mobil klübü Edirne şubesi tarafından hava müsaid olduğu takdirde önümü: deki pazar günü Lüleburgaz ve Alpul- Juya kadar bir otobüs gezintisi tertip e- imiştir, | Gezmenler o gün 'sabahleyin Edir -| neden hareketle Havza, Babaeski yolu ile Lüleburgaza gidecekler ve orada öğle yemeği yenildikten sonra Alpul - luya gelerek akşama kadar vakit ge - çireceklerdir. Yollarda ve Lüleburgazda mimar Sinanın eserleri, camileri ile Alpullu şeker fabrikası gezileceklir. Bu seya - hatin zevk ve neş'e içinde geçmesi i - çin her türlü tertibat alınmıştır, | Turing klüp Edirne şubesi havalar müsaade ettikçe bundan sonra her pa- zar civar vilâyetlere böyle — gezintiler tertip ederek halkımızın hoöş vaklit ge- çirmesine, hem de Trakyayı tanıması- na yardım edecek Ve önümüzdeki ilk baharda dost Balkan memleketlerine büyük bir gezinti tertip edecektir. ış- n- | | Esrarengiz İmza Çeviren: Faik Bercmen Müsteşar Navagin paskalya akşamı ziya- rete gelenleri kabul etmek üzere odasına girdi. Paltosunu çıkarıp bir bardak ma- den suyu içtikten sonra koltuğa oturarak ziyaretçilerin listesini okumağa başladı. Listenin ortasına geldiği vakit dizlerine vurarak bağırdı: — Fedyukov! bilir kimdir? Müteaddid tanıdıklar arasında bu Fed- yukovu hatırlıyamadı. Kimdi bu adam? Bunu kat'iyen tanımıyordu. Uzak yakın bütün akrabalarına, hafızasında — resmi geçid yaptırdı; ahbablarının, dairedeki memurların isimlerini kendi kendine tek- rarladı. Fakat bu Fedyukaov'a ald hiçbir iz, bir hatıra bulamadı. İşin garibi, bu Fedyukov'un adı otuz yıldanberi paskal- im bu! Kim bu! Allah yada ve noeldeki ziyaret listelerinde ya- | Yıl zılı bulunuyordu. Kimdi, nereden — gell- yordu, yüzü nasıldı? Yalnız Navagin'in kendisi değil, karısı da, kapıcı da bu adamı tanımıyordular. Müsteşat odasını arşınlıyarak kendi kendine mırıldanmağa başladı: — Şayani hayret bir şey! Bunun kim olduğu bilinmesin. Cidden şaşılacak bir şey! Hayır, hayır bunun kim olduğunu bilmek isterim. Sonra içeriye giren kapıcıya: — Dinle Grigori, dedi. Bu Medyukov'u listeye imzasını atarken gördün mü? — Hayır.. — İşte Imza etmiş. Şu halde dışarıda bekliyor. — Hayır, burada yabancı bir kimse — Peki burada değilse listeyi nasıl imzalamış olabilir? — Bilmem. — Şu halde nedir bu? Sen bekleme sa- lonunda ağız açıyorsun anlaşılan. — Bir parça düşün canım. Belki yabancı birisi- dir. Düşün biraz. — Hayır, ekselans, hiçbir yabancı gel- miş değildir. Memurlar geldiler. La ba- ron da teşrif buyurarak zevcenizin yahı- na çıkmıştır. Papazlar da geldiler., Bun- lardan başka... — Şu halde gayri mer'i bir surette liste ye imzasını atmıştır. — Bilemem, ekselâns. Hakikat şudur ki burada Fedyukov adlı bir kimse yok.. — Tuhaf bir iş! Hayret! Anlaşılmaz bir şey! Navagin düşünmeğe başladı: — Ayni zamanda bu gülünç bir mesele.. Otuz yıldır bir adam burayı ziyareto gel- miş ve imzasını atmış bulunsun da kim olduğu bilinmesin. İhtimal tecessüs u- yandırmak gayesile memurun biri bu şe- kilde imza atmıştır. Ve bu mülâhaza ile Navagin, imzayı tetkik etmeğe koyuldu. İmza uzun ve cür'etkârane bir şekilde atılmış, yazı kıv- rık eski tarzda ve diğerlerinkine benze- miyordu. Karısının yanına girerek: — Bu esrarengiz Fedyukov gene imza- sını atmış, dedi. Hâlâ bunun kim oldu- Bunu öğrenemedim. Madam N n ruhani ve ispirtiz. ya müteallik şeylere Inanan bir kadın ol- Guğu için kecasına: — Bunda hayret edilecek bir şey yok, diye cevab verdi. Sana kaç defa söyle- dim, gene, tekrarlıyorum; kâinatta, bizim ğa, kavrıyamadığı fevkaltabiiye varırklar wardır. Temin ederim, ki bu Fedyukoy sana sempatisi olan bir ruhtur. Senin yes rinde olsam onu çağırır ve ne istediğinf sorardım. — Manasız.. mantıksız şeyler bunlar. Navagin hürafelere filân — in kımdan değildi ama, kendisine bu hâdise zihnine, esrarengiz düşünce- ler, vak'alar davet ediyordu. Akşama kadar kafası karmakarışık bir halde uzun uzun düşündü. Gece de hep bu mevzula moeşgul oldu. Nihayot, Fed- yukov'un çok zaman evvel ölen kovduğu memurlardan birisi olacağına karar ver- di. Onun ruhu şimdi kendisini <ziyarcte geliyordu. Navagin bütün gece rüyasında, pranmış bir elbise içinde, sarı benizli, |donuk gözlü, yumruğile onu tehdid eden |bir adam gördü. Böylece iki hafta geçti. Bu iki hafta içinde Navagin'in kafası bu işie meşgul kaldı. Fasılasız düşünüyordu. Yürürken, otururken, yatarken. Nihayet izzetinefsine galebe karısının yanma girerek: — Zina, Fedyukov'un ruhunu davet eti dedi. Kadın bir kartonla bir fincat tabağı getirtti; ve kocasını yanı başına ta. rak bir şeyler mırıldanmağa, söylemeğe başladı. Fedyukov uzun müddet onları bekletmedi. Navagin sardu: — Bu kımıldıyan ne? — Yolunu şaşıran biri.. © vakit karısı mırıldandı: — Görüyor musun! İnanmıyordun! | B YA salarak Navagin ruhla iyi sohbet etti; sonra Napolyon'u, Annibal'i, halasını —çağırdı, Hepsi ayrı ayrı cevablar — verdiler. Üç çeyrek saat kadar konuştu. O günden sonra artık bütün işi ispirtizmayla — Uğ caşmak oldu. Bir sürü kitablar aldı: Hip- notizma, medyumculuk, ispirtizma ilh. Müsteşar hem bu kitabları yor ve hem de akşamları masanın etrafında tübelerini yapıyordu. Yüzlerce bro kuduktan sönra Navagin de bir yazmak ihtiyacını şiddetle duydu. Beş ay çalıştıktan sonra müuazzam bir risale hazırtladı ve bunu bir - ispirtizma mecmuasına yollamağa karar verdi. Kâtibini çağırarak: — Bu eseri taahhüdlü olarak yollamalı değil mi Filip Sergeiç? Sonra kiliseden gelen adama gözlerini kaldırarak: — Oğlum liseye girecek te.. Vaftiz me« selesi için sizi çağırdım. Çabuk yapabilir miyiz? Dedi.. — Hemen yaparız. — Yarın, — Pekâlâ., Siz müsterih olun. Yalnız kı'iseye bırini gönderin. Geldiği vaklt Fedyukov'u sorsun. Feâyükov ismini sararak: — Nasıl, ne dediniz? diye bağırdı. — Fedyukov... Siz.. siz, Fedyukov musunuz? — Şüphesiz, — Listeye imza atan siz misiniz? — Evet, ekselans. Büyük şahsiyetlerin defterlerine imza atmağı severim. Beni nffediniz, salonda defteri görünce daya- namıyarak imzamı âttım, (Lütjen sayfayı çeviriniz; oe kitab doğru duyunca müsteşar

Bu sayıdan diğer sayfalar: