13 Aralık 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

13 Aralık 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

T 2 Sayfa aman Hergün İtalya Milletler Cemiyetinden Çekildikten sonra Yazan: Muhittin Birgen 1manya, Japonya, İtalya arasın- da, rakib ve hasım gruba karşı oynanan diplomatik ve siyasi enternas- yonal futbol maçı devam ediyor. Topu Almanyanın ayaklarından alıp Şanghay ve Nankine, birer gol yapan Japonya, bir hamlede onu Müussolini'ye geçirdi, o da bir tekmede karşıya fırlattı: Tam isabet ve yeni bir gol! Seyirci sıfatile uzaktan baktığımız bu oyunda İtsiyanın ne «Tam isabet hükmünü verirken müzün önünde, onun, evvelki gece söylediği nutkun, kü- çük bir cümlesi bulunuyor: <«Artık Adri- yatikte sulh olmuştur!» diyor. «Adriya- tikte sulh olmak» demek, Stoyadinoviçle Romada yapılan son konuşmalar, İtalya ile Yugoslavya arasında kat'i dostluk sö- alınıp verilmiş bulunması demek- zü: tir. Aynı zamanda bu söz, Delbos'a, «Mü- «Milletler Cemiyeti» yeni bir darbeye da- ha uğramış bulunuyor. Londranın Al- manyayı tekrar cemiyete çekmek için bir takım fikirler peşinde dola da İtalyanın Milletler Ce kilme kararını tantana ile ilân etme: bu cemiyotin bugünkü halile devamı fi rine karşı, cemiyet dışındakiler tarafın- dan indirilmiş yeni bir darbe demektir. Fakat, iş bununla kalacak değildir. Bundan iki ay kadar evvel Amiral Hör- ty'nin Budapeştede ,eski bir harb arka- daşlığının hatırasını canlandırmak Üze- re Almanya ve Avuslurya bahriyelileri karşısında irad etmiş olduğu bir nutuk, Milletler Cemiyetine karşı Berlin - Rema mihveri tarafından bir taarruz hazırlan- makta bulunduğunu göstermişti. O za- man bu sütunlarda kayıd ve işaret etmiş olduğumuz bu alâmeti, bugün daha kuv- vetli tezahürlerile tekrar görüyoruz: İtal- yanın Milletler Cemiyetinden çekilmesi kararmı vermek üzere bulunduğuna.da- ir ilk haberler, Macar ve Avusturya mat- buatında o tarzda karşıilanmıştır. ki bu husustaki tefsirlere bakacak olursak bu meraklı futbol oyununun merkezi Av- rupada oturan küçük seyircilerinin, son golü yalnız hararetle aikışlamakla kafma- yıp, belki de seyirci sıralarından kalkıp sahaya atılacak bir tavır almış bulunduk- larını görürüz. Öte taraftan da zaten İs- viçrede, İsviçrenin çekilme arzuları gös- terdiğini görüyoruz ve cenubi Amerika da ne zamandanberi kımıldanıp durü- yor. Şu halde bugünkü Milletler Cemiyeti- nin ömrünün artık çok azaımış olduğunu söylemek pek de küstahca bir iddia sayıla miyacaktır. )f bir sıra- tinden çe- * Eğer Milletler Cemiyeti, yakım bir za- manda, böyle bir âkıbete uğrar ve bu onun haricinde, belki de onun kadar kuv- vetli ikinci ve bu cemiyete muhalif yeni bir milletler zümresi veyahud yeni bir Milletler Cemiyeti teşekkül ederse, bu- nun başlıca mes'uliyeti Fransaya aid ola- caktır. İngiltere, bu cemiyeti kurtarmak için bir hayli fedakârlıkları göze almış ve hattâ son zamanlarda İtalyanın Ha- beşistan imparatorluğunu kabul ve tas- dik işine bile razı olmuştu. Halifax seya- hatinin hiçbir netice vermemesi için Fransa, nasıl bir manevra yapmışss, İn- gilterenin Habeşistan emrivakiini tasdik etmemesi için de aynı rolü oynamıştır. Almasını bildiği kadar vermesini, çekil- mesini bildiği kadar da koparmamasını Wlen ve ilerlemeği becerdiği kadar dön- wesini de beceren İngilterenin yanıba- da, yalnız almak, yalnız çekilmek iste- y - ve gittiği yoldan geri dönmesini bil. memek gibi vasıflarda emsalsiz olan | Fransa, Milletler Cemiyetini kurtarmak | için İngiltere tarafından yapılan ve ya- pılmak istenilen tecrübelere dalma mani oldu. Bizce bugünkü vaziyetten birinci derecede mes'ul olan da kendisidir. Te- menni edelim ki bu siyasetin acısını di- Ber milletler çekmesin, * İtalya, Miltotler Cemiyetinden — çekik dikten sonra Rerlin - Roma - Tokyo mih« da mütevdtsit bir hissi yoktur, Gemi şekline Konan hastane Amerikada son zamanlarda bir has- tane dahilen bir gemi şekline — sokul- | Resimli Mak;ıle: Çocuk seriütteessürdür, çabuk güler, çabuk ağlar, gül - mesi olduğu gibi ağlaması da süreksizdir. Bir dakika evvel yaptığını bir dakika sonra hatırlamaz, bir histen diğerine geçmesi bir saniye meselesidir, gözyaşı ile kahkaha arasın. gemi güvertesi haline konulmuş, hava boruları ve hattâ tahlisiye simit ve ka- yıkları bile ihmal edilmemiştir. Dok - * d gittiği istikamette oturuyordu. Karşı- görmedim de.. SON POSTA Birincikânun 13 V€ Çocuk kalan büyükler.. $8 tahammül edilmez felâketten felâkete bilmeliyiz. HERGÜN BİR FIKRA || İmkân olsaydı | Selâmi İzzet, trene binmişti. Trenin sına bir kadın oturdu. Tren hareket ettikten sonra Selâmiye baktı: Ajfedersiniz bay, dedi, ben tren- de ters oturursam, çok rahatsız oluyo- Tum, Selâmi İzzet: — İmkân olsaydı, bayan.. Dedi. Kadın sordu; — Niçin, imkân yok mu? — Tryeni yol üstünde durdurup va- gonu çevirdiklerini şimdiye kadar hiç M Bu seneki kış şiddetli İnfiate çabuk kapılan, kapıldığını da gösteren adam kâ- Takterinde çocuk kalmış bir adamdır. Şu farkla ki çovük- ta seriütteessür olmak kendistne zarar vermez, büyükte ise bir karakter olarak görülür. Kendisini sürükler, Hislerimize hâkim olmayı SOÖOZ ARASINDA Londra belediye Reisinin teftişleri Yeni Londra belediye reisi, Ingiliz Sözün Kısası Birazıcık hayat Filozofisi E. Talu ahmetli Borazan Tevfiği sık sık hatırlamamak, onu tanımış ve sevmiş olanlar için zannederim ki müm- kün değildir. Toparlacık siması, minimini bir doma- tesi andıran buruncuğu, fıldır fıldır göz- lerinin içinde zekâ dolu bakışları, kat- merli çenesi, nükte ve neş'e kaynağı olan minimini ağzile, kültürü, ümmi denecek derecede kıt olan bu mükemmel adam bazan büyük bir filozof kesilirdi. Kimini hakiki hayattan aldığı, kimini de kendi karihasından uydurduğu fıkra- Tarında yalnız gülmek vesilesi arayıp büu- Janlar, Tevfiğin hakiki kıymetini takdir edememijzlerdir. | ©, anlattığı hikâyelerin, savurduğu nüktelerin çoğunu, anlıyana ibret olsun diye sunardı. Dün, çekilmiş bulunduğum inziva kö- şemde mühlelif mevzular üzerinde dü- şünü) Uuruürken, onun, bermütad mizah yaldızına bürünmüş acı hikâyelerinden birini hatırladım: Bir kış ü, Tevlik, Beyazıdda sıra kahveler ü & birini bekliyormuş. Bu esnada, dört kişinin sırtında, bir fukara cenazesi belirmiş. Örtüsüz, perişan, tah- ta bir tabut.. arkasında cemaat namma kimsecikler yok.. Tevfiğin merhamet ve anet d#marları kabar- Mış; sevab kazanayım diye hemen koş- Müş, kolların bir tanesine sarılmış, tabu- tü sırtlamış. Maksadı, birkaç adım gö- türüp gerive sönmek Zavallı Borazaı: *iköyenir İm şöyle anlatırdı: | — Sen misin, tabutun altına giren ena- yi?, Benden önceki herif kolu bana ka- vanço ettiği gibi ortadan sır oluverdi. Yürü babam, yürü! Etrafıma bakınıyo- rum: hiçbir sokulan yok. Mübarek ölü- nün galiba bütün ömrü günah işlemekle geçim ağır ma, ağır mübarek, Omuzu- |mur üstünde sanki bir kocaman gülle ta- # Catate jan'anesi mucibince resmi kıyafetini gi- | PYorum. Saraçhanebaşını boyladık.. hâ- yinmiş olduğu halde teftişler yapmak -| İâ, beni sevabdan kurtaracak bir Müslü- tadır. Yukarıdaki resimde kendisini ü -| mana rastlamadım. Bazan, önümde, ya- niversite mahallesinde talebeye mah -| Ptmda peyda olan insanlara yalvarıcı bir sus havuzda yıkanan gençleri ziyaret|Nazar fırlatıyorum.. kaçıyorlar, — Yarab, dafaa oyununu oynamakta geç kaldın! demektir. * Bu suretle, İngiltere ile Fransanın harb sonunda kendileri için yapmış oldukları torlar da kaptan ve hasta bakıcılar tay- fa kıyafetine girmişlerdir. Bu dekorun hastaların iyileşmesin - de mühim rol oynayacağı ümid edil - mektedir. aaaaeaaaeeaaeeaeeeeemaminameremm verinin enternasyonal yeni bir taarruz İhazırlığı ile meşgul olacakları muhakkak. tır. Bay Stoyadinoviç'in Roma Zziyareti |münasebeti ile Belgrad ve Peşte matbua- tının yazdıkları şeyler, siyasct kulislerin- de bir takım bâdiseler hazırlanmakta ol- duğunu, bir takiım fiskoslar dolaştığını gösteriyor. Belgradla Roma arasındaki dostluktan dolayı Macar matbuatı ilk de- fa olarak gayet geniş bir gösteriyor ve Yugoslavya hakkında çok dostane sözler söylüyorlar. Bölgradın salâhiyet sahibi gazeteleri, meselâ Vreme, Yugoslav - İtalyan dostlu- ğunun ihtiyar Paşiç tarafından çok za- man evvel ehemmiyetle hazırlanmış bir siyaset olduğundan bahsediyorlar ve aynı zamanda Macaristana karşı dostluk va- ziyeti almakta Macar matbuatı kadar ha- raret gösteriyorlar, Daha bazı alâmetlere bakacak olurtak, Milleller Cemiyeti ha- Cemiyetinden pek de memnun olmıyan diğer bazı milletler arasında dünya işle- rine aid bazı yeni görüşleri havi bir prog- ram üzerinde fikir birliği yapılması ve bunun yeni bir perdede politika sahnesi- riz. receye kadar mühimdir. Muhittin Birgen verdiler: İSTER 1 | muştür. Hastânenin üstü de tıpkı bir memnuniyet |1 ricindeki milletlerle bugünkü Mü!eller:lun ölmüştür. Kadın | | olmıyacakmış Ayvrupanın şimalinde bu sene kış tatlı geçecekmiş. Avrupanın cenubu hava şart ları şimalirin ha' ereyanlarından mü - teessir olduğu için cenubda da kış tatlı geçecekmiş. Bu kanaati taşıyan bugün -|" lerde körfez cereyanlarındaki tedkikle M rini bitirerek dönen İsveçli hava core « yanları mütehassızi profesör Sudramdır. Fakat bu sene kışın tatlı geçecekini söy üyen profesör ayni zamanda şiddetli f tınaler olacağını da haber vermektedir. Bunun sebebi de İngiliz rasadcılarının da tasdik ettikleri üzere bu sene körfez su- ının fevkalâde sıcak olmasından ileri geliyormuş. Fakat hava rasadcılarınım peygamberi denmekle maruf İngiliz Gabriel bu sene. ki kışın 1504-1563 senenin kışından daha şiddetli olacağını söylemektedir. Bir kadın nazarında . aynanın ehemmiyeti Geçende İngilterede dünyanın en meşhur deli doktorlarından olan Mor - hapishanelerine ayna konulması bu doktorun eseridir, Morton eskiden bir gün kadın ha - ishanelerini ziyaret etmiş. Burada bü- k bir noksan görmüş. Kadıp mah - pusların koğuşlarında ayna bulunmu - ne atılması ihtimallerine kadar gidebili- yormuş. Bunun üzerine doktor hemen vak - l,kıırkunç noksanı anlatmış ve: İSTER İNAN, Dün İstanbul gazetelerinden bazıları şöyle bir haber — Şehir çöplerinin yakıltması için (2) milyon llraya ih- tiyaç olduğu an'aşılmıştır. Belediyenin bu kadar parayı vermiye şimdilik kudreti olmadığından şehir çöpleri gene eskiden olduğu gibi denize dökülecektir. «— Bir kadının hayatında aynanın İSTER İ bu mesele bir kaç yi İNAN, İSTER Halbuki geçen yıl gene bu çöp meşelesi ortaya çıktığı zaman gene bu arkadaşlardan bazıları şöyle demişlerdi: — Bir Alman fahrikası Ankarada bir çöp fabrikası yap- mak için galiba 70 bin Jira istemiştir. İstanbul daha büyük olduğundan, bir kaç fırına ihtiyacı olduğundan demek ki de şimdiye kadar yapılamamış olması bir eksikliktir, İNANMA! ederken görüyorsunüz. Vergi ihdasının 500 üncü yıldönümü On beş ay sonra yani 1939 — senesi nda dünyada vergi sistemi te - ün beş yüzüncü yılı doldurul - muş olacaktır. Bir Fransız gazetesi de vergi usulünün ihdası ve gittikçe art- torılması, verdiği vergilerin umumi menfaatlere sarfedileceğini bilen hem- şerinin tahammül derecesinin ne dere- teye kadar yükseldiğini göstermekte - dir, Binaenaleyh bu yıldönümünün me rasimle tes'id edilmesini teklif ediyo - ruz» diyor. 1439 senesine kadar Avrupa vesa - ir kıtalarda krallar yalhız. muharebe zamanlarında ve bir de paraya — ihti - yaçları olduğu vakit tebaalarından ver- Bi tahsil-ederlerdi. Kral sekizinci Ca - rol'ilk defa olârak daimi Ve münitâ - zam vergi tatbik etmişti. Zamanın en modern kralı bulunan Carol'ün tatbik ettiği bu usul pek çabuk parlak netice- ler verdiğinden bugün diğer krallar bu usülü taklid etmişlerdi. ösülmeakantiğkalapanamnn ear aei © kadar büyük ehemmiyeti vardır ki caniler bile bundan mahrüm edilmeme- lidirler. Eğer aç olan bir kadına bir ay- na ile bir parça ekmek verirseniz her- halde aynayı tercih edecektir» — demiş. Bunun üzerine adliye nazırı da kadın koğuşlarına ayna konulması emrini ver İşte, İtalyanın son kararı bizce bu de- (tin adliye nazırını ziyaret ederek bulmiştir. O vakittenberi İngiltere kadın hapishanelerinde tadır. NANMA! ayna bulundurulmak- üz bin lira ile halledilebilecektir, o hal- nedir bu taksiratım? Macarkardeşler'e çıktık. — Fatih'e gel- dik.. burada, namaz için mola veririz di- ye umdum. Meğer herifin namazı kendi mahallesinde kılınmış! Fatihi de geçtik.. Atikalipaşa, Karagümrük, Edirnekapısı- nı boyladık. Boyladik ama, ben bilirim. İçin için küfretmemiş olsam bir tarafıma inecek. Bereket küfre! Onun sayesinde, istimini koyuveren bir kazari gibi ferah- hyorum. Tam Edirnekapısma geldik, salak, hır- pani bir adam aptal aptal sokuldu. Kolu- na yapıştığım gibi kendime doğru çek, tim.. zorla tabutun altına soktum ve he men savuşlum! Bu hikâyenin hissesini mi sordunuz?. Dünyada, bir gaflet ânina kurban ola: rak, hayat yükünün altına girip de so- huna kadar-ezilen ve kurtulamıyan biça- relerin şayısını acaba gözününe getirdi- niz mi?. E. Talu Zabıtamıza teşekkür Bundan bir ay kadar evvel evime girip de öteberi çalan hırsızları bir hafta içerisinde yakalıyarak, eşyamı bana tamamen lade et- tirmeğe muvaffak olan Beyoğlu, Etmadağı polis mevkil âmir ve memurlarına alenen te- şekkür ederim, Dalma iftihar ettiğim Tür - kiye Cumhuriyeti zabitasının — bu hâdiseda bir kere daha isbat eylemiş olduğu vazife aş- kını ve yüksek dirayet ve kabiliyetini yakın- dan takib ve müşahede eylemek benim için çok büyük bir haz olmuştur. Memleketimiz ve milletimiz, zabıtasile bihakkın mağrur o- - Bu kanaate varmış olmakla bahtiya- E. Talu N

Bu sayıdan diğer sayfalar: