20 Kasım 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

20 Kasım 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün Enternasyonal siyasette Yeni bir perde Yazan: Muhittin Birgen ihan harbinin son günlerinden itibaren bugüne kadar hiç bir si- yasi seyahat yoktur ki dünya efkârını şu dakikada etrafında toplamış olan seya - hat kadar enternasyonal mahiyette bü - ayük bir hâdise teşkil etmiş — bulunsun. Bütün dünya matbuatı, Hitlerle konuşan Lord Halifax ile meşguldür. En başta İn- giliz gazeteleri olmak üzere, bütün büyük matbuat, telgraf ajansları, muhabirleri- ni harekete getirmişler, Berlin ve Londra etrafında deveran eden dedikoduları din- lemeğe ve bunları nakletmeğe çalışıyor- lar. Rivayetin her nevi, tahminlerim her | derecesi birbirine karışıyor, Eğer Bu işlerde en ziyade doğru malü- mat alabilmek mevkiinde ancak İngiliz —matbuüatının bulunduğuna inanmak doğ- rü olursa, bu matbuata bakarak diyebi - Briz ki Berlin seyahatinin asıl hedefi, Al- manya ile İngiltere arasında, tamamen u- BÖN POSTA B€ Meslek seçmek güçtür 98 Bazı meslekler vardır ki ona intisab ederek muvaffak ola- —— AA Tatlı su başı kalabalık olur, çeşmeye yanaşmak güçtür, Sözün Kısası Yazı Çok Olduğu İçin Bagün Konamadı İngiliz - Alman Görüşmeleri (Baştarafı 1 inci sayfada) Ber Hitler Lord Halifaxı öğle yemeği- ne alakoymuştur. Konuşma saat 10 dan bire kadar üç saat sürmüştür. Fransızlara göre Paris 19 (Hususi) — Fransız gazetele « rinin tahminlerine göre Lord Halifax Al manyanın muhtelif cihan meseleleri hak- kımndaki temayüllerini anlamıya çalışa - caktır. Bunların arasında bilhassa 2 mc- sele üzerinde durulacaktır. Birincisi şudurt Almanya komünist düşmanıdır, buna mukabil garb hududünda Fransa ile dost geçinmek kararında olduğunu söylemek» tedir. Halbüki Fransanın komünist Rus. ya İle ittifakı vardır. Almanya bü iki nok- na servet ve Ikbal temin eder, bu gibi mesleklerin talibi — bazan hiç mümkün olmaz, bekliye bekliye susuzluktan öl- mektense suyu daha az tatlı, fokat başı boş çeşmeye yanaş- mumi mahiyeti haiz bir temas yapmak < tayı nasıl telif eder? tan ibarettir. Şu dakikada ne Almanya « nm ağzında bir metalib listesi, ne de Lord Halifax'ın elinde bir teklif listesi vardır. Uzakşark işlerinin inkişafı, işleri o ka - dar ileri götürmüştür ki şu dakikada Al- manya ne kadar çok istese az ve İngil - tere ne kadar çok verse kifayetsiz görü- nüyor. için, işin en iyisi, bir taraf için <istememek,» ve öteki taraf için de «teklif etmemek» tir, * Entemnasyonal politikada yen! bir per- de açılmıştır. Bu perdenin birinci mecli- sinde Hitlerle Lord Halifax'ı konuşuyor görüyoruz. Eğer tiyatro sahnelerin - de olduğu gibi, bu iki mühim aktör bizim gözümüzün önünde konuşmuş olsalardı her şeyi anlıyabilirdik. Fakat, bu bir ti- yatro sahnesinden ziyade sessiz bir filme benziyor ve gözümüzün önünde onların ancak gölgelerini ve yaptıkları hareket- leri görüyoruz. «Dost olalım, anlaşalım'» demek iİstiyen takım Bareketler, sön- ra hakiki maksadları gizliyen bir mimik ve her şey bundan ibaret. Onlar orada böyle konuşur ve bütün gözler Beriinde açılan gahneye dönmüş bulunurken sahnenin kulişlerinde başka aktörler dolaştığını, meselâ, Belçika kra- lınım Londraya gittiğini, Congo işlerinde mütehassıs Sticck'i beraber götür. gü görüyoruz. Bundan derhal mana çı ranlar, İngiiterenin Almanyaya geniş miktarda bir kolöni teklifi yapmak ($ - tiyeceği mütaleasında bulurüyorlar. Baş- kalarına göre de, Almanya, orta Avrüupa- da hareket serbestisini elde etmek mu - kabilinde, İngiltereden kolonl istemek fikrinden vazgeçeceğini söylüyarlar. Her ne olursa olsun, muhskkak cihet şudur: İngiltere siyaseti, geniş bir sev - külceyş hareketi yapıyor. O kadar geniş bir hareket ki Rusyayı, Almanyayı, İtal- yayı e aldıktan sonra Washington'a kadar uzayıp gitmektedir. İngiliz siyaseti kendisine yeni bir m sistemi &ri - yor, Cebinde parası, denizdeki - gemisi, memleketinde fabrikası olan İngiltere, bü müdafaa sıstemini elbet hulacaktır. * Bilhassa gu sırada harbe girdiği takdir- de dünyanın her tarafında birden har - betmek mecburiyetinde bulunacak olan İngiltere, Löyle bir harbi yapmamak için mümkün olan bütün tedbirlere baş vu - racıktır. Karşısındakiler de-bunu bildik- leri için son bir sene içinde ona karşı bü- tün kuvvetlerile dayatmışlar ve müte - madi surette diplomatik hücumlara geç- mişlerdir. İngiltere de bütün bu diplomatik hü sumları birer diplomasi oyunile def'et tikten sonra şimdi, dünyanın gürültü - leri arasında büsbütün sıkışık bir vazıyet te bulunduğunu görerek Almanya ile Coztluk yapmıya karar vermiştir. Fakat, acaba bu iki kuvvet arasında sa- mimi ve hakiki bir dostluğa bugün im- kân var mıdır? Dünyanın bugünkü vaziyetine göre Al. manya ile İngiltere arasında samimi ber dostluük, ancak Almanyanın büyüme programına karşı İngiltere tarafından hiç olmazsa muhalefet edilmemesi şartile mümkündür. Fakat, Almanyanın azami programının bududu bugünlük neden' ibarettir ve yarın nerelere kadar gide - cektir? Bu cihet malüm değildir ki İn - giltere, bunu hakkile ölçüp biçip netice- de bir karar verebilsin? Öte taraftan da gittikçe çoğalır, artık onun içinde sivrilmek adetâ mümkün değildir, sona kalanları servete değil, hüsrana sevkeder, mak müreccahtır. SOÖZ ARASINDA Beynin faaliyetini Tesbit eden âlet UYYANIK KAFİF UYKU. " AĞIRCA » UYKU Son günlerde keşfedilen bir âletle bey- nimizin muhtelif anlardaki hareketlerini tesbit etmek mümkün olmuştur. Bu âlet- le alınan yukarıdaki resimde uyanık, ha- fif ve ağır uykuda iken beynimizin ne su- retle işlediğini görüyorsunuz. Almanya, İngilterenin bu dostluk siya - setinde ne dereceye kadar samimi ola - cağını, daha doğrü ifadesile, bu dostlu- ğun ne kadar devam edeceğini kestire - merz, Meselenin esası, iki taraf için de bu kadar büyük iki şüphe üzerine oturduğu müddetçe bu iki kuvvetin tam bir elbir- liği yapmasına imkân yoktur. * Bizce, bütün bu konuşmalar, bötün bu- günkü diplomatik hareket neticesiz kal - mıya mahkümdür. Geniş bir müstemleke fedakârlığı bile Almanyayı tamamen memnun edecek değildir. Bunun için, İn- giltere, er veyâa geç, kendi an'anevi mü- dafana programına avdet edecektir: Ken- disi bitaraf durup başkalarını harbettir- mek. Başkaları çarpışmalı, yorülmalı ve kuvvetten düşmelidir ki İngiltere rahat c İngiltere her hangi bir harbe mü - dahaleyi, ancak evvelemirde böyle bir şartın tahakkuku ile kabul edebilir, İn - giltere bu siyaseti muhtelif devirlerde tatbik etti. Bunun ikinci tatbik devri de içinde bulunduğumuz zamandır. Bizce enternasyonal siyasette yeni başlıyan de- vir bu istikamete doğru giden devirdir. Muhittin- Birgen Bir arkadaşımız insanın terbiyeli ve İSTER İNAN, HERGÜN BİR FIKRA b Oruç Zeyneble bozulur Ragıb Paşa, bir ramazan akşamı Fıtnat hantmı görmüş. Hantmın zen- ei halayığı da yanında imiş. O sırada iftar topu patlamış. Ragıb Paşa Fıtnat hanıma lâf atmış: — İftar topu patladı. Artık orucu- mu bozabilirim. Fıtnat hanım: — Hayhay, demiş, bozabilirsiniz. Yanındaki zenci halayığı gösterip, ilâve eimiş. b — Oruç Zeyneble bozulur. b İngilterede yeni ve Garib bir tedris usulü Seon zamanlarda Londrada tedris u - sulleri tamamile yeni esaslara istinad e- den yeni bir mekteb açılmıştır. Bu yeni usuller arasında en ziyade göze çarpan mekteb talebesine her iki ellerini âyni kolaylıkla kullanabilmelerinin öğretil - Mesidir. Yani talebe sağ elile olduğu gibi İsol elile de ayni derecede güzel ve iyi |yazmağı öğrenmeğe mecburdur. Keza eller vasıtasile yapılacak bütün hareketlerde ayni usul tatbik olunmak. tadır. Bu yenilikten maksad ileride her ne suretle olursa olsun sağ ellerini kul - lanmaktan mahrum olabilecek talebenin İhiç güçlük çekmeden &01 ellerini kullan. malarını temin etmektir. Çok çocuk doğurmak rekoru kimdedir İngilterenin — Golbaryt — şehrinden Golsmit namında bir demircinin iki kı- zından her bir? fazla çocuk doğurmak re. korunu kırdıklarını iddiş etmektedirler, Bunlardan birincisi 22, ikincisi 24 çocuk sahibi bulunmaktadırlar. Her iki kız kardeş te üçer defa ikiz do. ğurmuşlardır. Erkek çocuklarından se- kizi genç yaşında evlenip bugün. 19 ço- cuk sahibi bulunmaktadırlar. İST — Sen onu y Eğer bu adama: nazik olmak İstedi- ER İNANMA! emezsin! Mukabelesini görürsünüz. ği zaman bazan âeze düşebileceği kanaatinde, Diyor ki: e— İki kişilik bir tramvay sırasına tahin helvası gibi ya- yılmış bir müşterinin yanındaki bir avuç yere iliştiğ zaman terbiyeli ve nazik durursanız hakkınız olan yarım sırayı 'bu yayyan herifin altından alamazsınız. Fakat d'ik sesle: — Biraz toplanır mısın?. dediniz mi, derhal yerine çeki- lir ve size hakkınız olan payı bırakır, Seyyar bir satıcıdan almak istediğiniz kavunun fiatını sorarken: — Kaç kuruş kavunlar? Suolini yumuşakça sorarsanız: — 30 kuruş! Cevabını alır ve tabit uzaklaşmak isteyince: İSTER İNAN, İSTER demektir. deki memura; ayni adama: — Baksana! Kaça burlar böyle! diye ekşi bir surat gös! rirseniz daha az fia nüz, çünkü bazı esi Bir telefon muhaberesi yapacaksınız. Telefon merkezin- Levazım müdürünü verir masiniz lütfen! derseniz en az beş dakika bekler, yahud hiç cevab alamazsınız. Lâkin — Levazım müdürünü versene! Sözünü biraz da karnı- yozdan konuşarak seginizi kabalaştırıp söylerseniz, hemen mükâlemenizi yaparsınız.» İNANMA! İnsan karakterini Anlıyan makine Yukarıda gördüğünüz resim, insan karaktermi anlamaya yarayan bir ma- kinedir. Bunun ön tarafına bir insan yüzünü yapıştırdığı ve ellerile iki ma- nivelâyı tuttuğu zaman makine ken - disinin bütün karakterini belli etmek- te imiş. Dünyayı dolaşarak 60 bin imza toplıyan adam Saray Bosnada oturan Hırvat Molorad Rayeviç bugünlerde asrımızın en meş- hur adamlarının el yazılarile imzalarımı muhtevi bulunan üçüncü bir kolekstyon doldurmuştur. Rayeviç bu el yazılarını bütün dünyada yaptığı seyahatlerde top- lamıştır. Ekseriyetle bu imzaların üstün- de birkaç satır yazı da bulunmaktadır. Üç cild koleksiyonda kralların, prensle- Yin, siyasi ricalin, meşhtır muharrirlerin ve san'atkârların, üç papanın, muhtelif Afrika kabileleri reislerinin imzaları var- dır. İmzaların mecmuu 60 binden fazlayı bulmuştur. Bunların içinde en kıymetlisi Beznard Sehove'un şu yazısıdır: «İmza toplıyanları idama mahküm edecek bir kanunun olmasını isterdim.> Amerikada yalnız Greta Garbo, Rayeviçe imza vermekten imtina eylemiştir. —7 .07 ve daha mülâyim mukabele görürsü- f nazarında terbiyeli adam, enayi ; jmamen serbest bırakmanın İkinet mesele şudur: Almanya kendisinden sulh muahedesi esnasında zorla alıman Afrika müstemle- kelerinin iadesini taleb etmektedir. Hal buki bu müstemlekeler sadece İngiltere- ye verilmemiş, diğer galibler arasında taksim edilmiştir. Almanyanın arzuları « nın hududu nedir? Fransız - Sovyet muahedesi 19 (İkineciteşrin) — Excelrior ga- zetesi diyor ki: — Lard Halifaxın ziyareti esnasında Fransız - Sovyet - İngiliz münasebatı üze rinde durulması muhtemeldir. Fransız -« Sövyet muahedesi İngilterede pek sevil- memiştir. Fakat Almanyayı şarkta ta « tehlikesini düşünen İngilizler de vardır. İngiliz poli- tikasının Almanyaya “aid tereddüdler bundan ileri geliyor. Petit Journal diyor ki: — Afrikada Belçika ile Portekizin de müstemlekeleri vardır, ve bunun için « dir ki bu iki küçük devleti İngiltereye, yanaşır görüyoruz. Her ne olursa olsun Almanya ile bir anlaşmanın masrafımı Fransa çekemez. Londra 19 (Hususi) — Bu akşam Ber- line 2vdet eden Lord Halifax yarın Gö- ring ile görüşecektir. Resmi tebliğ Londra 19 (Hususi) — Hitler - Ha - Hfax mülâkatından sonra neşredilen Tesmi tebliğde, Hitler ile Halifax'ın A) manya ve İngiltereyi alâkadar eden bü tün beynelmilel mescleleri gözden ge- girmiş oldukları bildirilmektedir. Lord Halifax akşam Berline hareket Mülâkattan sonra Londra 19 (A.A.) — Salâhiyettar İn giliz mehafili, Lord Halifax'ın, B. Von Neurat'ı iki memleketi alâkadar eden! meseleleri müzakere etmek üzere Lon- draya davete memur edilmiş olduğunu tekzib etmektodir. — Yeni İngiliz - Al - man görüşmeleri ihtimalleri bir tarafa atılmamakla beraber, şimdilik hiç bir şeyin kararlaşmamış bulunduğunu söy- lemektedir, TAKViM

Bu sayıdan diğer sayfalar: